Müdafi Nedir? Yetkileri Nelerdir?
Şüpheli veya sanığın ceza muhakemesinde savunmasını yapan avukata müdafi denir (CMK m.2/1-c, YGİY m.4). Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir (CMK m.149/1). Ceza muhakemesinde avukatın müvekkilinin çıkarlarına ters düşmediği ölçüde maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına katkıda bulunma yükümlülüğünün varlığından dolayı şüpheli veya sanıkla avukatı arasındaki ilişki bir vekâlet ilişkisi olmayıp yardım ilişkisidir. Bu nedenle ceza muhakemesinde görev yapan avukata vekil değil müdafi denir. Şüpheli/sanık ve müdafi savunma makamını işgal eden ve birbirinden farklı hak ve yetkilere sahip iki süjedir. Bu nedenle kural olarak müdafi, müvekkili sanıktan ayrı bir savunma hazırlayabilir ve ondan ayrı olarak delil ikamesi talebinde bulunabilir. Bir avukatın ceza muhakemesinde işlem yapabilmesi için Yasada aksi belirtilmiş işlemler hariç sanıkla arasındaki ilişkiyi vekâletname ile ispat etmesi zorunlu değildir.
Müdafi, ceza soruşturmasını yürüten resmi organlar önünde şüpheli veya sanığı fiili veya hukuki açıdan korur ve işlemlerde hazır bulunarak muhakemenin usulüne uygun olarak gerçekleştirilmesini sağlar. Müdafiin varlığı, muhakemeye katılan diğer süjelerin karar ve işlemlerinde daha dikkatli davranmalarına neden olur. En azından önemli davalarda müdafiin katılımı olmaksızın adil, hukuk devletine yakışır bir muhakemeden söz edilemez. Bu nedenle müdafi hukuk devletine yakışır bir muhakemenin güvencesini teşkil eder. Müdafi, sanığın beraat etmesi veya hak ettiğinden daha çok ceza almaması için çaba göstererek maddi gerçeğe ulaşılmasına yardım eder.
Müdafi Olabilmenin Koşulları
Avukatlık mesleğini yapmaya yetkili olan herkes müdafi olarak ceza muhakemesinde görev alabilir. Avukatlık sıfatının kazanılabilmesi için gerekli koşullar şunlardır: 1)Türk vatandaşı olmak, 2)hukuk öğrenimi görmüş olmak, 3)avukatlık stajını bitirmiş olmak, 4) avukatlık sınavını başarmış olmak, 5)baro bölgesinde ikametgâhı bulunmak, 6)avukatlığa engel bir durumu olmamak (Av.K. m.3). Avukatlık mesleğini yapmaya yetkili olan herkes müdafi olarak ceza muhakemesinde görev alabilir.
Müdafilik Yapılamayan Hâller
Daha öncedendavaya hâkim, hakem, Cumhuriyet savcısı, bilirkişi veya memur olarak elkoymuş kişi,o davada müdafilik yapamaz. Bu tür bir işi reddetmek zorundadır (Av.K. m.38). Bir müdafi, yararları birbirine uygun olan birden çok şüpheli veya sanığın savunmasını üstlenebilir (CMK m.152). Ancak bunların çıkarları birbirine uygun olmalıdır. Örneğin, sanıklar birbirlerinin üstüne suç atıyorlarsa çıkarları çatışıyor demektir. Bir avukat, çıkarları çatışan birden fazla şüpheli veya sanığın müdafiliğini üstlenemez.
