Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 166 Bilgi Vermeme

TCK m 166 Bilgi Vermeme

MADDE 166.- (1) Bir hukuki ilişkiye dayalı olarak elde ettiği eşyanın, esasın­da suç işlemek suretiyle veya suç işlemek dolayısıyla elde edildiğini öğrenmesi­ne rağmen, suçu takibe yetkili makamlara vakit geçirmeksizin bildirimde bu­lunmayan kişi, altı aya kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Açıklama

Yeni TCK.nun 166.maddesinde düzenlenen “bilgi vermeme” suçu, 765 sayılı es­ki TCK’da kaballat türünden bir suç olarak 58O.maddede yer alan ve “bir kimsenin aldığı para veya satın aldığı eşya veya herhangi bir yolla ele geçirdiği şeyin kayna­ğının yasaya uygun olmadığını öğrendiği halde bu durumu derhal ilgili mercie bildirmeyerek bu konuda ihmal gösterilmesi” şeklinde tanımlanan eski düzenleme­nin unsurları farklılaştırılmak suretiyle karşılığını oluşturan yeni bir suç tipidir.

166.maddede özel bir ihbar yükümlülüğü öngörülmekte ve bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi (ihmali) ayrı bir suç olarak tanımlanmakta ve “bir hukuki iliş­kiye dayalı olarak elde ettiği eşyanın, esasında suç işlemek suretiyle veya suç işle­mek dolayısıyla elde edildiğini öğrenmesine rağmen, suçu takibe yetkili makamlara vakit geçirmeksizin bildirimde bulunmayan kişi” cezalandırılmaktadır. Bu suçun, 165.maddede düzenlenen “suç eşyasının satın alınması veya kabul edilmesi” su­çundan farkı, eşyanın suç eşyası olduğunun bilinme zamanı bakımındandır. 165. maddede tanımlanan suç tipinde failin, satın aldığı veya kabul ettiği eşyanın suç mahsulü olduğunu önceden veya en azından eylem sırasında bilmesi veya bilecek durumda olması aranmakta, oysa ki 166.maddede tanımlanan suçun oluşabilmesi için failin eşyanın suç mahsulü olduğunu bir hukuki ilişkiye dayalı olarak eşyayı elde ettikten sonra öğrenmesi ve bu durumu yetkili makamlara vakit geçirmeksizin bildirme yükümlülüğünü yerine getirmemesi gerekmektedir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçla Korunan Hukuksal Değer

Bu suçla korunmak istenen hukuksal değer malvarlığıdır. Fakat suça konu eşya­nın daha önce işlenmiş bir suçtan elde edilmiş olması gerekir. Önceki suçun mutla­ka malvarlığına karşı işlenmiş olması zorunlu değildir. Yasa koyucu, önceki suçun failinin ön fiiliyle malvarlığı açısından meydana getirdiği hukuka aykırı durumun, bu ön suçun failiyle herhangi bir işbirliği bulunmayan ve hatta hukuki ilişkiye da- yah olarak eşyayı elde ederken suç mahsulü olduğunu bilmeyen failin hukuksal ilişki sonrası eşyanın bu durumunu öğrenmesine karşın bildirim yükümlülüğünü ihmal etmek suretiyle meydana gelen hukuka aykırı durumu devam ettirmesini suç saymakta; suç mahsulü eşyanın piyasada tedavüle konulmasının önüne geçmeyi amaçlamıştır. Önceki suça göre, 166.maddede tanımlanan suç bağımsız bir suç olup, kendine özgü ve yeni bir haksızlık oluşturur.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Faili Ve Mağduru

Suçun faili, ön suçun işlenişine herhangi bir şekilde katılmayan, hukuki ilişki öncesi veya sırasında eşyanın suç mahsulü olduğunu bilmeyen ve bilecek durumda olmayan, ancak bu durumu hukuksal ilişki sonrası öğrenen gerçek kişidir. Tüzel kişileri temsil eden gerçek kişilerde bu suçun faili olabilir.

