Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu ve Cezası

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu ve Cezası

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme

MADDE 115.- (1) Cebir veya tehdit kullanarak, bir kimseyi dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye zorlayan ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan meneden kişi, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

(2) Dini ibadet ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının, cebir veya tehdit kul­lanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla engellenmesi halinde, yuka­rıdaki fıkraya göre ceza verilir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu Açıklama

YTCK.nun 114.maddesinde iki ayrı suç tipine yer verilmiştir. 115/1. fıkrada ki suç, 765 sayılı ETCK.nun 188/1.fıkrasının karşılığı olmakla birlikte, eski madde metnin­den farklı olarak cebir veya tehditle sadece dini, siyasi, sosyal, felsefi inanç, düşünce ve kanaatleri açıklamayı değil, değiştirmeye zorlamayı ve açıklamaktan, yaymaktan men etmeyi de yaptırıma bağlamıştır.

115/2.fıkrada ise ETCK.nun 175/1.fıkrasında yer alan “ibadetin engellenmesi” fii­line yer verilmiş, yeni düzenlemede eski madde metninden farklı olarak “men ve ihlal” yerine “engelleme” kavramına yer verilmiş, bunun yanı sıra suçun oluşması için toplu olarak yapılan ibadet ve ayinin engellenmesi yeterli görülmemiş, engel- İçmenin cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla gerçekleştirilmesi gerektiği belirtilerek fiil bağlı hareketli suç haline getirilmiştir. Eski Kanunda ise “fiilin işlenmesi sırasında cebir, şiddet, tehdit veya hakaret vaki olması” ağırlatıcı sebep sayılmıştı. YTCK’da ise 119.maddede bu suç bakımından uygulanacak nitelikli hallere yer verilmiştir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Suçla Korunan Hukuksal Değer

Anayasanın “din ve vicdan hürriyeti” başlıklı 24.maddesinin 1-3.fıkralarında, “Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.

14üncü madde hükümlerine aykırı olmamak şartıyla ibadet, dini ayin ve tören­ler serbesttir.

Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açık­lamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlana­maz”, “düşünce ve kanaat hürriyeti” başlıklı 25.maddesinde “Herkes, düşünce ve kanaat hürriyetine sahiptir. Her ne sebep ve amaçla olursa olsun kimse, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; düşünce ve kanaatleri sebebiyle kınanamaz”, nihayet “düşünceyi açıklama ve yayma hürriyeti” başlıklı 26/1.fıkrasında ise “Her­kes, düşünce ve kanaatlerini söz, yazı, resim veya başka yollarla tek başına veya toplu olarak açıklama ve yayma hakkına sahiptir. Bu hürriyet resmi makamların müdahalesi olmaksızın haber veya fikir almak ya da vermek serbestliğini de kapsar. Bu fıkra hükmü, radyo, televizyon, sinema veya benzeri yollarla yapılan yayınların izin sistemine bağlanmasına engel değildir” hükümleri ile inanç, düşünce ve kanaat hürriyeti güvence altına alınmıştır.

İnanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını engellemenin suç olarak tanımlandığı 115.madde hükmü ile korunmak istenilen hukuksal yarar, Anayasada güvence altına alman bu özgürlüklere yönelik saldırıların önüne geçilmesidir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Fail

Bu suçların faili herhangi bir kimse olabilir. Failin kamu görevlisi olup da bu suçları görevin sağladığı nüfuzu kötüye kullanarak işlemesi halinde verilecek ceza 119/l.fıkra uyarınca bir kat artırılacaktır..

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Mağduru

Bu suçların mağduru, inanç, düşünce ve kanaat hürriyetini kullanması engellenen herhangi bir kimse olabilir. Ancak, maddenin 2.fıkrasında dini ibaret ve ayinlerin toplu olarak yapılmasının bu fıkrada sayılan vasıtalarla engellenmesini suç olarak tanımladığından, bireysel ibadetin engellenmesi halinde 115/2.fıkranın değil 1.fıkranın uygulanması gerekir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Maddi Unsuru

Maddenin 1.fıkrasında inanç, düşünce ve kanaat hürriyetinin kullanılmasını en­gelleme, 2.fıkrasında ise ibadeti engelleme suçları tanımlanmıştır.

