Zimmet Suçu Nedir? Unsurları Nelerdir?
Suçun Tipiklik Unsuru
Türk Ceza Kanunu’nun 247/1. maddesine göre, “Görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı kendisinin veya başkasının zimmetine geçiren kamu görevlisi cezalandırılır. ”
Korunan Hukuki Yarar, Fail ve Mağdur
Zimmet suçuyla korunmak istenen yarar, kamu görevlilerinin yükümlülüklerine uygun davrandıkları yolunda toplumda hâkim olan güvenin korunmasıdır. Doktrinde ayrıca bu suçla kamu idaresine ait malvarlığının ve mali menfaatlerin korunduğu da belirtilmektedir.
Zimmet suçu, yalnızca kamu görevlileri tarafından işlenebilen özgü suçlardandır.
Türk Ceza Kanunu’nun 6/1-c maddesine göre, “Kamu görevlisi deyiminden; kamusal faaliyetin yürütülmesine atama veya seçilme yoluyla ya da herhangi bir surette sürekli, süreli veya geçici olarak katılan k/ş/” anlaşılır. Bu çerçevede kişinin kamu görevlisi sayılması için aranacak yegâne ölçüt, gördüğü işin kamusal faaliyet olmasıdır. Dolayısıyla kişinin devlet veya diğer kamu kurumlarıyla istihdam ilişkisi içinde olup olmamasının, istihdam ilişkisi içinde ise atama veya seçim yoluyla ya da başka bir yolla göreve gelmiş olmasının önemi olmadığı gibi görevin sürekli veya geçici olması da önemli değildir.
Zimmet suçunun mağduru öncelikle kamu idaresidir. Ayrıca toplumu oluşturan her bir birey de aslında zimmet suçundan mağdur olmaktadır.
Suçun Konusu
Suçun konusu “mal”dır. Mal kavramı para, her türlü menkul kıymetler ve diğer malları da kapsar. Dolayısıyla zimmete geçirilen şeyin malvarlığına ilişkin bir değer taşıması gerekir. Taşınmazların da mal kavramı içerisinde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat edilmelidir. Özetle ifade etmemiz gerekirse, “mal” kavramı geniş anlaşılmalı, misli veya gayri misli, maddi varlığa sahip ve ekonomik değer taşıyan her türlü şey “mal” olarak kabul edilmelidir.
Suçun konusunu teşkil edecek “mal”ın kamu görevlisine görevi nedeniyle teslim edilmiş olması gerekir. Ayrıca suçun konusunu kamu görevlisinin elinde bulundurduğu elinde bulundurduğu değil de bizzat koruma ve gözetimini bakımından yükümlü olduğu “mal” da oluşturabilir.
Kamu görevlisinin bu yükümlülüğünün de kamu görevlisinin bağlı bulunduğu kamu görevinden doğması gerekir.
Suçun Maddi Unsuru
Kamu görevlisinin, görevi nedeniyle zilyedliği kendisine devredilmiş olan veya koruma ve gözetimiyle yükümlü olduğu malı “kendisinin veya başkasının zimmetine geçirmesi’dir. Mal üzerinde doğrudan zilyet olunması şart olmayıp, bunun üzerinde tasarrufa hukuken yetkili olunması yeterlidir. Bir başka ifadeyle aslında, zilyetliğin fiilen mülkiyete dönüştürülmesidir. Bu nedenle, şey üzerinde ancak malikin yapabileceği tasarruflardan birini yapma durumunda zimmetin maddi unsuru gerçekleşmiş olur.
İdarenin gelecekteki muhtemel zararlarını tazmin maksadıyla alınmış olan teminat suçun oluşmasına engel değildir. Ayrıca suçun oluşması için malın resmen teslim edilmiş olması gerekmez.
Suçun oluşabilmesi için gerekli olan hareket icrai olabileceği gibi ihmali de olabilir.
Suç, zimmete geçirme fiililerinin gerçekleştiği anda tamamlanır.
Suçun tamamlanması için zimmete geçirme fiilinin bir zarara neden olup olmaması önemli değildir.
Suçun Manevi Unsuru
Suç, kasıtlı suçtur; fiilin taksirli şekli cezalandırılmaz. Bunun için genel kast yeterlidir. Bu nedenle, failde zimmete geçirme bilinç ve iradesinin bulunması gerekir,
İşlendiği anda failde iade etme niyeti olsa dahi bu durum suçu ortadan kaldırmaz. Bu ancak cezada indirim sebebi olabilir (Kullanma zimmeti durumu-birazdan incelenecek).
Zimmetten sağlanan menfaat failin kendisine ait olabileceği gibi bir başkasına da ait olabilir. Ya da fail ile üçüncü kişinin ortak menfaati de söz konusu olabilir. Örneğin kamu görevlisi en yakın arkadaşına sonradan iade edeceğini düşünerek zimmetine geçirdiği parayı ödünç verse dahi yine bu suç oluşur.
Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Çok değersiz bir şeyin kamu görevlisi tarafından kendi özel ihtiyaçları için kullanılması durumunda her ne kadar eylem tipik olsa da suç oluşmaz. Örneğin kamu idaresinde avukat olan ve aynı zamanda bilirkişilik de yapan bir şahsın devletin kağıdı ile kısa bilirkişi raporu hazırlaması ya da kendi özel işi için gerekli olan bir kağıdın devletin kalemiyle imzalanması hâllerinde zimmet suçu oluşmayacaktır. Zira eylemin haksızlık içeriği cezayı gerektiren boyuta varmamıştır.
Türk Ceza Kanunu’nun 247/2. maddesine göre, “Suçun, zimmetin açığa çıkmamasını sağlamaya yönelik hileli davranışlarla işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.” Söz konusu ağırlaştırıcı sebebin uygulanabilmesi için her şeyden önce zimmet fiilinin hileli davranışlara başvurularak işlenmiş olması gerekir. Ayrıca bu hileli davranışlar ilgili daireyi aldatacak nitelikte olmalıdır.
Hafifletici Sebepler
Kullanma zimmeti, zimmet suçu için ilk hafifletici sebeptir. Kanun’un 247/3. maddesine göre, “Zimmet suçunun, malın geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranına kadar indirilebilir.”
b) Etkin pişmanlık, Kanun’un 248/1. maddesine göre, “Soruşturma başlamadan önce, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisi indirilir.” Aynı maddenin ikinci fıkrasına göre ise “Kovuşturma başlamadan önce, gönüllü olarak, zimmete geçirilen malın aynen iade edilmesi veya uğranılan zararın tamamen tazmin edilmesi halinde, verilecek cezanın yarısı indirilir. Etkin pişmanlığın hükümden önce gerçekleşmesi halinde, verilecek cezanın üçte biri indirilir. ”
Burada dikkat edilmesi gereken nokta kullanma zimmeti hâlinde etkin pişmanlığın uygulanamayacağıdır. Zira kullanma zimmetinin oluşabilmesi için zaten mal geçici bir süre kullanıldıktan sonra iade edilmek üzere alınmalıdır. Başka bir ifadeyle, bu husus kullanma zimmetinin unsurudur. O hâlde failin ayrıca etkin pişmanlıktan da yararlanabilmesi mümkün değildir. Bu bağlamda örneğin ceza infaz memuruna belli bir hükümlünün hesabına yatırması için verilen paranın memur tarafından iki gün kullanıldıktan sonra hükümlünün hesabına yatırılması durumunda kullanma zimmeti oluşacak ve fail etkin pişmanlıktan yararlanamayacaktır.
c) Malın değerinin az olması, Kanun’un hafifletici sebep olarak 249. maddede düzenlediği hüküm uyarınca, “Zimmet suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle, verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilir.” Bu durumda malın değeri suçun işlendiği zamana göre belirlenir.
Suçun Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs
Suç, zilyetliğin mülkiyete geçirildiği anda tamamlanır; suçun tamamlanması için zimmete geçirme eyleminin bir zarar doğurması gerekmez.
İcra hareketleri kısımlara bölünebildiği sürece suça teşebbüs mümkündür. Ancak kabul etmek gerekir ki bu suça teşebbüs oldukça zordur.
İçtima
Yukarıda da bahsettiğimiz üzere TCK’nın 212. maddesine göre, “Sahte resmi veya özel belgenin bir başka suçun işlenmesi sırasında kullanılması halinde, hem sahtecilik hem de ilgili suçtan dolayı ayrı ayrı cezaya hükmolunur.” Bu nedenle zimmet suçunun belgede sahtecilik yapmak suretiyle işlenmesi hâlinde iki ayrı suçtan da ayrı ayrı ceza verilmesi gerekir.
Ayrıca zimmet suçu görevi kötüye kullanma suçuna göre daha özel norm olduğundan, zimmetin şartları oluştuğunda zimmet suçundan verilecek ceza yeterli olur, faile ayrıca görevi kötüye kullanma suçundan da ceza verilmez.
Failin zimmetine geçirdiği eşya birden fazla kişiye ait olsa da yalnızca bir tek zimmet suçu oluşur. Ayrıca aynı kişiye ait mallar değişik zamanlarda zimmete geçirilirse fiil sayısı kadar zimmetin olduğunu kabul etmek ve TCK m. 43/1 hükmünü uygulamak gerekir.
İştirak
Yukarıda da bahsettiğimiz gibi zimmet suçu özgü suçlardandır. Bu nedenle zimmet suçunun faili ancak özel faillik niteliğini taşıyan kişiler olabilir. Suça iştirak noktasında ise azmettirme ve yardım etme şeklinde iştirak mümkündür.