Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Sendika üyeliği ve dayanışma aidatı ile ilgili Yargıtay kararları

Sendika üyeliği ve dayanışma aidatı ile ilgili Yargıtay kararları

…Somut olayda işverenle sendika arasında 23.02.2004 tarihinde toplu iş sözleşmesi imzalanmış ve yürürlük başlangıç tarihi 15.01.2004 olarak belirlenmiştir. Davacı ise sendikaya 08.03.2004 tarihinde üye olmuştur. Davacının iş sözleşmesi 31.03.2004 tarihinde sona ermiştir.
Buna göre sendika tarafından davalı Belediyc’ye davacının üyeliğinin bildirildiği tarihin belirlenmesi davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmayacağı konusunda önemlidir. Dosya bu konuyla ilgili daha önce iki kez geri çevrilmesine rağmen mahkemece eksiklik giderilmemiştir.
Mahkemece söz konusu hususun araştırılarak davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanmayacağı konusu şüpheye yer bırakmayacak şekilde tespit edilmesi, eğer davacının üyeliği iş sözleşmesinin feshinden sonra davalı işverene bildirilmişse alacak kalemlerinin buna göre değerlendirilerek karar verilmesi gerekirken eksik araştırmayla hüküm kurulması hatalı olup bozma nedenidir.
9. HD. 2012/31223 E. 2012/32058 K. 27.09.2012

…Somut olayda davacı işçi yönünden üyeliğin kabulüne dair sendika tarafından alınmış bir karar bulunmamaktadır.
Bunun bir sonucu olarak da sendika tarafından davalı işverene üyeliğin bildirimi yapılmamıştır.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9. maddesine göre davacı işçi davalıya ait işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinden yararlanma hakkını kazanmamıştır.
Hesaplamaların davacı işçiye ödenen ücret yerine toplu iş sözleşmesi hükümlerine göre yapılması hatalı olup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.
9. HD. 2007/30231 E. 2008/12831 K. 27.05.2008

…Davacı işçi 9.5.2005 tarihinde sendika üyeliğinin işverene bildirdiği halde, toplu iş sözleşmesinden yararlandırmadığını ileri sürerek toplu iş sözleşmesinden doğan fark isteklerle diğer bazı işçilik alacaklarını talep etmiştir.
Davalı işveren üyeliğin sendika tarafından bildirilmediği gerekçesiyle davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, sendika üyeliğinin sendika tarafından bildirilmediği ve işçinin üyeliğinin toplu iş sözleşmesinin imza edildiği tarihten sonra gerçekleştiği gerekçesiyle toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan taleplerin reddine karar verilmiştir.
Davacı işçi işyerinde halen çalışmakta olup, sendika üyeliği 2821 sayılı yasanın 22/3. maddesi uyarınca sendika tarafından bildirimden itibaren 30 günün sonunda 28.3.2005 tarihinde gerçekleşmiştir.
İşyerinde 15.5.2006- 14.5.2008 tarihleri arasında uygulanan toplu iş sözleşmesi 12.7.2006 tarihinde imzalanmış olup, davacı işçi imza tarihinde sendika üyesidir.
2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev vc Lokavt Kanunun 9. maddesinde toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına üye olanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği kurala bağlanmıştır. Aynı hükme göre, imza tarihinde üye olanlar toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten, imza tarihinden sona üye olanlar ise üyeliklerin taraf sendikası tarafından bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanırlar.
15.5.2004- 15.5.2006 tarihleri arasında yürürlükte olan toplu iş sözleşmesi 1.11.2004 tarihinde imzalanmış olup, davacı işçi bu tarihte sendika üyesi olmadığına ve sendika tarafından işverene üyelik bildirimi yapılmadığına göre davacının anılan toplu iş sözleşmesinden yararlanma İmkanı
bulunmamaktadır. Ancak, 12.7.2006 tarihinde imzalanan toplu iş sözleşmesi 15.5.2006-14.5.2008 tarihleri arasında yürürlükte kalmış olmakla, sözü edilen toplu iş sözleşmesinin imza tarihinde sendika üyesi olan davacının toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilmelidir.
Mahkemece davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması gerektiğinden söz edilerek sonuca gidilmesi hatalı olup, dosya içinde bulunan bilirkişi, raporu bu konuda bir değerlendirmeye tabi tutularak gerekirse ek hesap raporu alınmak suretiyle bir karar verilmelidir.
9. HD. 2008/32064 E. 2010/25021 K. 21.09.2010

…Davacının dayanağı olan Toplu İş Sözleşmesi 12.8.2003 tarihinde imzalanmıştır.
Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin ikinci fıkrasına göre, toplu iş sözleşmesinin İmzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise, üyeliklerinin taraf işçi sendikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar.
Davacının sendika üyeliğine kabul tarihi 28.7.2004 tür. Sendikalar Kanunu’nun 22. maddesinin üçüncü fıkrasına göre sendika üyeliğinin başlangıç tarihi anılan tarihtir.
Bu durumda davacının sendika üyeliğinin davalıya bildirildiği tarihi saptanmalı Toplu İş Sözleşmesinin belirlenen tarihten itibaren uygulanması gerekir. Yazılı şekilde, davacının sendikaya başvurduğu tarihin nazara alınması doğru değildir.
9. HD. 2006/4771 E. 2006/25958 K. 05.10.2006

