Vergi uyuşmazlıklarının Yargısal çözümü Nasıl Yapılır?
Vergi yükümlüsü ya da vergi sorumluları ile vergi idaresi arasında çıkan uyuşmazlıkların çözümü için barışçıl çözüm yolları bazen yeterli olamamaktadır. Uyuşmazlıklar, idari aşamada çözüme kavuş- turulamadığı zaman, yargı kuruluşlarına başvurularak giderilmeye çalışılır. Vergi yargılaması, vergi idaresi ile mükellef arasında çıkan uyuşmazlıkların, bağımsız mahkemeler önünde yargılama yapılmak suretiyle çözümlenmesidir.
Vergi Yargılamasında Görevli Mahkemeler
Vergi Mahkemeleri
Vergi mahkemeleri, vergi uyuşmazlıklarına ilişkin olarak Danıştay’ın ilk derece mahkeme sıfatıyla baktığı davaların dışında kalan davalarda genel ve ilk derece mahkemesi olarak görev yapan bir yargı kuruluşudur. Bu mahkemeler, bölgelerin coğrafi durumları ve iş hacimleri dikkate alınarak Adalet Bakanlığı tarafından kurulur.
Vergi mahkemelerinin görevleri şunlardır (Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun md 6):
- Genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlülükler, bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davaları,
- Birinci bentte belirtilen konularda 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’ nin uygulanmasına ilişkin davaları,
- Diğer kanunlarla verilen işleri çözümler.
Vergi mahkemeleri, kural olarak kurul hâlinde çalışmaktadır. Ancak genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve harçlar ile benzeri mali yükümlülükler ve bunlardan Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’ nin uygulanmasına ilişkin uyuşmazlıklardan kaynaklanan ve toplam değeri bir milyar lirayı (2018 yılı için T36.000) aşmayan davalar tek hâkimle karara bağlanır (Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun md 7).
Bölge İdare Mahkemeleri
Bölge idare mahkemelerinin görevleri şunlardır:
- İstinaf başvurularını inceleyip karara bağlamak. (2018 yılı için 5.000 TL’yi aşan vergi davaları).
- Yargı çevresindeki idare ve vergi mahkemeleri arasında çıkan görev ve yetki uyuşmazlıklarını kesin karara bağlamak.
- Diğer kanunlarla verilen görevleri yapmak. (Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun md 3/A).
Bölge idare mahkemeleri, idare mahkemeleri ve vergi mahkemelerinin kuruluş ve yargı çevrelerinin tespitinde, İçişleri, Maliye Bakanlıkları ile Gümrük ve Tekel Bakanlığının görüşleri alınır.
- Bölge idare mahkemeleri, başkanlık, başkanlar kurulu, daireler, bölge idare mahkemesi adalet komisyonu ve müdürlüklerden oluşur.
- Bölge idare mahkemelerinde biri idare diğeri vergi olmak üzere en az iki daire bulunur. Gerekli hâllerde dairelerin sayısı, Adalet Bakanlığının teklifi üzerine Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulunca artırılıp azaltılabilir.
- Dairelerde bir başkan ile yeteri kadar üye bulunur. (Bölge İdare Mahkemeleri, İdare Mahkemeleri ve Vergi Mahkemelerinin Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun md 3).
Danıştay
Danıştay, Anayasa’da yerini almış yüksek idare mahkemesi, danışma ve inceleme merciidir. Vergi yargılamasında, bazı hâllerde ilk yargı mercii olarak görev yaparken asıl önemli görevi, Bölge İdare Mahkemelerinin belirli tutarları aşan vergi davaları için (2018 yılı için 117.000 TL) verdiği kararları temyiz mercii olarak incelemesidir.
Danıştay biri idari daire olarak dokuz tanesi de dava dairesi olarak görev yapan on daireden oluşur. Her daire bir başkan ve en az dört üyeden kurulur. Görüşme için gereken sayı dörttür. Vergi ve İdari Dava Daireleri yanında İçtihadı Birleştirme Genel Kurulu, Başkanlık Kurulu ve Yüksek Disiplin Kurulu’ndan oluşur.
