Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davaları Nasıl Açılır?

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davaları Nasıl Açılır?

İnsanlarda, tıpkı soğan zarları gibi bir biri içine geçmiş kabuklardan oluşmaktadır. Öyle ki her insan; önce bir devletin vatandaşıdır. Sonra bir şehrin hemşerisidir. Bundan başka bir mahallenin sakinidir. Ya da bir meslek gurubunun üyesi ve sonuçta da bir ailenin fertleridirler. Bu yönü ile bakıldığında sosyolojik bakımdan insan sosyal bir varlıktır.

Zaten bu fanide hepimiz bir imtihan içinde değil miyiz? Önemli olan da topluma ve çevresine yararlı olmak değil midir? Esasen yardımlaşma insanın yaratılışında var olan bir olgudur.

İnsanoğlu fıtratı gereği yardımlaşmaya tarihin ilk çağlarından beri çok önem vermiş­tir. Gerek dini duygular ve gerekse insanın içinde bulunan hayırseverlik duygusu sebebiyle mal varlığını ihtiyaç sahipleriyle paylaşmak, ölünce bu fanide iz bırakmak, bir dikili taşının olmasını önemsemek, her insanın, insan olma hasletiyle ilgili beşeri arzularındandır.

Asil ve Yüce Türk Milletinin şanlı tarihinde görüldüğü gibi ecdadımız; bu topraklar üzerinde hanlar, hamamlar, kervansaraylar, köprüler, çeşmeler, yollar ve binlerce vakıf eserleri gibi nice hayır kurumlan bırakarak göçüp gitmiştir.

Her kanun bir ihtiyaçtan doğar. İşte insanoğlunun mal varlığından bir kısmını ya da tamamını bağış yapmak suretiyle yoksul ve zorda olan kimselerle paylaşmak arzu ve ihtiyacının sonucu olarak yasa koyucu, bağış hukuki kurumunu düzenlemiş bulunmaktadır.

Bağışlama Tarifi

Borçlar Kanunu 234. maddesinde bağışlamayı; “Bağışlama, hayatta olanlar arasın­da bir tasarruftur ki onunla bir kimse, mukabilinde bir ivaz taahhüt edilmeksizin malının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye temlik eder” diye tarif etmiştir.

Doktrinde benzer ve fakat değişik tarifler görülmektedir.

Bağışlama hayatta olan kimseler arasında yapılan ve kazandırıcı işlem niteliğinde olan bir akiddir ki onunla bir kimse (Bağışlayan), karşılığında denk bir ivaz olmaksızın kendi malvarlığının tamamını veya bir kısmını diğer bir kimseye teberru kastiyle (Bağış­lama niyetiyle) vermek veya vermeyi taahhüt etmek suretiyle onu zenginleştirir.

Bağışlama, bağışlayanın bir karşılık (ivaz) almaksızın bağışlananın mal varlığında bir artış sağlamak amacıyla mal varlığından belirli değerleri ona vermeyi üstlenmesi (Taah­hüt) ya da vermesi yoluyla bu iki kişi arasında yapılan sözleşmedir.

Bize göre: Bir kimsenin mal varlığından bir kısmını ya da tamamını, yeterince veya hiçbir karşılık almadan bir başkasına devretmesi işlemine bağışlama denir.

Bağışlamanın Unsurları

Bağışlayanın malvarlığı

Her şeyden önce, bağışlayanın, bağışlanacak bir mal varlığı olmalıdır. Eğer mal var­lığı yoksa bağışlama da haliyle olmaz. Bu mal varlığının bağışlayana ait olması gerekir. Yoksa bir başkasının malını bağışlamak mümkün değildir. Mal varlığının eşya hukuku anlamında bir şey ya da bir hak olması gerekir. Bu manada örneğin havayı, ırmak suyu­nu, yıldızları, Güneşi bağışlamak imkânsızdır. Ama bir vazoyu, tarlayı, çayırı, binayı ba ğışlamak mümkündür.

Bağışlanacak mal varlığının muayyen (belirlenebilir) olması da gerekir.

Bağışlamanın gerçekleşmesi için bağışlayanın ehliyetinin olması gerekir. Bunu Kanun koyucu “Medeni hakları kullanma salahiyetine sahip herkes bağışlama yapabilir.” Şeklinde düzenlemiştir.

Eğer medeni hakları kullanma ehliyeti olmayan bir kimsenin bağışlaması söz konu­su ise o zaman Kanuni mümessilinin rıza ve muvafakati dışında vesayet makamlarından (Yani hâkimden) izin almak lazımdır.

