TÜKETİCİ HAKEM HEYETLERİNE MÜRACAAT YAPILMADAN İCRA TAKİBİ YAPILAMAZ
İtirazın İptali İsteminin Nerden İsteneceği Konusunda Yasa İle Düzenleme Yapılmadığı.İtirazın İptali İstemiyle Tüketici Hakem Heyetine Müracaat Edilemeyeceği. Hakem Heyetinin İtirazın İptaline İlişkin İstem Hakkında Karar Verme Yetkisi Bulunmadığı Gerekçesiyle Hakem Heyeti Kararının İptal Edileceği.Tüketici Mahkemesinin Uyuşmazlığın Esasıyla İlgili Karar Verme Yetkisi Bulunmadığı .
Tüketici işleminden kaynaklı uyuşmazlıktaki miktar yönünden 6502 Sayılı Kanun’un 68. maddesi gereğince Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunmasını zorunlu kılan miktarda ise doğrudan icra takibi yapılmayacağı gibi Tüketici Mahkemesine dava açılması da mümkün değildir. Bu zorunlu başvuru yapılmadan doğrudan ilamsız takip yapılmışsa itirazın iptalinin Tüketici Mahkemesinden istenemeyeceği gibi doğrudan Tüketici Mahkemesinde dava açılması mümkün olmadığından HMK.’nın 114/2 m. gereğince davanın dava şartı yokluğu sebebiyle HMK.’nın 115. maddesi gereğince usulden reddine karar verileceği
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2016/9594
KARAR NO. 2017/5273
KARAR TARİHİ. 21.6.2017
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine temyiz isteminin reddine dair verilen ek 06.01.2016 tarihli kararın davacı vekilince süresi içinde temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, davalının müvekkil bankaya olan kredi kartı borcunu ödemeyince ihtar keşide edilerek icra takibine geçildiğini, davalının açılan bu icra takibine haksız olarak itiraz ettiğini belirterek itirazın iptali ile %20 icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme neticesinde, davacı tarafından davaya konu yapılan asıl alacak miktarı 3.233,04 TL ye dair olduğu,yapılan itiraz üzerine de 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanununun yürürlük tarihinden sonra itirazın iptali talebiyle dava açtığı,dava konusu miktarın, 2015 yılı itibariyle tüketici hakem heyetine başvuru sınırı olan 3300 TL nin altında bulunduğu,6502 Sayılı kanunun uygulamasından kaynaklanan ve değeri kanunda belirtilen sınırın altında olan uyuşmazlıklarda hakemheyetine başvurulmadan doğrudan tüketici mahkemelerine veya icra dairelerine başvurulması mümkün bulunmadığı, görev kamu düzenine dair olup taraflarca ileri sürülmese dahi res’en gözönünde bulundurulmasının zorunlu olduğu,bu itibarla; davacının davasının dava şartının gerçekleşmemesi gerekçesiyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hükmü temyiz eden davacı vekilinin temyiz talebinin kararın kesin olması sebebiyle reddine karar verilmesi üzerine ek karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.
1-)Somut olayda Tüketici Hakem Heyetince verilen bir karar bulunmadığından 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 70/5. maddesi hükmünün uygulama yeri bulunmamaktadır. Dava değeri gözetildiğinde temyiz sınırının üstünde olan davaya dair hükmün temyizi mümkün olduğu halde mahkemece kararın kesin olduğu gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olduğundan yerel mahkemenin 06/01/2016 tarih,2015/983 E.-2015/1518 K. sayılı temyiz isteminin reddine dair kararının kaldırılarak asıl hükme yönelik temyiz talebinin incelenmesi gerekmiştir.
2-)Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı banka vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile esasa dair hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle yerel mahkemenin “Temyiz İsteminin Reddine” dair ek kararının kaldırılmasına, (2) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usul ve yasaya uygun hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 21/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
19. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2016/12400
KARAR NO. 2017/4510
KARAR TARİHİ. 5.6.2017
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın usulden reddine yönelik olarak verilen kararın süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı vekili, davalı ile müvekkili banka arasında imzalanan kredi kartı sözleşmesi uyarınca davalıya kredi kartı tahsis edildiğini, kredi kartı kullanımından doğan borcun ödenmemesi üzerine alacağın tahsili için davalı aleyhine … 7. İcra Müdürlüğü’nün 2014/11613 Sayılı dosyası ile başlatılan ilamsız icra takibinin davalının itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, davalının haksız itirazının iptali ile davalı aleyhine %20 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalıya dava dilekçesi tebliğ edilmeden dosya üzerinden karar verilmiştir.
