Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair 02.10.1973 Tarihli La Haye Sözleşmesi

Nafaka Yükümlülüğüne Uygulanacak Kanuna Dair 02.10.1973 Tarihli La Haye Sözleşmesi

Bu sözleşme Türkiye tarafından 6.H.1980 tarihli 17152 sayılı Resmi Ga­zetede yayınlanan 2331 sayılı kanunla onaylandı.

Sözleşme metni 1.İl. 1983 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Sözleşme ile münhasıran nafaka yükümlülüğü konusundaki kanunlar ihtilafı düzenlenmiştir.

Bu sözleşme daha önce imzalanan ve onaylanarak yürürlüğe konulan ço­cuklara karşı nafaka mükellefiyetine uygulanacak kanuna dair 1956 tarihli La Haye sözleşmesinin yerini almıştır (Bkz. md. 18).

24.10.1956 tarihli önceki sözleşmeye taraf olan Devlet bu sözleşmede de taraf ise bu sözleşme değilse önceki sözleşme hükümleri uygulanır.

Sözleşme ile nesebi sahih olmayan bir çocuğa karşı nafaka yükümlülüğü de dahil, aile hısımlık, evlilik veya sıhriyet ilişkilerinden doğan nafaka yükümlülüklerine uygulanır.

Sözleşme hısımlık ilişkisinden doğan nafaka yükümlülüğünden söz etmiş­tir. Hısımlık soy bağı yanında sıhriyet (eşlerden birinin kan hısımları ile diğer eş arasındaki hukuki bağ) ilişkisine de dayanır.

Sözleşme münhasıran nafaka yükümlülüğü konusundaki kanunlar ihtilafım düzenlemektedir.

Buna göre sözleşme, nesebi sahih olmayan çocuklara karşı ana ve babanın nafaka yükümlülüğüne,

Evlilik içi nesepte (Düzgün nesepli çocuklavda) ana, babanın çocuğa karşı nafaka yükümlülüğüne,

Eşlerin birbirlerine karşı nafaka yükümlülüklerine, usul ve furuunun (üst soy ve alt soyun), erkek ve kız kardeşlerin birbirlerine karşı yardım yükümlü­lüklerine uygulanacaktır.

Sözleşmede bu nafaka yükümlülükleri konusunda “nafaka alacaklısının mutad meskeninin bulunduğu Devletin iç hukukunu” yetkili hukuk olarak tayin etmiştir.

Türkiye sözleşmeyi imzalarken civar hısımları ve sihri hısımlar arasındaki nafaka taleplerine uygulamamak hakkını saklı tutmuştur (Md. 14/1-2).

Türkiye ayrıca alacaklı ve borçlunun kendi vatandaşı olması ve borçlunun mutad meskeninin kendi ülkesinde bulunması hâlinde Türk Hukukunu uygula­mak konusunda çekince koymuştur.

Sözleşmede yer alan yetkili hukuka ilişkin genel kurala (Nafaka alacaklısı­nın mutad meskeni hukuku) ek olarak iki ayrı hukukun yetkisini de kabul etmiştir.

Bunlar tarafların müşterek milli hukuku ve Lex Fori (Hâkimin hukuku)’ dur.

Nafaka alacaklısının mutad meskeni hukukuna göre borçludan nafaka alı­namaması hâlinde tarafların müşterek Milli Hukukunun uygulanması kabul edilmiştir.

Bu hukuka göre de nafaka alınamaması hâlinde başvurulan merciin (hâki­min) hukukunun uygulanacağı öngörülmüştür (Md. 5 ve 6).