Suçun mağduru ise, suça konu olan eşyanın “suç mahsulü” sayılmasını gerekti­ren önceki suçtan (ön fiilden) zarar gören, eşyanın maliki veya zilyedi olan gerçek veya tüzel kişilerdir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Konusu

Suçun maddi konusunu “eşya” oluşturur. Ancak bu eşya doğrudan ön suçun iş­lenmesi suretiyle elde edilmiş de olabilir. Para da suçun konusunu oluşturabilir. Bu itibarla, ön suçun işlenmesini teşvik veya işlenmesinden dolayı ödüllendirilmesi maksadıyla ön suçun fail veya şerikine verilen maddi bir bünyeye sahip olan eşya (senet, çek, döviz, para veya diğer taşınır mal) 166.maddede tanımlanan suç bakı­mından “suç işlemek dolayısıyla elde edilen eşya” sayılarak suçun maddi konusunu oluşturabilir. Ön suçun işlenmesi suretiyle elde edilen eşya, örneğin, hırsızlık sure­tiyle elde edilen taşınır bir mal, dolandırıcılık suçu mağdurundan hile ve aldatma suretiyle elde edilen mal veya maddi menfaat, uyuşturucu madde veya kaçakçılık suçlarının işlenmesi ile elde edilen veya sağlanan maddi bir bünyeye sahip eşya yada maddi menfaatlerdir. Kanaatimizce, 166.maddede tanımlanan fiili suç haline getirmekten maksat, suç işlemek suretiyle ve suç işlemek dolayısıyla elde edilen eşyanın (menfaatlerin) piyasada tedavüle konulmasının ve suç işlemenin bir menfa­at temini açısından cazip bir yol olarak görülmesinin önüne geçmek olduğuna göre, ön suçun konusunu oluşturan eşya veya menfaat ile 166.maddedeki suç tipinde failin bir hukuksal ilişki sonrası suç mahsulü olduğunu öğrendiği eşya veya para arasında “maddi açıdan ayniyet” bulunması gerekmemektedir. Bu eşyanın suç işlemek dolayısıyla elde edilmiş olması ve eşyanın bu durumunun fail tarafından hukuki ilişki sonrası öğrenilmesi yeterli sayılmalıdır.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Önkoşulları

166.maddedeki suç tanımına göre, bu suçun oluşabilmesi için, “önceden bir su­çun işlenmesi ve failin önceki suça iştirak etmemiş olması” ve “failin, suç mahsulü olduğunu bilmeden eşyayı hukuki bir ilişkiye dayalı olarak alması” biçiminde ön­koşulların mevcut olması gerekir.

Önceden Bir Suçun İşlenmesi ve Failin Önceki Suça İştirak Etmemiş Olması

166.maddedeki suçun oluşabilmesi için öncelikle suçun konusunu oluşturan eş­yanın elde edildiği bir suçun önceden işlenmiş bulunması, failin önceki suça fail, azmettiren veya yardım eden konumunda katılmamış bulunması gerekir. Eğer fail önceki suça katılmış ise eylemi 166.maddeye uyan suçu değil eşyanın elde ediliş biçimine göre önceki (hırsızlık, dolandırıcılık gibi) suçu oluşturur.

Önceden işlenen suç bakımından 166.maddede herhangi bir özellik aranmadı­ğından, bu suçun malvarlığına karşı işlenen bir suç olması zorunlu değildir. Önceki suçun Türk Ceza Kanunu’nda veya özel bir kanunda yer alması, Türkiye’de veya yabancı bir ülkede işlenmiş olması, kasten veya taksirle işlenmiş olması, cezalandı­rılabilir ve kovuşturulabilir olup olmaması 166.maddede öngörülen suç bakımından önem taşımaz. Önceki suçtan dolayı bir kimsenin cezaya mahkûm edilmesi gerek­memektedir. Örneğin, önceki suçun faili çocuk veya akıl hastası olması nedeniyle cezalandırılmasa dahi, unsurlarının varlığı halinde 166.maddedeki suç oluşur. Önemli olan suç mahsulü olan eşyanın elde edildiği bir suçun işlenerek bitmiş ve tamamlanmış bulunmasıdır.

Failin Eşyayı Hukuki Bir İlişkiye Dayalı Olarak ve Suç Mahsulü Olduğunu Bilmeden Elde Etmesi

6.maddede, bir hukuksal ilişki sonrası eşyanın suç mahsulü olduğunun öğre­nilmesi ve bu durumun yetkili makamlara bildirilmemesi suç olarak tanımlandı­ğından, eğer fail hukuki ilişkiden yani eşyanın satın alınması veya herhangi bir nedenle kabulünden önce veya eylem sırasında suç mahsulü olduğunu biliyorsa veya bilecek durumda ise eylemi bu suçu değil 165.maddede yer alan “suç eşyası­nın satın alınması veya kabul edilmesi” suçunu oluşturur.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Maddi Unsuru

