Onur kırıcı davranış nedeniyle boşanma davasının şartları nelerdir?
Yargıtaya göre, namus ve şerefe yönelik özel bir ağırlığı ve niteliği olan hakarete ilişkin eylemler, TMK. m. 162 hükmündeki eylem kapsamına giren bir boşanma sebebidir.
Onur kırıcı davranış (TMK. m. 162) özel ve mutlak bir boşanma sebebidir. Pek kötü davranışta yeterli ağırlığı yoksa eylemin tekrarlanması koşulu aranırken onur kırıcı davranışlarda duruma göre tek bir olay boşanma kararı verebilmek için yeterli sayılmaktadır.Eylemin tekrarı saldırıyı ağırlaştırır .
Hakaretin, doğrudan doğruya davacının kişiliğine yönelmiş olması ve bu hakaretin tecavüz kastıyla yapılması gerekir. Onur kırıcı davranışlara örnek olarak; kocanın, karısına, gerçeğe aykırı şekilde, sadakat yükümlülüğünü ihlâl ettiğini devamlı tekrarlayarak ona hakaret etmesi, karısının bakire çıkmadığını arkadaşları içinde açıklaması, eşini takip ettirmesi eylemlerini sayabiliriz. Bu örnekleri çoğaltmak mümkündür.
Taraflar karşılıklı olarak birbirlerine hakaret etmeyi alışkanlık haline getirmişlerse onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası koşulları oluşmaz Ama diğer koşulları da varsa evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma kararı verilebilir.
Tepki niteliğindeki sözler boşanma nedeni yapılamaz. Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmekir.Aksine düşünce, tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerek boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir.
Onur kırıcı davranış yazılı ya da sözlü olarak herhangi bir araçla gerçekleştirilebilir. Her türlü onur kırıcı davranış değil ağır derecede onur kırıcı bir davranış boşanma sebebi sayılmaktadır.
Akıl hastası veya ayırt etme gücünden yoksun eşe karşı pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle boşanma davası açılamaz . Pek fena muamelede bulunan eş akıl hastası ise diğer koşulları da varsa akıl hastalığı sebebiyle boşanma (TMK. m. 165) davası açılabilir. İhmâl varsa, sadece evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma (TMK. m. 166 ) davası açılabilir.
Pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davalarında boşanmayı gerektiren ve pek kötü veya onur kırıcı davranış olarak nitelendirilen eylemin/eylemsizliğin evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davasında olduğu gibi ortak yaşamı çekilmez hale getirip getirmemesi sonuca etkili değildir.
Evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebiyle boşanma davalarındakinin aksine burada kusur kıyaslaması yapılamaz . Eşlerden biri ne kadar kusurlu olursa olsun pek kötü veya onur kırıcı davranışı boşanma için yeterlidir
Hayatına kast, pek kötü veya onur kırıcı davranışa maruz kalan eş, boşanma sebebini öğrenmesinden başlayarak altı ay her hâlde bu sebebin doğumunun üzerinden beş yıl geçmekle dava hakkı düşer. Süreler hak düşürücü süre olduğundan mahkeme tarafından kendiliğinden dikkate alınmalıdır.
Davaya hakkı olan eşin diğerini affetmesi ile boşanma davası açmak hakkı ortadan kalkar.
Hayata kast, pek kötü veya onur kırıcı davranış eyleminden sonra eşlerin tatile birlikte gitmeleri, tayin olunan yere birlikte gitmeleri, hacca birlikte gitmeleri gibi durumlar eşin affedildiğinin göstergeleridir.
Af, örtülü veya açık olabilir.Af sözlü veya yazılı olabilir. Af kişiye sıkı biçimde bağlı haklardan olduğundan eşin temsilci aracılığıyla affedilmesi mümkün değildir. Affeden, ayırt etme gücüne sahip olmalıdır. İradeyi sakatlayan nedenler varsa af geçersiz hale gelir.
Pek kötü veya onur kırıcı davranış sebebiyle açılan boşanma davasında başka sebeple boşanma kararı verilemez