Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Avukatlık ücretinde KDV’ye ilişkin Yargıtay kararları

Avukatlık ücretinde KDV’ye ilişkin Yargıtay kararları

Davacı-borçlu vekili; davalının, ilamların icrası yoluyla müvekkili aleyhine icra takibine giriştiğini, takip dayanağı ilamda alacaklı yararına takdir olunan avukatlık ücretine ayrıca Katma Değer Vergisi ilave edilmesine dair bir hüküm bulunmadığı halde; borçluya tebliğ edilen icra emrinin, avukatlık ücretine eklenen 130.786.588 TL. Katma Değer Vergisinin ödenmesi ihtarını da içerdiğini ileri sürerek, icra emrinin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin; “Takip dayanağı ilamda alacaklı lehine hükmedilen avukatlık ücreti dışında, Katma Değer Vergisinin tahsiline dair hüküm bulunmadığı” gerekçesiyle, “şikayetin kabulü ile, avukatlık ücretine eklenen 130.786.588 TL. Katma Değer Vergisi yönünden icra emrinin iptaline” dair verdiği karar, Özel Dairece yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Davacı kurumun kiracısı bulunduğu taşınmazla ilgili olarak, taraflar arasında görülen dava sonucu kira bedelinin tespiti ile birlikte, o davanın davacısı lehine, kiracı kurum aleyhine 726.592.159 TL. nispi avukatlık ücretine hükmedildiği, Katma Değer Vergisi ile ilgili bir hüküm tesis edilmediği; davalı-alacaklının, anılan ilamda borçlu durumundaki kurum aleyhine icra takibi yaptığı ve hükmedilen vekalet ücretine ilave olarak 130.786.588 TL. Katma Değer Vergisi talebi üzerine görülmekte olan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Bu yönlerden taraflar arasında da bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Uyuşmazlık; Avukatlık Ücret Tarifesine göre davalı-alacaklı lehine takdir ve hükmolunan vekalet ücretine, ayrıca Katma Değer Vergisinin ilave edilip edilemeyeceği noktasında toplanmaktadır.
Bilindiği üzere vekalet ücreti, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 423. maddesinde sayılan yargılama giderlerinden olup, anılan maddenin 6. bendine göre, yasa gereğince hesap ve takdiri öngörülmüştür.
Bu noktada, 1136 sayılı Avukatlık Yasası’ıun 4667 sayılı Yasa ile değişik 168. maddesinde, yargı yerlerindeki işlemlerden alınacak avukatlık ücretinin asgari hadlerini gösterir tarifenin düzenlenme usulü, yetkili makam ve uygulama zamanı açıklanmış; anılan yasanın 169. maddesinde ise, haksız çıkan tarafa yükletilecek avukatlık ücretinin tarifede yazılı miktardan az ve üç katından fazla olamayacağı belirtilerek, yargı merciilerince hükmedilecek avukatlık ücretinin asgari ve azami sınırları açıkça düzenlenmiştir.
Görüldüğü üzere, yasa koyucu avukatlık ücretinin dışında kalan Katma Değer Vergisinin uygulanacağına ilişkin bir düzenleme getirmemiştir.
Aksine genişletici bir yoruma gidilerek, vekalet ücretine yasaca öngörülmeyen Katma Değer Vergisinin eklenmesi, ne yasanın bütünüyle, ne de yasa koyucunun amacıyla bağdaşmayacaktır.
Yeri gelmişken belirtmelidir ki; vergi, kamu giderlerini karşılamak amacıyla yasalarla gerçek ve tüzel kişilerden mali güçlerine göre istenen bir yükümlülüktür. Vergi, belirli bir hizmetten doğrudan yararlanma karşılığı olmayıp, tüm kamu hizmetleri için yapılan giderlere ortak katılım payını ifade eder.
Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülük ise, kişilerden kimi kamu hizmetleri karşı-lığında yada bir hizmet karşılığı olmaksızın kamu gücüne dayanılarak alınan paralardır. Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ortak özellikleri kamu gücüne dayanılarak tek taraflı iradeyle alınmaları, gerektiğinde zorla alınmaları ve bir yasayla konulmalandır.
Nitekim Anayasa’mn 73. maddesi, “Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler kanunla konulur, değiştirilir veya kaldırılır” düzenlemesini içermekte olup; Buna göre vergi yükümlülüğünün konusu, yükümlüsü, matrahı ve oranı ile, vergiden doğan ödev ve usul ilişkilerinin yasayla düzenlenmesi gerektiği kuşku ve duraksamadan uzaktır.
O halde, 4.12.2002 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 21. maddesinde mevcut; “Bu tarifede yer alan ücretlere 3065 sayılı Kanun hükümleri gereği Katma Değer Vergisi ayrıca ilave edilir” şeklindeki düzenlemenin, Anayasa ve Avukatlık Yasasından doğmayan bir yetkiye istinaden yapıldığı; eş söyleyişle, yasaca düzenlenmediğinden. Anayasanın 73. maddesi hükmüne aykırı olduğu açıktır.
Hal böyle olunca, tarifeye göre hükmedilen avukatlık ücretine Katma Değer Vergisinin ayrıca ilave edilemeyeceğini benimseyen yerel mahkeme direnme kararı usul ve yasaya uygun olup, yukarıda yazılı nedenlerle onanmalıdır. (Y. HGK. 28.4.2004, 2004/12-232-2004/243)