Vergi Yargılaması Usulü
Vergi Davasının Açılması
Hangi işlemlerin vergi davasına konu olabileceği yasada düzenlenmiştir (Vergi Usul Kanunu md 378). Bunlar, verginin tarh edilmesi, cezanın kesilmesi, tadilat ve takdir komisyonu kararlarının tebliğ edilmiş olması, kesinti yoluyla alınan vergilerde istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve verginin kesilmiş olması durumlarıdır. Vergi davaları tarh aşamasında açılabileceği gibi tahsil aşamasında da açılabilir. Vergi alacağını güvence altına almak için yapılan işlemler de vergi davasına konu olabilir.
açabilirler. Bunun dışında, arsa ve arazi metre kare değer tespitine ilişkin kararlara karşı, kendilerine karar tebliğ edilen kamu kurum ve kuruluşları ile menfaati ihlal edilen vergi yükümlüleri de dava açabilmektedir. Örneğin, belediyeler, ticaret odaları, o mahallede arsası olan mükellefler gibi.
Verginin Kaynakta Kesinti Yöntemiyle Alınması
Kaynakta kesilen vergilerin davaya konu edilebilmesi için, istihkak sahiplerine ödemenin yapılmış ve verginin kesilmiş olması gerekir. Bu iki şart gerçekleşmedikçe vergi davası açılamaz.
Vergi Tarhının Davaya Konu Olması
Verginin tarhı, beyanname verme suretiyle yapılmış ise vergi davasına iki hâl dışında vergi davasına konu olmaz. Çünkü yükümlü kendi beyan etmiş olduğu matrahlara karşı dava açamaz. Vergi davasına konu olan hâllerden biri, ihtirazi kayıtla beyanname verilmesi; diğeri ise vergi hatasında düzeltme talebi ilgili vergi dairesince düzeltme talebinin reddi veya şikâyet yoluyla bir üst merciye yapılan hata düzeltme isteğinin Hazine ve Maliye Bakanlığı tarafından reddedilmesi hâlinde vergi davası açılabilir. Dava vergi mahkemesinde görülür.
Vergi davasına konu olan tarhiyat, ikmalen, resen ve idarece yapılan tarhiyatlardır. Bu tarhiyat- larda mükellefin katılımı söz konusu olmadığı için vergi davasına konu edilebilir. Zira bu tarhiyatlar yükümlüye vergi ihbarnamesi ile tebliğ edilir.
Vergi Cezasının Kesilmiş Olması
Vergi davasına konu edilen ceza kesme işlemi, vergi dairesi tarafından kesilen idari cezalardır. Bu işlemler idari olması nedeniyle vergi davasına konu edilebilir. Vergi davasına konu edilebilecek idari vergi cezaları, vergi zıyaı, usulsüzlük ve özel usulsüzlük cezalarıdır. Kesilen cezanın vergi davasına konu edilebilmesi için, tebliğ edilmiş olması da şarttır.
Takdir Komisyonu Kararlarının Tebliğ Edilmiş Olması
Takdir komisyonun kararlarına karşı yükümlüler doğrudan dava açamazlar. Yükümlüler sadece, emsal bedel tespitine ilişkin kararlara karşı dava
Tahsil Aşamasına İlişkin İşlemler
Tahsil aşamasında dava konusu edilebilecek işlemler, teminat istenilmesi, ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk ve ödeme emrinin tebliğ edilmesidir. İhtiyati haciz ve ihtiyati tahakkuk kararlarının alınması veya uygulamaya konulması, ödeme emrinde ise ödeme emrinin tebliğ edilmesi ile vergi davası açılabilecektir.
Yetkili ve Görevli Mahkeme
Genel bütçe, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim ve benzeri mali yükümlülükler ve bunlara ilişkin zam ve cezaların tarhiyat ve tahsilat işlemlerine ilişkin uyuşmazlıklar vergi mahkemelerinde görülür.
Göreve ilişkin kurallar kamu düzeninden olduğu için yargılamanın her safhasında ileri sürülebileceği gibi mahkeme tarafından kendiliğinden de göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
Vergi uyuşmazlıklarında yetkili mahkeme;
- Uyuşmazlık konusu vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükleri tarh ve tahakkuk ettiren, zam ve cezaları kesen,
- Şikâyet yoluyla hata düzeltme taleplerinin reddine ilişkin işlemlerde; vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümleri tarh ve tahakkuk ettiren,
- Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’ nin uygulanmasında, ihtiyati haciz ve ihtiyat tahakkuk kararını alan, ödeme emrini düzenleyen,
- Diğer uyuşmazlıklarda dava konusu işlemi yapan vergi dairesinin yargı alanı içerisinde yer aldığı vergi mahkemesidir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 37).