Mahkemece, davalı aleyhine toplam 2.631,49.-TL alacak için ilamsız icra takibi yapıldığı, 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 68. maddesine göre dava tarihi itibariyle 2.200,00.-TL – 3.300,00.-TL arasındaki uyuşmazlıklarda İl Tüketici Hakem Heyetine başvurunun zorunlu olduğu, bu miktarın altındaki uyuşmazlıklar yönünden doğrudan icra takibi yapılmasının ve Tüketici Mahkemesine dava açılması mümkün olmadığından, HMK.’nın 114/2 maddesinde öngörülen dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından davanın dava şartı yokluğu sebebiyle HMK.’nın 115. maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekilince temyiz edilmiştir.
SONUÇ : Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, 05/06/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO. 2017/4612
KARAR NO. 2017/8505
KARAR TARİHİ:25.9.2017
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı, Davalı bankadan 14/06/2010 tarihinde konut kredisi aldığını ve kendisinden değişik isimler altında toplam 2.674,21 TL dosya masrafı tahsil edildiğini beyan ederek haksız olarak alınmış olan bedelin tarafına iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Öncelikle davacının miktar itibariyle il hakem heyetine başvurması gerektiğini ve bu sebeple davanın usulden reddinin gerektiğini, davacının kullanmış olduğu … sözleşmesinde ve sözleşme öncesi bilgi formunda alınacak masrafların açıklandığını, alınan ücretlerin davacının bilgisi dahilinde kendisinin kabulüyle alındığını, bu sebeple yasal olduğunu, davacı adına ipotek ve ekspertiz hizmeti için harcamalar yapıldığını belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü İle, 2.674,00.-TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-)6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunu’nun 68/1. maddesine göre; değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin Türk Lirası ile üç bin Türk Lirası arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunludur. Bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamaz. Buna göre dava tarihi itibariyle,tüketici hakem heyetinezorunlu başvuru sınırı 2.000,00 TL olup, Büyükşehir statüsünde bulunan illerde, 3.000,00 TL’ye kadar olan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, 3.000,00 TL ve üzerindeki uyuşmazlıklarda ise tüketici mahkemelerine gidilmesi gerekecektir.
Somut olayda davacı, davalı banka şubesinden kullandığı konut kredisi sebebiyle ödemiş olduğu toplam 2.674,21 TL masrafın tarafına iadesini talepte bulunmuş; mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Ancak dava değerinin 6502 Sayılı Kanun’un 68. maddesi gereğince Tüketici Hakem Heyetine başvuruda bulunmasını zorunlu kılan miktarda olduğu ve bu miktar için mahkemeye dava açılmasının yasa gereği mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın dava şartı noksanlığı sebebiyle usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde işin esasına girilerek karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-)Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan sebeplerle temyiz olunan kararın BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan sebeple davacının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istenmesi halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-1 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 25/09/2017 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
T.C
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO : 2015/10571
KARAR NO : 2015/8738
KARAR TARİHİ : 18.03.2015
> TÜKETİCİNİN BAŞLATACAĞI İCRA TAKİBİNDE PARASAL SINIR—-TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNE ZORUNLU BAŞVURU—– DEĞERİ İTİBARİYLE TÜKETİCİ HAKEM HEYETİNİN GÖREV ALANINA GİREN UYUŞMAZLIKTA HAKEM HEYETİNE MÜRACAAT EDİLMEKSİZİN İCRA TAKİBİ YAPILMASI
(4077 S. K. m. 22) (6502 S. K. m. 68, 70) (2004 S. K. m. 67) (ANY. MAH. 31.05.2007 T. 2007/53 E. 2007/61 K.)