Davacı, icra takibinde 21.600 Euro KDV alacağının da tahsilini istemiş olup, mahkemece “itirazın iptali ile takibin devamına’’ karar verilmiş olmakla, alacağm %18’i üzerinden hesaplanan KDV’si üzerinden de hüküm kurulmuştur. Oysa ki aksi kararlaştırılmadıkça KDV, ücretin içinde olup, taraflar arasındaki avukatlık ücret sözleşmesinde de, KDV’nin ayrıca ödeneceği belirtilmemiş olduğundan, mahkemece KDV ile ilgili 21.600 Euro’luk alacak kalemi yönünden itirazın iptali isteminin reddine karar verilmesi gerekirken, bu husus göz ardı edilerek, KDV miktarı yönünden de itirazın iptaline karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. (Y. 13. HD. 27.3.2012,2011/18153 – 2012/8330)

Taraflar arasındaki sözleşmede belirtilmiş ise avukat ücretine ilave olarak KDV’yi iş sahibinden isteyebilir.
Dairemiz kararında davacı istemleri arasında yer alan 1.720.000 TL. KDV. ile ilgili talebin reddine ilişkin mahkeme kararının doğru olduğu bozma ilamının 1. bendinde belirtilip karar 2. bentte belirtilen sebeple bozulmuştur. Halbuki taraflar arasında düzenlenen 22.1.1990 tarihli avukatlık ücret sözleşmesinde Katma Değer Vergisinin iş sahibi davalıca ödeneceği kararlaştırılan ücrete dahil olmadığı açıkça belirtilmiştir. Bu durumda davacı K. davalı kararlaştırılan ücretten ayrı katma değer vergisi talep etmekte haklıdır. (Y. 13. HD. 24.2.1992, 1149- 1611)

Hüküm, Hazine vekili tarafından avukatlık ücreti yönünden temyiz edilmiştir. Dava dilekçesinde, taşınmazın dava tarihindeki değeri 50.00 lira olarak gösterilmiştir Mahkemece Maliye ve Gümrük Bakanlığının 7.2.1985 tarihli genelgesi göz önünde tutularak avukata ödenecek ücretten KDV kesilmesi kararlaştırılmıştır. Sözü edilen 7.2.1985 tarihli genelgenin 7. maddesi hükmüne göre avukata ödenen ücretten KDV kesilmesi gereğine işaret edilmiştir. Ancak, bu hüküm infaz sırasında avukatın eline geçen para üzerinden ödenecek bir vergidir. Dava sırasında mahkemeyi ilgilendiren bir yön değildir. O itibarla bu hususunda hükümde belirtilmesine ve hüküm altına alınmasına gerek bulunmamaktadır. Mahkemece yetki aşımı suretiyle belli bir verginin kesilmesi hakkında karar verilmesi yasaya uygun düşmez. (Y. 8. HD. 25.11.1985,10766 – 11348)