Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Yoksulluk Nafakası Takdirinde Göz Önünde Tutulacak Hususlar

Yoksulluk Nafakası Takdirinde Göz Önünde Tutulacak Hususlar

  1. Medenî Kanunumuzun yeni düzenlemelerine göre boşanma yüzünden zarurete düşen kocada, kusura daha ağır olmamak yani boşanmaya neden olan olaylarda yükümlü olan eşe nazaran daha ağır olmamak koşuluyla (örneğin eşit kusurlu olsa da) TMK’mn 175. maddesi koşullarına uygun kadından yoksulluk nafakası talep edebilecektir. Kadın refah içinde olmasa bile nafaka ödemekle yükümlü olacaktır.
  2. Yoksulluk nafakası dava ve istemlerinde TMK’mn 175. maddesi koşul­lan oluşmuş ise, yükümlü eş kusursuzda olsa yoksulluk nafakası ödemek zorundadır. Y.HGK. 2000/2-196-171.( md.175/son). Başka bir anlatımla yoksulluk nafakası istemlerinde nafaka yükümlüsünün kusuru aranmaz.
  3. Miktarda belirtilerek açık yoksulluk nafakası istemi bulunmadıkça hâ­kim yoksulluk nafakasına hükmedemez (HUMY. Md. 74). Y.2.HD. 13.04.2001 – 4449/5873) (01.04.2002 – 3925/4518).
  4. Boşanma hükmünün kesinleşmesinden sonra bağımsız bir yoksulluk nafakası davası ile yoksulluk nafakası istenmiş ve yoksulluk olayının boşanma­nın kesinleştiği ve bu davanın açıldığı tarihe görede gerçekleşmesi gerekir. Bu takdirde nafakaya boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten değil, bu dava tarihin­den hükmolunur.
  5. Aile Mahkemesi Hâkimi istem halinde irat biçiminde ödenmesine karar verilen maddi tazminat veya nafakanın gelecek yıllarda tarafların sosyal ve

ekonomik durumlarına göre ne miktarda ödeneceğini karara bağlayabilir (TMK. Md. 176/son).

  1. İrat biçiminde ödenmesine karar verilen yoksulluk nafakası, alacaklı tarafın yeniden evlenmesi veya taraflardan birinin ölümü halinde kendiliğinden kalkacaktır (TMK. Md. 176/3).
  2. Yoksulluk nafakası nafaka alacaklısının evlenme akti olmaksızın fiilen evliymiş gibi başkası ile yaşaması, yoksulluğunun ortadan kalkması yada haysiyetsiz hayat sürmesi halinde de nafaka borçlusunun istemi üzerine mah­keme kararıyla da kaldırılabilecektir (TMK. Md. 176/3).
  3. Tarafların malî durumlarının değişmesi veya hakkaniyetin gerektirdiği hallerde Aile Mahkemesi hâkimi istem üzerine yoksulluk nafakasının artırılması veya azaltılmasına karar verebilecektir (TMK. Md. 176/4).
  4. Yoksulluk nafakası ve yoksulluk nafakasının artırılması eksiltilmesi, kaldırılması davalarında görevli mahkeme Aile Mahkemesi veya Aile Mahke­mesi kurulamayan yerlerde Aile Mahkemesi sıfatıyla Hâkim ve Savcılar Yüksek Kurulunca belirlenen Asliye Hukuk mahkemesidir.

Boşanma davası devam ederken, boşanmanın fer’i niteliğinde istenilen da­valarda ise boşanma davasına bakan Aile Mahkemesi, Aile Mahkemesi kurulamayan yerlerde Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca Aile Mahkemesi görevi verilen Asliye Hukuk mahkemesi görevlidir. Bu mahkeme davaya yine Aile Mahkemesi sıfatıyla bakacaktır.

  1. Yoksulluk nafakası davalarında yetkili mahkeme nafaka alacaklısının yerleşim yeri mahkemesidir (TMK. Md. 177) (Y.2.HD. 18.02.2002 – 1181/2172).
  2. Evliliğin boşanma sebebiyle sona ermesinden doğan dava hakları bo­şanma hükmünün kesinleşmesinden itibaren bir yıl sonra zamanaşımına uğrayacağından yoksulluk nafakası davası da boşanma davası içinde istenme­mişse en geç boşanma hükmünün kesinleşmesini takip eden bir yıl içinde istenmelidir (TMK. Md. 178) (Y.2.HD. 11.02.2002- 1104/1667).
  3. Yoksulluk nafakası davalarında dava tarihinden itibaren faize hükmolunamaz.
  4. Yoksulluk nafakası davalarında reddedilen kısım üzerinden Avukatlık ücretine hükmolunamaz. Ancak, davanın tümünün reddi halinde kıyasen tarifenin 11 ve 20.maddelerine uygun Avukatlık ücretine hükmolunur.