…Davacının 24.10.2000 tarihinde işyerinde taraf olan sendikaya üye olmak için notere başvurduğu, ancak sendikaca üyeliğe kabul kararının alınmadığı, 2821 Sayılı Sendikalar Kanunun 22/3. maddesi gercğince(md 22/3:İşçi sendikasına üyelik, işçinin beş nüsha olarak doldurup imzaladığı ve notere tasdik ettirdiği üye kayıl fişini sendikaya vermesi ve sendika tüzüğünde belirlenen yetkili organın kabulü ile kazanılır. Üyelik başvurusu, sendika tarafından en çok otuz gün içinde reddcdilmediği takdirde üyelik istemi kabul edilmiş sayılır. Haklı bir sebep gösterilmeden üyeliği kabul edilmeyen işçinin, bu kararın kendisine tebliğinden itibaren otuz gün içinde iş davalarına bakmakla görevli mahalli mahkemede dava açmak lıakkı vardır. Mahkemenin kararı kesindir.) üyeliğinin 30 gün sonra 24.11.2000 tarihinde üyeliğinin gerçekleştiği anlaşıldığından Toplu İş Sözleşmeden olağan haklarının üyeliğinin gerçekleştiği tarihten itibaren hesaplanması gerekirken Notere başvuru tarihinden itibaren hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/13285 E. 2006/17355 K. 15.06.2006

…Davacının 28.2.2001 tarihinde işyerinde uygulanan Toplu İş Sözleşmesine taraf sendikaya üye olmak için Notere başvurduğu, sendikaca üyeliğe kabul edilmeden ve 2821 Sayılı yasanın 22/3 maddesinde belirtilen 30 günlük süre geçmeden hizmet akdinin 15.3.2001 tarihinde feshedildiği anlaşıldığından davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
Dava konusu alacakların buna göre hesaplanması gerekirken yazılı şekilde Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılarak hesaplama yapılarak sonuca gidilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/13288 E. 2006/17358 K. 15.06.2006

…Davacı işçinin 02.03.2009 tarihinde Öz Orman İş Sendikası ile davalı işveren arasında imzalanan toplu iş sözleşmesinden yararlanıp yararlanamayacağı uyuşmazlık konusudur.
Davacı işçi 02.03.2009 tarihinde Türkiye Orman İş Sendikasından çekilmiş, aynı gün Öz Orman İş Sendikasına üyelik yönünde noter işlemi yapmıştır. Sendika 10.03.2009 tarihinde üyeliği kabul etmiştir.
2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 25/2. maddesinde, “Her üye önceden bildirimde bulunmak suretiyle üyelikten çekilebilir. Çekilme bildirimi noter huzurunda münferiden kimliğin tespiti ve istifa edecek kişinin imzasının tasdiki ile olur. Çekilme bildiriminin birer örneği noterlikçe en geç üç işgünü içinde ilgili işverene, sendikaya, işyerinin bağlı bulunduğu Bölge Müdürlüğüne vc Çalışma vc Sosyal Güvenlik Bakanlığına gönderilir. Çekilme notere başvurma tarihinden itibaren bir ay sonra geçerlidir. Çekilenin bu bir aylık süre içerisinde başka bir sendikaya üye olması halinde yeni sendika üyeliği bu sürenin bitimi tarihinde kazanılmış sayılır’’ şeklinde kurala yer verilmiştir. Sözü edilen hükme göre davacı işçinin Öz Orman İş Sendikasına üyeliği, diğer sendikadan çekilme tarihini izleyen bir ayın sonunda gerçekleşir. Bu durumda üyelik 02.04.2009 tarihinde kazanılmıştır. Toplu iş sözleşmesi ise
02.03.2009 tarihinde imzalanmakla, imza tarihinde üye olmayan davacının 1. dönem Toplu İş Sözleşmesinden yararlanması mümkün değildir.
Dava, 1. dönem Toplu İş Sözleşmesine dayalı isteklerle sınırlı olduğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2012/13621 E. 2012/42652 K. 13.12.2012

…Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının çalıştığı tüm süre de sendika üyesi olup toplu iş sözleşmesinden faydalandığı kabul edilerek yıllık izin ve genel tatil ücreti alacakları hesaplanmıştır. Ancak dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının sendika üyeliğinin 14.03.2006 tarihinde başladığı görülmektedir. Dosyadaki bordrolardan ise sendika üyeliğinden önce dayanışma aidatı ödeyip ödemediği anlaşılamamaktadır.
Mahkemece davacının sendika üyeliğinin başlama tarihi kesin olarak saptanıp, üyelikten önce dayanışma aidatı ödeyip ödemediği araştırılarak gerekirse diğer toplu iş sözleşmeleri getirtilmek suretiyle davacının yıllık izin ve genel tatil alacaklarının sendika üyeliği, dayanışma aidatı ödendiği dönem ve sendika üyesi olmadığı dönem ayrıştırılarak hesaplama yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması hatalıdır.
9. HD. 2010/6537 E. 2012/13702 K. 19.04.2012

…6.7.1995 – 15.11.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışan davacının, sendikaya 30.2.1998 dc üye olduğu davalı vekili tarafından bilirkişi raporuna itiraz eden 9.6.2005 günlü dilekçesinde iddia edilmiştir.
Ücret bordrolarında da 30.4.1998 den önce sendika aidat kesintisi olmadığı görülmüştür.
Dosyaya sendika aidat fişi cclbcdilmedcn 6.7.1995 – 30.4.1998 dönemi için ve akdi ikramiye ve ilave tediye ücretlerini sendikalı ücretten hesaplayan, yıllık izin süresini de yine TİS’ ne göre hesaplayan bilirkişi raporuna itibar edilerek anılan alacakların kabulüne karar verilmesi yerinde değildir.
9. HD. 2006/5939 E. 2006/26945 K. 12.10.2006

…Davacı işçi 2.1.2004 tarihinde sendikaya üye olmuş ise de üyeliğin işveren bildirildiği tarih dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Toplu iş sözleşmesinin 3. maddesine göre üyeliğin işverene 10 gün içinde bildirileceği hükme bağlanmış olsa da, sendika toplu iş sözleşmesinden yararlanma için üyeliğin işverene bildirilmesi şarttır. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9. maddesi ile toplu iş sözleşmesinin 3. maddesi hükmü bu yönde olup, mahkemece sendika üyeliğine dair noter işlemi üzerine 10 gün sonrasından itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya dair karar verilmesi hatalı olmuştur. Üyeliğin işverene bildirildiği tarih belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
9. HD. 2007/34507 E. 2009/12111 K. 28.04.2009