ÖZET : Dava, Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali istemine ilişkindir. Tüketici sorunları hakem heyetine müracaat edildiği tarihte yürürlükte olan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun ile, davanın açıldığı tarihte ve karar tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un ilgili maddesinde belirlenen miktarın altında kalan uyuşmazlıklar için, icra takibi yapılmadan veya dava açılmadan önce tüketici hakem heyetine müracaat edilmesi zorunludur. Tüketici hakem heyetine müracaat edilip uyuşmazlıkla ilgili olarak bir karar almadan icra takibi yapılamayacağı gibi, tüketici mahkemesinde de dava açılamaz. Buna rağmen icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat edilemez. Mahkemece, tüketici hakem heyetinin, itirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, tüketici hakem heyetinin bu konuda karar verme yetkisinin olup olmadığı da tartışılmaksızın karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
DAVA: Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR: Davacı, davalıyla konut kredisine ilişkin sözleşme imzalandığını, davalının kredi kullanımı öncesinde ödediği 850 TL ipotek tesis ve ekspertiz ücretinin tahsili için icra takibi yaptığını, itiraz üzerine davalının Şanlıurfa Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvurarak itirazın iptalini istediğini, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin 21.04.2014 tarih ve 2013/1751 sayılı kararı ile; itirazın iptaliyle takibin devamına karar verildiğini, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin, mahkemenin yerine geçerek itirazın iptaline karar veremeyeceğini ileri sürerek, Şanlıurfa Tüketici Sorunları Hakem Heyeti’nin 21.04.2014 tarih ve 2013/1751 sayılı kararının iptalini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, karar Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca kanun yararına temyiz edilmiştir.
Dava, Tüketici Hakem Heyeti Kararının iptali istemine ilişkindir.
Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi bulunduğu ve davacı banka tarafından 850 TL masraf alındığı hususu uyuşmazlık konusu değildir. Uyuşmazlık, tüketici sorunları hakem heyetinin görev alanına giren bir uyuşmazlıkla ilgili olarak hakem heyetine müracaat etmeksizin icra takibi yapılıp yapılamayacağı, icra takibinin yapılması halinde de tüketici sorunları hakem heyetinin itirazın iptaliyle takibin devamına ve icra inkar tazminatı istemine ilişkin karar verme yetkisinin bulunup bulunmadığı hususundadır.
Tüketici Sorunları Hakem Heyetine müracaatın yapıldığı tarihte yürürlükte olan 4077 sayılı yasanın 22 nci maddesinin beşinci fıkrasıyla, değeri 1.161,67 TL nin altında bulunan uyuşmazlıklarda Tüketici Sorunları Hakem Heyetine başvuru zorunluluğu getirilmiştir. Somut olayda, uyuşmazlık konusu asıl alacak 850 TL olduğuna göre, davalının icra takibi yapmadan önce tüketici sorunları hakem heyetine müracaatı zorunludur.
Uyuşmazlığın değeri itibariyle tüketici hakem heyetinin görev alanına girmesine rağmen tüketici hakem heyetine müracaat etmeksizin icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde itirazın iptali isteminin nereden isteneceği hususunda, 28.05.2014 tarihinden önce yürürlükte bulunan 4077 Sayılı Kanunda ve 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Kanunda özel bir düzenleme yapılmamıştır.
Doktrinde bir kısım yazarlar tarafından, uyuşmazlığın değeri itibariyle tüketici hakem heyetinin görev alanına girmesine rağmen tüketici hakem heyetine müracaat etmeksizin icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde itirazın iptali istemlerinin tüketici hakem heyeti tarafından incelenmesi gerektiği ileri sürülmektedir.
Ancak, bu konuda sağlıklı bir sonuca ulaşabilmek için itirazın iptali davasının düzenlendiği yasa maddelerinin ve tüketici hakem heyetinin niteliğine ilişkin yüksek yargı kararlarının incelenmesi gerekir.
İtirazın iptali davası, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67 nci maddesinde düzenlenmiştir. İcra ve İflas Kanunun 67 nci maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Yasadaki bu açık hüküm nedeniyle itirazın iptali ancak mahkemeden istenebilir. İtirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisi mahkemede olduğuna göre, tüketici hakem heyetinin mahkeme niteliğinde olup olmadığının tartışılması gerekir.