Suçun maddi unsurunu, hukuksal bir ilişkiye dayalı olarak elde edilen eşyanın önceden işenmiş bir suçla ilişkisinin öğrenilmesine rağmen suçu takibe yetkili ma­kamlara vakit geçirilmeksizin bildirilmemesi oluşturmaktadır. Failin, örneğin, satın alma veya bağış yoluyla elde ettiği eşyanın bir suçtan elde edildiğini öğrenmesi ve bu durumu yetkili makamlara bildirmemesi halinde suç oluşacaktır. Burada failin bildi­rim yükümlülüğünü yerine getirmede ihmali söz konusudur. Bildirme süresi madde­de gösterilmediğinden bu süre mahkemece makul bir süre olarak duruma ve koşulla­ra göre takdir edilecektir. 166.maddede durumun öğrenilmesinden itibaren “vakit geçirmeksizin” suçu takibe yetkili makamlara bildirimde bulunulması gereğinden bahsedilmektedir. Bu durumda geç bildirmelerde, söz konusu suçu oluşturabilecektir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Manevi Unsuru

Failin bir hukuki ilişkiye dayalı olarak elde ettiği eşyanın suç mahsulü olduğunu öğrenmesine rağmen bu durumu suçu takibe yetkili makama bildirmekte ihmal (savsama) göstermesi, yani hiç bildirmemesi veya geç bildirmesi suçun manevi unsurunun oluşması bakımından yeterlidir.

İhmal, kişiye belli bir icrai davranışta bulunma yükümlülüğünün yüklendiği hallerde, bu yükümlülüğe uygun davranılmamasıdır. İcrai suçlarda olduğu gibi ihmali suçlarda da kast suçun kanuni tanımındaki maddi unsurları kapsamalıdır. İnceleme konusu suçta icrai bir davranışta bulunma (bilgi verme) yükümlülüğü altında bulunan failin kastı, bu yükümlülüğünün gereği olan icrai davranışta bu­lunmama, hareketsiz kalma kararında kendini göstermekte olup, bu tip hallerde failin objektif unsurları bilmesi kast için yeterlidir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Teşebbüs

Bildirimde bulunma yükümlülüğünün yerine getirilmemesi ile su­çun tipik neticesi gerçekleşeceğinden bu suç teşebbüse elverişli değildir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme İştirak

Suça iştirak mümkündür. İştirakin düzeyine göre TCK.nun suça iştirakla ilgili genel hükümleri uygulanacaktır.

TCK m 166 Bilgi Vermeme İçtima

Suç, içtima açısından özellik göstermez. İçtima konusu genel hüküm­ler çerçevesinde değerlendirilip çözümlenecektir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Kovuşturma

Suçun soruşturulması ve kovuşturulması re’sen yapılır.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Görevli Mahkeme

Bu suçtan dolayı açılan davaya bakma görevi 5235 sayılı Kanunun 10.maddesi uyarınca Sulh Ceza Mahkemesine aittir. Suç tarihinde 18 ya­şını bitirmemiş çocuklar tarafından işlenen suçlardan dolayı açılacak davalara bak­ma görevi 5395 sayılı ÇKK’nun 26.maddesi uyarınca çocuk mahkemelerine aittir.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Suçun Yaptırımı

Suçun yaptırımı altı aya kadar hapis veya adli para cezası olup hâkim TCK.nun öl.maddesinde öngörülen hususları değerlendirerek bu se­çimlik cezalardan sadece birine hükmetme konusunda takdir yetkisini kullanacak­tır. Kısa süreli olan ve üst sınırı 6 ay olarak gösterilen hapis cezasının alt sınırı TCK.nun 49.maddesi uyarınca 1 aydır. Adli para cezası aynı Kanunun 52. maddesi­ne göre hesaplanacaktır.

TCK m 166 Bilgi Vermeme Dava Zamanaşımı

166.maddede öngörülen seçimlik cezalardan hapis ceza­sının üst sınırı itibariyle dava zamanaşımı süresi aynı Kanunun 66/l-(e) bendi uya­rınca 8 yıldır. Çocuklarla ilgili olarak 66/2.fıkrada öngörülen sürelere göre dava zamanaşımı hesaplanacaktır. Dava zamanaşımı süresinin durması veya kesilmesi nedenlerinin bulunması halinde zamanaşımı süresi 67.madde hükümleri çerçeve­sinde belirlenecektir.