Dava Dilekçesi ve Dava Açma Süresi
Vergi davası, ilgili mahkeme başkanlığına yazılı ve imzalı olarak verilen bir dilekçe ile açılabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 3). Dava dilekçesinin, İdari Yargılama Usulü Kanunu’ da öngörülen bazı unsurları taşıması gerekir.
Dava dilekçesinde bulunması gerekli hususular şunlardır:
- Tarafların ve varsa vekillerinin veya temsilcilerinin ad ve soyadları, unvanları ve adresleri,
- Davanın konusu, sebepleri ve dayandığı deliller,
- Davaya konu olan idari işlemin yazılı bildirim tarihi,
- Vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülüklerin ve bunların zam ve cezalarına ilişkin davalarda uyuşmazlık konusu,
- Vergi davalarında davanın ilgili bulunduğu verginin veya cezanın nevi ve yılı, tebliğ edilen ihbarnamenin tarihi, numarası ve mükellefin hesap numarasıdır (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 3).
Dilekçeler ve savunmalar ile davalara ilişkin her türlü evrak, Danıştay veya ait olduğu mahkeme başkanlarına veya bunlara gönderilmek üzere idare veya vergi mahkemesi başkanlıklarına, idare veya vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk hâkimliklerine veya yabancı memleketlerde Türk Konsolosluklarına verilebilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 4).
Vergi mahkemelerinde dava açma süresi, özel kanunlarda aksine bir hüküm olmadıkça Danıştay’da altmış; vergi mahkemelerinde 30 gündür (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 7). Ancak kanunlardaki özel süreler, bu genel sürelerin dışında kalmaktadır.
Vergi uyuşmazlıklarına özgü olarak, vergi kanunlarında farklı sürelere yer verildiği hâller de bulunmaktadır. Özel dava açma süreleri şunlardır:
- Bina metre kare normal inşaat maliyet bedellerinin tespitine karşı Resmi Gazete’de ilan edildiği tarihten itibaren 15 gün içerisinde Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından ilk derece mahkemesi olarak Danıştay’da dava açılabilir.
- Uzlaşmanın temin edilememesi hâlinde, kalan süre 15 günden az ise 15 gün içerisinde, 15 günden fazla ise kalan süre içerisinde,
- Tahsilat işlemleri olan ihtiyati haciz, ihtiyati tahakkuk, ödeme emri ve ödemeye davette (teminatın paraya çevrilmesinde) dava açma süresi 15 gündür.
Süreler, tebliğ, yayın veya ilân tarihini izleyen günden itibaren işlemeye başlar. Tatil günleri sürelere dâhildir. Ancak, sürenin son günü tatil gününe rastlarsa, süre tatil gününü izleyen çalışma gününün bitimine kadar uzar. İdari Yargılama Usulü Kanunu’nda yazılı sürelerin bitmesi, çalışmaya ara verme (20 Temmuz -31 Ağustos) yedi gün ve mali tatil zamanına (1-20 Temmuz) rastlarsa bu süreler beş gün tatilin sona erdiği günü izleyen tarihten itibaren belirtilen süreler kadar uzamış sayılır (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 8).
Vergi Davasının Görülmesi
Vergi mahkemelerinde davanın açılması ile tahsilat ilke olarak kendiliğinden durur. İhtirazi kayıtla verilen beyannameler üzerinden tarh edilen vergilerle tahsilat işlemlerinde yürütme kendiliğinden durmaz. Vergi mahkemesinden yürütmenin durdurulması kararı alınması gerekir.
Dava dilekçesi esas defterine kayıt edilmesi ile birlikte dava açılmış olur. Vergi mahkemelerinde başkan, Danıştayda ise daire başkanın görevlendireceği üye veya tetkik hâkimleri dava dilekçesini inceler ve ilk inceleme sonucunu raporla mahkeme başkanına bildirir.
İlk inceleme, görev ve yetki, idari merci tecavüzü, ehliyet, davaya konu işlemin kesin ve yürütülmesi gereken bir işlem olup olmadığı, husumet, süre aşımı ve dava dilekçesinin düzeni, tek dilekçe ile dava açılmasının kanuna uygun olup olmadığı yönlerinden incelenir.
