Tanık Beyanı Nedir? Nasıl Alınır?
Tanık, kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında, olay hakkında beş duyusu ile edindiği bilgiyi, adli makamlar huzurunda ifadesi ile açığa vuran kimsedir. Küçük çocuklar ve akıl hastaları da dâhil herkes tanık olma ehliyetine sahiptir. Delil olan kişinin kendisi olmayıp yaptığı açıklamalarıdır. Kişi, delil kaynağıdır. Tanığı dinlemeye yetkili merci, tanığa olaya ilişkin bildiklerini anlattırarak, sorular sorarak olayı anlamaya ve başka delillere ulaşmaya çalışır.
Kendisine karşı yürütülmeyen bir ceza soruşturmasında, olay hakkında beş duyusu ile edindiği bilgiyi, adli makamlar huzurunda ifadesi ile açığa vuran kimseye tanık denir.
Tanık, ispat konusu olayı beş duyusuyla algılamış olabileceği gibi ispat konusu olaydan sonra olay mahallîne gelmiş veya başka kişilerden olayı duymuş da olabilir. Olayı dolaylı olarak anlatan kişilere, dolaylı tanık veya tanığın tanığı denilmektedir.
Hâkim olayın tanığı olmuş ise o davaya bakamaz (CMK m.22/1-h). Bu durumda hâkim, ya kendisi davadan çekilir ya da red yoluyla davadan uzaklaştırılır (CMK m.24,30). Hâkimin duruşmada tanıklık yapmadığı sürece sadece tanık olarak adlandırılması ret sebebi sayılmaz.
Cumhuriyet savcısı, bir olayın tanığı olabileceği gibi mağduru da olabilir ya da ikrarın tanığı olabilir. Yasamızda savcılık ve tanıklığın bir arada yürütülemeyeceğine ve savcının reddine dair kurallar bulunmamaktadır. Savcının tanık olarak dinlendiği oturumda bir başka savcının iddia makamında hazır bulundurulması gerekir. Aksi takdirde, mahkeme teşekkül etmemiş sayılır.
Müdafiin, tanıklıktan çekinme hakkı, sır saklama yükümlülüğü vardır. Mesleki faaliyeti nedeniyle öğrendiği hususlarda sır sahibinin rızası ile tanıklık yapabilir. Sır sahibi izin verse dahi tanıklık yapıp yapmamak müdafiin takdirindedir (CMK m.46/1-a,2). Müdafi, sır sahibi izin verdiğinde ve kendisi de uygun gördüğünde müdafilik yaptığı davada tanıklık yapabilir ve esas hakkındaki savunmasında kendi tanıklığına dayanabilir. Belirtelim ki müdafi tanıklık yaptığı sırada artık sanığın müdafii olmayacaktır. Zorunlu müdafilik söz konusu ise sanığa ya kendisine bir müdafi seçebileceği hatırlatılmalı ya da barodan yeni bir müdafi görevlendirilmesi istenmelidir.
Duruşma sırasında yargılamayı yapan hâkimin, iddia faaliyetini yürüten savcının ve sanığın müdafiinin tanık olarak dinlenmesi mümkün müdür?
Suç ortaklarının (şeriklerin) birbirleri hakkında tanıklık yapmaları mümkündür. Ancak bu durum failin bir anlamda kendisi için tanıklık yapması olur. Tanıklık ve sanıklık statülerinin hak ve yükümlülükleri ise birbiriyle çelişmektedir. Kmse kendi aleyhine tanıklık yapmaya zorlanamaz (Ay m.38). Bu nedenle suç ortakları yemin verilmeyen tanıklardandır (CMK m.50/1-c). Suç ortaklarının beyanı bu özel durumlarından dolayı sanıktan gayrı taraf beyanı olarak adlandırılır.
Mağdur veya şikâyetçi de tanık olarak dinlenebilir. Ancak ceza uyuşmazlığının tarafı olduklarından, yeminsiz dinlenirler (CMK m.236). Mağdur veya şikâyetçinin beyanı da bu nedenle tanık beyanı olmayıp sanıktan gayrı taraf beyanıdır.
Bilirkişiler hâkimin reddi sebeplerine dayanılarak reddedilebilir. Duruşmada tanıklık yapmış olan bir bilirkişi reddedileceği gibi (CMK m.69) kendisi de bilirkişilikten çekinebilir (CMK m.70).
