NİTELİKLİ DOLANDIRICILIK SUÇUNDA PARA CEZASININ HESABINDA FAİZ UYGULANAMAZ
YARGITAY 11 . CD.
Esas No : 2021/19968
Karar No : 2023/2343
Katılan vekilinin temyizi yönünden yüzüne karşı verilen hükümlere ilişkin karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu’nun (1412 sayılı Kanun) 310 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirlenen bir haftalık kanunî süre geçtikten sonra 31.07.2015 tarihinde temyiz talebinde bulunduğu, hükümlerin 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesinin birinci fıkrası gereği re’sen temyize de tabi olmadığı,
Sanık müdafiinin temyizi yönünden ise sanık hakkında kurulan hükümlerin; karar tarihi itibarıyla 6723 sayılı Kanun’un 33 üncü maddesiyle değişik 5320 sayılı Kanun’un 8 inci maddesi gereği yürürlükte bulunan 1412 sayılı Kanun’un 305 inci maddesi gereği temyiz edilebilir oldukları, karar tarihinde yürürlükte bulunan 5271 sayılı Kanun’un 260 ıncı maddesinin birinci fıkrası gereği temyiz eden sanık müdafiinin hükümleri temyize hak ve yetkisinin bulunduğu, 1412 sayılı Kanun’un 310 uncu maddesi gereği temyiz isteğinin süresinde olduğu, aynı Kanun’un 317 nci maddesi gereği temyiz isteğinin reddini gerektirir bir durumun bulunmadığı,
Yapılan ön inceleme neticesinde tespit edilmekle, gereği düşünüldü:
I. HUKUKÎ SÜREÇ
1. Hatay Cumhuriyet Başsavcılığının 15.09.2014 tarihli ve 2014/385 sayılı iddianamesi ile;
a) Nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi,
b) Resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi,
Uyarınca Hatay Ağır Ceza Mahkemesine kamu davası açılmıştır.
2. Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/301 Esas, 2015/145 Karar sayılı kararı ile ;
a) Nitelikli dolandırıcılık suçundan 5237 sayılı Kanunun 158 inci maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası , 52 nci fıkrasının ikinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezası ve 14.900,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarının uygulanmasına,
b) Resmi belgede sahtecilik suçundan 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası, 43 üncü maddesinin ikinci fıkrası, 62 nci maddesinin birinci fıkrası ve 53 üncü maddesi uyarınca 2 yıl 1 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluklarının uygulanmasına,
Karar verilmiştir.
3. Tebliğnamede, katılan vekilinin yasal süresinden sonra olan temyizi bakımından ret, sanık müdafiinin temyizi bakımından ise 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi gerektiğine işaret edilerek onama yönünde görüş bildirilmiştir.
II. TEMYİZ SEBEPLERİ
1. Katılan vekilinin temyizi, sanığa verilen cezaların az olduğuna ve vekalet ücretine hükmedilmesi gerektiğine ilişkindir.
2. Sanık müdafiinin temyizi, suça konu sahte reçetelerin doktorlar tarafından hastanın muayenesi neticesinde düzenlenmesi gerektiğinden gerçek olduğuna, hastanın bu reçetelerdeki ilaçları alarak kullandığına, reçetelerin sahteliğinin araştırılması gerektiğine, reçetelerin yazıldığı eczanelerin kurum zararını soruşturma evresinde gidermeleri nedeniyle hakkında ödeme tahakkuk ettirilmeyen sanık hakkında 5237 sayılı Kanun’un 168 inci maddesinin birinci fıkrasının tatbik edilmesi gerektiğine ilişkindir.
III. OLAY VE OLGULAR
1. Mağdur Doğa Zignec’ın 2006 yılından itibaren felçli ve yatalak hasta olduğu, mağdurun ölen eşinden dolayı sağlık güvencesinin bulunduğu, mağdurun sağlık karnesi ve kimliğini eczacı kalfası olan sanığa ilaçlarını temin etmesi için verdiği, 2010 yılında düşerek yaralanan mağdurun oğlu tanık G. Y. ile birlikte eczaneye ilaç almak için geldiğinde şeker hastası olmamasına rağmen adına çok sayıda insülin ve hastalığı ile ilgisi olmayan başka ilaçların sağlık karnesi kullanılarak Sosyal Güvenlik Kurumuna fatura edildiğini öğrenerek 04.08.2010 tarihinde şikayetçi olduğu anlaşılmıştır.
2. Sosyal Güvenlik Kurumunun 09.01.2012 tarihli raporuna göre; mağdur ve oğlunun beyanının doğru olduğu, zira 27.11.2008 ila 13.07.2010 tarihleri arasında mağdurun hastalığı ile ilgisi bulunmayan ve mağdurun alıp kullanmadığı 13 adet reçetedeki ilaçların mağdur tarafından kullanılmış gibi kurumlarına fatura edilerek 5.913,33 TL tutarında menfaat sağlandığı bildirilmiştir.