…Davacı işçi 2.1.2004 tarihinde sendikaya üye olmuş ise de üyeliğin işveren bildirildiği tarih dosya içeriğinden anlaşılamamaktadır. Toplu iş sözleşmesinin 3. maddesine göre üyeliğin işverene 10 gün içinde bildirileceği hükme bağlanmış olsa da, sendika toplu iş sözleşmesinden yararlanma için üyeliğin işverene bildirilmesi şarttır. 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9. maddesi ile toplu iş sözleşmesinin 3. maddesi hükmü bu yönde olup, mahkemece sendika üyeliğine dair noter işlemi üzerine 10 gün sonrasından itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanmaya dair karar
verilmesi hatalı olmuştur. Üyeliğin işveren bildirildiği tarih belirlenmeli ve sonucuna göre karar verilmelidir.
9. HD. 2007/19043 E. 2008/14941 K. 10.06.2008

…Davacının TİS sona ermeden 23.07.2004 tarihinde taraf sendika üyeliğinden istifa ederek, taraf olmayan başka bir sendikaya üye olduğu mahkemenin de kabulündedir. Böyle olunca istifadan itibaren bir ay sonrası dışında artık TİS in hizmet akdi olarak devam etmesi olanağı yoktur. Buna rağmen TİS zamlarının
31.12.2004 tarihine kadar hesaplanması yerinde değildir.
9. HD. 2010/12009 E. 2012/20021 K. 11.06.2012

…Davacı işçi kıdem tazminatının 30 günlük ücret yerine her yıl için 45 günlük ücret üzerinden ödenmesi gerektiğini ileri sürerek fark kıdem tazminatı isteğinde bulunmuştur.
Davacı işçi 1991 yılında işyerinde çalışmaya başlamış ve işyerinde 01.07.1995- 30.06.1996 yılları arasında toplu iş sözleşmesi yürürlükte kalmıştır. Davacı işçi sendika üyesi olarak toplu iş sözleşmesinden yararlanmış ancak yürürlük süresi içinde 30.01.1996 tarihinde üyelikten istifa etmiştir. Daha sonra toplu iş sözleşmesi imzalanmamıştır. Davacı işçi toplu iş sözleşmesi süresi bitmeden üyelikten çekildiğine göre toplu iş sözleşmesinin art etkisinden yararlanamaz. Davalı işveren tarafından kıdem tazminatı 30 günlük ücret üzerinden ödendiğinden kıdem tazminatı farkı isteğinin reddine karar verilmelidir. Mahkemece yazılı şekilde kıdem tazminatı farkı isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2012/3034 E. 2014/8047 K. 12.03.2014

…İşyerinde 1.7.1995 – 30.6.1996 tarihleri arasında yürürlükte kalan TİS’de kıdem tazminatının 45 gün üzerinden hesaplanacağı kararlaştırılmış, bu tarihten sonra akdin feshi tarihine kadar yeni bir TİS imzalanmamıştır.
Davacı TİS sona ermeden 17.5.1996 tarihinde TİS’ne taraf işçi sendikasından istifa etmiş vc istifa gerçekleşmiştir. Başka bir anlatımla TİS’nin sona erdiği 30.6.1996 tarihinde davacı taraf işçi sendikasının üyesi olmadığı gibi, TİS’dende yararlanmamaktadır. Bu nedenle TİS’nin davacı yönünden hizmet akdi olarak devam ettiğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının kıdem tazminatının işveren tarafından 30 gün üzerinden hesaplanıp ödenmesi doğrudur.
Bu sebeple Mahkemenin 45 gün üzerinden yapılan hesaplamaya değer vererek fark kıdem tazminatını hüküm altına alması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2007/9330 E. 2008/2913 K. 29.02.2008

…2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunun 9. maddesinde toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına üye olanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği kurala bağlanmıştır. Aynı hükme göre, imza tarihinde üye olanlar toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerin taraf sendikası tarafından bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanırlar.
O halde bir TİS’den yararlanmak için işçinin sendika üyesi olması ya da dayanışma aidatı ödenmesi gerekir. Davacı sendikadan istifa ettiğine ve dayanışma aidatı ödemediğine göre TÎS’den yararlanamaz. Ancak; işveren aynı durumda olan işçilere işlemde 4857 sayılı Kanun 5. Maddesi gereğince nesnel nedenler yoksa farklı işlemde bulunamaz. Söz konusu durumun araştırılarak sonuca göre karar verilmesi gerekirken eksik araştırma sonucu verilen karar bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2009/48009 E. 2009/35609 K. 17.12.2009

…Yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmesi 15.1.2004-14.1.2006 tarihleri arasında geçerlidir. Davacı üyesi olduğu sendikadan 7.5.2004 tarihinde çekilmiş ve 29.11.2004 tarihinde yeniden üye olmuştur. Yürürlükteki Toplu İş Sözleşmesinin 3/b maddesi “toplu iş sözleşmesinin imzalanmasından sonra üye olanlar üyeliklerinin işverene bildirildiği tarihten itibaren sözleşmeden yararlanır” hükmünü içerdiğinden söz konusu düzenleme 2822 sayılı Kanunun 9. maddesi gereğidir. Davacı yeni üyeliğini davalı belediyeye bildirmediğini kabul ettiğinden davacının Toplu İş Sözleşmesinden üyelikten çekildiği tarihe kadar yararlanabileceği açıktır. Bu nedenle davacının tüm süre dikkate alınarak anılan sözleşmeden yararlandırılması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/17569 E. 2007/2037 K. 05.02.2007

