Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m. 273 Şahsi Cezasızlık Veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler

TCK m. 273 Şahsi Cezasızlık Veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler

MADDE 273.- (1) Kişinin;

  1. Kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması,
  2. Tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırla­tılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması,

Halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vaz­geçilebilir.

(2) Birinci fıkra hükmü, özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanmaz.

TCK m. 273 Şahsi Cezasızlık Veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Sebepler Açıklama

Yalan tanıklık suçu ile ilgili şahsi cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren sebeplerin düzenlendiği 273.madde hükmü, 765 sayılı ECTK’nun 288.maddesinin 1. ve 2.fıkralarının karşılığıdır. YTCK’nun 273/1-a bendinde getirilen yenilik, hükmün uygulanmasını gerektiren akrabalık ilişkisinin sınırlandırılmış olmasıdır. Yeni dü­zenlemede amca, dayı, hala, teyze, yeğenler ile bunlar derecesindeki sihri akrabalar kapsam dışı bırakılmıştır. Ayrıca, ETCK’nun 288/1-1.bendinde doğruyu söyleme­nin, yalan yere tanıklık eden kişinin kendisi veya akrabasının birinci “hürriyet” ve “namus” bakımından “fahiş bir zarara” maruz bırakılabilmesi aranmakta iken, YTCK’nun 273/1-a bendinde, gerçekten kaçınmanın, kendisini veya sayılan (üstsoy, altsoy, eş veya kardeş’i) yakınlarından birinin “soruşturma ve kovuşturmaya uğra­masına neden olabilecek bir hususla ilgili olması” yeterli görülmüştür. YTCK’nun 273/2.fıkrasında ise, yeni bir düzenlemeye yer verilmiş ve hukuk davalarında yalan tanıklık halinde 1.fıkra hükmünün uygulanamayacağı belirtilmiştir. Yeni düzenle­mede eksikinden farklı olarak gerçeğe aykırı bilirkişi ve tercümanlık (276.md.) suçu bakımından benzeri cezasızlık veya indirim nedenlerine yer verilmemiştir.

Şahsi Cezasızlık Veya Cezanın Azaltılmasını Gerektiren Nedenler (273/l.FIKRA):

273.Maddenin birinci fıkrasına göre; belli akrabalık ilişkisi içinde bulunulan kişi­ler aleyhine yalan tanıklık yapılması halinde yada tanıklıktan çekinme hakkı olma­sına rağmen bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı tanıklık yapan kişi hakkında verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçile­bilir. Şalisi cezasızlık nedeninin söz konusu olduğu bu durumlarda işlenen yalan tanıklık fiili, suç oluşturma özelliğini devam ettirmekte, ancak, ilgili kişinin ceza hukuku açısından sorumlu tutulması yoluna gidilmemektedir. Şalisi cezasızlık veya cezanın azaltılmasını gerektiren kişisel nedenler suç ortaklarına sirayet etmez. Nite­kim YTCK’nun 40/1.maddesine göre, suçun işlenişine iştirak eden her kişi, diğerinin cezalandırılmasını önleyen kişisel nedenler gözönünde bulundurulmaksızın kendi kusurlu fiiline göre cezalandırılır.

Belli akrabalık ilişkisi içinde bulunulan kişiler aleyhine yalan tanıklık ya­pılması

273.maddenin 1.fıkrasının (a) bendi hükmüne göre, kişinin; kendisinin, üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin soruşturma ve kovuşturmaya uğramasına neden olabilecek bir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunması halinde, verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilir. Anayasanın 38/5.fıkrasına göre, “hiç kimse kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayan bir beyanda bulunmaya veya bu yolda delil göstermeye zorlanamaz”.

Üstsoy veya altsoy ilişkisi Medeni Kanun hükümlerini uyarınca soybağının ku­rulduğu hallerde söz konusudur. Soybağının bulunup bulunmadığı nüfus kayıtları ile saptanmalıdır. Mahkemece verilmiş ve kesinleşmiş bir boşanma kararı bulun­madıkça eşler ile kardeşler (baba bir yada ana bir kardeşler de dahil) 273.madde hükmünden yararlanırlar.

Failin, 273/1-a bendi hükmünden yararlanabilmesi için, kendisinin veya üstsoy, altsoy, eş veya kardeşinin (bu sayılan yakınlarından birinin), soruşturma ya da kovuşturmaya uğramasına neden olabilecektir hususla ilgili olarak yalan tanıklıkta bulunmuş olması gerekir. Burada önemli olan, failin gerçeğe uygun açıklamada bulunduğu takdirde kendisinin veya sayılan yakınlarının soruşturma (soruşturma,

adli yada idari (disipliner) nitelikte olabilir) veya kovuşturmaya uğrayacağı konu­sundaki kanaatidir. Bunun için, faili harekete geçiren yegane nedenin bu olmasına da gerek yoktur. Failin böyle bir duruma kendisinin sebebiyet vermiş olması da önemli değildir. Ancak, böyle bir soruşturma ve kovuşturma tehlikesinin henüz ifade verilmeden önce mevcut olması gerekir745

Kişinin tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı olarak tanıklık yapması

273.maddenin 1.fıkrasının (b) bendi hükmüne göre, kişinin, tanıklıktan çekinme hakkı olmasına rağmen, bu hakkı kendisine hatırlatılmadan gerçeğe aykırı tanıklık yapması halinde verilecek cezada indirim yapılabileceği gibi, ceza vermekten de vazgeçilebilecektir. Her iki durumda da hâkime bir takdir yetkisi tanınmıştır.