3. Mağdur ve oğlu tanık G.Y. sanığın kendilerine fakir insanların bazı ilaçlarını bu şekilde mağdurun sağlık karnesini kullanarak yazdırdığı yönünde beyanda bulunduğunu belirtmişlerdir.
4. Katılan kurumun 19.02.2015 tarihli cevabi yazısına göre on üç adet farklı reçetenin üç ayrı eczane tarafından kurumlarına fatura edildiği, usulsüz reçeteden dolayı sadece iki eczanenin yasada öngürülen cezai şartı ödediği, AAAAA Eczanesinin ise cezai şartı da ödemediği anlaşılmıştır.
5. Mahkemece suça konu farklı sağlık kuruluşları ve farklı doktor imzalarını içeren on üç adet reçetenin gözlemlendiği, özelliklerinin duruşma tutanağına yazıldığı ve aldatma niteliklerine sahip olduklarının tespit edildiği anlaşılmıştır.
6. Kovuşturma evresinde 10.04.2015 tarihli duruşmada sanık müdafiinin reçeteleri tanzim eden doktorların dinlenilmesi, katılan vekilinin ise reçetelerin arkasındaki ilaçların teslim alındığına dair yazı ve imzaların sanık, mağdur ve mağdurun oğlu tanığa ait olup olmadığı hususunda inceleme yapılmasını talep ettikleri, Mahkemesince uzun zamana yayılmış reçetelerin mağdurun sağlık karnesi ve kimliği kullanılarak farklı hekimlere yazdırıldığı, bu durumun zaman zaman mutad uygulama olduğu, mağdurun yatalak ve felçli olması nedeniyle eczaneye gidip imza atıp ilaçları almadığının sabit olduğu, nitekim sanığın ilk beyanında reçetelerdeki ilaçların alındığına dair yazı ve imzaların kendisine ait olduğunu da ikrar ettiği gibi yazılan ilaçların mağdurun hastalığıyla ilgisinin bulunmadığı, hastalık verileriyle net bir şekilde sabit olduğundan bu yöndeki taleplerin reddine karar verilerek, sanık hakkında zincirleme şekilde resmi belgede sahtecilik ve zincirleme şekilde nitelikli dolandırıcılık suçlarından mahkumiyet hükümleri kurulmuştur.
IV. GEREKÇE
A. Sanık Adnan N. Hakkındaki Mahkumiyet Hükümlerine Yönelik Katılan Vekilinin Temyizi Bakımından
Ön inceleme bölümünün ilk paragrafında belirtildiği üzere katılan vekilinin temyiz isteğinin yasal süresinden sonra olduğu anlaşılmakla katılan vekilinin temyiz isteğinin reddine karar verilmesi gerektiği anlaşılmıştır.
B. Sanık Adnan N. Hakkındaki Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Sanık Müdafiinin Temyizi Bakımından
1. Suça konu son reçetenin 13.07.2010 tarihinde eczaneye ibraz edilerek katılan kurumdan haksız menfaat temin edilmesi nedeniyle gerekçeli karar başlığında suç tarihinin ’’2012’’ yerine ’’13.07.2010 olarak değiştirilmesi mümkün görülmüştür.
2. 5237 sayılı Kanun’un 53 üncü maddesinin uygulanmasında, Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 Karar sayılı iptal kararının infaz aşamasında gözetilmesi mümkün görülmüştür.
3. Sanık müdafiinin temyizi yönünden, Olay ve Olgular Bölümünün 6 numaralı paragrafında belirtilen gerekçelerle taleplerin Mahkemesince reddedilmesinin yerinde olması ve aynı bölümün 4 numaralı paragrafında Sosyal Güvelik Kurumunun cevabi yazısı dikkate alındığında yasadan kaynaklanan cezai şartın ödenmesinin etkin pişmanlık hükümleri çerçevesinde değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu sebeplerle Mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik görülmemiştir.
4. Diğer temyiz sebepleri yönünden, yargılama sürecindeki işlemlerin usûl ve kanuna uygun olarak yapıldığı, aşamalarda ileri sürülen iddia ve savunmaların toplanan tüm delillerle birlikte gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, eylemin sanık tarafından gerçekleştirildiğinin saptandığı, vicdanî kanının dosya içindeki belge ve bilgilerle uyumlu olarak kesin verilere dayandırıldığı, eyleme uyan suç vasfı ile düzeltilen husus dışında yaptırımların doğru biçimde belirlendiği anlaşıldığından sanık müdafiinin yerinde görülmeyen temyiz sebepleri reddedilmiştir.