Cumhurbaşkanı tanıklık yapmak zorunda değildir; kendi takdiriyle tanıklıktan çekinebilir. Tanıklık yapmayı istemesi hâlinde cumhurbaşkanının beyanı konutunda alınabilir veya bilgisini yazılı olarak göndermesine olanak tanınır (CMK m.43/4).
Tanığın Ödevleri
Hazır Bulunma
Tanıklık yapmak, kamu hukukundan doğan toplumsal bir ödevdir. Kişilerin tanıklık yapmaları suçun aydınlatılması bakımından toplumun menfaati gereğidir. Tanıklık yapma mecburiyeti Türk vatandaşlığına tabi olmanın bir sonucu olmayıp Türk yargısına tabi olmanın bir sonucudur. Bu nedenle ülkede bulunan ve Türk yargısına tabi olan yerli, yabancı herkes tanıklık yapmak zorundadır.
Tanık, soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı, kovuşturma evresinde duruşmada mahkeme tarafından dinlenir. Kolluk da soruşturma esnasında ifadelerine başvurulması gereken kişileri çağırabilir (PVSK m.15). Ancak kolluğun, çağrıya uymayan kişileri zorla getirme ve bu kişilere yemin teklif etmesi mümkün değildir. Bu nedenle kolluğun teknik anlamda bir tanık dinlemesi söz konusu değildir.
Tanıklar; Cumhuriyet savcısı, mahkeme (ve hâkim) tarafından önce çağrı kâğıdıyla çağrılır. Tanıklık, yerine getirilmesi kamusal ve zorunlu bir görev olduğundan çağrı kâğıdında tanıkların, mazeretsiz gelmedikleri takdirde, zorla getirtilecekleri belirtilir. Çağrı telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılarak da yapılabilir. Ancak bu hâlde tanıkların zorla getirilmesine karar verilemez (CMK m.43/1,2,44). Tanık, tanıklıktan çekinme hakkı bulunsa bile hazır bulunmak zorundadır. Hazır bulunma yükümlülüğü, beyanda bulunma yükümlülüğünden ayrı bir yükümlülüktür. Tanıklar, çağrı kâğıdı üzerine haklı nedenler ileri sürerek, çağrıldıkları günde çağıran makamın önüne gelemeyeceklerini bildirebilir. Davet eden makam, tanığın ileri sürdüğü nedenleri yerinde görürse yeniden dinleme günü belirleyerek tanığa bildirir.
Kovuşturma evresinde duruşmada, mahkeme, tanıkları çağrı kâğıdıyla davet etmeden de belirteceği gün ve saatte zorla getirilmelerine karar verebilir (CMK m.43/3).
Usulüne uygun olarak çağrılıp da mazeretini bildirmeksizin gelmeyen tanıklar zorla getirilir ve gelmemelerinin neden olduğu giderler kendilerine ödettirilir. Zorla getirilen tanık gelmemesini haklı gösterecek nedenleri bildirirse aleyhine hükmedilen giderler kaldırılır (CMK m.44/1). Fiili hizmette bulunan askerler hakkındaki zorla getirme kararı askerî makamlar aracılığıyla infaz olunur (CMK m.44/2).
Tanıkları çağırmaya, zorla getirmeye ve yemin vermeye Cumhuriyet savcısı, hâkim ve mahkeme yetkilidir (CMK m.43/5,49,54).
Bildiklerini Doğru Olarak Söyleme
Tanık isteyerek veya zorla dinleneceği makamın önüne geldikten veya getirildikten sonra, tanıklıktan kaçınma hâlleri söz konusu değilse istenen konuda bildiklerini doğru olarak söylemek mecburiyetindedir. Yalancı tanıklık, TCK m.272’ye göre suçtur. Tanığa, gerçeği söylememesi hâlinde yalan tanıklık suçundan dolayı cezalandırılacağı anlatılır (CMK m.53/1-b).
Yemin Etme
Tanıklar, tanıklıktan önce ve sonra ayrı ayrı belirli bir metne uygun olarak yüksek sesle tekrar etmek veya okumak suretiyle yemin eder. Gerektiğinde veya tanık olarak dinlenme konusunda herhangi bir tereddüt bulunduğunda yeminin sonraya bırakılması mümkündür (CMK m.54,55,56). Yemin edilirken herkes ayağa kalkar (CMK m.55/2). Okuma ve yazma bilen sağır veya dilsizler, yazarak ve imzalayarak yemin eder. Okuma ve yazma bilmeyen sağır veya dilsizler işaretlerinden anlayan bir tercüman aracılığıyla ve işaretle yemin eder (CMK m.56/2). Yeminle dinlenen tanığın aynı soruşturma veya kovuşturma evresinde tekrar dinlenmesi gerektiğinde, yeniden yemin verilmeyip önceki yeminin ha- tırlatılmasıyla yetinilmesi mümkündür (CMK m.57). Yemin biçimi CMK m.55’te gösterilmiştir.