İnanç, Düşünce ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçu (115/l.Fıkra)

115/1.fıkrada tanımlanan suçun maddi unsuru; cebir veya tehdit kullanılarak, dini veya siyasi veya sosyal veya felsefi inanç ya da düşünce veyahut kanaatlerini açıklamaya veya değiştirmeye “zorlamak” ya da bunları açıklamaktan, yaymaktan “menetmek”tir. Suç seçimlik hareketli, bağlı hareketli, sırf hareket suçu niteliğinde­dir. Seçimlik hareketlerden birinin işlenmesiyle suç oluşur. Seçimlik hareketlerin birden fazlasının gerçekleştirilmesi halinde de eylem tek suçu oluşturur.

Bu suçun birinci kısmındaki seçimlik hareketler açısından, tamamlanmış şekline görev cezaya hükmedilebilmesi için, cebir veya tehdide maruz kalan kişinin, dini veya siyasi veya sosyal veya felsefi inanç ya da düşünce veyahut kanaatlerini açık­laması veya değiştirmesi gerekmemektedir. Bu amaçlarla, kişiye karşı cebir veya tehdit kullanılması, söz konusu suçun tamamlanmış gibi cezalandırılabilmesi için yetcrlidir. Bu bakımdan söz konusu suç, bir teşebbüs suçu niteliği taşımaktadır. Ancak, 1.fıkranın ikinci kısmındaki bu inanç, düşünce ve kanaatleri açıklamaktan, yaymaktan cebir veya tehditle menetmek seçimlik hareketinin bu sonucu doğurma­sı arandığından, bu hareket bakımından suç netice suçu niteliğindedir. Buradaki “menetmek” tabirinin, kişinin düşünceyi açıklama veya yayma özgürlüğünün baş­tan itibaren kullanılmasının engellenmesi ya da kullanıldığı sırada devamına engel olunması şeklinde anlaşılması gerekir. “Zorlama” ise, birine zorla bir iş yaptırma, bir şeyi yaptırmak için maddi ve manevi kuvvet kullanma, doğal iradeyi istenilen hareketi yapmaya fizik kuvvetle icbar etme anlamına gelmektedir.

Suçun oluşabilmesi için hareketin cebir veya şiddet kullanılarak işlenmesi gere­kir. Vasıtalar cebir veya tehdit olarak sınırlı biçimde gösterildiğinden başka araçlarla bu suçun işlenmesi mümkün değildir. Cebir”, kişiye karşı fizik güç kullanmak sure­tiyle, onun veya bir üçüncü kişinin iradesi ve davranışları üzerinde zorlayıcı bir etki meydana getirilmesidir. Cebre maruz kalan kişi, bu fiziki gücün meydana getirdiği acının etkisiyle belli bir davranışta bulunmaya zorlanmaktadır. “Tehdit” halinde ise, bir saldırının, kötülüğün ileride meydana geleceği bildirilerek korkutulmaktadır. Burada, failin isteğini yerine getirilmemesi koşuluna bağlı kılınmış bir saldırı veya kötülüğün meydana getirileceği mağdura bildirilmektedir. Tehdit konusu saldırının gerçekleştirilmesi ya da gerçekleştirilmemesi önemli değildir. Failini kullandığı söz­ler ya da yaptığı davranışların mağdur üzerinde ciddi bir korku oluşturmaya elveriş­li ve yeterli olması halinde tehdidin varlığından söz edilebilir. Tehdidin mutlaka fail tarafından gerçekleştirilmesi gerekmez. Fail adına hareket eden üçüncü bir kişinin böyle bir saldırıyı gerçekleştireceğini mağdura iletmesi de yeterlidir. Cebir ve teh­didin 115/1.fıkrada belirtilen amaçlardan birisini gerçekleştirmeye yönelik olarak kullanılması gerekir. Cebir ve tehdit ancak icrai bir davranışla gerçekleştirilebilir. Bu suçun işlenmesi sırasında kullanılan cebir, kasten yaralama suçunun neticesi sebe­biyle ağırlaşmış hallerine sebebiyet vermişse 119/1.fıkra hükmü uyarınca fail hak­kında ayrıca kasten yaralama suçuna (87.md.) ilişkin hükümler uygulanır.