Boşanma davası içinde istenen yoksulluk nafakası talepleri ayrıca harca tabi olmadığı gibi, ayrıca avukatlık ücretine de hükmolunamaz, sadece boşanma ile ilerili Avukatlık ücretine hükmolunur.

  1. Yoksulluk nafakası talep edecek eş boşanmaya neden olan olaylarda eşit veya daha az kusurlu olmalıdır. Ağır kusurlu eş yoksulluk nafakası isteye­mez. Y.HGK. 08.12.1993 – 2897/3780; Y.2.HD. 27.044.2001 – 5363/6696) (08.03.2002-2266/3207).

Zina eden, haklı bir neden olmadan evi terk eden usulüne uygun ihtara rağ­men ve haklı bir neden olmadan eve dönmeyen vb. gibi eş daha ziyade kusurlu olduğundan yoksulluk nafakası isteyemez. Y.2.HD. 23.03.2001 – 3871/4490 (01.02.2002 Ta. E.364 K.962 S.K).

  1. Eş boşanma yüzünden yoksulluğa düşmelidir. Yeme, giyinme, barınma, sağlık, ulaşım, kültür vb. gibi harcamaları karşılayacak gelir ve mal varlığı bulunmayanlara yoksul denebilir.

Örneğin kadımn hiçbir geliri mal varlığı yoksa, geliri olmakla beraber mevcut gelir onu yoksulluktan kurtarmıyorsa, bir işi yoksa, yaşlı ise, asgari ücret­ten az gelir standardı içinde ise, hasta, güçsüz ise, bir evi var ancak barınmasına yetiyorsa eş yoksulluğa düşecek sayılır.

Buna karşın eşin büyük geliri, mal varlığı varsa, bu mal varlığı ve geliri ra­hat bir yaşam sağlıyor ise, çalışıyorsa emeklilik geliri varsa vb. gibi hallerde eş yoksulluğa düşmeyeceğinden yoksulluk nafakası talep edemez. (08.03.2002 – 2413/3176).

  1. Davada eş kararın kesinleşmesinden sonra da nafakasının devamını is­temişse, bu istem yoksulluk nafakası talebi niteliğindedir.

Yoksa eş yoksulluğa düşse, kusursuz olsa talep etmediği takdirde hâkim tarafından kendiliğinden yoksulluk nafakasına hükmedilemez. Y.HGK. 02.02.1994 – 2-745/27; Y.2.HD. 13.04.2001 – 4449/5873) (04.04.2002 – 3925/4518).

  1. Anlaşmalı boşanmalarda (MK. Md. 166) taraflar yoksulluk nafakası, miktarı, ödenecek para birimi hakkında anlaşmışlarsa buna uygun hüküm verilir.

Taraflar bir protokol sunmuşlar bu protokolde yoksulluk nafakası ile ilgili anlaşma varsa protokol mutlaka hâkime tasdik ettirilmeli veya hüküm fıkrasında açıkça ilgili anlaşmaya uygun hüküm verilmelidir.

Hâkim tarafından tasdik edilmeyen protokol (MK. Md. 184) ve hüküm fık­rasına geçmeyen yoksulluk nafakası anlaşması hukuki sonuç doğurmaz. Anlaşma mutlaka boşanma sırasında ibraz edilmelidir.

Anlaşma duruşma tutanağına geçecek bir ifade olabileceği gibi yazılı ola­rak mahkemeye de verilebilir. Ancak, bu da yeterli değildir. Bunun mutlaka hü­küm fıkrasına geçmesi ve infazı mümkün, anlaşılır. Bir hüküm haline gelmesi gerekir. Yoksa sözleşme mahkemeye sunulmuş olsa bile, hâkim bu konuda olumlu olumsuz bir karar vermemişse hukuki sonuç doğurmaz ve boşanma gerçekleştikten sonrada ne boşanma hükmünü veren mahkemeden ne de, başka bir mahkemeden bu anlaşmanın tasdiki istenemez. Y.2.HD. 14.02.1995 – E.525/K.1772 (Y.2.HD. 04.02.2002 – 17620/1272).

  1. Anlaşmalı boşanmada, eş yoksulluk nafakası talep etmediğini açıkça bildirmiş veya zımni olarak her hangi bir nafaka talebim yoktur. Bulunmamakta­dır demişse; koşulları olsa bile bu beyan onu bağlar, daha sonra yoksulluk nafa­kası talep edemez.