Şu kişilerin yemin etmeleri istenemez: 1)Dinlenme sırasında on beş yaşını doldurmamış olanlar, 2)ayırt etme gücüne sahip olmamaları nedeniyle yeminin niteliği ve önemini kavrayamayanlar (CMK m.45), 3)soruşturma veya kovuşturma konusu suçlara iştirakten veya bu suçlar nedeniyle suçluyu kayırmaktan ya da suç delillerini yok etme, gizleme veya değiştirmekten şüpheli, sanık veya hükümlü olanlar (CMK m.50), 4)tanık olarak dinlenmeleri hâlinde mağdurlar (CMK m.236/1). Ayrıca, tanıklıktan çekinme hakkı bulunduğu hâlde tanıklık yapmaya karar verenler yemin etmekten çekinebilirler. Ceza Muhakemesi Yasası m.45’te belirtilen kişilere yani on beş yaşını doldurmamış olanlara ve ayırt etme gücüne sahip olmayanlara yemin etmeyebilecekleri bildirilir (CMK m.51).
Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı ve sulh ceza hâkimi tanıkları yeminle dinleme yetkisine sahiptir (CMK m.54/2). Kolluğun ise yeminle tanık dinleme yetkisi yoktur.
Tanığın Beyanda Bulunmaktan ve Yeminden Kaçınmasının Yaptırımı
Yasal bir neden bulunmaksızın tanıklıktan veya yeminden çekinen tanık hakkında, bundan doğan giderlere hükmedilir. Ayrıca, disiplin hapsine karar verilebilir. Disiplin hapsinin amacı, tanığı tanıklığa veya yemine zorlamaktır. Disiplin hapsine bir kez karar verilebilir ve süresi üç ayı geçemez. Disiplin hapsi kararına itiraz edilebilir (CMK m.60). Bu tedbirleri almaya soruşturma evresinde sulh ceza hâkimi, kovuşturma evresinde mahkeme yetkilidir. Cumhuriyet savcısı, tanık hakkında disiplin hapsine ve giderlerin ödemesine karar veremez (CMK m.60)
Tanığın Hakları
Tanıklıktan Çekinme Hakkı
Yasa’da tanıklıktan çekinme nedenleri üç grupta toplanmıştır. 1) Şüpheli ve sanıkla belirli bir yakınlığa sahip olma, 2) Belirli mesleki faaliyetlerin söz konusu olması, 3) Devlet sırrı oluşturan konuların bulunması.
Şüpheli ve sanıkla aralarında kanunda öngörülen derecede yakınlık bulunup da tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler şunlardır (CMK m.45): 1)Şüpheli veya sanığın nişanlısı, 2) evlilik bağı kalmasa bile şüpheli veya sanığın eşi, 3) şüpheli veya sanığın kan hısımlığından veya kayın hısımlığından üstsoy veya altsoyu, 4) şüpheli veya sanığın üçüncü derece dahil kan veya ikinci derece dahil kayın hısımları, 5) şüpheli veya sanıkla aralarında evlatlık bağı bulunanlar. Tanıklıktan çekinebilecek olan bu kimselere, dinlenmeden önce tanıklıktan çekinebilecekleri bildirilir. Bu kimseler, dinlenirken de her zaman tanıklıktan çekinebilir (CMK m.45/3).
Yaş küçüklüğü, akıl hastalığı veya akıl zayıflığı nedeniyle tanıklıktan çekinmenin önemini anlayabilecek durumda olmayanlar, yasal temsilcilerinin rızalarıyla tanık olarak dinlenebilir. Yasal temsilcinin kendisi şüpheli veya sanık ise bu kişilerin çekinmeleri konusunda karar veremez (CMK m.45/2).