Anayasa Mahkemesinin 31/05/2007 tarih ve 2007/53 esas, 2007/61 karar sayılı kararı ile; yargı yetkisini Türk Milleti adına kullanacak olan bir merciin mahkeme olarak kabul edilmesi için kuruluşu, görev ve yetkileri, işleyişi ve yargılama usullerinin yasayla itirazı düzenlenmesi, karar organlarının hakimlerden teşekkül etmesi, yargılama tekniklerini uygulayarak ve genelde dava yoluyla uyuşmazlıkları ve anlaşmazlıkları çözümlemekle görevli olması, görev yapan üyelerin atanmalarının, hak ve ödevlerinin, emekliye ayrılmalarının, Anayasa’nın öngördüğü mahkemelerin bağımsızlığı ve hakim teminatı esaslarına göre düzenlenmiş olması ve Anayasa’da sayılan ve başında bir yüksek mahkemenin bulunduğu yargı düzenlerinden birinde yer almasının gerekli olduğu, Tüketici Sorunları Hakem Heyetinin ise, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un değişik 22 nci maddesine göre, illerde Sanayi ve Ticaret İl Müdürü veya görevlendireceği bir memur, ilçelerde kaymakam veya görevlendireceği bir memur başkanlığında, belediye, baro, ticaret ve sanayi odasıyla esnaf ve sanatkar odası ve tüketici örgütlerinden seçilerek görevlendirilecek beş kişiden oluştuğu, Tüketici Sorunları Hakem Heyetlerinin, yargı organlarının ve mensuplarının Anayasa’da belirtilen niteliklerine sahip olmadığı gerekçesiyle “mahkeme” niteliği taşımadığına karar verilmiştir. Buna göre, tüketici sorunları hakem heyeti mahkeme niteliğinde değildir.
Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde, tüketici sorunları hakem heyetine müracaat edildiği tarihte yürürlükte olan 4077 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 22 nci maddesi ile, davanın açıldığı tarihte ve karar tarihinde yürürlükte olan 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 68 inci maddesinde belirlenen miktarın altında kalan uyuşmazlıklar için, icra takibi yapılmadan veya dava açılmadan önce tüketici hakem heyetine müracaat edilmesi zorunludur.
6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 70/2 nci maddesinde, il ve ilçe tüketici hakem heyetlerinin verdiği kararların tarafları bağlayacağı ve İcra ve İflas Kanunu’nun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlere göre yerine getirileceği hükme bağlanmıştır. Buna göre, verdiği karar ilamlı icra yoluyla takibi mümkün olan Tüketici Hakem Heyetine müracaat etmeden ilamsız icra takibi yapmakta tüketicinin hukuki yararı yoktur. Bu durumda tüketici hakem heyetine müracaat edilip uyuşmazlıkla ilgili olarak bir karar almadan icra takibi yapılamayacağı gibi, tüketici mahkemesinde de dava açılamaz. Buna rağmen icra takibi yapılması ve icra takibine itiraz edilmesi halinde ise, itirazın iptali istemiyle tüketici hakem heyetine müracaat edilemez.
Bu halde de, 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun 68 inci maddesindeki açık hüküm nedeniyle tüketici mahkemesinin, uyuşmazlığın esasıyla ilgili karar verme yetkisi bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca mahkemece, tüketici hakem heyetinin, itirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisinin bulunmadığı gerekçesiyle tüketici hakem heyeti kararının iptaline karar verilmesi gerekirken, tüketici hakem heyetinin bu konuda karar verme yetkisinin olup olmadığı da tartışılmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına bozma talebinin kabulü gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının kanun yararına temyiz talebinin kabulü ile; Şanlıurfa 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 26.11.2014 tarih ve 2014/484 esas 2014/686 karar sayılı kararının sonuca etkili olmamak üzere kanun yararına BOZULMASINA, 18.03.2015 tarihinde oybirliği ile, karar verildi. http://www.kararara.com
Anayasa Mahkemesinin 31/05/2007 tarih ve 2007/53 esas, 2007/61 karar sayılı kararı
http://www.resmigazete.gov.tr/eskiler/2 … 227-13.htm
http://www.kararara.com
T.C
YARGITAY
3.HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 4623
KARAR NO:8731
KARAR TARİHİ.18.03.2015
>THH KARARINA DAYANARAK YAPILAN İCRA TAKİBİ, BU YAPILAN İCRA TAKİBİNE LİMİT VE BORCA İTİRAZ, İTİRAZIN İPTALİ TALEBİ.
