Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

5941 Sayılı Çek Kanunu’na Göre Cezanın Düşürülmesi Nasıl Yapılır?

5941 Sayılı Çek Kanunu’na Göre Cezanın Düşürülmesi Nasıl Yapılır?

5941 Sayılı Çek Kanunu’na Göre Cezanın Düşürülmesi

Cezanın düşürülmesine karar verileceği haller 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nda düzenlenmiş ve bunların hükümlünün ölmesi, af ve ceza zamanaşımı oldu­ğuna işaret edilerek, bu müesseseler ayrıntılı bir şekilde incelenmiştir.

Yukarıda da işaret edildiği gibi ceza mahkemelerince verilen ceza ve güvenlik tedbirlerinin düşmesi (ortadan kalkması) nedeniyle infaz kabiliyetini yitirebilmesi için yasal bir dayanağının bulunması gerekir.

İşte genel kanunun özelliği taşıyan 5237 sayılı TCK.nundan ayrı olarak “ce­zanın ortadan kaldırılması” nedeni olarak kabul edilen “etkin pişmanlık” hali 5941 sayılı Çek Kanunun 6. maddesinde açıkça hükme bağlanmıştır. Bu başlık altında özel kanunla kabul edilen “cezanın ortadan kaldırılması” halinin uygulama şartları inceleme konusu teşkil edecektir.

5941 sayılı Çek Kanunun 6, I maddesi uyarınca; karşılıksız kalan çek bedeli­ni, üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden he­saplanacak faizi ile birlikte tamamen ödeyen kişi hakkında; mahkûmiyet hükmü­nün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla orta­dan kaldırılmasına karar verilir.

Söz konusu maddenin 2. fıkrasındaki “şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanır” hükmü gözetildiğinde “şikayetten vazgeç”nin de 5941 sa­yılı Kanunun uygulanması bakımından, 5237 sayılı TCK.nundan farklı olarak “ce­zanın ortadan kaldırılması” nedeni olarak kabul edildiği anlaşılmaktadır.

Madde gerekçesinde de işaret edildiği gibi; birinci fıkra hükmüne göre, etkin pişmanlıktan söz edebilmek için, karşılıksız kalan çek bedelinin, faizi ile birlikte tamamen ödenmiş olması gerekir. Burada söz konusu olan faiz, 4/12/1984 tarihli ve 3095 sayılı Kanunî Faiz ve Temerrüt Faizine İlişkin Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak olan faizdir. Bu faiz, düzenleme tarihi­ne nazaran yasal süresindeki ibraz tarihinden itibaren işleyecek şekilde hesaplanır. Etkin pişmanlık gösterilmesi hâlinde, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasına, ka­rar verilir. Şikâyetten vazgeçme hâlinde de birinci fıkra hükmü uygulanacaktır. 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun 73 üncü maddesinin dördüncü fıkrası çerçeve­sinde soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlı suçlarda, kanunda aksi yazılı olmadıkça, ancak hüküm kesinleşinceye kadar şikâyetten vazgeçilebilir. Bu kuralın bir istisnasını, 5 inci maddenin birinci fıkrasında tanımlanan suç oluşturmaktadır. Zira, şikâyetten vazgeçme hâlinde de, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacağına göre, söz konusu suçtan dolayı verilmiş olan hüküm kesinleştik­ten sonra da şikâyetten vazgeçmek mümkün olabilecektir. Ayrıca belirtilmek gerekir ki, 5352 sayılı Adlî Sicil Kanununun 4 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi hükmünce, gereğince gerek şikayetten vazgeçme gerek etkin pişmanlık dolayısıyla verilen kararlar adli sicile kaydedilecektir.

Yukarıda açıklanan hususlar birlikte değerlendirildiğinde, 5941 sayılı çek Kanunu, etkin pişmanlık başlığı altında iki ayrı ceza cezanın düşürülmesi nedeni kabul etmiştir. Bunlardan biri “şikayetten vazgeçme”, diğeri ise etkin pişmanlık kap­samında değerlendirilen “karşılıksız kalan çek bedelinin, faizi ile birlikte ödenme­si” halidir.