Meslekleri ve sürekli uğraşıları nedeniyle tanıklıktan çekinebilecek olan kişiler şunlardır: 1) Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları, 2) hekimler, diş hekimleri, eczacılar, ebeler ve bunların yardımcıları ve diğer tüm tıp meslek veya sanatları mensupları, 3) mali işlerde görevlendirilmiş müşavirler ve noterler. Sayılan kişiler, bu sıfatları ve görevleri dolayısıyla öğrendikleri konularda tanıklık yapmaktan çekinebilir (CMK m.46/1). Avukatlar veya stajyerleri veya yardımcıları dışında, diğer meslek gruplarına mensup olanlar, ilgilinin rızasının varlığı hâlinde tanıklıktan çekinemez (CMK m.46/2). Belirtelim ki Yasa’da bu kişilerin tanıklıktan çekinebileceklerinin kendilerine hatırlatılması öngörülmemiştir. Bir faaliyeti meslek edinmiş olan kişinin o mesleğin kendisine sağladığı hak, yetki ve yükümlülükleri bildiği varsayılmıştır. Ancak uygulamada bu kişilere de tanıklıktan çekilme hakları hatırlatılmaktadır.
Devlet sırrı, “Devletin dış ilişkilerine, millî savunmasına ve millî güvenliğine zarar verebilecek anayasal düzeni ve dış ilişkilerinde tehlike yaratabilecek nitelikteki bilgiler”dir. Hapis cezasının alt sınırı beş yıl veya daha fazla olan bir suçun kovuşturulmasında bu suçla ilgili bilgiler devlet sırrı teşkil ederse tanık duruşmada özel bir usulle dinlenir. Sadece mahkeme hâkimi veya heyeti (zabıt katibi dahi hazır bulunmaksızın) tanığı dinler. Hâkim veya mahkeme başkanı, daha sonra, bu tanık açıklamalarından sadece yüklenen suçu açıklığa kavuşturabilecek nitelikte olan bilgileri tutanağa kaydettirir (CMK m.47/1- 3). Cumhurbaşkanının tanıklığı söz konusu olduğunda, sırrın niteliğini ve mahkemeye bildirilmesini kendisi takdir eder (CMK m.47/4). Yasa koyucu kovuşturma evresine ilişkin böyle bir düzenleme öngörmüştür. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı zaten tanığı tek başına dinlemektedir. Ancak Cumhuriyet savcısının devlet sırrı niteliğindeki bilgilere sahip olan bir tanığı dinleme yetkisinin olup olamadığı ve suça ilişkin olan ve olmayan devlet sırrı niteliğindeki bilgileri nasıl ayrıştıracağı konusunda Yasa’da açıklık bulunmamaktadır. Ayrıca suçun hapis cezasının alt sınırının beş yıldan az olup da suçla ilgili bir devlet sırının söz konusu olduğu hâllerde bu tanığın genel usulle dinlenip dinle- nemeyeceği konusunda farklı görüşler bulunmaktadır. Kanımızca alt sınırı beş yıldan az olan bir suçla ilgili olarak yapılan kovuşturmada devlet sırrı gerekçesiyle özel bir dinleme usulü söz konusu değildir. Tanık genel usulle dinlenir.
Yasa koyucu kovuşturma evresine ilişkin bir düzenleme öngörmüştür. Soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı zaten tanığı tek başına dinlemektedir. Ancak Cumhuriyet savcısının devlet sırrı niteliğindeki bilgilere sahip olan bir tanığı dinleme yetkisinin olup olamadığı ve suça ilişkin olan ve olmayan devlet sırrı niteliğindeki bilgileri nasıl ayrıştıracağı konusunda Yasa’da açıklık bulunmamaktadır. Devlet sırrının mahkemeye karşı gizli tutulamayacağına ilişkin düzenlemeden hareketle bu tür bilgilerin soruşturma evresinde Cumhuriyet savcılığına karşı gizli tutulabileceği şeklinde yorum yapılabilir.
Tanık, kendisini veya haklarında tanıklık yapmaktan çekinebileceği kişileri (CMK m.45/1) ceza kovuşturmasına uğratabilecek nitelikteki sorulara cevap vermeyebilir. Tanığa cevap vermekten çekinebileceği önceden bildirilir (CMK m.48). Bu düzenleme, Anayasa m.38’de öngörülen hiç kimsenin kendisini ve kanunda gösterilen yakınlarını suçlayıcı beyanda bulunmaya zorlanamayacağı ilkesinin bir gereğidir. Bu hâlde gelip konuşmamak değil belirli sorulara cevap vermemek söz konusudur. Bu hâlde kısmi çekinmeden söz edilebilir.