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, bankadan kullandığı krediyi yapılandırırken davalının 2692,35 TL yapılandırma masrafı aldığını, Kırşehir Merkez İlçe Tüketici Hakem Heyetince 23.3.2014 tarihinde masrafın iadesine karar verildiğini, bu paranın tahsili için icra takibine geçtiğini, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, davalının haksız itirazının iptali ile takibin devamına, % 20 oranında icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasında konut kredisi sözleşmesi nedeniyle davalı banka tarafından 2692,35 TL yapılandırma masrafı alındığı, hususu uyuşmazlık konusu değildir. İhtilaf, tüketici hakem heyetinin görev sınırına giren likit alacakla ilgili yapılan icra takibinde borca itiraz nedeniyle itirazın iptalinin tüketici mahkemesinden istenip istenmeyeceği, bu alacakla ilgili tüketicinin, hakem heyetine alacak davası şeklinde müracaat etme zorunluluğunun bulunup bulunmadığı hususundadır.
Öncelikle 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanundan doğan uyuşmazlıkların çözüm merci konusuna değinmek gerekir. Bu bağlamda 28.5.2014 tarihinde yürürlüğe giren Kanunun 66. maddesinde; Gümrük ve Ticaret Bakanlığının, tüketici işlemleri ile tüketiciye yönelik uygulamalardan doğabilecek uyuşmazlıklara çözüm bulmak amacıyla il merkezlerinde ve yeterlilik şartları yönetmelikle belirlenen ilçe merkezlerinde en az bir tüketici hakem heyeti oluşturmakla görevli olduğu belirtilmiş, aynı maddenin devam eden fıkralarında, hakem heyetlerinin nasıl oluşacağına yer verilerek, başkanlığını illerde ticaret il müdürü, ilçelerde ise kaymakam ya da onun görevlendireceği bir memurun yapacağı, üyelerinin ise belediye başkanının seçeceği, konunun uzmanı belediye personeli arasından bir üye, Baronun mensupları arasından görevlendireceği bir üye, tüketici örgütlerinin kendi aralarından seçecekleri birer üye, satıcı tacir ise ticaret ve sanayi odası, esnaf ve sanatkar ise illerde esnaf ve sanatkârlar odaları birliğinin, ilçelerde ise en fazla üyeye sahip esnaf ve sanatkârlar odasının görevlendireceği bir üye olmak üzere başkan dâhil toplam beş üyeden oluşacağı,
anılan yasanın “başvuru” başlığını taşıyan 68/1. maddesi uyarınca “değeri iki bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda ilçe tüketici hakem heyetlerine, üç bin Türk Lirasının altında bulunan uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine, büyükşehir statüsünde bulunan illerde ise iki bin TL ile üç bin TL arasındaki uyuşmazlıklarda il tüketici hakem heyetlerine başvuru zorunluluğu getirilmiş, bu değerlerin üzerindeki uyuşmazlıklar için tüketici hakem heyetlerine başvuru yapılamayacağı hükme bağlanmıştır. Aynı Yasanın 68. madde hükmünde; “göreve ilişkin parasal sınırın her takvim yılı başından itibaren geçerli olmak üzere, o yıl için 4/1/1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanununun mükerrer 298 inci maddesi hükümleri uyarınca tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılarak uygulanacağı bu artışların hesabında on Türk Lirasının küsuru dikkate alınmayacağı”, “inceleme” başlıklı 69. maddesinde tüketici hakem heyetleri uyuşmazlık konusuna ilişkin her türlü bilgi ve belgeyi taraflardan, ilgili kurum veya kuruluşlardan isteyebileceği, 70. maddesinde il ve ilçe tüketici hakem heyetinin verdiği kararlar tarafları bağlayacağı, kararların 11/2/1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre taraflara tebliğ edileceği, ve İcra ve İflâs Kanununun ilamların yerine getirilmesi hakkındaki hükümlerine göre yerine getirileceği, 70/3. maddesinde; tarafların, tüketici hakem heyetinin kararlarına karşı tebliğ tarihinden itibaren on beş gün içinde tüketici hakem heyetinin bulunduğu yerdeki tüketici mahkemesine itiraz edebileceği, itirazın, tüketici hakem heyeti kararının icrasını durdurmayacağı, ancak, talep edilmesi şartıyla hâkimin, tüketici hakem heyeti kararının icrasını tedbir yoluyla durdurabileceği hüküm altına alınmıştır.