Müdafiin Görevlendirilmesi
Bir müdafi iki şekilde görev yapabilir: İhtiyari müdafi olarak veya zorunlu müdafi olarak. Müdafi aracılığıyla savunulma konusunda tercih yapma olanağının şüpheli veya sanığa bırakıldığı hâllerde görev yapan müdafie, ihtiyari müdafi denir. Şüpheli veya sanık, soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafiin yardımından yararlanabilir. Yani kendisini savunmak üzere bir veya birden fazla müdafii görevlendirebilir. Yasal temsilcisi varsa o da şüpheliye veya sanığa müdafi seçebilir (CMK m.149/1). Bu hâlde seçilmiş ihtiyari müdafi söz konusudur. Şüpheli, sanık veya yasal temsilcisi mali güçlerinin bulunmaması nedeniyle müdafi seçemiyorlarsa, şüpheli veya sanığın, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan etmesi üzerine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir (CMK m.150/1). Ancak bu görevlendirmeden önce ilgili adli makam şüpheli ve sanıktan kendisine bir müdafi seçmesini ister. Bunun üzerine şüpheli veya sanık müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse Baro’dan müdafi talep edilir. Bu müdafiin Baro tarafından görevlendirilmiş olması onu zorunlu müdafi hâline getirmez. Bu hâlde baro tarafından görevlendirilmiş ihtiyari müdafiden söz edilir. Belirtelim ki mali gücü bulunmayan şüpheli veya sanık, Baro tarafından kendisine müdafi görevlendirilmesi talebini savcıya, kolluğa, sorgu hâkimine veya mahkemeye bildirir. Bu makamlar, soruşturma ve kovuşturmanın yapıldığı yer barosundan müdafi görevlendirilmesi konusunda talepte bulunurlar (CMK m.156). Belirtelim ki şüpheli veya sanık bu adli makamlar önünde henüz bir işleme tabi tutulmamışsa baronun müdafi görevlendirmesi için Baro Adli Yardım Bürosuna başvurması gerekir (Av.K. m.176-179). Bu hâlde müdafi CMK hükümlerine göre değil Adli Yardım hükümlerine göre görevlendirilmelidir. Ancak uygulamada tüm talepler CMK servisince karşılanmaktadır.
Müdafiin görevlendirilmesi konusunda şüpheli veya sanığın iradesinin önem taşımadığı hâllerde görev yapan müdafie ise zorunlu müdafi denir. Yasa koyucu belli hâllerde şüpheli veya sanığın, isteği olmasa da müdafii bulunmasını emretmiştir. Bu hâllerde müdafiin işlemlerde hazır bulunması, adalet gereğidir. Şu hâllerde şüpheli ve sanığın bir mü- dafiinin bulunması yasa gereğince zorunludur: 1)Sanık/şüphelinin on sekiz yaşını doldurmamış olması, 2)sanık/şüphelinin sağır veya dilsiz olması, 3)sanık/şüphelinin kendisini savunamayacak derecede malul olması, 4)suçun alt sınırı beş yıldan fazla hapis cezasını gerektirmesi (CMK m.150), 5)sanık/şüpheli hakkında tutuklama talep edilmesi, 6)kaçak sanık hakkında duruşma yapılması (CMK m.247/4), 7)şüpheli/sanığın resmi bir kurumda kusur yeteneğinin araştırılması için gözlem altına alınması (CMK m.74/2). Bu hâllerde şüphelinin veya sanığın müdafii yoksa talebi aranmaksızın kendisine müdafi tayin edilir. Zorunlu müdafiliğin söz konusu olduğu bu hâllerde, şüpheli veya sanık veya yasal temsilcisi kendi isteğiyle bir müdafi seçmiş olabilir. Bu hâllerde görev yapan müdafi, şüpheli veya sanık veya onun yasal temsilcisi tarafından seçilmiş ve görevlendirilmiş olsa da adaletin selameti için zorunlu olarak görev yaptığından, seçilmiş zorunlu müdafi sıfatına sahiptir.
Zorunlu müdafiliğin söz konusu olduğu hâllerde çeşitli nedenlerle şüpheli, sanık veya yasal temsilcisi, bir müdafi seçmemiş olabilir. Bu hâlde, sanığın mali gücünün bulunup bulunmaması ve müdafi talep edilmiş olup olmaması dikkate alınmaksızın, ilgili adli makamın talebi üzerine baro tarafından bir müdafi görevlendirilir. Bu müdafi, baro tarafından görevlendirilmiş zorunlu müdafi sıfatını taşır. Zorunlu müdafilik hâllerinde, şüpheli veya sanığın veya yasal temsilcisinin iradesiyle şüpheli/sanık için zorunlu bir müdafi seçilmesi hâlinde baro tarafından ikinci bir müdafi atanamaz.
Görüldüğü üzere, zorunlu müdafilik ile müdafiin atanması farklı kavramlardır. Zorunlu savunma, yukarıda belirtildiği gibi müdafi bulunmasının sanığın iradesine bağlı olmamasını ifade eder. Buna karşılık, müdafiin atanması, müdafiin kimin tarafından seçileceği ile ilgilidir.