Mahkeme başkanı veya hâkim veya Cumhuriyet savcısı tarafından gerekli görüldüğünde tanıklıktan çekinme nedenlerinin varlığı hâlinde (CMK m.45,46,48) tanık, tanıklıktan çekinmesinin dayanağını oluşturan olguları bildirir ve bu hususta gerektiğinde kendisine yemin verdirilir (CMK m.49).
Haklarını Öğrenme, Tazminat ve Masraf Alma Hakkı
Tanıkların, tanıklıktan çekinme (CMK m.45l); yeminden çekinme (CMK m.51); kendisi veya yakınları aleyhine tanıklıktan çekinme haklarını öğrenme (CMK m.48) hakkı vardır.
Cumhuriyet savcısı veya mahkeme başkanı veya hâkim tarafından çağrılan tanığa, kaybettiği zamanla orantılı bir tazminat verilir. Hazır olmak için seyahat etmek zorunda kalmışsa tanığın yol giderleriyle tanıklığa çağrıldığı yerdeki ikamet ve beslenme giderleri karşılanır (CMK m.61).
Tanığın Dinlenme Usulü ve Tanığa Sorulacak Sorular
Tanığın dinlenme usulü kovuşturma evresinde duruşma esas alınarak belirtilmiştir. Bu usul soruşturma evresinin ilkelerine uyduğu ölçüde soruşturma evresinde Cumhuriyet savcısı tarafından tanık dinlenmesinde de uygulanır. Kovuşturma evresinde duruşmada, her tanık, ayrı ayrı ve sonraki tanıklar yanında bulunmaksızın dinlenir. Tanığa ilk önce kimliği ile ilgili bilgiler sorulur. Gerekirse tanıklığına ne dereceye kadar güvenilebileceği hakkında hâkimi aydınlatacak durumlara, özellikle şüpheli, sanık veya mağdur ile ilişkilerine dair sorular yöneltilir (CMK m.58/1).
Bir örgütün faaliyeti çerçevesinde işlenen suçların aydınlatılmasında tanıkların korumaya alınması son derece önemlidir. Bu suçlarla ilgili olarak kabul edilen tanık koruma programına göre, kimliğin saklanması mümkündür. Şöyle ki tanık olarak dinlenecek kişilerin kimliklerinin ortaya çıkması kendileri veya yakınları açısından ağır bir tehlike oluşturacaksa kimliklerinin saklı tutulması için gerekli önlemler alınacaktır. Kimliği saklı tutulan tanık, tanıklık ettiği olayları hangi nedenle öğrenmiş olduğunu açıklamakla yükümlüdür. Kimliğinin saklı tutulması için tanığa ait kişisel bilgiler, Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından saklanır. Tanıklık görevinin yapılmasından sonra, kişinin kimliğinin saklı tutulması veya güvenliğinin sağlanması için alınacak önlemler, 5721 sayılı Tanık Koruma Yasası’nda belirtilmiştir. Tanığın hazır bulunanların önünde dinlenmesi, tanık açısından ağır bir tehlike teşkil edecek ve bu tehlike başka türlü önlenemeyecekse ya da maddi gerçeğin ortaya çıkarılması tehlikeye düşecekse hâkim, hazır bulunma hakkı olanlar bulunmadan da tanığı dinleyebilir. Tanığın dinlenmesi sırasında ses ve görüntülü aktarma yapılır. Soru sorma hakkı saklıdır (CMK m.58/2-5)). Belirtelim ki Cumhuriyet savcısı tarafından tanığın dinlenmesinde, söz konusu beyan tartışılmayacağından, ses ve görüntü aktarımı da yapılmaz.
Yasa’da, tanığa haklarının ne zaman hatırlatılacağı gösterilmemiştir. Kanaatimizce, kimliği tespit edilen tanığa önce hakları hatırlatılmalı, sonra görevinin önemi ve uyması gereken kurallar anlatılmalıdır (CMK m.53).
Daha sonra tanığın dinlenmesine geçilmeden önce, tanığa hakkında tanıklık yapacağı olayla ilgili olarak mahkeme başkanı veya hâkim tarafından bilgi verilir. Hazır olan sanık, tanığa gösterilir. Sanık hazır değilse kimliği açıklanır. Tanıktan, tanıklık edeceği konulara ilişkin bildiklerini söylemesi istenir ve tanıklık ederken sözü kesilmez (CMK m.59/1). Tanığın bu usulle dinlenmesini mahkeme başkanı sağlar. Çünkü duruşmanın düzenini sağlama yetkisi, mahkeme başkanı veya hâkimindir (CMK m.203).