5. Yargıtay tarafından düzeltilmesi mümkün görülen haksız menfaatin on üç reçetenin katılan kuruma fatura edilmesi nedeniyle 5.913,33 TL olduğu göz ardı edilerek kurumun işlettiği yasal faizde hesaba katılmak suretiyle 7.165,87 TL olarak kabul edilip temel cezanın bu miktar üzerinden belirlenmesi suretiyle fazla ceza tayini, hüküm fıkrasında zincirleme suç hükümlerine ilişkin uygulama fıkrasının 5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin birinci fıkrası yerine ikinci fıkrası olarak ve para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin uygulama fıkrasının 5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin dördüncü fıkrası yerine ikinci fıkrası olarak hatalı gösterilmeleri hususlarının dışında bir hukuka aykırılık görülmemiştir.
C. Sanık Adnan N. Hakkındaki Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Sanık Müdafiinin Temyizi Bakımından
Sanığın yargılama konusu eylemi için 5237 sayılı Kanun’un 204 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca belirlenecek cezanın türü ve üst haddine göre aynı Kanun’un 66 ncı maddesinin birinci fıkrasının (e) bendi ve 67 nci maddesinin dördüncü fıkrası gereği 12 yıllık olağanüstü zamanaşımı süresinin öngörüldüğü ve zamanaşımının 13.07.2010 olan suç tarihinden temyiz inceleme gününe kadar gerçekleştiği anlaşılmıştır.
V. KARAR
A. Sanık Adnan N. Hakkındaki Mahkumiyet Hükümlerine Yönelik Katılan Vekilinin Temyizi Bakımından
Gerekçe bölümünde (A) bendinde açıklanan nedenle Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/301 Esas, 2015/145 Karar sayılı kararına yönelik katılan vekilinin temyiz isteğinin 1412 sayılı Kanun’un 317 nci maddesi gereği, Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle REDDİNE,
B. Sanık Adnan N. Hakkındaki Nitelikli Dolandırıcılık Suçundan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Sanık Müdafiinin Temyizi Bakımından
Gerekçe bölümünde (B) bendinin (5) numaralı paragrafında açıklanan nedenlerle Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/301 Esas, 2015/145 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün, 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesi gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesi gereği hüküm fıkrasında; haksız menfaat miktarına dayalı para cezasına ilişkin kısımlarda ’’7.165,87 TL’’, ’’14.332 TL’’, ’’716 gün’’, ’’716 GÜN’’, ’’895 GÜN’’, ’’745 GÜN’’, ’’14.900 TL’’ ibarelerinin çıkarılarak yerine sırasıyla ’’ 5.913,33 TL’’, ’’11.826,66 TL’’, ’’591 gün’’, ’’591 GÜN’’, ’’738 GÜN’’, ’’615 GÜN’’, ’’12.300,00 TL’’ ibarelerinin yazılması, zincirleme suç hükümlerinin uygulandığı bölümde ’’TCK’nın 43(2) maddesi’’ ibaresinin çıkarılarak yerine ’’5237 sayılı Kanun’un 43 üncü maddesinin 1 inci fıkrası’’ ibaresinin yazılması, para cezasının taksitlendirilmesine ilişkin bölümde ’’5237 SY. TCK 52(2) maddesi’’ ibaresinin çıkarılarak yerine ’’5237 sayılı Kanun’un 52 nci maddesinin 4 üncü fıkrası’’ ibaresinin yazılması suretiyle hükmün Tebliğname’ye uygun olarak, oy birliğiyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
C. Sanık Adnan N. Hakkındaki Resmi Belgede Sahtecilik Suçundan Mahkumiyet Hükmüne Yönelik Sanık Müdafiinin Temyizi Bakımından
Gerekçe bölümünde (C) bendinde açıklanan nedenle Hatay 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 27.05.2015 tarihli ve 2014/301 Esas, 2015/145 Karar sayılı kararına yönelik sanık müdafiinin temyiz isteği yerinde görüldüğünden hükmün 1412 sayılı Kanun’un 321 inci maddesinin birinci fıkrası gereği BOZULMASINA, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden aynı Kanun’un 322 nci maddesinin birinci fıkrasının (1) numaralı bendinin verdiği yetkiye dayanılarak sanık hakkındaki kamu davasının 5271 sayılı Kanun’un 223 üncü maddesinin sekizinci fıkrası gereği gerçekleşen olağanüstü zamanaşımı nedeniyle, Tebliğname’ye aykırı olarak, oy birliğiyle DÜŞMESİNE,
Dava dosyasının, Mahkemesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,
03.04.2023 tarihinde karar verildi.