Barodan zorunlu müdafi görevlendirilmesini talep edecek olan makam da soruşturma evresinde, ifadeyi alan mercii (savcı ve kolluk) veya sorguyu yapan hâkimdir (CMK m.156/1-a). Kovuşturma evresinde ise mahkemedir (CMK m.156/1-b). Müdafi görevlendirilmesi istenecek olan baro, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapıldığı yer barosudur (CMK m.156/2). Şüpheli veya sanığın kendisinin sonradan müdafi seçmesi hâlinde baro tarafından görevlendirilen müdafiin görevi sona erer (CMK m.156/3).
Şüpheli ve sanığın, Baro tarafından görevlendirilen müdafii seçme hakkı bulunmamaktadır. Sanık, bu müdafiin belirli bir avukat olmasını talep etme hakkına da sahip değildir. Ancak sanık kendisine tayin edilen müdafiin görevini gereği gibi yapmadığını gösteren nedenler ileri sürerse mahkeme başkanının bunu dikkate alması ve baroya bildirmesi gerekir. Bu şekilde görevlendirilen müdafi ile sanık arasında vekâlet ilişkisi kurulmaz ve atanan müdafi görevini başka avukata devredemez. Ancak mahkeme başkanı, Baro tarafından atanan müdafiin görevini yapmaması hâlinde başka bir müdafi atanması için gereğini yapar.
Müdafiin Sayısı
Müdafi baro tarafından görevlendirilmişse birden fazla olamaz (CMK m.150). Buna karşılık şüpheli veya sanık veya onun yasal temsilcisi soruşturma ve kovuşturmanın her aşamasında bir veya birden fazla müdafii seçebilir (CMK m.149/1,189). Duruşmaya birden fazla müdafi aynı anda çıkabileceği gibi aralarında iş bölümü de yapabilirler (CMK m.189). Ancak yasa koyucu, soruşturma evresinde ifade almada müdafi sayısını “üç”le sınırlandırmıştır (CMK m.149/2). İfade alma dışındaki işlemlerde müdafi sayısına ilişkin bir sınırlama söz konusu değildir. Son olarak belirtmek gerekir ki; örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen suçlar bakımından yürütülen kovuşturmalarda, duruşmada en çok üç avukat hazır bulunabilir (CMK m.149/2).
Müdafiin Yetkileri
Müdafiin savunma görevini gerektiği gibi yerine getirebilmesi için şüpheli/sanık hakkın- daki suçlamayı, leh ve aleyhindeki tüm delilleri bilmesi gerekir. Bu nedenle müdafiin dosyayı inceleme sanıkla görüşme ve yazışma, hazır bulunma, soru sorma ve kanun yoluna başvurma yetkileri vardır.
Dosyayı İnceleme ve Örnek Alma Yetkisi
Müdafi, soruşturma evresinde dosya içeriğini inceleyebilir ve istediği belgelerin bir örneğini alabilir (m. 153/1). Bununla birlikte, müdafiin dosya içeriğini inceleme veya belgelerden örnek alma yetkisi, soruşturmanın amacını tehlikeye düşürebilecek ise Cumhuriyet savcısının istemi üzerine hakim kararıyla kısıtlanabilir. Bu karar ancak aşağıda sayılan suçlara ilişkin yürütülen soruşturmalarda verilebilir (CMK m.153/2):
- 29/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununda yer alan;
- Kasten öldürme (madde 81, 82, 83),
- Cinsel (aidin (birinci fıkra hariç, madde 102),
- Çocukların cinsel istismarı (madde 103),
- Uyuşturucu veya uyarıcı madde imal ve ticareti (madde 188),
- Suç işlemek amacıyla örgüt kurma (madde 220),
- Devletin Güvenliğine Karşı Suçlar (madde 302, 303, 304, 307, 308),
- Anayasal Dnzeve ve Bu Düzenin İşleyişine Karşı Suçlar (madde 309, 310, 311, 312,313,314, 315, 316),
- Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk (madde 326, 327, 328, 329, 330, 331, 336, 336, 336, 336, 337).
- 10/7/1953 tarihli ve 6136 sayılı Ateşli Silahlar ve Bıçaklar ile Diğer Aletler Hakkında Kanunda tanımlanan silah kaçakçılığı (madde 12) suçları.
- 19/10/2005 tarihli ve 5411 sayılı Bankacılık Kanununun 160 ıncı maddesinde tanımlanan zimmet suçu.
- 21/3/2007 tarihli ve 5607 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda tanımlanan suçlar.