Hemen işaret etmek isterim ki; ikinci halin etkin pişmanlık kapsamında değer­lendirilmesi isabetli olmamıştır. Şöyle ki; 5237 sayılı Kanun ile etkin pişmanlık, sadece suç tamamlandıktan sonra belli suçlar bağlamında cezayı ortadan kaldı­ran veya cezada indirim yapılmasını gerektiren şahsî sebep olarak kabul edil­miştir. Başka bir ifade ile failin, suç işledikten sonra pişman olması halinde hak­kında verilenecek cezadan indirim yapılabilmesi veya hakkında hiç ceza verilme­mesi için uygulanacak ceza maddesinde ayrıca ve açıkça etkinlik pişmanlık hük­münün bulunması zorunludur. Böyle bir hüküm bulunmaması halinde fail etkin pişmanlık hükmünden faydalanamaz.

Karşılıksız çek suçları dikkate alındığında ekonomik suçlardan sayılması ne­deniyle, diğer suçlardan farklı olarak failin ekonomik durumu, değişik sebeplerden dolayı bozulması nedeniyle ödeme güçlüğüne düşmesinden keşide etmiş olduğu çeki zamanında ödeyememiştir. Ekonomik durumu düzelen failin, karşılıksız kalan bedeli ödemesi, TCK.nunda hükme bağlanan “etkin pişmanlık” hükümleri kapsa­mında değerlendirilmesi doğru olmamıştır. Başka bir ifade ile fail, karşılıksız kalan çek bedelini, pişman olduğundan değil, ekonomik durumu düzelmesi nedeniyle borçtan ve bu anlamda cezadan kurtulmak amacıyla ödemektedir.

Ancak “karşılıksız kalan çek bedelinin ödenmesinin “cezanın düşürülmesi ne­deni olarak kabul edilmesinde bir sakınca bulunmadığına ve doğru olduğuna işaret etmek isterim.

Hükümlü hakkında verilen cezanın ortadan kaldırılmasına karar verilebilmesi için çek bedelinden, kanuni garanti miktarı düşüldükten sonra tespit edilen “karşı­lıksız kalan miktarı”, 5941 sayılı Kanunun 6. maddesinde belirtildiği şekilde ödemesi şarttır. Failin etkin pişmanlık hükmünden yararlanabilmesi için, ödemesi gereken miktarın ikinci ve son kalemini ise, karşılıksız kalan çek bedelinin, üzerin de yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesaplanacak “faizi” oluşturmaktadır. Burada dikkati çeken husus, kanun koyucunun yasal faize değil, ticarî işlerdeki temerrüt faizine uygulama alanı kazandırdığıdır. Etkin pişmanlık kapsamındaki faizin başlangıç tarihinin ibraz süresinin ilk günü veya son günü değil, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre hesaplanacak İtiraz süresi içindeki “fiilî ibraz tarihi” olarak kabul edilmesi; dolayısıyla gecikme faizinin hesabında gerçek ibraz tarihinin göz önünde bulundurulması gerekir.

Etkin pişmanlık kapsamındaki ödemeler, hamile ödenmek üzere “muhattap bankaya” yapılabileceği gibi ödemenin müşteki hamile veya vekiline de yapabilir. Buna karşın, ödemenin hamil yerine çekin diğer alacak hakkı sahiplerine (örneğin, cirantalara) yapılması etkin pişmanlık olarak kabul edilemez.158

4814 s. Vergi Barışı Kanunu kapsamında, keşidecinin vergi borcunun taksitlere bağlamış ve bu taksitlerinin tamamı ile diğer ek ödeme kalemleriyle birlikte ödenmiş olması halinde, “Vergi borcuna karşılık” Vergi İdaresi’ne verilen çekler bakımından da etkin pişmanlık hükümlerinden yararlanılır. Bu nedenle suça konu çekin, vergi borcuna karşılık verildiği, hükümlünün 4811 sayılı Vergi Barışı Kanunu’ndan faydalandığı, vergi borcunu taksitler halinde ödeme hususunda vergi dairesi ile anlaştığı, taksit miktarlarını ödendiği iddia edildiği tespit edilmesi halinde, hükümlü tarafından ne kadar ödeme yapıldığı ve yapılan ödemelerin çek bedeli ve ferilerini kapsar nitelikte bulunup bulunmadığı araştırılarak sonucuna göre hüküm­lünün hukukî durumunun tayin ve takdir edilmesi gerekir.