.
…Davalı işyerinde 1.7.1995 – 30.6.1996 tarihleri arasında yürürlükte kalan Toplu İş Sözleşmesinde kıdem tazminatının 45 gün üzerinden hesaplanacağı kararlaştırılmış, bu tarihten sonra akdin feshi tarihine kadar yeni bir TİS imzalanmamıştır.
Davacı toplu iş sözleşmesi sona ermeden 30.1.1996 tarihinde toplu iş sözleşmesine taraf işçi sendikasından istifa etmiştir. Başka bir anlatımla TİS ‘in sona erdiği 30.6.1996 tarihinde davacı taraf işçi sendikasının üyesi olmadığı gibi toplu iş sözleşmesinden de yararlanamamaktadır. Bu nedenle TİS’ in davacı yönünden hizmet akdi olarak devam ettiğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Davacının kıdem tazminatının işveren tarafından 30 gün üzerinden hesaplanıp ödenmesi doğrudur. Bu sebeple mahkemenin 45 gün üzerinden yapılan hesaplamaya değer vererek fark kıdem tazminatını hüküm altına alması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2006/36955 E. 2007/6190 K. 12.03.2007

…Davacı Toplu İş Sözleşmesinin imzalamaya yetkili sendikaya 3.1.2003 tarihinde üye olmuş 3.5.2004 tarihinde üyelikten çekilme bildiriminde bulunmuştur. Davalı belediyede 15.1.2004-15.1.2006 tarihleri arasında yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmelerinde ise 27.11.2003 tarihinde imzalanmıştır. Davacının Toplu İş Sözleşmelerinde yürürlükte iken sendika üyeliğinden çekildiği anlaşıldığından iş akdinin feshinde giydirilmiş ücretinin Toplu İş Sözleşmesine göre değil İş Kanununa göre hesaplanması gerekir. Anılan ücrete dayalı yapılan hesaplamalar da Toplu İş Sözleşmesi dikkate alınmadan belirlenmelidir. Ayrıca ikramiye alacağının da Toplu İş Sözleşmesinden kıstelyevm faydalandığı sure kadar kıstelyevm hesaplanması gerekir.
9. HD. 2007/22499 E. 2007/23767 K. 16.07.2007

…Taraflar arasında davacının 2009 yılı için ikramiye alacağına hak kazanıp kazanmadığı hususunda uyuşmazlık bulunmaktadır.
Davacının iş sözleşmesi, 01.01.2009 başlangıç tarihli toplu iş sözleşmesinin yürürlüğünden sonra, fakat 22.06.2009 tarihinde imzalanmasından önce 08.06.2009 tarihinde feshedilmiştir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu ve Dairemizin kararlılık kazanmış uygulamasına göre, imza tarihinden önce ve fakat yürürlük başlangıç tarihinde sonra sözleşmesi feshedilen işçinin toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmesi için ayrık bir kurala yer verilmiş olması gerekir. Anılan toplu iş sözleşmesinde ise böyle bir düzenleme öngörülmüş olmadığından davacı işçi o toplu iş sözleşmesinden yararlanamaz.
01.01.2009 tarihinden itibaren işyerinde uygulanan bir toplu iş sözleşmesi bulunduğundan 31.12.2008 tarihinde sona eren toplu iş sözleşmesi davacı yönünden TSGLK 6/3 maddesi uyarınca hizmet akdi hükmü olarak devam edemez. Yukarıda belirtildiği üzere 2009 yılı için bağıtlanan toplu iş sözleşmesinden davacının durumunda olan işçilerin dc yararlanabileceğine ilişkin ayrık bir düzenleme bulunmadığından davacı 2009 yılında çalıştığı dönem için ikramiye alacağına hak kazanamadığı halde ikramiye alacağının hüküm altına alınması hatalıdır.
9. HD. 2011/36392 F.. 2012/32884 K. 03.10.2012

…Somut olayda, davacı işçinin iş sözleşmesi, davalı işverence, 19.06.2009 tarihli önelli fesih bildirimi ile ihbar öneli bitimi olan, 31.07.2009 tarihinde sonlandınlımştır. İş yerinde ilk kez imzalanacak olan toplu iş sözleşmesinin görüşmeleri uyuşmazlıkla sonuçlanması üzerine, davacının üyesi olduğu Genel-İş Sendikasınca 11.08.2009 tarihinde Yüksek Hakem Kuruluma başvurulduğu, Yüksek Hakem Kurulu’nun 13.10.2009 tarih, 2009/158 esas 2009/178 karar sayılı kararıyla, Toplu İş Sözleşmesinin düzenlenerek, kabul edildiği anlaşılmaktadır. Toplu İş Sözleşmesinin 46. maddesinde ise, sözleşmenin 01.07.2009 tarihinde tüm hükümleri ile yürürlüğe girmek ve
30.06.2011 tarihinde sona ermek üzere iki yıl süreli olduğu kabul edilmiştir. Davacı işçinin iş sözleşmesi 31.07.2009 tarihi itibariyle sonlandırılmış olduğundan, Toplu İş Sözleşmesinin imza tarihi sayılan 13.10.2009 tarihinde, işçi iş yerinde çalışmamaktadır. Toplu İş Sözleşmesinde ise, sözleşmenin yürürlük başlangıç tarihinden sonra vc fakat imzadan önce iş sözleşmesi feshedilen işçilerin yararlanacaklarına dair ayrık bir hükme de yer verilmemiş olmasına göre, davacı işçi Toplu İş Sözleşmesi hükümlerinden yararlanamaz. Mahkemece aksinin kabulüyle sonuca gidilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
22. HD. 2013/5262 E. 2014/4231 K. 27.02.2014