Yakalanan kişinin veya şüphelinin ifadesini içeren tutanak ile bilirkişi raporları ve adı geçenlerin hazır bulunmaya yetkili oldukları diğer adli işlemlere ilişkin tutanaklar bakımından ise kısıtlama kararı getirilemez (CMK m.153/3). Dolayısıyla bu tür belgelerin müdafi tarafından incelenmesi, yukarıda sayılan suçlarla ilgili olarak kısıtlama getirildiğinde dahi engellenemez.
Müdafi, iddianamenin mahkeme tarafından kabul edildiği tarihten itibaren de dosya içeriğini ve muhafaza altına alınmış delilleri inceleyebilir; tüm tutanak ve belgelerin örneklerini harçsız olarak alabilir. Kovuşturma evresinde müdafiin dosyayı inceleme yetkisi hiç bir gerekçeyle kısıtlanamaz. Müdafiin soruşturma ve kovuşturma evresinde muhafaza altına alınmış delilleri nerede ve nasıl inceleyeceğine ilişkin Yasa’da açıklık bulunmamaktadır.
Dosyayı inceleyebilmek için müdafiin vekâletname ibraz etmesi gerekmez. Ancak vekâletname ibraz etmeyen müdafiin dosyadan fotokopi almasına izin verilmez. Müdafi, dosyayı stajyeri aracılığı ile de inceleyebilir veya fotokopisini aldırabilirir (Av.K. m.46/2). Kanımızca bu hâlde stajyer avukatın yanında staj yaptığını ve fotokopi almak istiyorsa avukatının vekâletnamesinin örneğini göstermelidir.
Dosyalar müdafi tarafından güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir (CMK m.38/A/2).
Şüpheli veya Sanıkla Görüşme ve Yazışma Yetkisi
Şüpheli veya sanık, vekâletname aranmaksızın müdafii ile her zaman ve konuşulanları başkalarının duyamayacağı bir ortamda görüşebilir. Bu kişilerin müdafii ile yazışmaları denetime tabi tutulamaz (CMK m.154).
Türk Ceza Kanununun İkinci Kitap Dördüncü Kısım Dördüncü, Beşinci, Altıncı ve Yedinci Bölümlerinde tanımlanan suçlar ve Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar ile örgüt faaliyeti çerçevesinde işlenen uyuşturucu ve uyarıcı madde imal ve ticareti suçları bakımından gözaltındaki şüphelinin müdafi ile görüşme hakkı Cumhuriyet savcısının istemi üzerine, hâkim kararıyla yirmi dört saat süreyle kısıtlanabilir; bu zaman zarfında ifade alınamaz.
Hazır Bulunma Yetkisi
Şüpheli veya sanık hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında müdafiin hukuki yardımından yararlanma hakkına sahiptir. Soruşturma evresinde savunmayı engellememek koşuluyla gizlilik ilkesi geçerli olduğundan müdafiin hangi işlemlerde hazır bulunabileceği yasa koyucu tarafından belirlenmiştir. Müdafiin, ifade ve sorguda (CMK m.149/3, CMK m.91/6,101/3), keşif işleminde, tanık ve bilirkişinin erken dinlenmesinde (CMK m.84), soruşturmayı geciktirmemek koşuluyla yer gösterme işlemi sırasında hazır bulunma yetkisi vardır (CMK m.85). Ayrıca, şüphelinin evi veya eşyasının aranması sırasında belge ve kâğıtlarına elkonulmuş ise sulh ceza hâkimi veya Cumhuriyet savcısı tarafından bu belgeler incelendiği sırada müdafiin de hazır bulunma yetkisi vardır (CMK m.122).
Kovuşturma evresinde, sanığın hazır bulunma hakkının ve görevinin bulunduğu her işlemde müdafiin de hazır bulunma yetkisi vardır. Sanık hazır bulunmasa da müdafi tüm oturumlarda hazır bulunma yetkisine sahiptir (CMK m.197). Bu nedenle müdafi de duruşmanın ilk oturumuna çağrılacak olan kişilerdendir (CMK m.175). İhtiyari müdafiin oturumlara gelmemesi, o oturumun yapılmasını engellemez. Ancak zorunlu müdafilik hâllerinde müdafiin duruşmada hazır bulunması şarttır (CMK m.188). Müdafiin mazeretsiz olarak duruşmaya gelmemesi veya duruşmayı terk etmesi halinde duruşmaya devam edilebilir.
Temyiz incelemesi sırasında Yargıtayda yapılan duruşmada müdafiin sanıkla birlikte veya sanık hazır olmaksızın bulunması mümkündür (1412 sayılı CMUK m.318/1; 5271 sayılı CMK m.299).