Ödemelerin “cebrî icra yoluyla” icra dosyasına yapılması hâlinde de, failin etkin pişmanlık hükmünden yararlandırılması gerekir. Etkin pişmanlık kapsamında ödenmesi gereken miktarın bir kısmının “cebrî icra yoluyla”, bir kısmının ise “ha­ricen” ödenmesi mümkündür.

Ödemeler, belgelendirmek şartı ile bizzat hükümlü veya onun adına üçüncü kişiler veya kanuni temsilcisi tarafından muhataba veya bankaya yapılabilir. Ancak vekilin etkin pişmanlık sonucunu doğuran ibrada bulunabilmesi için, bu konuda özel olarak yetkilendirilmiş olması şarttır.

Etkin pişmanlık bakımından üzerinde durulması gereken en önemli noktalar­dan biri de çek bedelinin karşılıksız kalan kısmının hesaplanacak gecikme faiziyle birlikte “tamamen” (tam olarak) yapılıp yapılmadığı hususudur. Hamilin zararının giderilmiş olduğunun kabulü için, maddede gösterilen “ödeme kalemlerin eksik­siz” bir biçimde yatırılmış olması şarttır; cüzî bir eksiklik dahi sonucu engeller. Ancak “avukatlık ücreti” ve “icra masrafları” etkin pişmanlık kapsamında kalan ödeme kalemlerine dâhil değildir. Hükümlünün etkin pişmanlık hükmünden yarar­lanabilmesi için, kuralı olarak çekin karşılıksız kalan miktarını faizi ile birlikte “nakden” ödemesi gerekmekle birlikte, -hamil tarafından kabul edilmişse- öden­mesi gereken toplam miktara tekabül eden, örneğin takas yoluyla “aynî bir öde­me” de bu kapsamda kabul edilecektir.

Hükümlü, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra karşılıksız kalan çek bedelini, çekin üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz tarihinden itibaren işleyecek 3095 sayılı Kanuna göre ticarî işlerde temerrüt faiz oranı üzerinden hesap edilen faizi ile birlikte tamamen öderse, hakkında mahkeme tarafından “hükmün bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılması” na karar verilir. Et­kin pişmanlık gösterilmesi durumunda hüküm bütün cezaî sonuçları ile birlikte or­tadan kalkacağından, henüz cezanın infazına başlanmamışsa adlî para cezası (veya ödenmediği için dönüştürüldüğü zorlama hapsi) infaz edilmeyecek, infaza başlan­mışsa buna derhâl son verilecektir.

Hükmün kesinleşmesinden sonra gerçekleşen etkin pişmanlığa dayanılarak 5941 sayılı Kanununun 6. maddesi uyarınca “hükmün ortadan kaldırılması”na ka­nır verilirken duruşma yapılmasına gerek bulunmamaktadır. Dosya üzerinden veri­len bu kararın, Anayasa m. 141 ve CMK m. 230 gereğince bir hükmün bütün zo­runlu unsurlarını taşımasına gerek olmamasına karşın, bu kararın gerekçe taşıması (AY ııı. 141) ve yasa yoluna gidilebilmesi için ilgili kişilere tebliği (CMK m. 35) gerekir. Bu şekilde verilen ortadan kaldırma kararı, “itiraz” kanun yoluna tabidir.

5941 sayılı Kanunun 6. maddesinin 2. fıkrası uyarınca müştekinin şikayetten vazgeçmesi halinde de hükümlü hakkında tesis edilen cezanın ortadan kaldırılma­sına karar verilecektir.

TCK’nın 73/4. maddesi çerçevesinde soruşturulması ve kovuşturulması şikâ­yete bağlı tutulan suçlarda, “kanunda aksi yazılı olmadıkça”, ancak hüküm kesin­leşinceye kadar şikâyetten vazgeçilebilir. Bu kuralın bir istisnasını, 5941 sayılı Ka­nunun 5/1’de tanımlanan suç oluşturmaktadır. Zira şikâyetten vazgeçme hâlinde de, mahkûm olunan ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacağına göre, söz konusu suçtan dolayı verilmiş olan hüküm kesinleştikten sonra da şikâyetten vazgeçmek mümkün olabilecektir. Dolayısıyla şikâyetten vazgeçilmesi hâlinde, mahkûmiyet hükmünün kesinleşmesinden sonra mahkeme tarafından hükmün bütün sonuçlarıy­la ortadan kaldırılmasına karar verilecektir.