…Davacı, K. Belediyesi’nde çalışmakta iken bu Belediye’nin kapatılması sonucu davalı Belediyc’ye nakledildiğini, davalı Belediye’dc 01.03.2008- 28.02.2010 tarihleri arasında yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmcsi’ne taraf olan Türkiye Genel İş Sendikası’na 01.04.2009 tarihinde üye olduğunu, üyeliğinin 27.04.2009 tarihinde işverene bildirildiğini, ancak işverenin yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesi’nde var olan sosyal haklardan kendisini yararlandırmadığını ileri sürerek, sözleşmeden doğan alacaklarının yasal faizleri ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
5747 Sayılı “Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’Tın, geçici 2. maddesinin 6. fıkrası gereği tüzelkişiliği kaldırılan Kaynaklar Belediyesinden, Belediyelerine devralan işçi personelin, devir tarihinden sonra yetkili Sendikaya üye olduklarını ve yetkili olan DİSK “Gcncl-İş” Türkiye Genel Hizmetler İşçileri Sendikası tarafından Sendika üyeliklerinin bildirildiğini ancak 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’nun Ek.2 maddesinin üçüncü fıkrasında;”…Devredilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal hakları devir işleminden önce haklarında uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi veya bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmeye devam olunur. Pozisyon değişikliği hali dahil yapılacak bu devir işlemi ücret ile diğer mali ve sosyal haklarda değişiklik yapılmasına hak kazandırmaz ve başka bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını isteme hakkını vermez. Devir işleminden sonra yapılacak toplu iş sözleşmelerine ise bu işçilerin mevcut ücret ile diğer mali haklarında diğer işçiler için kararlaştırılacak artış oranı veya miktarını geçecek şekilde artış öngören ya da işçilerden farklı yeni mali ve sosyal haklar verilmesini sağlayacak hükümler konulamaz…” denilmekte olduğunu, belirtilen mevzuat hükümleri gereği Belediyelerine, K.Belediyesi’ndcn devir olan işçilerin yürürlükteki Toplu İş Sözleşmesi’nden yararlanmalarına imkan bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, uyuşmazlığın davalı belediyeye katılan ve bu nedenle hizmet akdi dc devredilen davacının, bu devirden sonra üye olduğu sendika ile davalı belediye arasında işyerinde uygulamakta olan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanıp yararlanmayacağına ilişkin olduğunu, 2822 sayılı Kanunun 9. maddesi ve işyerinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinin yararlanma koşullarını düzenleyen 3. maddesine göre davacının, üyelik tarihinin işverene bildirildiği tarihten itibaren sözleşmeden yararlandırılması gerektiği, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanunu’na eklenen Ek 2. maddenin 3. fıkrasında; “…Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hizmet alanlarında ilgili mevzuatı uyarınca ihdası ya da vizesi yapılmış sürekli işçi kadrolarında veya geçici iş pozisyonlarında 4857 sayılı İş Kanununa göre çalışmakta olanlar mevcut kadro ve pozisyonları ile birlikte büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir. Devredilen işçilerin ücret ile diğer malî ve sosyal hakları, devir işleminden önce haklarında uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi veya bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmeye devam olunur. Pozisyon değişikliği hali dahil yapılacak bu devir işlemi, ücret ile diğer malî ve sosyal haklarda değişiklik yapılmasına hak kazandırmaz ve başka bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını isteme hakkını vennez. Devir işleminden sonra yapılacak toplu iş sözleşmelerine ise bu işçilerin mevcut ücret ile diğer malî haklarında diğer işçiler için kararlaştırılacak artış oranı veya miktarını geçecek şekilde artış öngören ya da diğer işçilerden farklı yeni malî ve sosyal haklar verilmesini sağlayacak hükümler konulamaz…”şeklinde düzenleme bulunduğunu, davacının yararlanmak istediği Toplu İş Sözleşmesi’nin, devir işleminden önce imzalandığını, ilk kademe belediyesi olan K.Belediyesi’nin davalı ilçe belediyesine katılmasına esas teşkil eden 5747 sayılı Kanun’un geçici 2. maddesinin 4. fıkrası “…Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır…” diyerek konuyu Büyükşehir Belediyesi Kanunu’ndaki Ek 2. maddenin belirtilen fıkralarına tâbi tuttuğunu, bu nedenlerle açık yasa hükmü karşısında davacının, davalı işyerinde bir Toplu İş Sözleşmesi yürürlükte iken, çalıştığı belediyenin mahalle olarak davalı belediyeye katılması sonucunda çalışmaya devam ettiği bu işyerinde, yürürlükte olan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmasının mümkün bulunmadığını, idarenin kamusal gücüne dayanarak başka bir belediyeyi mahalle olarak davalı belediye ile birleştirmesi sırasında, kapatılan belediyeleri devralan belediyelerin mali yapılarını da düşünerek bir yasal düzenleme yapıldığının anlaşıldığını, bu yasal düzenlemede bir boşluk bulunduğunu Anayasa da düzenlenen eşitlik ilkesi, Anayasa’dan doğan Toplu İş Sözleşmesi hakkı, Toplu İş Sözleşmesi’nden yararlanma hakkı ÎLO sözleşmeleri nazara alındığında davacı işçinin mevcut Toplu İş Sözleşmesinin sona ermesinden sonra da bu haklarının kısıtlanmasının kabul edilemeyeceğini, bu nedenle davacının işyerinde yürürlükte bulunan Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmasının yasal yolla engellenmesinin sadece mevcut 01/03/2008- 28/02/2010 dönemi ile sınırlı olduğunu, takip eden dönemlerde imzalanacak Toplu İş Sözleşmesinden yararlanmasına engel teşkil etmeyeceğini belirterek davanın reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, 5747 sayılı Kanun uyarınca kapatılan belediyeden ve davalı belediyeye devrolan davacının, devirden sonra üyesi olduğu sendikanın taraf olduğu ve davalı belediye işyerinde uygulanmakta olan Toplu İş Sözleşmesinden yararlandırılıp yararlandırılmayacağı noktasında toplanmaktadır.
Uyuşmazlığın normatif dayanakları, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu 9.Maddesi, 5747 sayılı Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi vc 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun Ek 2. maddesidir.
Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu, Taraf sendika üyeliğinden ayrılma, çıkarılma veya üye olmamanın sonuçları başlıklı, 9.maddesi Toplu iş sözleşmesinden taraf işçi sendikasının üyeleri yararlanırlar.
Toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanlar yürürlük tarihinden, imza tarihinden sonra üye olanlar ise üyeliklerinin taraf işçi scndikasınca işverene bildirildiği tarihten itibaren yararlanırlar.
Toplu iş sözleşmesinin imzası sırasında taraf işçi sendikasına üye bulunmayanlar, sonradan işyerine girip de üye olmayanlar veya imza tarihinde taraf işçi sendikasına üye bulunup da ayrılanlar veya çıkarılanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabilmeleri, toplu iş sözleşmesinin tarafı işçi sendikasına dayanışma aidatı ödemelerine bağlıdır. Bu hususta işçi sendikasının muvafakati aranmaz. Dayanışma aidatı ödemek suretiyle toplu iş sözleşmesinden yararlanma talep tarihinden geçerlidir…” şeklindedir.
Büyükşehir Belediyesi Sınırları İçerisinde İlçe Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun, Geçici 2.Maddesi 4. fıkrası “… Bu Kanun uyarınca mahalleye veya köye dönüşen belediyelerin personel devri, 10/7/2004 tarihli ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Kanununun ek 2 nci maddesinin ikinci ve üçüncü fıkralarına göre yapılır…” şeklindedir.
Büyükşehir Belediyesi Kanunu Ek 2. maddesi 2. vc 3. fıkrası “ …Bu maddenin birinci fıkrasında belirtilen hizmet alanlarında Devlet memuru olarak çalışmakta olanlar kadrolarıyla birlikte, 5393 sayılı Belediye Kanununun 49 uncu maddesinin üçüncü fıkrasına göre sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlar ise bu şekilde çalışmalarına esas teşkil eden kadrolar ile birlikte büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir. Devredilen personelin aylık, ek gösterge, her türlü zam ve tazminatları ile diğer mali haklarının ödenmeye devam olunması, atanma ve kadro unvanlarının yeniden düzenlenmesinde 5393 sayılı Kanunun 50 nci maddesi hükümleri uygulanır.
Bu maddenin birinci fıkrasında belirlilen hizmet alanlarında ilgili mevzuatı uyarınca ihdası ya da vizesi yapılmış sürekli işçi kadrolarında veya geçici iş pozisyonlarında 4857 sayılı İş Kanununa göre çalışmakta olanlar ise mevcut kadro ve pozisyonları ile birlikte büyükşehir belediyesine veya ilgili bağlı kuruluşuna devredilir. Devredilen işçilerin ücret ile diğer mali ve sosyal hakları, devir işleminden önce haklarında uygulanmakta olan toplu iş sözleşmesi veya bireysel iş sözleşmesi hükümlerine göre belirlenmeye devam olunur. Pozisyon değişikliği hali dahil yapılacak bu devir işlemi, ücret ile diğer mali ve sosyal haklarda değişiklik yapılmasına hak kazandırmaz ve başka bir toplu iş sözleşmesinin uygulanmasını isteme hakkını vermez. Devir işleminden sonra yapılacak toplu iş sözleşmelerine ise bu işçilerin mevcut ücret ile diğer mali haklarında diğer işçiler için kararlaştırılacak artış oranı veya miktarını geçecek şekilde artış öngören ya da diğer işçilerden farklı yeni mali ve sosyal haklar verilmesini sağlayacak hükümler konulamaz…” şeklindedir.
Somut olayda davacının Toplu İş Sözleşmesi Tiden yararlanıp yararlanmayacağı hususu bu yasal düzenlemeler uyannea değerlendirilecektir. Bununla birlikte, toplu İş sözleşmesi hakkı Anayasa’nın 53. maddesinde ve sendikaya üye olma özgürlüğü Anayasa’nın 51. maddesinde ifadesini bulan haklar olup, ilgili yasaların Anayasal Toplu İş Sözleşmesi hakkından mahrum bırakılacak şekilde yorumlanması amaca aykırı olacaktır.
Öte yandan, 14.08.1951 tarihli Resmî Gazeteıde yayımlanarak yürürlüğe giren Uluslararası Çalışma Teşkilatının (ILO), Teşkilatlanma ve Kollcktif Müzakere Hakkı Prensiplerinin Uygulanmasına Müteallik 98 Sayılı Sözleşmenin 1/1 maddesi; işçilerin çalışma hususunda sendika hürriyetine halel getirmeye matuf her türlü fark gözetici harekete karşı tam bir himayeden yararlanacaklarını hükme bağlamıştır.
Anayasa’nın 90. maddesinin 6. bendinde: “Usulüne göre yürürlüğe konmuş milletlerarası antlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasa’ya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz.” hükmü yer almaktadır. Uluslararası sözleşmeler konusunda Anayasa’ya uygunluk denetimi yolunun kapalı tutulması bu sözleşmelere yasalardan daha ayrıcalıklı, daha üstün bir durum kazandırmaktadır.
Uluslararası sözleşme hükümleri ve mevzuattaki hukuki düzenlemeler Anayasa’nın 10. maddesi ile birlikte yorumlandığında, çalışanlar arasında Anayasa’nın 51. ve 53. maddelerinde düzenlenen sendikalaşma vc toplu sözleşme haklarının kullanılması bakımından ayrım gözeterek uygulama yapmak eşitlik ilkesini aykırı olacaktır.
Anayasa ve başta İLO sözleşmeleri olmak üzere uluslararası sözleşmeler tarafından tanınmış ve güvence altına alınmış kollektif özgürlüklerin K.Belediyesi’nden 5747 Sayılı Yasa uyarınca davalı B.Bclcdiyesi’ne devredilen çalışan personel bakımından da dikkate alınması ve bu haktan yararlandırılmaları gerekir.
Açıklanan nedenlerle, TİSGLK’nun 9.maddesi uyarınca davalı işyerinde TİS düzenleme yetkisi bulunan sendikaya üye olduğu işverene bildirildiği tarihten itibaren işyerinde yürürlükte bulunan TİS hükümlerinden yararlandırılması gerekmektedir.
Mahkeme’nin davacının 01/03/2008-28/02/2010 yürürlük süreli Toplu İş Sözleşmesi Tiden yararlandırılmaması gerektiği yönündeki hükmü bu nedenle hatalıdır.
Davacının istekleri dosya kapsamı itibari ile değerlendirmeye tabi tutularak elde edilecek sonuca göre karar verilmelidir
9. HD. 2011/13638 E. 2012/7044 K. 06.03.2012