İlk inceleme sonucunda kanuna aykırılık görülürse;
- Adli yargının görevli olduğu konularda açılan dava reddedilir. İdari yargının görevli olduğu konularda ise görevli veya yetkili olmayan mahkemeye açılan davanın, görev veya yetki yönünden reddedilerek dava dosyasının görevli veya yetkili mahkemeye gönderilmesine,
- Dava ehliyetinin yokluğu, idari davaya konu olacak kesin ve yürütülmesi gereken bir işlemin bulunmaması, davanın süresinde açılmamış olması hâllerinde davanın reddine,
- Davanın hasım gösterilmeden veya yanlış hasım gösterilerek açılması hâlinde, dava dilekçesinin tespit edilecek gerçek hasma tebliğine,
- Dava dilekçesinin kanuna uygun olmadığının ya da tek dilekçe ile dava açmanın mümkün olmadığının belirlenmesi hâlinde, dava dilekçelerinin kanuna uygun şekilde yeniden düzenlenmek veya noksanları tamamlanmak üzere dilekçeler reddedilir. Bu durumda 30 gün içerisinde dava dilekçesinin yeniden düzenlenerek verilmesi gerekir. Ayrıca, fiil ehliyeti olmayan kişiler veya avukat olmayan vekilleri tarafından dava açılmış ise, 30 gün içinde bizzat veya bir avukat vasıtasıyla dava açılmak üzere dilekçelerin reddine,
- İdari merci tecavüzü hâlinde dilekçelerin görevli idare merciine karar vermek üzere gönderilmesine karar verilir.
Dava dilekçelerinin ve eklerinin birer örneği davalıya, davalının vereceği savunma davacıya tebliğ olunur. Davacının ikinci dilekçesi davalıya, davalının vereceği ikinci savunma da davacıya tebliğ edilir. Buna karşılık davacı cevap vermez. Ancak davalının ikinci savunmasında, davacının cevaplandırmasını gerektiren hususlar bulunduğu, davanın görülmesi sırasında anlaşılırsa davacıya cevap vermesi için bir süre verilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 16/1-2).
Taraflar, yapılacak tebliğlere karşı, tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içinde cevap verebilirler. Bu süre, ancak haklı sebeplerin bulunması hâlinde, taraflardan birinin isteği üzerine görevli mahkeme kararı ile 30 günü geçmemek ve bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir.
Vergi davalarında yazılı yargılama usulü uygulanır ve inceleme evrak üzerinde yapılır (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 1). Tarh edilen vergi, resim ve harçlarla benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları toplamı bir milyar lirayı aşan (2018 yılı için T36.000) vergi davalarında, taraflardan birinin isteği üzerine duruşma yapılır. Duruşma davetiyeleri duruşma gününden en az 30 gün önce taraflara gönderilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 17). Duruşmalar açık olarak yapılır. Genel ahlakın veya kamu güvenliğinin gerekli kıldığı hâllerde, görevli idare veya mahkemenin kararı ile duruşmanın bir kısmı veya tamamı gizli olarak yapılabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 18). Duruşma yapıldıktan sonra en geç 15 gün içinde karar verilir.
Danıştay, Bölge İdare Mahkemeleri ile idare ve vergi mahkemeleri, bakmakta oldukları davalara ait her çeşit incelemeleri kendiliklerinden yaparlar.
Bu vergi yargısının resen araştırma ilkesine uygun bir davranıştır. Mahkemeler belirlenen süre içinde lüzum gördükleri evrakın gönderilmesini ve her türlü bilgilerin verilmesini taraflardan ve ilgili diğer yerlerden isteyebilirler. Bu husustaki kararların, ilgililerce, süresi içinde yerine getirilmesi mecburidir. Haklı sebeplerin bulunması hâlinde bu süre, bir defaya mahsus olmak üzere uzatılabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 20/1).
Konular aydınlandığında meseleler sırasıyla oya konulur ve karara bağlanır. Yargılama usullerine ilişkin meselelerde azınlıkta kalanlar işin esası hakkında da oylarını kullanırlar. Azınlıkta kalanların görüşleri, kararların altına yazılır (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 22).