Bağışlayanın sadece medeni haklan kullanma ehliyeti yeterli olmayıp onun ayni zamanda tasarruf yetkisi de bulunmalıdır, Örneğin miras ortaklığında olduğu gibi iştirak halinde mülkiyet söz konusu olursa tüm ortakların bağışlaması gerekir. Yoksa tek başına bir ortağın bağışı geçerli olamaz.

Ayrıca Borçlunun mallarına hac iz konulması halinde bunların bağışlanması caiz değildir.

Bağışlama ivazsız bir işlemdir

Bağışlama ivazsız (bedelsiz-karşılıksız) bir kazandırıcı işlemdir. Bu nedenle bağışla­mada diğer akitlerde olduğu gibi ivaz (karşılık) yoktur.

Ahlaki bir görevin yapılması bağışlama sayılmaz.(BK.md.234/son)

Ancak ivaz olmamasına rağmen bağışlayan bir şart ya da mükellefiyet koyabilir. (BK.md.240) Örneğin arsasını okul yapılması şartıyla Milli Eğitim Bakanlığına bağışlayabilir.

Bağışlama anlaşması

Her sözleşmede olduğu gibi bağışlamada da iki tarafın varlığı ve anlaşmaları gere­kir. Tarafların gerçek veya tüzel kişi olmaları önemli değildir.

Bağışlama tek taraflı bir sözleşmedir. Bir mal varlığının olması, bunun ivazsız veril­mesi yeterli olmayıp karşı tarafında bunu kabul etmesi gerekmektedir. Çünkü: hiç kimse isteği dışında bir bağışı kabul etmeye zorlanamaz. Çünkü: bunun altından neler çıkacağı hiç belli olmaz. Örneğin bir suç örgütünden bir bağış kabul etmek ilerisi için insanın başına dertler açabilir. Bu nedenle bağışlanan kimsenin de bunu kabul etmesi gerekir.

Ahlaki düşüncelerle küçükleri korumak ve ahlakı yönden tasvip edilmeyen bir takım kötü davranışları önlemek amacıyla kanun koyucu bunun tedbirini almış ve küçüklerin kanuni mümessillerine bu bağışı kabul etmeme ve iade etme yetkisi vermiştir.

Bağışlama çeşitleri

Bağışlama taahhüdü

Bağışlama taahhüdü, yaşayanlar arasında bir akittir ki, onunla bağışlayan, bağışlanana denk bir karşılık olmaksızın malının (şey veya alacağı) tamamını veya bir kısmını devir veya temlik etmeyi veya kazanılmış bir haktan bağışlanan lehine feragat etmeyi yüklenir.

Tarifinden anlaşılacağı üzere her ne kadar BK.nun 238.maddesi bağışlama vaadi İbaresi kullanmış ise de bu ibare yanlıştır. Bundan satış vaadi sözleşmesi anlamında bir vaat çıkarılmamalıdır. Bu madde içeriğinden ibarenin yanlış olduğu anlaşılmaktadır Onun için Bağışlama taahhüdü bir bağışlama çeşididir.

Taşınırlarda bağışlama taahhüdünün geçerliliği yazılı şekle bağlanmıştır.

Ancak taşınmazlarda, taşınmaz mülkiyetinin ya da üzerindeki hakkın bağışlanma taahhüdü resmi şekilde olması gerekir.

Yasada öngörülen resmi şekil tapu memuru huzurunda yapılacak resmi şekil olarak anlaşılmalıdır.

Ancak taşınmaz tapulu değilse bu durumda mülkiyet hakkı değil zilyetlik hakkı söz konusu olduğundan resmi şekil aranmayacaktır. Anlaşmanın yazılı olması yeterlidir.

Elden bağışlama

“Elden bağışlama yaşayanlar arasında bir akittir ki, onunla bir kimse diğerine denk bir karşılık olmaksızın ve bağışlama niyetiyle malının (Şey veya alacağının) tamamını veya bir kısmını devir ve temlik eder. Yahut kazanılmış bir haktan diğer bir kimse lehine feragat eyler.

Elden bağışlama teslim ile vukuubulur ve aktin doğumu ile birlikte ifa edilmiş olur.

Yukarıda değinildiği gibi elden bağışlamanın konusunu sadece taşınırlar ve kişisel haklar oluşturur. Taşınmazların elden bağışlama suretiyle bağışlanması mümkün değildir.

Elden bağışlama hiçbir şekle bağlı değildir. Bağışlanan şeyin teslimi yeterlidir.

Şartlı ve mükellefiyetli bağışlama

Borçlar Kanunun 240. maddesine göre bağışlama bir şarta ya da mükellefiyete bağlı olarak yapılabilir.