İbadeti Engelleme Suçu (115/2.Fıkra)

115/2.fıkradaki suçun maddi unsuru; dini ibadet ve ayinlerin toplu olarak ya­pılmasının, cebir veya tehdit kullanılarak ya da hukuka aykırı başka bir davranışla “engellenmesi”dir.

“İbadet”, “Allah’a karış kulluk vazifesini yerine getirme, tapınma”, “ayin”, ise “dini merasim, ibadet” anlamına gelmektedir. Bu suçun konusunu toplu olarak yapılan ibadet ve ayinler oluşturmaktadır. İbadet veya ayinin toplu olarak yapılma­sı yeterli olup bunun dini bir mahalde yapılması şart değildir. Ait olduğu dinin kurallarına ve ülkedeki genel hukuk düzenine aykırı olmamak koşuluyla herhangi bir yerde yapılan toplu ibadet ve ayinin maddede belirtilen vasıtalarla engellenmesi bu suçu oluşturur. Dinen kabul edilmeyen hurafeler için ya da Devletin kanunları­nın meşru saymadığı biçim ve koşullarda toplanan kimselerin gerçekleştirdiği faali­yet, Anayasanın güvence altına aldığı ibadet sayılamayacağından, bunun engellen­mesi 115/2.fıkradaki suçu oluşturmaz. Anayasanın güvence altına aldığı ibadet ve ayinden söz edilebilmesi için, bunun, öncelikle ait olduğu dinin kurallarına, kamu düzeni ve genel ahlaka uygun olması gerekir. Bir vaizin hukuk düzenine uymayan vaazının veya insanları toplu olarak okuyup üfleyerek tedavi etmeye çalışan bir din adamının faaliyetlerinin engellenmesi bu suçu oluşturmaz. Buna karşılık, medeni nikah işlemi yapıldıktan sonra gerçekleştirilen dini nikah töreni ya da vaizin hukuk düzenine uygun olan vaazının, hatim veya mevlit okuma merasiminin, günah çı­karma töreninin engellenmesi halinde bu suç oluşur. Suçun oluşabilmesi için toplu ibadet ve ayinin bir din görevlisi tarafından idare edilmesine gerek yoktur. Din görevlisi nezaretinde yapılmayan toplu ibadet ve ayinler de bu suçun konusuna girer.

Bu suçun işlenebileceği araçlar cebir veya tehdit kullanılması ya da hukuka ay­kırı başka bir davranıştır. Cebir ve tehdit kavramlarına yukarıda değinildiğinden burada ayrıca üzerinde durulmayacaktır. “Hukuka aykırı bir başka davranış” de­yiminin, hukuk düzeninin belirlemiş olduğu, emir ve yasak biçiminde içeriğe sahip olan her türlü hukuka aykırı eylem olarak anlaşılması gerekir. Örneğin toplu olarak ibadet ve ayin yapılan yerin elektriklerinin kesilmesi hukuka aykırı bir davranış olarak değerlendirilebilir. Buradaki davranış hukuka aykırı olmak şartıyla herhangi bir şekilde gerçekleştirilebilir. “Hile”nin de iradeyi sakatlayan bir eylem olması nedeniyle hukuka aykırı bir davranış olarak kabulü gerekir.

“Engellemek” faaliyeti durdurmak, hareketsiz bırakmaktır. Dini ibaret ve ayin­lerin engellenmesinden anlaşılması gereken, failin cebir veya tehdit kullanmak sure­tiyle ya da hukuka aykırı başka bir davranışla, toplu olarak yapılan ibadet ve ayin­lere başlanmasını veya başlanmışsa devam edilmemesini yahut bunun amacına uygun olarak tamamlanmasını engellemesidir. Engellemenin geçici veya sürekli olması suçun oluşumunu etkilemez. Bu suç, netice suçu niteliğinde olduğundan ibadet ve ayinin kısmen engellenmesiyle de bu netice gerçekleşir ve suç oluşur. Bireysel ibadetin engellenmesi bu suçu değil 115/1.fıkraya uyan suçu oluşturur.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Manevi Unsuru

Bu suçlar kasten işlenebilen suçlardır. Failin maddi unsurlarını bilerek ve isteye­rek genel kastla bu suçu işlemesi gerekli ve yeterlidir. Bu suçlar doğrudan veya olası kastla işlenebilir. Bu suçların taksirle işlenmesi mümkün değildir.