Yapılan yargılama neticesinde, dava mükellefin lehine sonuçlanmışsa dava konusu işlem iptal edilmiş olur. Dava konusu işlemin niteliğine göre yapılan tarhiyat işlemi ortadan kaldırılır ve terkin işlemi gerçekleştirilir, haciz vb. işlemler kaldırılır. Davanın mükellef aleyhine sonuçlanması hâlinde tarh edilen vergi tahakkuk etmiş olur ve Vergi Usul Kanunum 112 uyarınca tahsili duran vergilerden, taksit süreleri geçmiş olanlar mahkeme kararına göre hesaplanan vergi ihbarnamesinin tebliğinden itibaren bir ay içinde ödenir.
Danıştay, bölge idare mahkemeleri, idare ve vergi mahkemelerinin esasa ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararlarının icaplarına göre idare, gecikmesiz işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecburdur. Bu süre hiçbir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak 30 günü geçemez. Ancak, haciz veya ihtiyati haciz uygulamaları ile ilgili davalarda verilen kararlar hakkında, bu kararların kesinleşmesinden sonra idarece işlem tesis edilir.
Yargı Kararlarına Karşı Başvuru Yolları
İstinaf
İstinaf, vergi mahkemelerinin nihai (son) kararlarına karşı yargı çevresindeki bölge idare mahkemesine gidilen bir yargı yoludur. İstinaf yoluna, vergi mahkemesinin nihai kararının tebliğ edildiği tarihten itibaren 30 gün içerisinde başvurulması gerekir. Ancak, konusu beş bin Türk lirasını geçmeyen vergi davaları, tam yargı davaları ve idari işlemlere karşı açılan iptal davaları hakkında idare ve vergi mahkemelerince verilen kararlar kesin olup, bunlara karşı istinaf yoluna başvurulamaz. (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 45).
Bölge idare mahkemesi, yaptığı inceleme sonunda ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulursa istinaf başvurusunun reddine karar verir. Karardaki maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkün ise gerekli düzeltmeyi yaparak aynı kararı verir.
Bölge idare mahkemesi, ilk derece mahkemesi kararını hukuka uygun bulmadığı takdirde istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verir. Bu hâlde bölge idare mahkemesi işin esası hakkında yeniden bir karar verir.
Bölge idare mahkemesi, ilk inceleme üzerine verilen kararlara karşı yapılan istinaf başvurusunu haklı bulduğu, davaya görevsiz veya yetkisiz mahkeme yahut reddedilmiş veya yasaklanmış hâkim tarafından bakılmış olması hâllerinde, istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar vererek dosyayı ilgili mahkemeye gönderir. Bölge idare mahkemesinin bu fıkra uyarınca verilen kararları kesindir.
Bölge idare mahkemelerinin temyize açık olmayan kararları kesindir. Bu kararlar, dosyayla birlikte kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilir ve bu mahkemelerce yedi gün içinde tebliğe çıkarılır. Örneğin dava tutarı 2018 yılı için 117.000TL’yi aşmayan Bölge idare mahkemesi kararları kesindir.
Temyiz
Danıştay dava dairelerinin nihai kararları ile bölge idare mahkemelerinin konusu 117.000 (2018 yılı için ) Türk lirasını aşan vergi davaları hakkında verdikleri kararlar, başka kanunlarda aksine hüküm bulunsa dahi Danıştayda, temyiz edilebilir.
Temyiz başvurusu, son kararın tebliğinden başlayarak 30 gün içinde yapılabilir. Ancak Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafından Hazine ve Maliye Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığının ortaklaşa tespit ettikleri inşaat metre kare birim değer tespitine ilişkin kararlarınResmi Gazetede yayımlandığı tarihten itibaren 15 gün içinde temyiz davası açılabilir (Vergi Usul Kanunu mük. md 49).
Temyiz davası, Danıştay Başkanlığına hitaben yazılmış dilekçelerle açılabilir. Dilekçeler kararı veren vergi mahkemesine, Danıştay’a, vergi mahkemesi bulunmayan yerlerde asliye hukuk mahkemesine, yabancı ülkelerde Türk Konsolosluklarına verilebilir.
Danıştay yargılama sonunda Bölge İdare Mmahkemesinin kararını onaylar, bozar veya kısmen bozabilir. İnceleme sonunda maddi yanlışlıkların düzeltilmesi mümkünse kararın düzeltilerek onanmasına karar verir.
Bölge İdare Mahkemesi Danıştayın bozma kararına uymayarak kararında ısrar edebilir. Bu takdirde ısrar kararı ilgili tarafça tekrar temyiz davasına konu olmuş ise yargılama Danıştay Vergi Dava Daireleri Kurulunda görülür. İlgili dairenin kararı uygun görülürse mahkemenin kararı bozulur; aksi hâlde onanır. Bu kurulun kararı kesindir, uyulması zorunludur (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 49).
