TCK m 43 Zincirleme Suç Ne Anlama Gelmektedir?
MADDE 43.- (1) Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi durumunda bir cezaya hükmedilir. Ancak bu ceza, dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılır. Bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılır. (Ek cümle: 29.6.2005-5377/6 md.) Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır.
- Aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumun da da, birinci fıkra hükmü uygulanır.
- Kasten öldürme, kasten yaralama, işkence („.) ve yağma suçlarında bu madde hükümleri uygulanmaz.
43.maddede zincirleme suç düzenlenmiştir. Birden çok suç işleyen kimsenin, işlediği suç sayısı kadar cezadan sorumlu olması, ceza hukukunun temel kurallarından birisidir. Zincirleme suç, bu kuralın istisnasını oluşturmaktadır. 765 sayılı TCK.nun 80.maddesiyle karşılaştırıldığında, 5237 sayılı TCK.nun 43.maddesinde zincirleme suç bakımından, cezanın artırılmasına ilişkin oranlar yükseltilmiş ve ayrıca maddenin 2. ve 3.fıkı alarmda yeni düzenlemelere yer verilmiştir. Ayrıca, terminolojik bir yenilik olarak “müteselsil suç” kavramı yerine “zincirleme suç” kavramı benimsenmiştir.
Zincirleme Suçun Hukuki Niteliği
43.maddesinin 1.fıkrasında zincirleme suç “bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda bir kişiye karşı aynı suçun birden fazla işlenmesi” olarak tanımlanmış, bu durumda bir cezaya hükmedileceği ve cezanın dörtte birinden dörtte üçüne kadar artırılacağı belirtilmiştir. Ayrıca, yeni düzenlemeye göre, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri, aynı suç sayılacaktır. Mağduru belli bir kişi olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanacaktır.
Bu yeni düzenlemede, ihlal sayısı kadar suç olduğu kabul edilmiş, ancak “suç işleme kararında birlik” nedeniyle birden fazla suç tek suç sayılmıştır, “suçların içtimai” bölüm başlığı altında yer verilen zincirleme suça ilişkin düzenlemede “hukuki bir faraziye” (farazi birlik) esas alınmıştır. Zincirleme suçlarda dava zamanaşımı son suçun işlendiği günden başlar. (TCK. 66/6.md.). Zincirleme suçlarda son suçun işlendiği yer mahkemesi davaya bakmaya yetkilidir (CMK. 12/2.md.).
Zincirleme Suçun Şartları
TCK.nun 43.maddesinin 1.fıkrasındaki tanımına göre, zincirleme suçtan söz edilebilmesi için;
- Birden fazla suçun bulunması,
- Bu suçların aynı suçu oluşturması ve aynı kişiye karşı işlenmesi,
- Birden fazla suçun bir suç işleme kararına bağlanması,
gerekmektedir.
Birden Fazla Suçun Bulunması
Zincirleme suç bakımından öncelikle aynı nitelikte birden fazla suçunu bulunması gerekmektedir. Bu suçlardan her birinin ayrı ayrı suçun bütün unsurlarını taşıması, yani tipe uygun, hukuka aykırı ve kusurlu bulunması gerekir. İşlendikleri sırada suç oluşturmayan yada kusurun bulunmaması veya hukuka uygunluk sebebinin söz konusu olması nedeniyle suç oluşturmayan fiiller zincirleme suç kapsamına girmez.
Bu Suçların Aynı Suçu Oluşturması ve Aynı Kişiye Karşı İşlenmesi
Zincirleme suçtan söz edilebilmesi için aranan koşullardan biri de,bir suç işleme kararının icrası kapsamında değişik zamanlarda dahi olsa aynı suçun aynı kişiye karşı birden fazla işlenmesidir.Diğer bir deyişle, değişik zamanlarda aynı suçun aynı kişiye karşı birden fazla işlenmiş olması gereklidir. Eğer farklı kişilere karşı suç işlenmiş olursa örneğin, bir otoparkta bulunan otomobillerin teypleri çalınmışsa, burada suç birden fazla kişiye karşı işlendiğinden, aynı suçu işleme kararı olsa bile zincirleme suç hükümleri uygulanamaz.Keza failin bir gecede aynı mahalledeki başka kişilere ait birkaç eve girip hırsızlık yapması durumunda aynı kişiye yönelik olma koşulu gerçekleşmediğinden zincirleme suç hükümleri uygulanamayacaktır. Buna karşılık, aynı suç işleme kararına dayanan ve aynı kişiye yönelik olarak değişik zamanlarda gerçekleştirilen fiiller zincirleme suç hükümleri çerçevesinde değerlendirilecektir. Mağduru belli olmayan, rüşvet (252.md.) ve çevre suçları (181., 184.md.) gibi suçlarda zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasını engelleyen bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durumla ilgili olarak hukuk uygulayıcılarında oluşan tereddüdü gidermek amacıyla, 43’üncü maddenin birinci fıkrasına “mağduru belli olmayan suçlarda da bu fıkra hükmü uygulanır” şeklinde bir cümle eklenmiştir.