Tanığın dinlenmesinden sonra, ilgililere beyana karşı diyecekleri olup olmadığı sorulur (CMK m.215). Yasa’da belirtilen kişiler tanığa doğrudan doğruya soru sorma haklarını kullanabilir (CMK m.59/2,201). Belirtelim ki tanık beyanının tartışılması sadece kovuşturma aşamasında söz konusu olabilir. Soruşturma evresi gizlidir. Bu nedenle Cumhuriyet savcısı tarafından tanık dinlenmesinde bu usulün uygulanması söz konusu değildir.
Olanak varsa tanıkların dinlenmesi sırasındaki görüntü veya sesler kayda alınabilir. Ancak 1) mağdur çocukların, 2) duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin tanıklığını kayda alma zorunludur. Bu suretle elde edilen ses ve görüntü kayıtları sadece ceza muhakemesinde kullanılır (CMK m.52). Kayıt yapma yükümlülüğü CMK yürürlüğe girdikten sonra 1 Temmuz 2006 tarihinde yürürlüğe girmiştir (CMK Yürürlük ve Uygulama K m.12/2).
Suçun etkisiyle psikolojileri bozulan mağdur ile şikâyetçilerin tanıklık yapmaları sınırlandırılmıştır. Bu kişiler, maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasında zorunluluk bulunmadıkça bu suça ilişkin olarak ancak bir kez dinlenebilir (CMK m.236/2). Bu mağdurların dinlenmesi sırasında psikoloji, psikiyatri, tıp veya eğitim alanında uzman bir kişi bulundurulur. Bunlar hakkında bilirkişilere ilişkin hükümler uygulanır (CMK m.236/3).
Tanıkların Birbirleriyle ve Sanıkla Yüzleştirilmesi
Yüzleştirme, ifadeleri birbirlerininki ile çelişen kişileri karşı karşıya getirmedir. Bu yolla ifade sahiplerinin ek açıklama yapmaları sağlanarak yeni ipuçları elde edilir ve beyanlardan hangisine itibar edilmesi gerektiğine karar verilir. Yüzleştirme kovuşturma evresinde mahkeme huzurunda yapılması gereken bir işlemdir. Ancak gecikmede tehlike olan hâllerde soruşturma evresinde tanıklar birbirleriyle ve sanıkla yüzleştirilebilirler (CMK m.52/1). Kanaatimizce bu yüzleştirmeyi, tanık dinlemeye yetkili olan Cumhuriyet savcısı veya sulh ceza hâkimi yapabilir. Kolluğun yüzleştirme yapmaması gerekir.
Soruşturma Evresinde Tutulan Tanık Dinleme Tutanakları ile Erken Dinleme Tutanaklarının Kovuşturma Evresinde Duruşmada Okunması Kural olarak olayın delili, bir tanığın açıklamalarından ibaret ise bu tanık duruşmada mahkemede hazır bulunan süjelerin önünde mutlaka dinlenir. Daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın veya yazılı bir açıklamanın okunması dinleme yerine geçemez (CMK m.210/1). Duruşmanın doğrudan doğruyalığı ve sözlülüğü ilkesi de bunu zorunlu kılar. Hâkimin zorunluluk olmadıkça delillerle doğrudan doğruya, araya vasıta koymadan temas etmesi kuraldır.
İstisnaen soruşturmada Cumhuriyet savcısının dinlediği tanıkların beyanlarını içeren tanık dinleme tutanaklarının kovuşturma evresinde duruşmada okunması söz konusu olabilir. Tanığın veya sanığın suç ortağının ölmüş veya akıl hastalığına tutulmuş olması veya bulunduğu yerin öğrenilememesi sebebi ile duruşmada dinlenmesi mümkün değilse bu kişilere ait daha önceki dinleme tutanaklarının okunması ile de yetinilebilir. Ayrıca tanığın ifadesinin önem derecesi nedeniyle duruşmada hazır bulunması gerekli görülmezse de tanığın soruşturma evresindeki tanıklığını içeren tutanakların duruşmada okunması ile yetinilebilir (CMK m.211/1). Belirtelim ki ifadesinin önem derecesi itibarıyla tanığın beyanlarını içeren önceki tutanakların duruşmada okunmasına Cumhuriyet savcısı, katılan veya vekili ile sanık veya müdafiin birlikte rıza göstermesi gerekir (CMK m.211/2).
