Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TASARRUFUN İPTALİ BORÇLU TARAFINDAN KAYIN BİRADERİNE DEVİRİN İPTALİ

TASARRUFUN İPTALİ BORÇLU TARAFINDAN KAYIN BİRADERİNE DEVİRİN İPTALİ

T.C
YARGITAY
17. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO:2015/13560
KARAR NO:2018/1437
KARAR TARİHİ:28.02.2018
MAHKEMESİ:Asliye Hukuk Mahkemesi

>TASARRUFUN İPTALİ– İİK 278/1 HÜKMÜNDE BELİRTİLEN AKRABALIK İLİŞKİLERİNE GÖRE BORÇLU TARAFINDAN KAYIN BİRADERİ LEHİNE YAPILAN TASARRUFUN 278/1 MAD. GEREĞİNCE İPTALİ, GEREKİR.

Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili, tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği düşünüldü:

KARAR

Davacı vekili dilekçesinde davacı bankanın İçerenköy şubesi tarafından dava dışı şirket … İnşaat Emlak Nakliyat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketine 31/7/2012 günü genel kredi kullandırıldığını, ticari nitelikte olduğunu, davalı …’in de müşterek borçlu müteselsil kefil olduğunu, kredilerinin geri ödemesinin yapılmadığını, … 36. Asliye Ticaret Mahkemesi’nde 2013/124 değişik iş sayılı dosyadan ihtiyati haciz kararı alındığının … 34. İcra Müdürlüğünde 2013/5370 sayılı dosyası ile şirket ve … aleyhine ilamsız haciz yolu ile icra takibi başlatıldığını takip tarihi itibari ile alacağın 748.740,95 TL olduğunu … Tapu Sicil Müdürlüğü’nün … ilçesi 2097 ada 11 parseldeki 6. kat 14 nolu bağımsız bölümün borçlu …e ait iken diğer davalı …’e 20/11/2012 günü 129.000,00 TL bedel ile satıldığı bilgisini gönderdiğini tasarrufu yapanın tasarrufu yaptığı tarihte borçlu olması ve tasarrufun borcun doğumundan sonra yapılmış olması gerektiğini davalıların dava konusu tasarrufu alacaklıdan mal kaçırması kastı ile yaptıklarını iddia ederek tasarrufun iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılardan … vekili cevap dilekçesi ile alacaklının elinde haciz belgesi olması gerektiğini bunun dava şartı olduğunu satış işleminin tamamen gerçek ve iyi niyetli olduğunu taşınmazın öncesinin müvekkiline ait olup paraya ihtiyacı olması üzerine 5 yıl kadar önce eniştesi olan diğer davalıya sattığı dairesinin davaya konu olduğunu müvekkilini kayınbiraderi olan …’in işlerinden ve kredi ilişkilerinden haberdar olmadığı 2012 yılı kasım ayında …’in davacıya daireyi satmayı düşündüğünü söylendiği aralarında pazarlık
yapıldığı 300.000,00 TL bedel ile dairenin satın alındığını ödemenin banka aracılığı ile yapıldığı müvekkilin halihazırda ailesi ile birlikte dava konusu dairede oturduğu su elektrik kayıtlarının hala müvekkili adına olduğu müvekkilinin alacaklıdan mal kaçırma kastının
olmadığını savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Davalı … vekili cevap dilekçesi ile: davaya konu dairenin 5-6 yıl önce hanımının kardeşi olan diğer davalıdan satın alındığını, yatırım amacı ile alındığının yatırımın atıl kaldığını satmaya karar verdiğini diğer davalının talip olduğunu pazarlık sonucu 300.000,00 TL ye anlaşarak satışın gerçekleştiği ve alanın dairede oturduğu banka vasıtası ile ödeme yapıldığı …’in yaşanan darboğazı önceden tahmininin mümkün olmadığı ve mal kaçırmasından söz edilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

Mahkemece; toplanan delillere ve tüm dosya kapsamına göre; davalılar arasında her ne kadar akrabalık var ise de taşınmaz şimdiki malikin davaya konu satış öncesinde de malik olduğu borçlu olmayan davalının diğer davalıya satmış olduğu daireyi geri satın aldığı tanık anlatımlarına göre tarafların alım ve satımlarının ekonomik durumlarının zora girmesi sonucu vuku bulduğu ortada danışık olmadığı ödemelere ilişkin banka kayıtları da nazara alınarak davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.

Dava İİK’nun 277 ve devamı maddeleri gereğince açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.Bu tür davaların dinlenebilmesi için, davacının borçludaki alacağının gerçek olması, borçlu hakkındaki icra takibinin kesinleşmiş olması, iptali istenen tasarrufun takip konusu borçtan sonra yapılmış olması ve borçlu hakkında alınmış kesin veya geçici aciz belgesinin (İİK.nun 277 md) bulunması gerekir. Bu ön koşulların bulunması halinde ise İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278.maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280.maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir.

Öte yandan İİK.nun 279.maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.İİK.nun 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.

İİK’nın 283/II maddesine göre de iptal davası, üçüncü şahsın elinden çıkarmış olduğu mallar yerine geçen değere taalluk ediyorsa, bu değerler nispetinde üçüncü şahıs nakden tazmine (davacının alacağından fazla olmamak üzere) mahkûm edilmesi gerekir. Bu ihtimalde 3. kişinin sorumlu olduğu miktar, elden çıkarılan malın o tarihteki gerçek değeridir. Bir başka anlatımla dava ve tasarrufa konu malı elinde bulunduran şahsın kötü niyetli olduğunun kanıtlanamaması halinde dava tümden reddedilmeyip borçlu ile tasarrufta bulunan şahıs tasarrufa konu malı elinden çıkardıkları tarihteki gerçek değeri oranında ve alacak miktarı ile sınırlı olarak tazminata mahkum edilmeleri gerekir.

Somut olayda mahkemece davalıların kötü niyetli olmadıklarına, dava konusu tasarrufa ilişkin ödemelerin banka kanalı ile yapılmış olması sebebi ile davanın reddine karar verilmiş ise de varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir.
Dava koşulları yönünden dosya incelendiğinde, davacının alacağının 31.07.2012 tarihli Kredi genel sözleşmesinden kaynaklı olduğu, iptali istenen tasarrufun 20.11.2012 tarihinde, kredi genel sözleşmesinin düzenlenme tarihinden sonra yapıldığı, alacağın gerçek olduğu ve davanın süresinde açıldığı anlaşılmaktadır.

İİK 278/1’e göre “Karı ve koca ile usul ve füru, neseben veya sıhren üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) hısımlar, evlat edinenle evlatlık arasında yapılan ivazlı tasarruflar,” ın bağışlama hükmünde olduğu kabul edilmiş olup, davalı 3. kişi olan …’in
davalı borçlunun kayınbiraderi olması, İİK 278/1 hükmünde belirtilen akrabalık ilişkilerine göre borçlu tarafından yapılan tasarrufun İİK’nun 278/1.maddesi gereğince davanın kabulüne tasarrufun iptaline karar verilmesi yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde
karar verilmesi doğru değildir.

SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı alacaklı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 28.02.2018 günü oy birliği ile karar verildi.