43.maddenin 1.fıkrasının son cümlesi uyarınca, bir suçun temel şekli ile daha ağır veya daha az cezayı gerektiren nitelikli şekilleri aynı suç sayılacaktır. Suçların hepsinin teşebbüs durumunda veya bazıların tamamlanmasına karşılık bazılarının teşebbüs aşamasında kalması halinde zincirleme suç gerçekleşebilir. Zira, bir suça teşebbüs halinde de hukuki değer ihlali söz konusudur.
Birden Fazla Suçun Bir Suç İşleme Kararma Bağlanması
Zincirleme suçun sübjektif unsurunu, bu suçların aynı suç işleme kararı kapsamında işlenmesi oluşturmaktadır. Diğer bir değişle, bu suçlar arasında sübjektif bir bağ bulunmaktadır. İşlenmesine karar verilen suç, bir icrası kapsamında değişik zamanlarda, aynı kişiye karşı birden fazla işlenecektir.
“Bir suç işleme kararı”ndan, aynı suçun (aynı kişiye karşı) birçok kez işlenmesi hususunda önceden kurulan bir plan, genel bir niyet anlaşılmalıdır. Fail suçu işlemeden önce bir plan yapmalı veya suça niyet etmeli, fakat fiili bir defada yapmak yerine kısımlara bölmeyi ve o suretle gerçekleştirmeyi daha uygun görmelidir. Öngörülen ve gerçekleştirmeye yönelik olan suç planı çerçevesinde hareket etmelidir. Failin hareketi, önceki hareketinin devamı olmalı ve failin tüm hareketleri arasında sübjektif bir bağlantı bulunmalıdır.
Yargıtay CGK bir kararında;
“Suçun işleniş biçimi, fiillerin işlendikleri yerler, işlenme zamanı, fiiller arasında geçen zaman süresi, suçun mağdurları, ihlal edilen değer ve yarar ile korunan değer ve hak, olayın işleniş biçimi, gelişim ve oluşumu ile tüm özellikleri değerlendirilerek “aynı suçu işleme kararının” varlığı veya yokluğu olaysal olarak saptanmalıdır.”[1] denilmek suretiyle zincirleme suçun bir suç işleme kararı altında işlenmesi koşulunun somut olayda araştırılması gerektiği vurgulanmıştır.
43/1.maddede sözü edilen “bir suç işleme kararı” kasıtta birlik demek değildir. Zincirleme suçu oluşturan eylemlerin her biri ayrı bir kastın sonucudur. Bu iradi eylemleri toplu hale getiren, bunların tek bir suç işleme kararından doğmuş olmasıdır. Suçlar arasında, her bağımsız suç için aranılan suç kastının ötesinde, bu kastları kapsayan ve genel nitelikte daha üst bir kavram olan suç işleme kararının bulunması zorunludur. Bu nedenle failin icra hareketinin yapılmasından önceki sübjektif durumunu kusurun bir türünü oluşturan kast kavramının dışında tutmak gerekir. Zira, icra hareketinin yapılmasından önceki aşamada kastın ön basamağı niteliğinde bulunan suç işleme kararı yer almaktadır.
Zincirleme suçun kabulü için “bir suç işleme kararı” ile değişik zamanlarda işlenen fiiller arasında uzunca sayılmayacak “makul bir zaman aralığı” bulunmalıdır.
Nitekim Yargıtay bir kararında;
“Aynı mağdura karşı işlenen iki hırsızlık fiili arasındaki 2-3 aylık sürenin makul kabul edilemeyeceğine” karar vermiş, bir başka kararında ise; “aynı mağdura karşı 25 gün arayla işlenen hırsızlık suçunun, aradan uzunca bir sürenin geçmemesi nedeniyle müteselsil suç olarak kabulü gerektiğine” karar vermiştir.