Kanun Yararına Temyiz
Bölge İdare Mahkemesi kararları ile vergi mahkemesinin ve Danıştayın ilk derece mahkemesi olarak görev yapması durumunda, temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşmiş bulunan kararlardan niteliği bakımından yürürlükteki hukuka aykırı bir sonucu ifade edenler, ilgili bakanlıkların gerekli görmesi hâllerinde veya kendiliğinden Danıştay Başsavcılığı tarafından kanun yararına temyiz olunabilir (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 51/1).
Kesinleşmiş bir mahkeme kararının kanun yararına bozmaya konu olabilmesi için hukuka aykırı bir sonuç taşıdığı kuşkusu yaratması gerekir. Kanun yararına bozmaya başvurma yetkisi sadece Danıştay Başsavcısına verilmiştir.
Yargılamanın Yenilenmesi
Vergi mahkemesi, Bölge İdare Mahkemesi ve Danıştayın kesin kararları aleyhine olağanüstü bir kanun yolu olan yargılamanın yenilenmesi yoluna gidilebilir. Bu kararlar için öncelikle olağan kanun yollarının tüketilmiş olması gerekir. Dava aleyhine sonuçlanmış olan tarafa, karar kesinleşmiş olsa bile haklılığını ileri sürebilme imkânı veren bu olağanüstü kanun yoluna yargılanmanın yenilenmesi adı verilir.
Yargılamanın yenilenmesi nedenleri şunlardır (İdari Yargılama Usulü Kanunu md 53):
- Zorlayıcı sebepler nedeniyle veya lehine karar verilen tarafın eyleminden doğan bir sebeple elde edilemeyen bir belgenin, kararın verilmesinden sonra ele geçirilmiş olması,
- Karara esas olarak alınan belgenin, sahteliğine hükmedilmiş veya resmi makam veya mahkeme önünde sahteliğinin ikrar edilmiş olması,
- Karara esas olarak alınan bir mahkeme kararının, kesinleşen bir mahkeme kararıyla bozularak ortadan kalkması,
- Bilirkişinin kasıtlı olarak gerçeğe aykırı beyanda bulunduğunun mahkeme kararıyla belirlenmesi,
- Lehine karar verilen tarafın, karara etkisi olan bir hile kullanmış olması,
- Vekil ya da kanuni temsilci olmayan kimselerle davanın görülüp karara bağlanmış olması,
- Çekinmek zorunda olan başkan, üye ya da hâkimin katılmasıyla karar verilmiş olması,
viii.Tarafları, konusu ve nedeni aynı olan bir dava hakkında verilen karara aykırı yeni bir kararın verilmesine neden olabilecek kanuni bir dayanak yokken aynı mahkeme ya da başka bir mahkeme tarafından önceki kararın aksine bir karar verilmiş olması,
- Hükmün İnsan Hakları ve Ana Hürriyetleri Korumaya Dair Sözleşmenin ve eki protokollerinin ihlali suretiyle verildiğinin Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ nin kesinleşmiş kararıyla tespit edilmiş olmasıdır.
Yeniden yargılama yoluna, tarafları, konusu ve nedeni aynı olan davalarda on yıl, diğer nedenlerde ise 60 gün içinde gidilmesi gerekir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ nin bozma kararlarında ise yargılamanın yenilenmesi için dava açma süresi kararın tebliğinden itibaren bir yıldır.
Yargılamanın yenilenmesi, kararı veren mahkeme tarafından görüşülerek karara bağlanır.
kemelerince verilen kararları yeterince açık olmayabilir ya da birbirine aykırı hükümler taşıyabilirler.
Taraflardan her biri bu yola gidebilir. İlgili merciler talebi yerinde görmüş ise,kararın açıklanması ve aykırılığın giderilmesi gerçekleştirilir.
Yanlışlıkların Düzeltilmesi
Tarafların, adı-soyadı, sıfatı ve hesap hataları yapılması hâlinde tarafların istemi üzerine yanlışlıkların düzeltilmesi yoluna gidilebilir. Mahkeme, yanlışların düzeltilmesini kabul etmiş ise düzeltme kararın altına yazılarak düzeltilir. Düzeltme taraflara da tebliğ edilir. .