Boşanma Davalarında Yargılama Usulü
Ailenin korunmasının toplum için taşıdığı Önem ve boşanma davalarındaki en Önemli kanıtın tanık olması gibi nedenlerle, yasa koyucu yargılama usulünde özel hükümlere yer verme gereğini duymuştur. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu uygulanırken, boşanma davaları için bazı Özel kurallar olduğu göz önünde bulundurulmalıdır.
Bunlar:
1) Hakim, boşanma ve ayrılık davasının dayandığı olguların varlığına vicdanen kanaat getirmedikçe bunları ispatlanmış sayamaz. (T. M. K. md. 184)
Uygulamada zaman zaman bu kuralın yanlış yorumlandığı görülmektedir. Dinlenen tanıkların bir kısmının ifadelerinin inandırıcı bulunmadığı, yakın hısım olan tanığın sözlerinin hükme dayanak yapılmadığı, davacının iddiası veya davalının savunmasına vicdanen kanaat getirilmediği gibi ifadelerin boşanma veya ayrılık davalarının kararlarında gerekçe olarak yer aldığı gözlenmektedir.
Davarım açılmasından başlayarak karar verilinceye kadar geçen yargılama sürecinde tarafları, tanıkları dinleyip gözleyen mahalli mahkeme hakiminin değerlendirmesi, vicdani kanaati kuşkusuz çok önemlidir. Ancak bu kanaat ve değerlendirmenin dosyadaki kanıtlarla uyumlu olmaması durumunda, nedenlerinin inandırıcı ve Yargıtay denetimine elverişli biçimde kararda gösterilmesi gerekir.
Tanıklar dinlenirken; aktardıkları olayın yeri, zamanı, nedeni konularında bilgi istenmeli, olaya doğrudan kendilerinin mi tanık olduğu yoksa başkalarından mı duydukları mutlaka açıklattırmalıdır.
Tanıkların, tarafların yakın hısımları olmaları veya onlarla aynı işyerinde çalışıyor bulunmalarının; tek basma ifadelerinin değerini azaltıcı unsur olmadığı unutulmamalıdır. Her somut olayın özelliğine göre nedenleri gösterilerek değerlendirme yapılmalıdır. Örneğin davacı kocanın karışma bağımsız ev açmayarak kendi anne ve babasıyla oturttuğunu varsayalım. Davacının yakın hısımları olan bu kişilerin davalıyla aralarında husumet bulunduğunun kanıtlanması (Örneğin bu kişilerden kaynaklanan davalıya yönelik hakaret, dövme gibi eylemlerin bulunması) durumunda diğer kanıtlarla birlikte değerlendirilip nedenleri açıklanarak ifadelerine itibar edilmeyebilir. Ancak böyle bir husumet bulunmuyorsa; asıl olan tanıkların doğruyu söyledikleridir kuralı uyarınca ifadelerine değer verilecektir.
- Hakim, bu olgular hakkında gerek resen, gerek istem üzerine taraflara yemin öneremez. (md. 184)
- Tarafların bu konudaki her türlü ikrarları hakimi bağlamaz.
- Hakim, kanıtları serbestçe takdir eder. Ancak bu kuralın keyfilik demek olmadığı; kanıtların değerlendirilmesi ve hüküm üzerindeki etkilerinin denetime açık olarak nedenleriyle gösterilmesi gerektiği unutulmamalıdır.
- Boşanma veya ayrılığın feri (eki) sonuçlarına ilişkin anlaşmalar, hakim tarafından onaylanmadıkça geçerli olmaz. Bu kural Özellikle anlaşmalı boşanma davasında (md. 166/3) büyük önem taşımakla birlikte diğer boşanma davalarında da uygulanabilir. Tarafların özellikle nafaka, boşanmaya bağlı maddi manevi tazminat hakkında yapacakları anlaşmaların sonuç doğurabilmesi için davaya bakan hakimin uygun bulup onaması gerekir.
- Hakim, taraflardan birinin istemi üzerine duruşmanın gizli yapılmasına karar verebilir, (md. 184/son)