İddianamenin düzenlenmesi, mahkumiyet hükmü, şikayetten vazgeçme üzerine verilen düşme kararı, Af Yasası hukuki kesinti oluşturmaktadır. Mütemadi (sürekli) suçlarda hukuki kesintiden sonra fiile devam edilmesi, zincirleme suçlarda ise fiilin tekrarlanması yeni ve bağımsız bir suçu oluşturmaktadır. Yargıtay’ın duraksamasız ve kararlılık gösteren içtihatları da bu doğrultudadır.
Sancar’a göre, zincirleme suça karakterini veren en önemli şart, suçların aynı suç işleme kararının etkisi altında işlenmesidir. Bu şart, birden çok suçun işlenmesine ilişkin genel bir tasavvur veya istek olarak anlaşılamaz. Yazarın, sübjektif şart olarak adlandırdığı bu şart, önceden kurulması gereken bir plandır. Fakat bu plan suça ilişkin faaliyetin her aşamasındaki davranış biçimlerinin, araçların, suçların işlenecekleri yerin ve mağdurun ayrıntılı olarak programlanması değildir. Birden çok suç işleyerek bir amaca ulaşmaya ilişkin genel bir karar ve başlangıç programı yeterli- dir. Bu programı esaslı şekilde bozacak bazı durumların doğması halinde, aynı suç işleme kararı ortadan kalkar. Sübjektif şart, önceden bir plan kurularak işlenen suçlar bakımından söz konusu olabileceği gibi, suçların devamına, ilk suç işlendiği sırada karar verilmesi halinde de söz konusu olabilir. Yazara göre, suç işleme kararında birliğin varlığını veya yokluğunu belirlemek çok zordur. Tamamen failin zihni bir faaliyetinden ibaret olan bu şartın belirlenmesinde kesin ölçütler koyabilmek mümkün değildir. Suçların işleniş şekilleri, zamanı, yeri, mağdurları vs. bu belirlemede sadece yardımcı olabilecek durumlardır. Fail hakkında cezaların içtimai kurallarının uygulanmasını engelleyen ve sonuçta çok önemli farkların ortaya çıkmasına neden olan bu şartın varlığı çok titizlikle araştırılmalıdır. Sübjektif şartın varlığını veya yokluğunu belirlemede kesin ölçütler konulmamalı, fiile ilişkin bu hususun takdiri ve belirlenmesi tamamen hakime bırakılmalıdır.
Tek Bir Fiille Birden Çok Kişiye Karşı Aynı Suçun İşlenmesi
43.maddenin 2.fıkrasında zincirleme suçun tipikliğine uymayan yeni ve farklı bir düzenlemeye yer verilmiştir. Buna göre, aynı suçun birden fazla kişiye karşı tek bir fiille işlenmesi durumunda da, birinci fıkra hükmü, yani zincirleme suç hükmü uygulanacaktır. Örneğin, tek bir sözle birden çok kişiye hakaret edilmesi durumunda, her bir mağdur bakımından ayrı hakaret suçları değil, tek bir hakaret suçu oluşacaktır. Çünkü burada tek bir fiille birden çok kişiye karşı aynı suç işlenmektedir. Ancak, bu durumda faile verilecek suçun cezası, 43/1.fıkrada belirtilen oranlarda artırılacaktır. Aslında, tek bir fiille birden çok kişiye karşı aynı suçun işlenmesi hali tipik bir zincirleme suç değildir. Bu hükmün, aynı neviden fikri içtima kuralı olarak, 44.maddede düzenlenmesi kanun tekniği ve sistematiği bakımından daha uygun olduğunu düşünmekteyiz. Madde gerekçesinde, 43/2.fıkra hükmü ile ilgili olarak, bu hükümle, uygulamada karşılaşılan tereddütlerin önüne geçilmesinin amaçlandığı belirtilmiştir.
Zincirleme Suç Hükümlerinin Uygulanamayacağı Suçlar
43.maddenin 3.fıkrasında, zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı suçlar belirtilmiştir. Buna göre, kasten öldürme, kasten yaralama, işkence, ve yağma suçları bakımından, zincirleme suç hükümleri uygulanamayacaktır. Örneğin, birden fazla kişiyi kasten yaralama halinde gerçekleşen her bir eylem bağımsız suç olarak cezalandırılacaktır.