Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

PRİM BORCU NEDENİYLE YAPILAN ÖDEME EMİRLERİNİN İPTALİ

PRİM BORCU NEDENİYLE YAPILAN ÖDEME EMİRLERİNİN İPTALİ

10. Hukuk Dairesi 2010/12086 E., 2010/14362 K.
Yönetim Kurulunda yer aldıkları şirketin taşeronu konumunda olduğu ileri sürülen şirkete ait prim borçları nedeniyle tebliğ edilen ödeme emirlerinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; ilâmda yazılı nedenlerle davanın reddine ilişkin hükmün süresi içinde duruşmalı olarak temyizen incelenmesi taraflar Avukatlarınca istenilmesi ve davacılar Avukatınca da duruşma talep edilmesi üzerine, dosya incelenerek, işin duruşmaya tâbi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 26/10/2010 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmiştir. Duruşma günü davacılar adlarına Av.Hasan Beyaz ile karşı taraf adına Av.Muammer Gökçöl geldiler. Duruşmaya başlandı. Hazır bulunan Avukat/lar/ın sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı günde Tetkik Hâkimi Ercan Turan tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Davacılar, yönetim kurulunda bulundukları E… Turizm ve Seyahat San. ve Tic. A.Ş. ile D… Tur. İşl. Tic. ve San. A.Ş. arasında alt işverenlik ilişkisi bulunmadığını belirtip; D… Tur. İşl. Tic. ve San. A.Ş. prim borçlarının yeniden yapılandırılmasına ilişkin başvuruya muvafakat dilekçesinde şirketleri adına atılan imza ve basılan kaşenin de sahteliğini ileri sürmüştür.
Mahkemece, davacıların 506 sayılı Yasanın 87. maddesi anlamında sorumluluk gerektirir ilişki bulunmadığına ilişkin iddiaları üzerinde durulmayıp; salt yapılandırma dilekçesinde D… Tur. İşl. Tic. ve San. A.Ş.’nin taşeron olarak belirtildiği gerekçesinden hareketle sonuca varılmıştır.
Davacıların, 506 sayılı Yasanın 87. maddesi koşullarının bulunmadığı yönündeki iddiaları üzerinde durularak; Sosyal Güvenlik Kurumu’ndaki işyeri dosyası tüm içeriğiyle getirtilip, asıl işveren – alt işveren ilişkisinin varlığını ortaya koyacak kanıtlar toplanarak, davacıların sahte yapılandırma belgesi düzenlendiği yönündeki itirazları üzerinde de durularak, 506 sayılı Yasanın 87. maddesi koşullarının oluşup oluşmadığının, çelişkiden uzak biçimde ortaya konulması gereğinin gözetilmemiş olması;
2-506 Sayılı Yasanın 80. maddesinde 3917 sayılı yasayla yapılan değişiklik uyarınca, Kurumun süresi içerisinde ödenmeyen prim ve diğer alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasa hükümlerinin uygulanması gereği öngörülmüş; 3917 sayılı Yasayla yapılan bu değişiklik aynı Yasanın 8. maddesi hükmüne göre, 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe girmiş; daha sonra, 24.6.2004 tarih, 5198 sayılı Yasayla aynı maddede yapılan değişiklik sonucunda, Kurum alacaklarının tahsilinde 6183 sayılı Yasanın 102. maddesinin de uygulanma olanağı bulunmadığı düzenlemesi getirilmiş ve düzenleme 06.7.2004 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu durumda, zamanaşımı süresi bakımından 3917 sayılı Yasanın yürürlüğe girdiği 08.12.1993 tarihinden önceki dönemle, 5198 sayılı Yasanın yürürlüğü sonrasına ilişkin prim ve gecikme zamları Yönünden, Sosyal Güvenlik Kurumu’nun alacak hakkı, Borçlar Kanunu’nun 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Giderek, zamanaşımının başlangıç tarihi ise, yine, Borçlar Kanunu’nun 128. maddesi gereğince alacağın muaccel olduğu tarihtir ve zamanaşımının kesilmesi ve durdurulmasına ilişkin Borçlar Kanunu’nun 132. ve ardından gelen maddeleri de burada aynen geçerlidir. 08.12.1993 tarihinde yürürlüğe giren, 3917 sayılı Yasanın getirdiği düzenlemenin geçerli olduğu döneme ilişkin prim ve gecikme zammı alacakları yönünden ise, 6183 sayılı Yasanın zamanaşımına ilişkin 102. ve ardından gelen maddeleri geçerlidir. Bu yönde 102. madde hükmüne göre zamanaşımı süresi 5 yıl olup, zamanaşımı süresinin başlangıcı ise, alacağın vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden yıl başıdır.
Davacılara 22.04.2009 tarihinde tebliğ edilen ödeme emirlerine konu prim borcu, karar gerekçesindeki yazımdan farklı olarak, 2003 yılı 7, 8, 9,10,11 ve 12. ayları ile 2004 yılı birinci ayına ilişkindir. 2003 yılı 7-11. aylarına ilişkin prim borçları yönünden, davacılar veya müteselsil borçlular hakkında 6183 sayılı Yasanın 103 ve 104. maddeleri uyarınca zamanaşımını kesen veya durduran bir işlemin gerçekleşmediğinin belirlenmesi halinde, zamanaşımı iddiasına değer verilmesi zorunluluğu bulunduğu halde bu yönde herhangi bir inceleme yapılmamış olması;
3-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 168. maddesinde, “Türkiye Barolar Birliği Yönetim Kurulunca, baro yönetim kurullarının teklifleri de göz önüne alınmak suretiyle uygulanacak tarife o yılın Ekim ayı sonuna kadar hazırlanarak Adalet Bakanlığına gönderilir. (Ek cümle:16.06.2009 – 5904 S.K./35.mad) Şu kadar ki hazırlanan tarifede; genel bütçeye, il özel idareleri, belediye ve köylere ait vergi, resim, harç ve benzeri mali yükümlülükler ve bunların zam ve cezaları ile tarifelere ilişkin davalar ve 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanunun uygulanmasından doğan her türlü davalar için avukatlık ücreti tutarı maktu olarak belirlenir.
Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır.” düzenlemesi yer almakta olup; açık yasal düzenleme karşısında, 6183 sayılı Yasanın uygulanmasından kaynaklanan davada, mahkeme için öngörülen maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gereğinin gözetilmemiş olması;
4-6183 sayılı yasanın 58. maddesi, “İtirazında tamamen veya kısmen haksız çıkan borçludan, hakkındaki itirazın reddolunduğu miktardaki amme alacağı %10 zamla tahsil edilir.” Düzenlemesini içermekte olup; davacının itirazının reddine karar verildiği halde, kurumun yanıt dilekçesinde de dile getirilen bu istem yönünden hüküm kurulmamış olması; usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davacılar avukatı yararına takdir edilen 750,00 lira duruşma avukatlık parasının davalıya, davalı avukatı yararına takdir edilen 750,00 lira duruşma avukatlık parasının davacılara yükletilmesine, temyiz harcının istek hâlinde davacılara iadesine, 26.10.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.