Şarta bağlı bağışlamada, sözleşmenin gelecekte oluşması şüpheli bir olayın tahak­kukuna bağlıdır. Şart hukuka ve ahlaka aykırı olamaz. Aksi taktirde şartlı bağışlama lüküm ifade etmez.

Mükellefiyetli bağışlamada ise bağışlananın bazı davranışlarda bulunması yüklenebilir. Bu mükellefiyet müspet veya menfi olabilir. Bir şeyi yapma ya da yapmama gibi.

Yüklenen bu mükellefiyet yerine getirildiği taktirde bağışlama hüküm ifade eder.

Bağışlayan şartın yerine getirilmesini isteyemez. Ancak mükellefiyetin yerine getirilmesini isteyebilir. Bağışlayanın bağışlanandan yükümlülüğünü yerine getirmesini isteyebilmesi için öncelikle bağışlanan şeyi vermiş olması gereklidir.

Bağışlayan ölmüş olursa bu mükellefiyetin yerine getirilmesini mirasçıları isteyebilir.

Tenfizi (yerine getirilmesi ) Bağışlayanın ölümüne bağlı bağışlamalarda vasiyet hükmü cereyan eder.

Bağışlamanın Hükümleri

Bağışlayanın hak ve borçları

Hakları

Borçlar Kanununda bağışlayana bir takım haklar tanınmıştır. Bu hakların belli başlı olanları şunlardır.

Yerine getirilmiş bağışlama taahhüdü ve elden bağışlamadan dönme imkânı bağışlayana tanınmış yenilik doğuran bir haktır. Bağışlayanın ölümü halinde bu hak mirasçılara tanınmıştır.

Dönme (rücu) tek taraflı bir irade beyanı ile olur. BK.nun 244. maddesinde yer alan hallerden ötürü bağışlayan bağışlamadan dönebilir ve verdiği şeyi geri alabilir.

Bu halleri kanun şu şekilde sıralamıştır.

Bağışlanan bağışlayana yahut yakınlarından birine karşı ağır bir cürüm İşlerse, Bağışlayan bağışlamadan dönebilir.

Yakınlardan maksat sadece kan ve sihri akrabalar olmayıp, samimi arkadaşları da bunun İçine katmak lazımdır.

Ağır cürüm kelimesini ağır suç şeklinde anlamak, suç ve cürüm tabirlerini ceza hukuku alanındaki manasında anlamamak lazımdır. Sözü geçen maddenin 1 ve 2. bentlerinin MKnun 457.maddesinde yazılı mirastan iskat sebeplerine tekabül ettiği bir gerçektir.

Bağışlanan, bağışlayan veya onun ailesine karşı kanunen yükümlü olduğu ödevlerine önemli surette riayetsizlik etmiş ise,

Bağışlayan, bağışlamadan rücu edebilir. Örneğin bağışlanan eşin ortak konutu terk etmesi, kadının zina etmesi, erkeğin başka bir kadınla yaşaması, aile fertlerinin ağır hakaretlerde bulunması gibi hallerde ailesine karşı ödevleri yerine getirmemek söz ko­nusu olduğu için bağışlayan bağıştan dönebilir.

Bağışlanan, bağışlamayı takyit eden mükellefiyeti haklı bir sebep olmaksızın icra etmezse

Bağışlayan bu durumda da bağışlamadan dönebilir. Basit olaylar bağıştan dönme nedeni yapılmamalıdır. Aksi taktirde bağıştan yararlanan kişi sürekli olarak, bağışlayanın baskısı altına sokulmuş olur.

Tenfiz edilmemiş bağışlama taahhüdünden dönme imkânı

Bağışlayan henüz tenfiz edilmemiş bağışlama taahhüdünden

  • Borçlar Kanununun 244. maddesinde yer alan hallerden birinin varlığı
  • Bağışlamayı taahhüt ettikten sonra, bağışlayanın mali durumunda olağanüstü bir külfeti doğuracak derecede değişiklik olması,
  • Bağışlama taahhüdünden sonra yeni veya hissolunacak derecede külfetli aile yükümleri doğmuşsa

dönebilir veya tenkisini isteyebilir.

Borçları

Bağışlamada, bağışlayan bağışladığı şeyi bağışlanana verme borcu altındadır.

Elden teslimde bu borç artık ifa edilmiş olmaktadır. Taşınmazlarda devir ve temlik borcu altındadır. Tapuda ferağ işlemi yaptırması gerekir.

Bağışlayan bu borcu yerine getirmez ise, bağışlanan bir ifa davası açarak tapuyu adına tescil ettirebilir.