Anlaşmalı boşanmalarda taraflar nafakanın miktarını ve yabancı para ola­rak cinsini serbestçe belirleyebilirler. Bunun dışında yani anlaşma olmazsa nafa­kaya kesinlikle Türk parası olarak hükmolunması gerekir (BY. Md. 83).

  1. Yoksulluk nafakası boşanma davası içinde boşanma hükmü kesinleşin­ceye kadar istenebileceği gibi davadan sonrada yani boşanma hükmü kesinleştik­ten sonra da talep edilebilir. Y.HGK. 31.10.1990 – 2-452/549 (Y.2.HD. 11.02.2002 – 1104/1667).

Ancak, bu durumda mahkemece boşanma davasının kesinleşme ve bu da­vanın açıldığı tarihe göre TMK’nın 175. maddesi koşullarının oluşup oluşmadı­ğını araştırarak sonucuna göre karar verebilir. Y.2.HD. 17.04.1994 – 2941/3802 (01.03.2002- 1051/2605).

Bu durumda, yoksulluk nafakasına talep tarihinden itibaren hükmolunur. Boşanma hükmünün kesinleştiği tarihten itibaren hükmolunamaz.

Boşanma davası açıldı, boşanmaya veya tedbir nafakasına hükmedildi, yoksulluk nafakası istenmedi, hüküm temyiz edildi boşanma hükmü onandı. Ted­bir nafakası yönünden bozuldu, yeniden duruşma açıldı, artık eş bu davada yoksulluk nafakası talep edemez. Çünkü boşanma hükmü kesinleşmiş, yoksulluk nafakası onun fer’i olmaktan çıkmıştır. Bu durumda eş koşulları varsa harcını vererek açacağı ayrı bir dava ile yoksulluk nafakası talep etmelidir.

  1. MY’nin 144. maddesi 12.05.1988 tarihinde yürürlüğe giren 3444 sayılı yasa ile değiştirilmiştir. Bu tarihten önceki dava ve boşanmalarda yoksulluk nafakası bir yıl süre ile sınırlıdır. Bu tarihten sonraki dava ve boşanmalarda ise özel anlaşma olmadıkça koşulları varsa yoksulluk nafakasına süresiz olarak hükmolunmalıdır.

Ancak, boşanma hükmü 12.05.1988 tarihinden önce kesinleşmesine rağ­men açılan dava sonucu bir yıl yerine süresiz yoksulluk nafakasına hükmedilmiş ve hüküm kesinleşmişse, yine aksine boşanma hükmü 12.05.1988 tarihinden sonra kesinleşmiş, yoksulluk nafakasına süresiz yerine bir yıl süreli olarak hükmedilmiş ve bu hüküm kesinleşmişse yine tarafları bağlar hüküm artık süreler yönünden kesin hüküm oluşturur. Sürelerin değiştirilmesi istenemez.

Yine 12.05.1988 tarihinden önce boşanmalarda, ancak bir yıl süre ile sı­nırlı olarak yoksulluk nafakası talep edebileceğinden, bu değişiklikten önce bo­şanma hükmü kesinleşmiş ve aradan bir yıl geçmişse artık yoksulluk nafakası talep edilemez.

Buna rağmen talep edilmiş ve süresiz nafakaya hükmolunmuş ve hüküm kesinleşmiş ise buda kesin hüküm oluşur ve tarafları bağlar.

  1. Asgari ücretten az geliri olanlar yoksuldur. Eşin geliri varsa bu asgari ücretin altında ise koşullan varsa ona yine yoksulluk nafakası verilmelidir.
  2. Yoksulluk nafakası talep edilen eş iflas etmişse dava mutlaka iflas ma­sasına yöneltilmelidir.
  3. Yoksulluk nafakası talep eden eşin gayrimenkul veya gayrimenkulleri varsa, bunların tapu kayıtları celbedilmeli mahallinde yapılacak keşifte gelir ve değerleri belirlenmeli, bu değere göre talep edenin sosyal durumuna uygun bir ev değeri düşüldükten sonra geri kalan, onu yoksulluktan kurtarabilecek düzeyde ise istem reddedilmeli, aksi ise kabul edilmelidir. Y.HGK. 07.07.1993 – 2-165/503 (Y.2.HD. 01.03.2002- 1051/2605).
  4. Emekli Sandığı ve SSK, Bağ-Kur vb. gibi Sosyal Güvenlik kuruluşla­rından maaş bağlanan veya bağlanabilecek durumda olan eşin yoksulluk durumu ortadan kalkacak ise yoksulluk nafakasına hükmolunamaz.