Tanık, duruşmada bir hususu hatırlayamadığını söylerse de soruşturma evresindeki önceki ifadesini içeren tutanakların ilgili kısmı okunarak konuyu hatırlamasına yardım edilir. Ayrıca tanığın duruşmadaki ifadesiyle önceki ifadesi arasında çelişki bulunduğunda, evvelce alınmış ifadesi okunarak çelişkinin giderilmesine de çalışılır (CMK m.212).
Tanığı erken dinleme tutanakları da kovuşturma evresinde duruşmada okunabilecek belgelerdendir (CMK m.109/2). Tanığın duruşma sırasında hazır bulunamayacağı veya oturduğu yerin uzaklığı nedeniyle bulunmasının güç olduğu anlaşılırsa kovuşturma evresinde duruşma hazırlığı aşamasında bu tanığın duruşmadan önce erken dinlenmesine karar verilebilir. Erken dinlemeyi naip veya istinabe olunan hâkim gerçekleştirir (CMK m.209/1). Erken dinlemede şüpheli, sanık, mağdur ve bunların müdafii ve vekili hazır bulunabilirler (CMK m.84/2,180). Mağdur, şüpheli veya sanığın huzuru, tanıklardan birinin gerçeğe uygun tanıklık etmesine engel olabilecekse o işte şüpheli veya sanığın bulunmamasına karar verilebilir. Bu işlerde hazır bulunmaya hakkı olanlar, işin geri bırakılmasına neden olmamak koşuluyla işlerin yapılması gününden önce haberdar edilir (CMK m.84/3,4,181).
Beyan Delillerinin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) Üzerinden Dinlenmesi
Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS), soruşturma ve kovuşturma aşamasında Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkemece dinlenilmesine gerek görülen kişilerin Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi kullanılarak dinlenilmesi, kayda alınması, saklanmasına imkân veren bir sistemdir. Bu sistem ses ve görüntüyü birlikte bir yerden bir yere aktaran, kaydeden ve muhafaza eden bir sistemdir. SEGBİS, Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP) Elektronik Sistemi içinde yer alan bir yazılımdır. Bu yazılım sayesinde, UYAP Elektronik Sistemi üzerinden, yargı çevresi dışında bulunan veya Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme önüne getirilemeyen kişi bizzat yetkili makam tarafından dinlenmiş olmaktadır (SEGBİS Y. m.1-4). Ses ve görüntü, UYAP ve SEGBİS üzerinden nakledilir ve ayrıca sistemde ses ve görüntü olarak muhafaza edilir. SEGBİS ile elde edilen ses ve görüntü şeklindeki kayıtlar, nitelikli elektronik imza ile imzalanarak güvenli bir şekilde talep eden makam tarafından saklanır (SEGBİS Y. m.6).
Ses ve görüntü kaydetmek suretiyle gerçekleştirilen kayıtlar ayrıca CMK’da tutanak tutma usulüne uygun olarak tutanağa bağlanır ve elektronik imza ile imzalanır. Kayıtların tutanağa dönüştürülmesi işlemi; soruşturma aşamasında soruşturmayı yürüten Cumhuriyet başsavcılığı veya hâkim tarafından, kovuşturma aşamasında ise esas mahkemesince yapılır (SEGBİS Y. m.7). Ses ve görüntü kayıtları taraflara verilmez ancak yazılı tutanağa dönüştürülen kayıtlar kanunlarda öngörülen şartlara uygun olarak verilebilir. Ancak talep veya itiraz hâlinde ses ve görüntü kayıtları, kanunlarda öngörülen şartlara uygun olarak soruşturma ve kovuşturma makamı gözetiminde ilgilisine izletilebilir (SEGBİS Y. m.8). Kanun yollarına müracaat hâlinde ses ve görüntü kayıtları itiraz, istinaf veya temyiz merciine gönderilir (SEGBİS Y. m.22).