Kimlerin tanıklıktan çekinme hakkına sahip olduğu 5271 sayılı CMK’nun 45., 46. ve 48.maddelerinde gösterilmiştir. CMK’nun 45 inci maddesine göre; şüpheli veya sanığın nişanlısı, evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi, şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, şüpheli veya sanıkla aralarında evlatlık bağı bulunanlar; tanıklıktan çekinme hakkına sahip­tirler. Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekin­menin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, kanuni temsilcilerinin rızalarıy­la tanık olarak dinlenebilirler. Kanuni temsilci şüpheli veya sanık ise, bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez (CMK 45/2.md.).maddede sayılan kişilere tanıklık yapmadan önce tanıklıktan çekinme hakları bulunduğu hatırlatılır (CMK 45/3.md.). Tanıklıktan çekinmeye hakkı olan kişiye bu hakkının bildirilmemesi, bu tanıklığın dayanak yapılarak hüküm kurulması halinde bozma nedeni sayılmakta­dır. CMK’nun ö.maddesine göre; avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları, bu sıfatları dolayısıyla veya yüklendikleri yargı görevi sebebiyle öğrendikleri bilgiler açısından; hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer bütün tıp meslek veya sanatları mensupları, bu sıfatları dolayısıyla hastaları ve bunların yakınları hakkında öğrendikleri bilgiler açısından; mali işlerde görev­lendirilmiş müşavirler ve noterler de bu sıfatları dolayısıyla hizmet verdikleri kişiler hakkında öğrendikleri bilgiler açısından tanıklıktan çekinebilirler. Ancak, avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları dışında kalan kişiler, ilgilinin rızasının varlığı halinde, tanıklıktan çekinemez. CMK’nun 48.maddesi hükmüne göre ise; tanık, kendisini veya 45.maddenin birinci fıkrasında gösterilen kişileri ceza kovuşturma­sına uğratabilecek nitelikte olan sorulara cevap vermekten çekinebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir. Bu sayılan kişilere tanıklık yapmadan önce tanıklıktan çekinme haklan bulunduğu CMK’nun 45/3., 48. ve 49.maddeleri uyarınca hatırlatılmadan dinlenmeleri ve gerçeğe aykırı ifade vermeleri durumunda 273/1.fıkranın (b) bendinde öngörülen cezasızlık ya da indirim nedeninden yararla­nacaklardır. Kişinin yeminden çekinme hakkı hatırlatılmasına rağmen çekinmemesi ve tanıklık yapmayı kabul ederek gerçeğe aykırı tanıklık yapması durumunda ise 273/1.madde hükmünden yararlanması mümkün değildir.

273/1.Fıkra Hükmünün Uygulanamayacağı Haller

273.maddenin 2.fıkrasına göre, 273/1.fıkrada sayılan şahsi cezasızhk veya ceza­nın azaltılmasını gerektiren sebeplere ilişkin hüküm, özel hukuk uyuşmazlıkları bağlamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanmaz. Diğer bir anlatımla, yalan tanıklık suçunu düzenleyen YTCK’nun 272.maddesi, sadece ceza davalarında değil, hukuk davalarındaki yalan tanıklık hallerinde de uygulanma olanağı bulmak­la birlikte, 273/l.fıkrada öngörülen cezasızhk ya da indirim nedenleri özel hukuk uyuşmazlıkları kapsamında yapılan yalan tanıklık hallerinde uygulanamayacaktır.

TCK m. 274 Etkin Pişmanlık

MADDE 274.- (1) Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlama­sını veya yoksunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verilmeden veya hüküm­den önce gerçeğin söylenmesi halinde, cezaya hükmolunmaz.

  • Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında bir hak kısıtlamasını veya yok­sunluğunu sonuçlayacak nitelikte karar verildikten sonra ve fakat hükümden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın üçte ikisinden yarısına ka­darı indirilebilir.
  • Aleyhine tanıklık yapılan kişi hakkında verilen mahkûmiyet karan kesin­leşmeden önce gerçeğin söylenmesi halinde, verilecek cezanın yarısından üçte birine kadarı indirilebilir.

TCK m. 274 Etkin Pişmanlık Açıklama

765 sayılı ETCK’nun 289/l.madde ve fıkrasının karşılığını oluşturan 274. mad­dede, yalan tanıklık suçunun tamamlanmasından sonra etkin pişmanlık durumu, cezada indirim yapılmasını veya cezasızlığı gerektiren kişisel bir neden olarak ka­bul edilmiştir. YTCK’nun 274.maddesinde, eski madde metninden farklı olarak hukuk-ceza davası ayırımı yapılmamış, buna karşılık yargılamanın belirli evrele­rinde gerçeği söyleyen faile ceza verilmemesi veya verilecek cezada indirim yapıl­ması öngörülmüş, etkin pişmanlığın gösterildiği ana göre farklı düzenlemeler geti­rilmiştir. ETCK’dan farklı olarak, YTCK’nun 276.maddesin-de “gerçeğe aykırı bilir­kişilik ve tercümanlık” suçu ayrı olarak düzenlenip 274.madde hükmüne benzer “etkin pişmanlık” hükmüne yer verilmediğinden, bilirkişi ve tercümanlar açısından ancak YTCK’nun 36.maddesi çerçevesinde “gönüllü vazgeçme” hükmünün uygu­lanması söz konusu olabilecektir.