Boşanma hükmü kesinleştikten sonra açılan yoksulluk nafakası davala­rında eş maaş bağlanması için müracaat etmiyorsa davranışı iyi niyetli olmadığından nafaka koşullarının oluşup oluşmadığının incelenmesinde, bağlanabilecek muhtemel maaşta nazara alınmalıdır.

  1. Yoksulluk nafakası talep eden eş, bir işte çalışırken ve sürekli geliri varken, sırf yoksulluk nafakası talep edebilmek için işten ayrılmışsa, bu da iyi niyet kurallarına uymadığından eşini yoksulluk nafakası vermeye zorlayamaz.

Yine yoksulluk nafakası almakta olan kişi boşanmadan sonra işe girmiş ise, sonradan bu işten ayrılmış olsa bile yoksulluk nafakası almaya devam ede­mez. Nafakanın kaldırılması gerekir.

  1. Kendisi yoksul olan eş yoksulluk nafakası ile sorumlu tutulamaz. Zira yoksulluk nafakası takdirinde nafaka, yükümlü eşin malî gücüne uygun olmalı­dır. Evliliğin devamı sırasında da taraflar yoksul ise, talebin reddi gerekir.
  2. Boşanan eşe kardeşlerinin veya yakınlarının bakması, bunlardan yardım nafakası isteyebilecek olması eşinden koşulları varsa yoksulluk nafakası talep etmesine engel değildir.
  3. Aile Mahkemesi Hâkimi yoksulluk nafakasının toptan veya durumun gereklerine göre irad şeklinde ödenmesine karar verebilir (TMK. Md. 176).
  1. Aile Mahkemesi Hâkimi nafaka takdir ederken, tarafların ekonomik ve sosyal durumlarını araştıracak aylık gelir ve giderlerini yaşam düzeylerini ihtiyaç tutarlarını belirleyecek ve hakkaniyete uygun (TMK. Md. 4), bir miktara hükmedecektir.

Tarafların ekonomik ve sosyal durumları yeterince araştırılmadan, nafaka talep edenin sürekli ve onu yoksulluktan kurtaracak bir işi geliri olup olmadığı varsa mal varlıklarının geliri ve değerleri araştırılmadan yoksulluk nafakasına hükmolunamaz.

  1. Taraflar anlaşma ile yoksulluk nafakasının TMK. 176. maddesinde belirlenen koşulların oluşması halinde dahi devam edebileceğini, artırılıp, eksiltilebileceğini artırma oranlarını yabancı para ile ödemeyi serbest iradeleriyle belirleyebilirler. Örneğin, nafaka alacak eş yeniden evlense bile nafakanın devam edeceğini nafaka yükümlüsü eşin ölümünden sonrada nafakanın devam edebileceğini vb. gibi kararlaştırabilir.

Yoksulluğa düşmenin şartlarının hüküm verildiği sırada da devam etmesi gerekeceğinden bu yön önemle araştırılmalıdır.

  1. Akıl hastalığı iradeyi sakatladığı halde akıl hastası da yoksulluk nafa­kası isteyebilir.
  2. Yoksulluk nafakasının başlangıcı boşanma davası içinde boşanma kara­rının kesinleştiği tarihtir. Bu nedenle boşanma ilâmı kesinleşmeden yoksulluk nafakası takip konusu yapılamaz. Y.2.HD. 06.12.1993 – 1509/9031.
  3. Yoksulluk nafakası koşulları boşanma hükmünün kesinleştiği ana göre belirlenir. Boşanma sırasında zarurette olmayıpta daha sonra zarurete düşen eş yoksulluk nafakası isteyemez.
  4. Yoksulluk nafakasının artırılması için ön koşul davacının yoksulluğu­nun devam etmesidir, davacının isteği olmadıkça yoksulluk nafakasının gelecek yıllar için artırımına karar verilemez.
  5. Alman yoksulluk nafakası ihtiyacı karşılıyorsa yoksulluk nafakasının artırılmasına karar verilemez.
  6. Yoksulluk nafakasının kesinleşmesinden az süre sonra ihtiyaç değişik­liği olmadan yoksulluk nafakasının artırımı istenemez.
  7. Aile Mahkemesi hakimi tarafların ekonomik ve sosyal durumlarının mali güçlerinin eşin boşanma yüzünden zarurete yoksulluğa düşüp düşmeyeceğinin, yaşam tarzının, sağlık ve hastalık durumlarının, ihtiyaçlarının bu durumlarda meydana gelen değişikliklerin tespitinde 4787 sayılı Kanunun 5’inci maddesine uygun uzman araştırma, inceleme ve görüşlerinden de yararlanabilecektir.