15 Yıl ve 3600 Gün Şartını Tamamlayanlar Kıdem Tazminatı Alabilir mi?
15 Yıl ve 3600 Gün Şartını Tamamlayanların Sözleşmeyi Feshi
1475 sayılı yasanın 14. maddesine 25.08.1999 gün ve 4447 sayılı yasanın 45 maddesi ile 5. bent eklenmiştir. Anılan hükme göre, işçinin emeklilik konusunda yaş hariç diğer kriterleri yerine getirmesi halinde kendi isteği ile işten ayrılması imkânı tanınmıştır. Başka bir anlatımla, sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayan işçi, yaş koşulu sebebiyle emeklilik hakkını kazanmamış olsa da, işyerinden anılan bent gerekçe gösterilmek suretiyle ayrılabilecek ve kıdem tazminatına hak kazanabilecektir. Ancak işçinin işyerinden ayrılmasının yaş hariç emekliliğe dair diğer kriterleri tamamlaması üzerine çalışmasını sonlandırması şeklinde gelişmesi ve bu durumu işverene bildirmesi gerekir19. Elbette bu bent hükmüne göre iş sözleşmesini fesheden işçinin, Kanunun aradığı koşulları tamamladığını belgelemesi gerekir. İşverene, Sosyal Güvenlik Kurumundan alınması gereken böyle bir belge ibraz etmeksizin işten ayrılan işçinin kıdem tazminatından yararlanması söz konusu olamaz.
4447 sayılı Kanunla eklenen bu bent hükmü sayesinde, emeklilik hakkını kazanamadıkları halde Kanunda öngörülen kimi koşullarını tamamlamış işçiler kıdem tazminatından yararlanma imkanı bulmuş olmaktadır.
Bir görüşe göre, 4447 sayılı Kanunla getirilen olanakla tüm sigortalılar değil, Kanunun yürürlüğe girdiği tarih olan 08.09.1999 itibariyle geçici 81. Madde (B) bendinde belirlenen sigortalılık süresi ve prim ödeme gün sayısını tamamlayıp da emekli aylığı için yaş haddini bekleyenlerle 08.09.1999 tarihinden sonra ilk defa sigortalı işe girip de 60. Madde de yaş haddi dışındaki koşulları doldurup yaş haddinin dolmasını bekleyenler yararlanabilirler.
1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bentte, “506 Sayılı Kanunun 60 inci maddesinin birinci fıkrasının (A)bendinin (a)ve (b)alt bentlerinde öngörülen yaşlar dışında kalan diğer şartları veya aynı Kanunun Geçici 81 inci maddesine göre yaşlılık aylığı bağlanması için öngörülen sigortalılık süresini ve prim ödeme gün sayısını tamamlayarak kendi istekleri ile işten ayrılmaları nedeniyle” işçilerin kıdem tazminatına hak kazanabileceği hükme bağlanmıştır. Düzenlemenin amacı, pirim ödeme ve sigortalılık süresi yönünden emeklilik hakkını kazanmış olsa da, diğer bir ölçüt olan emeklilik yaşını beklemek zorunda olan işçilerin, bundan böyle çalışma olmaksızın işyerinden ayrılmaları halinde kıdem tazminatı alabilmelerini sağlamaktır. Şüphesiz işçinin bu ayrılmasından sonra yeniden çalışması gündeme gelebilir ve Anayasal temeli olan çalışma hakkının ortadan kaldırılması beklenmemelidir. Bu itibarla işçinin ilk ayrıldığı anda iradesinin tespiti önem kazanmaktadır. İşçinin başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrıldığı anlaşıldığı taktirde 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatına hak kazanılması söz konusu olmaz.
Örneğin; işçi A, 22.10.2010 tarihinde X Ltd Şti’ deki işinden 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatına hak kazanarak ayrılmış olsun. İşçi A, işten çıktığı tarihten sonraki gün yani 23.10.2010 tarihinde Y A.Ş.’ de işe başlarsa X Ltd Şti işçi A’ ya vermiş olduğu kıdem tazminatını geri isteyebilir. Çünkü sosyal güvenlik uygulamalarında sigortalı işe giriş bildirgesi işe giriş tarihinden bir gün önce Kuruma (SGK) verilir. Buna göre işçi A, henüz X Ltd Şti’ den çıkışı yapılmadan Y A.Ş.’ den işe giriş bildirgesi SGK’ ya verilmiştir. Bu durumda işçi A, sırf kıdem tazminatı alabilmek için ilk işyerinden ayrılmıştır ve X Ltd Şti’ den almış olduğu tazminatı geri vermek durumunda kalabilir.