Cezanın Artırılmasını Gerektiren Nitelikli Haller (119/1.Fıkra)

Bu suçların cezasının artırılmasını gerektiren nitelikli haller “ortak hüküm” baş­lıklı 119/1.fıkrada gösterilmiştir. Buna göre, bu suçların silahla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hale koyması, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluşturdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanıl­mak suretiyle işlenmesi halinde verilecek ceza 119/l.fıkra hükmü uyarınca bir kat artırılacaktır. Bu nitelikli hallerden birden fazlasının varlığı halinde de ceza bir kez artırılmakla birlikte suçun işlenişindeki vahamet ve kastın yoğunluğu gözetilerek temel cezanın 61.madde uyarınca belirlenmesinde teşdit sebebi sayılması gerekir.

Cezayı Hafifletici Haller

Bu suça özgü cezanın hafifletilmesini gerektiren özel bir sebep öngörülmemiştir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Teşebbüs

115/1 .fıkranın birinci kısmındaki seçimlik hareketlerle belirli bir ne­ticenin gerçekleşmesi aranmadığından bu bakımdan suç sırf hareket suçu niteliğin­dedir. Diğer bir anlatımla, düşünce ve kanaatleri açıklamaya veya değiştirmeye “cebir veya tehditle zorlama” fiiline teşebbüs, ancak icra hareketleri tamamlanınca­ya kadar olanaklıdır.

Buna karşılık, 115/1 .fıkranın ikinci kısmındaki hareketlerin yani “düşünce ve kanaatlerin açıklanması ya da yayılmasının cebir veya tehditle men edilmesi”nde suçun tamamlanması için yapılan hareketlerin bu neticeyi doğurması gerekir. Su­çun bu şeklinde gerek icra hareketleri devam ederken ve gerekse icra hareketleri tamamlandıktan sonra (neticenin gerçekleşmesi anına kadar) suça teşebbüs müm­kündür. Zira bu suç bir netice suçu niteliğindedir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçuna İştirak

Bu suçlar iştirak bakımından özellik arzetmez. Bu suçlara müşterek fail, azmettiren veya yardım eden konumunda iştirak mümkündür. Bu suçların birden fazla kişi tarafından müşterek fail sıfatıyla sorumluluğu gerektirecek biçim­de birlikte işlenmesi 119/1.fıkrada cezayı ağırlaştıran nitelikli bir hal sayılmıştır.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda İçtima

Bu suçların unsurunu oluşturan cebir (108.md.) veya tehdit (106.md.) kullanılması nedeniyle bileşik suç (43.md.) hükmü uyarınca faile ayrıca ceza veril­mez. Ancak bu suçun icrası sırasında uygulanan cebrin, kasten yaralama suçunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerine (87’md.) sebebiyet vermesi halinde, 119/2.fıkrada yer alan özel içtima kuralı uyarınca fail ayrıca kasten yaralama suçun­dan dolayı da cezalandırılacaktır.

Bu suçların işlenmesi sırasında fail başka örneğin hakaret (125.md.), mala zarar verme (151., 152.md.) gibi suçları da işlemesi halinde 115.maddedeki suçun yanı sıra ayrıca işlediği diğer suç veya suçlardan dolayı da gerçek içtima kuralı uyarınca cezalandırılır.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Kovuşturma

Bu suçların soruşturma ve kovuşturması genel hükümlere göre C.Başsavcılığınca re’sen yapılır.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Görevli Mahkeme

5235 sayılı Kanunun 11.maddesi uyarınca bu suçlar dola­yısıyla açılan davalara bakma görevi asliye ceza mahkemesine aittir.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunun Yaptırımı

Bu suçların yaptırımı bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasıdır.

TCK m 115 İnanç Düşünce Ve Kanaat Hürriyetinin Kullanılmasını Engelleme Suçunda Dava Zamanaşımı

Bu suçların dava zamanaşımı süresi 66/1-e bendi uyarınca sekiz yıldır. Ancak cezayı ağırlaştıran nitelikli haller de bu sürenin belirlenmesinde göz önünde bulundurulacağından (66/3.fıkra), nitelikli hallerin varlığı halinde dava zamanaşımı süresi 66/1-d bendi uyarınca onbeş yıldır.