SEGBİS, yetkili adli makamların huzurunda olan kişilerin dinlenmesinde (m. 12) veya yetkili adli makamın yargı çevresi dışında olması nedeniyle hazır bulunamayan kişiyi ses ve görüntü nakli suretiyle bizzat uzaktan dinlenmesinde (m.13,16) ya da ister yargı çevresi içinde isterse yargı çevresi dışında olsun ceza infaz kurumunda ve tedavi kurumunda bulunan kişinin ses ve görüntü nakli suretiyle bizzat uzaktan dinlenmesinde (m.14,15) kullanılır.
Duruşmada hazır bulunamayan kişi, SEGBİS üzerinden duruşmalara da katılabilir (SEGBİS Y. m.13/1).
Belirtelim ki sadece dinleme işlemleri değil, görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması olanağı bulunan soruşturma veya kovuşturma aşamasında yapılan her türlü işlem örneğin keşif de SEGBİS ile kayda alınabilir. Ancak a) mağdur çocukların,b) duruşmaya getirilmesi mümkün olmayan ve tanıklığı maddi gerçeğin ortaya çıkarılması açısından zorunlu olan kişilerin, tanıklığında bu kayıt zorunludur (SEGBİS Y. m.9).
Ceza Muhakemesi Kanunu’nda istinabe veya naip hâkim aracılığıyla yapılabilmesine imkân tanınmış olan tüm şüpheli, sanık, tanık dinlemeleri ve gizli tanık dinlemesi bu sistemle gerçekleştirilebilir. Yönetmelikte, yakalama emri ile başka yargı çevresinde yakalanan kişinin bu yöntemle dinlenmesi öngörülmüştür. Yönetmelik m.17’ye göre, yakalamanın yapıldığı yer Cumhuriyet başsavcılığı, işin niteliğine göre yakalamayı talep eden ya da yakalama kararını veren makam ile irtibata geçer. İrtibata geçilen makamın uygun görmesi hâlinde yakalanan şahıs, SEGBİS ile dinlenilmesi için hazır edilir. Yakalamanın yapıldığı yerde SEGBİS yoksa bu sistemin bulunduğu ve kullanıma hazır olduğu en yakın yer Cumhuriyet başsavcılığı veya mahkemesine götürülür.
Dinlemeyi talep eden makam, dinleme yapacağı kişinin kimlik bilgilerini, dinleme zamanını ve dinleme için yapılması gereken hazırlıkları ilgili kolluk birimine (veya cezaevi infaz kurumu yönetimine) bildirir. İlgili kolluk birimi, yeterli sayıda kolluk görevlisinin dinleme işlemi sırasında hazır bulunmasını sağlar. İlgili kolluk görevlisi (veya infaz kurumu görevlisi), belirtilen talimatlar doğrultusunda, dinlenecek kişiyi, dinlemenin yapılacağı yerde hazır eder. Talep eden makam ayrıca belirtmediği sürece, dinlenecek kişinin dinleme talebinde belirtilen kişi olduğuna dair bir tutanak, ilgili görevli tarafından düzenlenir ve imzalanır. Kural olarak tutanak UYAP Bilişim Sistemi üzerinden tutulur eğer zorunluluk nedeniyle haricen tutulmuş ise taranıp yine elektronik imza ile imzalanmak suretiyle dinleme talep eden makama, UYAP Bilişim Sistemi üzerinden gönderilir (SEG- BİS Y. m.13-20).
Dinleme sırasında dinlenecek kişinin bulunduğu yerde Cumhuriyet savcısı veya hâkimin hazır bulunması, talep eden makamın isteğine bağlıdır (SEGBİS Y. m.18). ) Ancak kimliği saklı tutulan tanıklar SEGBİS ile uzaktan dinlenebilir. Bu dinleme sırasında kimliği saklı tutulan tanığın bulunduğu yer yetkili Cumhuriyet savcısı veya hâkimi hazır bulunur (SEGBİS m.10/2). İlgililere görüntü ve ses kaydının yapılacağı konusunda bilgi verilir(SEGBİS Y. m.19).
Uluslararası karşılıklı adli yardımlaşma çerçevesinde SEGBİS kullanılabilir (SEGBİS Y. m.11).
SEGBİS; Yargıtay, Bölge Adliye Mahkemeleri dâhil kanun yolu makamlarınca ve Ceza Muhakemesi Kanunu’nun uygulandığı durumlarda da kullanılabilir (SEGBİS m.21).
Sistem kurulup yaygınlaştırıldığında, doğrudan doğruyalık ilkesi bakımından tartışmaya açık olan istinabenin sakıncasını giderecek ve işlemleri hızlandıracaktır.