Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Menfi Tespit Davası

Menfi Tespit Davası

T.C YARGITAY

19.Hukuk Dairesi

Esas: 1999 / 8278

Karar: 2000 / 324

Karar Tarihi: 24.01.2000

ÖZET: Davacı üçüncü şahıs kendisine tanınan itiraz ve dava haklarını süresinde kullanmadığı için takip kesinleşmiş olup, takip alacaklısı hiçbir hükme hacet kalmaksızın alacağını doğrudan üçüncü şahıstan tahsil etme hakkına sahiptir. Davacı üçüncü şahıs, takip konusu alacak miktarını icra veznesine yatırdığına göre artık bunun istirdadını alacaklıdan talep edemez. Davacının sadece takip borçlusuna müracaat etmek ve tazminat istemek hakkı bulunduğunun gözetilmesi gerekir.

(2004 S. K. m. 72, 89)

Davacı Üçüncü Şahsın İtiraz Ve Dava Haklarını Kaybettiği

Dava: Taraflar arasındaki menfi tesbit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ile davalılardan Oktar Otomotiv San. ve Tic. A.Ş. vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

Takibin Kesinleştiği

Karar: 1- Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı gereğince hüküm verilmiş olmasına ve bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine ve özellikle davacı, İİK’nun 89. maddesine göre yapılan tebligatların usulsüzlüğünü temyizinde ileri sürmüş ise de; dava dilekçesinde tebligatın 9.9.1997 tarihinde yapıldığını kabul etmiş olup, davasını 10.2.1998 tarihinde, yasal süresini geçirerek açmış bulunduğundan ve ilk kararı da temyiz etmemiş olduğundan bu yönlere ilişen temyiz itirazlarının reddi gerekmektedir.

Alacaklının Alacağını Doğrudan Üçüncü Kişiden Tahsil Edebileceği

2- Davalı Oktar Otomotiv San. ve Ticaret A.Ş.vekilinin temyizine gelince;

İİK’nun 89.maddesine göre süresinde açılmış bir menfi tesbit davası bulunmadığından, davalının tazminat ve karşı bir davası da olmadığından faiz istemine ilişkin temyiz itirazlarının reddi gerekir. Ancak; mahkemece uyulan bozma ilamında açıklandığına göre dava nitelik itibariyle İİK’nun 89/5.maddesine göre takip borçlusu aleyhine açılmış tazminat davasıdır. Davacı üçüncü şahıs yukarıda anılan madde hükmünde kendisine tanınan itiraz ve dava haklarını süresinde kullanmadığı için takip kesinleşmiş olup, takip alacaklısı hiçbir hükme hacet kalmaksızın alacağını doğrudan üçüncü şahıstan tahsil etme hakkına sahiptir. Davacı üçüncü şahıs, takip konusu alacak miktarını icra veznesine yatırdığına göre artık bunun istirdadını alacaklıdan talep edemez. Davacının sadece takip borçlusuna müracaat etmek ve tazminat istemek hakkı mevcuttur. O halde alacaklı yararına vezneye yatırılmış olan paranın davacıya iadesine karar verilmesi isabetli görülemez.

Davacının Alacak Miktarını İcra Veznesine Yatırdığı Ve İstirdat Talep Edemeyeceği

Sonuç: Yukarıda 1 nolu bendde açıklanan nedenlerle davacı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddine, 2 nolu bendde açıklanan nedenlerle davalı şirket vekilinin yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile yerel mahkeme hükmünün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 24.01.2000 gününde oybirliği ile karar verildi.