Önleme Yakalaması ve Muhafaza Altına Alma
PVSK 13 ile düzenlenen önleme yakalaması
Polisin yakalama yetkileri konusunda 2015 yılında 6638 sayılı Yasa ile PVSK 13‟de değişiklik yapılmıştır. Eski düzenlemede polisin kimleri yakalayabileceği ve bunlar hakkında kanuni işlem yapacağı belirtiliyorken, yeni düzenlemede polisin “eylemin veya durumun niteliğine göre; koruma altına alabileceği, uzaklaştırabileceği ya da yakalayıp gerekli kanuni işlemleri yapabileceği” belirtilmektedir.
Bu yetkilerin kimler hakkında kullanılacağı PVSK 13. maddenin 1. fıkrasında 7 bent halinde sayılmış iken, maddeye yeni bir (H) bendi daha eklenerek, genişletme yoluna gidilmiş ve “kendisinin veya başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenler” de bu kapsama alınmıştır.
Değişiklikle, aynı fıkrada yer alan “yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar” ibaresi “eylemin veya durumun niteliğine göre koruma altına alır, uzaklaştırır ya da yakalar ve gerekli kanuni işlemleri yapar” şeklinde kaleme alınmıştır.
PVSK 13‟e eklenen (H) bendi ile polise kendisinin veya başkalarının can güvenliğini tehlikeye düşürenleri yakalama yetkisi verilmiştir ki, burada kullanılan “tehlikeye düşürme” kavramı muğlaktır.
Hukukta tehlike, somut ve yakın tehlike ile uzak tehlike şeklinde ortaya çıkabilir. Can güvenliğini tehlikeye düşürme tanımından somut ve yakın bir tehlike kast edildiği anlaşılmaktadır. Böyle bir düzenleme, henüz suç işlememiş fakat suç işlemek üzere olan bir kişinin yakalanabilmesi yolunu açacak niteliktedir. Kolluğa geniş bir takdir yetkisi tanıdığı ve belirlilik ilkesinden uzak olduğu için, uygulamada hem yetkiyi kullanan kolluk memuru, hem de kolluk tedbirine muhatap olan kişiler bakımından sakıncalı bir düzenlemedir.
13. maddeye eklenen “koruma altına alır” ibaresi yerindedir. Zira, Anayasa‟nın 19. maddesi çocukların ve hastaların koruma amaçlı muhafaza altına alınmasını kabul etmiştir.
Valiye verilen adli yetkiler
Listede yer alan suçlar arasında 5442 sayılı İl İdaresi Kanunu‟na dayanarak ilan edilen sokağa çıkma yasağını ihlal etme de yer almaktadır. Oysa bu kanunun 11. maddesinde valilere genel olarak başka bazı yetkiler verilmiş ise de, özel bir yetki olan sokağa çıkma yasağı ilan etme yetkisi verilmemiştir. Sokağa çıkma yasağı Olağanüstü Hal Kanunu‟nun 11. maddesinde yer alan bir yetkidir.
Anayasa‟nın 13. maddesi kapsamında temel hak kısıtlayan yetkilerin yasada açıkça belirlenmesi gerekir. Son zamanlarda hatalı bir şekilde yerleşen, valinin sokağa çıkma yasağı ilan etmesi uygulamasının CMK‟ya yansıtılması yerinde olmamıştır.
Hayatı korumak için muhafaza altına alma
Kolluğun idari görevleri arasında, toplumu tehdit eden tehlikeleri önleme amacı ile, bireylerin özgürlüklerini kısıtlama yetkisi de vardır.
Örneğin kişinin vücudu veya hayatı bakımından mevcut bir tehlikenin korunması için gerekli ise, o kişinin özgürlüğünün kısıtlanması, yani “muhafaza altına alınması” olanaklıdır (PVSK 13).
Muhafaza Altına Alma, önleme amaçlı yakalamanın sonucudur ve adli yakalamanın sonucu olan “gözaltının” bir başka şeklidir. Yakalama Yönetmeliği 4, 5h, 5i, 5j maddelerinde çeşitli durumlardaki bu yakalama türlerini düzenlemiştir.
Genel sağlığın korunması için gerekli olan hallerde, suç işlenmiş olmasa bile, jandarma veya polis, “muhafaza altına alma” gibi, kişi özgürlüğünü kısıtlayıcı nitelikte tedbirler alabilir. Ancak, Türkiye‟de suç işlenmesinin önlenmesi için, yakalama yetkisi yoktur. Bu gibi durumlarda sadece durdurma yetkisi (PVSK 4 A) kullanılabilir.
Kontrol altında tutma
Kabahatler Kanunu sarhoş olan kişileri alkolün etkisi geçene kadar muhafaza altında tutma yetkisi vermiştir (KK 35).
Kolluğun kendiliğinden muhafaza altına alması
Kolluğun önleme amaçlı muhafaza altına alma yetkisi, çok yakın bir tehlikenin önlenmesi amacıyla yapıldığından, işlem öncesinde hakimden karar almak için vakit yoktur. Bu yetki her memur tarafından kullanılabilen, yani özel bir emre ihtiyaç göstermeyen bir yetkidir.
Ancak, bu şekilde muhafaza altına alınan kişinin bu durumunun kısa sürmeyeceği anlaşılırsa, kolluğun GECİKMEKSiZiN özgürlük kısıtlamasının hukuka uygunluğu ve devamı konusunda hakimden bir karar alma zorunluluğu, Anayasa‟nın 19‟ncu maddesi uyarınca vardır.
Kollukça önleme görevi içinde başvurduğu tedbir olarak muhafaza altına alınan ve bu şekilde özgürlüğü kısıtlanan kişiye, geciktirilmeksizin muhafaza altına alınmasının nedeni açıklanmalıdır. PVSK 13/5 e göre de, bu haldeki kişiye bir yakınına veya güvendiği bir kişiye haber vermek zorunluluğu vardır. Muhafaza altına alınan kişiye; bunun sebebi, yakalamaya itiraz etme hakkı ve bu hakkı nasıl kullanacağı açıklanır (CMK 90/4, PVSK 13, Yakalama Yönetmeliği 6/10).
Özgürlüğü kısıtlanan kişi bu hakkı kullanacak durumda değilse veya küçük ise, veli, vasi veya ilgilisine; yabancı ise Konsolosluğuna haber verilmelidir.
Muhafaza altına alınmada yapılan hukuki yardım
Muhafaza altına alma sırasında işlenmiş bir suç ve şüpheli mevcut bulunmadığı için, “müdafilik” kavramı devreye giremez. Ancak, burada bir avukatın muhafaza altına alınan kişinin istemi üzerine Avukatlık Kanunu hükümleri çerçevesinde hukuki yardım yapması söz konusu olur.
Bu avukatın görevi CMK‟daki müdafiilik kavramından daha farklı bir içerik gösterir. Avukat doğrudan hukuki yardımda bulunur.
Avukatlık Kanunundan doğan yetkilerini kullanır. Avukat burada muhafaza altına almanın hukuka uygun olup olmadığını kontrol eder. Gerekli itirazları usulüne uygun biçimde Cumhuriyet savcısına, gerekse sulh hakimine yapar.
Eğer bu muhafaza tedbiri hukuka aykırı biçimde olmuĢsa bu TCK‟daki “kişi özgürlüğünü kısıtlama suçunu” oluşturur ve tazminatı da gerektirir.