Marka Nedir?
Hukuk sistemimizde, marka kavramı, marka hakkının kazanılması ve marka hakkı sahibine sağlanan korumaya ilişkin olarak “556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” hükümlerinden yararlanılmaktadır. 556 Sayılı Markaların Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Karamame’de markanın tanımına yer verilmemiş ancak KHK’nın 5.maddesinde “Markanın İçereceği İşaretler” düzenlenmiştir. Maddeye göre; “ marka, bir teşebbüsün mal veya hizmetlerini bir başka teşebbüsün mal veya hizmetlerinden ayırt etmeyi sağlaması koşuluyla, kişi adları dahil, özellikle sözcükler, şekiller, harfler, sayılar, malların biçimi veya ambalajları gibi çizimle göriintülenebilen veya benzer biçimde ifade edilebilen, baskı yoluyla yayınlanabilen ve çoğaltılabilen her türlü işaretleri içerir. Marka, mal veya ambalajı ile birlikte tescil ettirilebilir. Bu durumda mal veya ambalaj için inhisari bir hak sağlamaz. İnhisari bir hak sağlamayan bu tür unsurlar tescil belgesi üzerinde açıkça belirtilir”. Bu hüküm, marka kavramının içeriği bakımından yol gösterici nitelik taşımaktadır.
556 Sayılı KHK’nın “Tanımlar” başlıklı 2/1-a maddesinde ise marka; “ortak markalar ve garanti markaları dahil ticaret markaları veya hizmet markalarını ifade eder” hükmüne yer verilmiştir. Ancak madde tam olarak marka kavramını ifade etmekten uzaktır. Bu nedenle 556 Sayılı KHK’nın 5.md. hükmü gereğince sayılan ve tahdidi olmayan unsurlardan yararlanılarak hangi işaretlerin marka olarak kabul edilebileceği belirlenmektedir.
Marka ile ilgili 556 Sayılı KHK’da doğrudan bir tanım verilmemekle birlikte, hazırlanan Markalar Kanunu Tasarısı Taslağının “Tanımlar” başlıklı 2.1 .ğ. bendinde markanın tanımı yapılmıştır. Maddeye göre marka; “Bir teşebbüsün imalatını ve/veya ticaretini yaptığı malları ve/veya sunduğu hizmetleri başka teşebbüslerin hizmetlerinden ayırt etmeye yarayan işareti ifade eder”‘.
Marka ile ilgili düzenlemelerden ve yapılan tanımlardan yola çıktığımızda, ancak belirli unsurların bulunması halinde bir “marka” mn varlığından söz edilebileceği görülmektedir. Öncelikle marka olabilecek bir “işaretin” varlığı gerekmektedir. İkinci unsur ise ayırt edicilik olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu itibarla ayırt edici niteliği bulunmayan bir işaretin, marka olarak kabul edilmesi mümkün olmayacaktır. Bir işaret, mal ya da hizmetin adı olarak karşımıza çıkmış yahut mal ya da hizmete yaklaşmışsa, işaretin ayırt edici olduğundan artık söz edilemeyecektir. İşaret kavramını ise geniş yorumlamak gerekmektedir. İşaret kavramı yalnızca bir simge yahut şekil olarak düşünülmemeli, kişi adları, harfler, grafikler, tasarımlar, logolar, üç boyutlu şekiller, sayılar, renkler, sloganlar, renk kombinasyonları, kısa melodiler de işaret olarak kabul edilmelidir.