Yargıtay konuyla ilgili vermiş olduğu bir kararında; “Davacı işçi, …. tarihinde işverene vermiş olduğu yazılı dilekçesinde özel nedenlerle aynı tarihte işyerinden ayrılmak istediğini bildirmiştir. Davalı işveren yetkilisi dilekçe altına, davacının 21.2.2003 tarihinde ayrılabileceğine dair bir açıklama eklemiş ve tarafların bu yönde anlaşmaları üzerine davacı işçi bir süre daha çalışmıştır. Davacı 23.2.2003 tarihine kadar çalışmasını sürdürmüş, bu tarihte işyerinden ayrılmış ve bir gün sonra başka bir işverene ait işyerinde çalışmak üzere işe başlamıştır. Somut olayda davacı işçi iş sözleşmesini 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca feshetmiş değildir. Başka bir işyerinde çalışmaya başladıktan çok sonra Sosyal Sigortalar Kurumuna bu yönde bir yazı almak için başvuruda bulunmuştur. Bu durumda yasa ile korunan hukuki menfaatin teminine yönelik bir davranış içine girilmemiş ve davacı işçi olayların gelişimine göre başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrılmıştır. Davacı tanıkları da davacının 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca iş sözleşmesini feshettiğinden söz etmemişlerdir. Daha sonra davacı işçi, işverence kıdem tazminatı ödemesine esas olmak üzere Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yazı verilmediğinden bahisle bir dava açmış ve bu davada davacının pirim ödeme süresi ile sigorta pirimi yönünden emeklilik hakkını kazandığını tespit olunmuştur. Aynı kararda davacı işçiye 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca kıdem tazminatı yazısı verilmesi gerektiğinin tespitine dair hüküm kurulmuştur. Belirtmek gerekir ki bu dava, işçiye Sosyal Sigortalar Kurumu tarafından yazı verilmesi ile ilgilidir. Davacı işçinin kıdem tazminatına hak kazandığı noktasında bir sonucu içermemektedir. Yapılan bu açıklamalara göre davacı işçi, 1475 sayılı yasaya 4447 sayılı yasa ile eklenen 5. bent hükmü uyarınca iş sözleşmesini feshettiği kanıtlayamadığından kıdem tazminatı isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. Mahkemece anılan isteğin reddine karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.” Demek suretiyle sırf başka bir işe girmek için bu gerekçeyle kıdem tazminatı istendiğinde işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının iadesi talep edilebilecektir.
Şüphesiz işçinin bu ayrılmasından sonra yeniden çalışması gündeme gelebilir ve Anayasal temeli olan çalışma hakkının ortadan kaldırılması beklenmemelidir. Çünkü Anayasa’nm 48. maddesindeki “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetlerine sahiptir.” ve 49. maddesindeki, “Çalışma, herkesin hakkı ve ödevidir.” hükümleri de bireyin çalışma hürriyeti, hakkı ve ödevini açıkça düzenlemiş bulunmaktadır. Bireyin dilediği bir işte, dilediği zaman çalışması, anayasal bir hak ve hürriyettir. Diğer hak ve hürriyetlerde olduğu gibi, çalışma hak ve başka bir işe girmek için bu gerekçeyle işten ayrılması halinde kıdem tazminatı ödenip ödenmeyeceği sorun olmaktadır.
Bu itibarla işçinin ilk ayrıldığı anda iradesinin tespiti önem kazanmaktadır. En az 15 yıllık sigortalılık süresi ve 3600 prim ödeme gün sayısı koşullarını tamamlayıp, emeklilik yaşını bekleyen işçinin başka bir işyerinde çalışmak için işyerinden ayrıldığı anlaşıldığı takdirde kıdem tazminatına hak kazanılması söz konusu olmayabilecektir. Yani, sırf başka bir işe girmek için bu gerekçeyle kıdem tazminatı istendiğinde, işveren tarafından ödenen kıdem tazminatının iadesi talep edilebilecektir. Ancak işçinin bu şekilde bir başka işyerinde işe girmek için irade beyanı olmadan kıdem tazminatı alarak ayrılması ve daha sonra aynı veya bir başka işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde kıdem tazminatının iadesinin istenmesi mümkün olmayacaktır.