…Davacı, davalı Şirkete ait işyerinde gazeteci olarak 01.03.1987-31.01.2010 tarihleri arasında çalıştığını, bu çalışmanın 01.02.1997- 31.12.2009 tarihleri arasındaki döneminde ise Londra muhabiri olarak görev yaptığını, ancak bu döneme ilişkin bazı haklarının imzalanan bireysel iş sözleşmesi ile TİS’e aykırı olarak ya kısmen ya da tamamen ödenmediğini ileri sürerek, ücret farkı alacağı ve %5 fazlalığını, fazla çalışma ücreti ile %5 fazlalığını, ulusal bayram genel tatil ücretini, hafta tatili ücretini, eşya nakil parasını, kira, elektrik, su ve ısınma giderleri ile TİS ile sağlanıp söz konusu dönemde faydalandırılmayan bir kısım haklar karşılığının tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, davanın reddini talep etmiştir.
Mahkeme, toplanan kanıtlar ve bilirkişi raporuna dayanarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Taraflar arasında davacının, davalı Şirkette çalışmakta iken Londra muhabiri olarak görevlendirildiği 01.02.1997- 31.12.2009 tarihleri arasındaki dönemde yürürlükte bulunan ilgili toplu iş sözleşmelerinden faydalanıp faydalanamayacağı hususu uyuşmazlık konusudur.
Davacı, uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan TİS den faydalanması gerektiğini iddia etmiş; davalı ise davacının yurtdışında çalıştığından bu yerin TİS kapsamındaki işyeri olarak kabul edilemeyeceği gibi, bu dönemde sendika aidatını da ödemediğinden TİS den yararlanamayacağını savunmuştur.
Mahkemece, davacının yurtdışında görev yaptığı dönemde tarafı olduğu Sendikaya üyelik veya dayanışma aidatı ödemediği gibi, yurtdışı hizmet sözleşmesinde dc bu görev süresince TİS’den yaralanabileceğine ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gerekçesiyle davacının TİS’den kaynaklanan taleplerinin reddine karar verilmiştir.
Taraflar arasında davacının ihtilaflı dönemde TİS in tarafı olan Sendikaya üyeliğinin bulunup bulunmadığı konusunda uyuşmazlık olmadığı gibi, üyelik olgusu Mahkemenin de kabulündedir.
Evleviyctlc, davacının üyelik yahut dayanışma aidatını ödeyip ödememesinin TİS’den yararlanmaya etkili olup olmadığının tartışılması gerekir ki, uyuşmazlık konusu dönemde yürürlükte bulunan 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9 uncu maddesinde TİS den yararlanmanın koşulları düzenlenmiş olup, burada kural olarak toplu iş sözleşmesinin imzalanması tarihinde taraf sendikaya üye olanların yürürlük tarihinden itibaren yararlanacağı hüküm altına alınmış, ayrıca takip eden fıkrada ise toplu iş sözleşmesinin yürürlükte olup da tarafı olan sendikaya üyeliğin bulunmadığı durumlarda dayanışma aidatı ödemek suretiyle faydalanma halleri sıralanmıştır.
Ayrıca dosyada yer alan TİS hükümlerine göre sendika aidatını ödeme yükümlülüğü işverene ait olup, aksi halde yani işverence bu yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde bu durumun işçi aleyhine yorumlanması mümkün değildir.
Buna bağlı olarak; uyuşmazlık konusu dönemde toplu iş sözleşmesinin tarafı Sendikaya üye olan davacının bu dönemde TİS den faydalanması gerekli olup, aksi yöndeki Mahkeme gerekçesi hukuken isabetli değildir.
Öte yandan, Mahkemece taraflar arasında imzalanan yurtdışı hizmet sözleşmesinde bu dönemde davacının TİS den faydalanacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmediği gerekçesine dayanılmışsa da; 2822 sayılı Kanun’un 6 inci maddesindeki, “Toplu iş sözleşmesinde aksi belirtilmedikçe hizmet akitleri toplu iş sözleşmesine aykırı olamaz. Hizmet akitlerinin toplu iş sözleşmesine aykırı hükümlerinin yerini toplu iş sözleşmesindeki hükümler alır. Hizmet akdinde düzenlenmeyen hususlarda toplu iş sözleşmesindeki hükümler uygulanır. Toplu iş sözleşmesinde hizmet akitlerine aykırı hükümlerin bulunması halinde hizmet akdinin işçi lehindeki hükümleri geçerlidir.” yönündeki düzenleme ile dosya kapsamında yer alan TİSTcrdcki bireysel anlaşmaların TİS’in tanıdığı hakları azaltıcı, kısıtlayıcı ve bozucu şartları ihtiva etmeyeceği yönünde kurala yer verilmesi karşısında isabetli değildir.
Belirtilen sebeplerle; Mahkemece mer’î mevzuat hükümlerine göre davacının uyuşmazlık konusu dönemde TİS den yararlanacak işçi olarak kabul edilip bu yöndeki taleplerinin değerlendirilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile bu taleplerinin reddine karar verilmesi yerinde değildir.
9.HD 2012/26850 E. 2014/26263 K. 11.09.2014