Bağışlanan şeyin gereği gibi özen gösterilmemesinden kaynaklanan zararda bağış tayanın kastı ya da ağır ihmali var ise bundan sorumludur.

Bağışlayan, bağışlanan şeyin veya alacağın tekeffülünü vaat etmiş ise zapt ve ayıp­tan ötürü sorumludur.

Bağışlananın Hak Ve Borçları

Hakları

Bağışlanan Bağışlama taahhüdü ile doğan hakkının bağışlayan tarafından verilme­sini ve taşınmaz ise adına tescilinin yapılmasını isteyebilir.

Taşınır mallarda ise tazminat isteyebilir.

Bağışlanan, uğradığı zararları da tazmin ettirebilir.

Borçları

Yükümlü olmaması halinde bağışlamada bağışlananın her hangi bir borcu yoktur.

Mükellefiyetti bağışlamalarda ise bağışlayanın belirlediği yükümleri yerine getirmek zorundadır.

Ayrıca BK.nun 244. maddesinde yazılı sebeplerden birini yapmaması gerekir.

Bağışlamanın sona ermesi

Bağışlamanın ifa yolu ile sona ermesi normal bir yoldur. Taşınır bağışlamalarında elden teslim ile bağışlama ifa edilmiş olur.

Bağışlayanın bağışlamadan dönmesi BK.244. maddesinde yazılı hallerden birinin ortaya çıkması ile mümkündür. Bağışlamanın yükümlü olması ve söz konusu yükümün yerine getirilmemesi halinde bağışlayan bağışlamadan dönebilir.

Şartlı bağışlarda bağışlayan dönebilir.

Bağışlayanın mirasçıları da dönebilir.

Bağışlayanın aczi veya iflası halinde bağışlama taahhüdü kanun uyarınca kendili­ğinden ortadan kalkar.

Bağışlayanın hacir altına alınması halinde de sulh hâkimi bağışlamayı iptal eder.

Bağışlayanın vefatı halinde bağışlama sona erer .

Müruruzaman

Bağışlayan, rücu sebebini öğrendiği günden itibaren 1 yıllık zaman aşımı süresi içinde dönme (rücu) hakkını kullanır. Bağışlayan bir yıl dolmadan ölmüş olursa mirasçı ları bu hakkı bir yılın dolması süresi içinde kullanırlar.

Bağışlanan haksız olarak bağışlayanı öldürür veya rücu hakkını kullanmaktan men ederse bu durumda mirasçıları bağışlama vaadini iptal ettirebilirler.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Görev

Mahkemenin görevi dava değerine göre belirlenir. ….. TL ve altındakiler sulh hukuk mahkemesinde, ….. TL nin üstündekiler asliye hukuk mahkemesinde çözümlenir.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Yetki

Taşınmazın bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir. Birden fazla taşınmaz dava konu­su ise bunlardan her hangi birinin bulunduğu yer mahkemesi yetkilidir.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Davacı

Bağıştan dönme davasında bağışlayan ya da mirasçıları, ifaya zorlama davasında İse bağışlanan kişi davacı olabilir.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Davalı

Dava tapu malikine karşı açılır. İfa yapılmış rücu davası açılacaksa, bağışlanan tapu malikidir. İfaya zorlama davası ise bağışlayan henüz tapuyu geçirmediği için tapu malikidir.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarının Niteliği

Dava bağış sebebine dayalı tapu iptali ve tescil davasıdır. Niteliği itibariyle bu dava bıı eda davasıdır. Bağıştan dönme ve ifaya zorlama davaları da birer eda davasıdır.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Süre

Bağıştan rücu (dönme) davaları rücu sebebinin öğrenildiği tarihten itibaren 1 yıl içinde açılır. Her ne kadar BK.md.246 da müruruzaman ibaresi kullanılmış olsa da bu süre hak düşürücü süredir.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Deliller

Bağışlama vaadi, yazılı şekilde yapılır, Tapulu taşınmazlarda ise mutlaka resmi memur yani tapu memuru huzurunda yapılması gerekir. Bu nedenle yazılı delil aranır.

Bağışlama Nedeniyle Tapu İptali Tescil Davalarında Hüküm

Dava ispatlanmış olursa davanın kabulüne karar verilir. Bu durumda bağıştan dönme gerçekleşeceği için tapu iptal edilerek bağışlayan adına tescil kararı verilmelidir.

karar HUMK.nun 388-389.md. hükümlerine uygun yazılmalıdır. Dava değerine göre nispi harç hesaplanır. Tebliğ tarihinden itibaren sulh hukuk mahkemesi kararları 8 gün, asliye hukuk mahkemesi kararları 15 gün içinde temyiz edilir.