Göreve ilişkin az yukarda yer verilen Kanunun açık hükümlerinin değerlendirilmesi sonucunda; usul kanunlarında terk edilen değere ilişkin görev ayrımı esasına tüketici işlemlerinde yeniden dönülmekle, görevle ilgili hususların kamu düzenine ilişkin olması nedeniyle belli parasal sınırın altındaki uyuşmazlıklarda mutlaka önce hakem heyetlerine başvuru zorunluluğunun getirildiği, kararların ilamlı takibe konu olmasının tabii sonucu olarak heyete başvurudan önce ilamsız takibe geçilmesinde tüketicinin hukuki yararının olmadığı kabul edilmelidir. Eş deyişle tüketicinin en iyi şekilde korunması, kanunun tanıdığı tüm haklardan yararlanmak için hızlı, basit, ucuz ve çabuk çözüme ulaşması bakımından öncelikle THH ‘lerine müracaatı esas olmalıdır.
Bir diğer konu ise itirazın iptali davalarının tüketici hakem heyetlerinde görülüp karara bağlanıp bağlanamayacağı sorunudur. Bunun için bu kurumun düzenlendiği yasa maddelerinin incelenmesi gerekir. Hemen belirtilmelidir ki itirazın iptali davası, 2004 Sayılı İcra ve İflas Kanunun 67.maddesinde düzenlenmiştir. Anılan kanunun 67.maddesine göre; takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliği tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak, genel hükümler dairesinde alacağının varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir. Maddede geçen “mahkeme” deyimi itirazın iptali davalarında görev alanını daraltmıştır. Nitekim Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 14.10.2010 tarih ve 2010/7-184 ve 2010/214 sayılı oybirliği ile aldığı kararında itirazın iptali davalarının idare Mahkemelerinde görülmesi yolunu kapatmıştır. Yasadaki bu açık hüküm nedeniyle itirazın iptali ancak mahkemeden istenebilir. Görüldüğü üzere 6502 sayılı Yasanın hakem heyetlerine zorunlu başvuruyu düzenleyen kanun hükmü ve yasanın genel amacı gözetildiğinde THH’lerini sadece uyuşmazlığın değeri açısından bir sınırlamaya tabi tutmayıp diğer kanunlardaki düzenlemelerle karşılaştırıldığında dava çeşidi açısından da sınırlamaya tabi tuttuğu kabul edilmelidir. İtirazın iptaline ilişkin istem hakkında karar verme yetkisi mahkemede olduğuna ve tüketici hakem heyetinin mahkeme niteliğinde olmadığına göre tüketici hakem heyeti itirazın iptali olarak önüne gelen olayları alacak şeklinde karara bağlamak ve kendilerine yapılan başvuruları her halükarda kabul etmek zorundadır.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı dava konusu asıl alacağın miktarını 2692,35 TL göstermiş olup 4077 sayılı Yasa döneminde ilam niteliğinde olmayan İlçe Tüketici Hakem Heyeti kararını ilamsız takibe koyarak itiraz üzerine de 28.05.2014 tarihinden sonra itirazın iptali talebiyle eldeki davayı açmıştır. 6502 sayılı kanunun uygulamasından kaynaklanan ve değeri kanunda belirtilen sınırın altında olan uyuşmazlıklarda hakem heyetine başvurulmadan doğrudan tüketici mahkemelerine veya icra dairelerine başvurulamaz. Görev kamu düzenine ilişkin olup taraflarca ileri sürülmese dahi res’en gözönünde bulundurulması zorunludur. Görev konusunda kazanılmış hak söz konusu olmaz. Öyle olunca asıl alacak miktarı 2014 yılı itibariyle 3.000,00 TL nin altında olduğundan davacının mahkemede dava açılabilmesi şartı gerçekleşmemiştir. Mahkemece bu nedenlerle davanın usulden reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde aksi düşüncelerle hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 18/03/2015 gününde oy birliğiyle karar verildi.