…Davacı 2001 ve 2002 yılı yıllık izinlerini kullanmadığını belirterek izin karşılığı ücretlerinin ödenmesini istemiştir. Davacının 2001 ve 2002 yılı izinlerini tam olarak kullanmadığı ve ücretlerinin ödenmediği davalının da kabul ündedir.
Mahkemece bilirkişi incelemesi yaptırılmış olup, bilirkişi davacının 1996 tarihinde sendikaya üye olduğunu belirterek bu tarihe kadar olan izin ücretlerini TİS’e göre değil, yürürlükte bulunan 1475 Sayılı İş Kanununa göre hesaplamıştır. Mahkemece de bu rapor esas alınarak karar verilmiştir. Davacı ise, davalı belediyenin 1990-1996 yılları arasında geçerli olan TİSTere göre davacıya izin kullandırdığını beyan ederek rapora itiraz etmiştir. Bilirkişi ek raporunda, davacının 07.10.1996 tarihinde sendikaya üye olduğunu, dosya kapsamından davacının dayanışma aidatı ödediğine dair herhangi bir veriye rastlamadığını belirterek önceki raporunda değişiklik yapmamıştır.
Mahkemece davacının dayanışma aidatı ödeyip ödemediğine dair her hangi bir araştırma yapılmamıştır.
Mahkemece davacının, 1990-1996 yılları arasında davalı işveren ile TİS imzalayan sendikaya dayanışma aidatı ödeyip ödemediğinin tespiti için ilgili yıllara ait dönem bordroları getirtilmeli, davacının dayanışma aidatı ödeyip ödemediği araştırılmalı, davacı dayanışma aidatı ödemiş ise bu tarihten itibaren yıllık izinleri, davacı talebi de dikkate alınarak dönem TİS’ine göre hesaplanmalı ve davacı talebi hakkında bir karar verilmelidir.
Saptanan bu durum karşısında ve yukarıda açıklanan maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulduğunda davacının talebi hakkında eksik incelemeye dayalı karar verilmesi isabetsizdir.
9. HD. 2009/45454 E. 2012/6918 K. 05.03.2012