Doğrudan Doğruya Soru Sorma Yetkisi
Kural olarak, toplu mahkemelerde mahkeme başkanı veya tek hâkimli mahkemelerde hâkim, duruşmayı yönetir ve sanığı sorguya çeker; delillerin ikame edilmesini sağlar (CMK m.192). Dolayısıyla tanıkları dinler ve soru sorma işini yönetir. Ancak müdafiin, sanığa, ka- tılana, bilirkişilere ve duruşmaya çağrılmış diğer kişilere duruşma disiplinine uygun olarak araya mahkeme başkanı girmeden doğrudan soru yöneltme yetkisi kabul edilmiştir (CMK m.201/1). Kural olarak müdafii bulunmayan sanık bu haktan faydalanamaz.
Kanun Yoluna Başvurma Yetkisi
Seçilmiş ihtiyari müdafi, müvekkili şüpheli veya sanığın açık arzusuna aykırı olarak kanun yoluna başvuramaz. Diğer bir söyleyişle müdafii müvekkilinin arzusuna aykırı olmamak koşuluyla kanun yollarına başvurabilir (CMK m.261). Kanun yoluna başvurulduktan sonra bundan vazgeçilmesi, merci tarafından karar verilinceye kadar mümkündür. Müdafiin başvurudan vazgeçebilmesi, vekâletnamesinde bu hususta özel olarak yetkili kılınmış olmasına bağlıdır. Kanun yoluna başvurmak ve başvuruyu geri almak konusunda, iradi müdafi ile şüpheli veya sanığın iradesi çelişirse şüpheli veya sanığın iradesi geçerli olur. Ancak belirtelim ki kanun yoluna başvurmak veya başvurulan kanun yolundan vazgeçmek konusunda, şüpheli veya sanık ile zorunlu müdafiin iradesi çelişirse müdafiin iradesi geçerli sayılır (CMK m.266). Aynı kurallar suçtan zarar görenin vekili için de geçerlidir.
Müdafiin Ödevleri
Müdafiin Görevini Yerine Getirme Ödevi ve Bu Ödevi
Müdafi öncelikle yüklendiği savunma görevini, bu görevin önemine yaraşır biçimde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve sıfatının gerektirdiği saygı ve güvene yakışır biçimde davranmakla yükümlüdür (Av.K. m.34). Müdafiin maddi gerçeğin ortaya çıkartılmasına yardım etme ödevi, onun sınırlı bir adli organ olarak kamusal hizmet vermesinin doğal bir sonucudur. Görevini kurallara uygun olarak yapmayan müdafi hakkında Türk hukukunda, disiplin (Av.K. m.134) ve/veya adli soruşturma yapılabileceği gibi görevine son verilmesi de mümkündür.
Baro tarafından görevlendirilen zorunlu veya ihtiyari müdafi, 1)duruşmada hazır bulunmaz veya 2)vakitsiz olarak duruşmadan çekilir veya 3)görevini yerine getirmekten kaçınırsa hâkim veya mahkeme derhâl başka bir müdafi görevlendirilmesi için gerekli işlemi yapar (CMK m.150). Ancak belirtelim ki müdafiin duruşmaya gelmemesi geçici bir nedenden kaynaklanıyorsa mahkemenin yeni bir müdafiin görevlendirilmesi için işlem yapması yerine oturumu ertelemesi gerekir.
Ayrıca 149 uncu maddeye göre seçilen veya 150 nci maddeye göre görevlendirilen ve Türk Ceza Kanununun 220 ve 314 üncü maddesinde sayılan suçlar ile terör suçlarından şüpheli, sanık veya hükümlü olanların müdafilik veya vekillik görevini üstlenen avukat, hakkında bu fıkrada sayılan suçlar nedeniyle soruşturma ya da kovuşturma bulunması halinde müdafilik veya vekillik görevini üstlenmekten yasaklanabilir (CMK m.151/3)
Sır Saklama Ödevi
Müdafiler bu sıfatlarıyla şüpheli veya sanık veya yakınları hakkında öğrendiklerini saklamakla yükümlüdür (Av.K. m.36/1). Bu yükümlülüğün sonucu olarak müdafiler tanıklık yapmaya zorlanamaz. Sır sahibi izin verse dahi tanıklık yapmaktan çekinebilirler (CMK m.46/1).