…Somut olayda TİS 44. maddesinde 3. altı ay zammının 15.02.2007- 14.08.2007 arası için % 5 oranında uygulanacağı düzenlenmiştir.3.altı aylık ücret zammının başlangıç tarihi 15.02.2007 olup davacının dayanışma aidatı ödeyerek toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için işverene müracaat tarihi olan 18.06.2007 arasındaki şiire 123 gündür. 3. altı aylık zammın uygulanma dönemi ise 180 gündür. Geri kalan gün sayısı ise 57 dir.
Bilirkişi raporunda 57 gün x % 5 ücret zammı / 180 gün hesabıyla zam oranının 1.58 olduğu belirlenmiştir.
Hizmct-lş Scndikasınca işverene gönderilen yazıda da 18.06.2007 tarihinden sonra dayanışma aidatı dilekçesi veren işçilere kıstelyevmli olarak % 1.66 oranı üzerinden zam yapılması gerektiği ifade edilmiştir.
Davalı işveren tarafından da haziran 2007 den itibaren davacının yevmiyesine % 1.66 oranında zaın uygulamak suretiyle ücretini ödemiştir.
Toplu iş sözleşmesinin 3.maddesinin 2.bendindeki düzenleme, 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev vc Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinin 2., 3. ve 4. fıkralarındaki düzenlemelerle uyumlu olup davacının toplu iş sözleşmesinden yararlanmak için müracaat ettiği tarihten geriye yürür biçimde yararlanması söz konusu olamaz. Toplu iş sözleşmesinde ki dayanışma aidatı ödeyerek yararlanmak isteyenlerin sözleşmenin yürürlük tarihi ile dayanışma dilekçesini verdikleri tarih arasında geçen süre kadar eksik oranda yararlanacağı yönündeki ifade ile amaçlanan budur.
İşverenin kıstelyevm olarak zam oranını uygulaması toplu iş sözleşmesinin 3/2.maddesindeki düzenlemeye uygun olup kıstelyevm olarak yapılan hesaplamaya göre davacının fark ücret alacağı bulunmamaktadır.
Davanın reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2009/9604 E. 2011/9533 K. 31.03.2011

…2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi Grev ve Lokavt Kanunu’nun 9. maddesinde toplu iş sözleşmesinin tarafı olan işçi sendikasına üye olanların toplu iş sözleşmesinden yararlanabileceği kurala bağlanmıştır. Aynı hükme göre, imza tarihinde üye olanlar toplu iş sözleşmesinin yürürlüğe girdiği tarihten, imza tarihinden sona üye olanlar ise üyeliklerin taraf sendikası tarafından bildirildiği tarihten itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlanırlar.
Yürürlükte olan bir toplu iş sözleşmesinden dayanışma aidatı ödenmesi koşuluyla yararlanmada, yasada ifadesini bulmuştur. Dayanışma aidatı ödeme suretiyle yararlanma talep tarihinden itibaren geçerlidir.
Somut olayda davacı yıllık izin ücreti isteğinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1977 yılından itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilerek anılan alacak belirlenmiştir. Ancak davacının dayanışma aidatı ödemek için başvurduğu tarih 1.3.1990 dır.
Bu nedenle davacının daha önce toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak gerekirse ck rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2008/25193 L. 2010/12048 K. 03.05.2010

…Somut olayda davacı yıllık izin ücreti isteğinde bulunmuştur. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacının 1982 yılından itibaren toplu iş sözleşmesinden yararlandığı kabul edilerek anılan alacak belirlenmiştir. Ancak davacının dayanışma aidatı ödemek için başvurduğu tarih 1.3.1990 dır. Bu nedenle davacının daha önce toplu iş sözleşmesinden yararlanma koşullarının oluşup oluşmadığının araştırılarak sonucuna göre gerekirse ek rapor alınarak hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalıdır.
9. HD. 2008/12061 E. 2009/31525 K. 13.11.2009

…Somut olayda işyerinde uygulanan toplu iş sözleşmesinin 13 maddesinde sendika baştemsilcisinin işten çıkarılamayacağı, işleri ve işyerlerinin değiştirilemeyeceği bu hükme aykırı hareket etme halinde 24 aylık ücreti tutarında tazminat ödeneceği düzenlenmiştir.
Davacı görev yerinin baştemsilci olduğu sırada değiştirildiği için anılan tazminatı hak kazanmıştır. Ancak sözkonusu alacağın cezai şart niteliğinde olduğu, davacının bir yılı aşkın bir süre sessiz kalıp istekte bulunmadığı gibi hususlar dikkate alınarak Borçlar Kanunu 16l/son maddeye göre takdiri indirim yapılmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2008/16232 E. 2010/1576 K. 29/01/2010