Limited Şirketlerin Denetimi Nasıl Yapılır?
Finansal tabloların ve birleşme, bölünme, tür değiştirme, sermayenin artırılması, azaltılması gibi işlemlerin denetimlerinin bağımsız denetleme kuruluşları tarafından, uzman denetçilerce, uluslararası standartlara göre yapılması uzun süreden beri AB ülkeleri tarafından kabul edilmiştir. AET’nin denetçiler ile ilgili, sekizinci yönergesi 1984’den beri yürürlüktedir. Yirmi yıldan beri Avrupa, denetlemeyi daha da mükemmelleştirmiştir.
Denetlemeyi ve denetçiyi tanımlayan unsur bağımsızlıktır. Bağımsızlık ilk yaklaşımda, denetçinin denetlediği şirketten bağımsız, onun bakımından tarafsız olması anlamına gelir. Bu sebeple, denetçi ile şirket arasında konusu şirketin denetlenmesi olan bir iş ilişkisinin varlığı kabul edilemez. Burada “denetçi” terimi, denetlemeyi bizzat yapan kişiyi (denetleme elemanını) değil, kural olarak, denetleme şirketini ifade eder. Aynı denetçi veya denetleme kuruluşu şirketi uzun yıllar denetlememelidir. Uzun süren işveren-denetleyen ilişkisi bağımsızlığı ve tarafsızlığı ortadan kaldırır. Alışkanlık, “mensubîyet/aidiyet” yaratır. Dünya’da özellikle Enron olayından sonraki gelişme, denetleme kuruluşunun müşterisine denetleme dışında hukuk, yeniden yapılanma, değerleme vs. danışmanlığı yapmamasıdır. Belki vergi bir istisna oluşturabilir. Yankısı büyük 30.07.2002 tarihli Sarbanes-Oxley Kanununun ana hedefi denetçinin bağımsızlığıdır, onun için denetleme ile danışma hizmeti verme birbirinden kesin olarak ayrılmalıdır. Avrupa Komisyonu, 16.05.2002 tarihli ve 2002/590/AT sayılı “AT’da Yılsonu Hesap Denetçilerinin Bağımsızlığı”na ilişkin tavsiye kararında, denetçilerin denetleme dışında sundukları hizmetlere, anahtar konumundaki denetleme kuruluşu ortaklarının değişmelerine ve denetleme kuruluşunun eski ortaklarının, müşteriden iş kabul etmelerine ilişkin kurallara yer vermiştir. Kurumsal yönetim ilkelerine göre kurulması gereken denetleme komitesinin önemli görevlerinden biri de bağımsız denetçinin bağımsızlığını, tarafsızlığını ve müşteriye başka hizmet sunmaması gereğini gözetim altında tutmasıdır. AB’nin ençok üzerinde durduğu konuların başında denetleme ve denetçiler gelmektedir (bakınız: 220 nolu paragraf v.d.). Bu alandaki son gelişme denetçinin denetlenmesi ile, denetçinin müşterisine başka hizmet vermesi- olmaktan çıkarılmış; her ölçekteki şirketlerin denetimi, bağımsız denetim kuruluşlarına veya küçük şirketlerde en az iki serbest yeminli müşavire veya yeminli serbest muhasebeciye bırakılmıştır. Denetlemenin konusu, şirketin ve şirketler topluluğunun yılsonu fınansal tabloları ile yıllık raporların ve envanter de dahil olmak üzere, tüm muhasebenin denetimidir. Söz konusu olan, kanuna, Türkiye muhasebe standartlarına ve esas sözleşme hükümlerine uygunluk denetimidir. Raporun denetimi ise, şirketin veya şirketler topluluğunun genel durumunun pay sahiplerine doğru olarak sunulup sunulmadığının denetimidir. Denetim, şirketin varlığını ve geleceğini tehdit eden yakın tehlikeleri teşhis sistemlerinin şirkette bulunup bulunmadıklarını ve gerekli önlemlerin alınıp alınmadığını da kapsar. Denetçinin bağımsızlığı konusunda çok titiz olan kanun, denetçi ile denetlenecek olan şirket arasında her türlü ilişkiyi denetçiliğe ve etiğe aykırı görmektedir. Denetlemenin, mesleğin gereklerine ve etiğine uygun olarak ve gelecekteki risklerin tespitini de kapsayacak şekilde yapılması gerekir. Yeni Türk Ticaret Kanununda denetçinin yanı sıra, işlem denetçileri de düzenlenmiştir. İşlem denetçileri, kurulma, sermaye artırımı, azaltılması, birleşme, bölünme, tür değiştirme, menkul değer ihracı gibi işlemleri denetleyen uzmanlardır. İşlem denetçilerinde de denetçide aranan nitelikler aranır. Denetçilerin sorumlulukları ve sır saklama sorumlulukları yeni esaslara bağlanmıştır.
6762 Sayılı Kanundaki murakıplık müessesesi, herhangi bir mesleki bilgi gerektirmediği için, işlevsel ve yönlendirici olmaktan uzak bir kurumdu. Ayrıca, 6762 Sayılı kanunda denetçilere ilişkin mesleki eğitim, kalifıkasyon, yetkinlik gibi özellikler aranmamakta ve denetçinin bağımsızlığı hususu göz ardı edilmekteydi. 6102 Sayılı Türk Ticaret Kanunu ile murakıplık müessesesi şirketin bir organı olmaktan çıkarılmış bunun yerine şirketlerin ölçekleri ile paralel olarak, bağımsız denetim yapmaya yetkili kuruluş veya kişilere bırakılmıştır.
6102 sayılı Yeni Ticaret Kanunu ile AET/AT’ın yönergeleri gereği olarak limited şirket bir sermaye şirketi olarak, anonim şirket ile aynı denetleme sistemine bağlanmıştır.
Bu çerçevede 6762 sayılı Eski Türk Ticaret Kanununun 548’inci maddesinde yer alan; ‘‘Ortakların sayısı yirmiyi aşan limited şirketlerde, bir veya birden fazla murakıp bulunur. Bu fasılda başka bir hüküm bulunmadığı takdirde Anonim şirketlerdeki murakıplara ait hükümler limited şirket murakıplarına da tatbik olunur. Ortaklarının sayısı yirmi ve yirmiden az olan limited şirketlerde, idare hak ve vazifesi bütün ortaklara ait değilse müdür sıfatını haiz olmayan ortaklar Borçlar Kanunu’nun 531’inci maddesinde yazılı haktan faydalanabilirler.” hükmü, 6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 635’inci maddesinde; “Anonim şirketin denetçiye ve işlem denetçileriyle denetime ve özel denetime ilişkin hükümleri limited şirkete de uygulanır.” şeklinde düzenlenmiştir.
6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 697/1’inci maddesinde; “Şirketin ve şirketler topluluğunun fınansal tabloları denetçi tarafından, uluslararası denetim standartlarıyla uyumlu Türkiye Denetim Standartlarına göre denetlenir. Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu içinde yer alan fınansal bilgilerin, denetlenen fınansal tablolar ile tutarlı olup olmadığı ve gerçeği yansıtıp yansıtmadığı da denetim kapsamı içindedir.” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 697/1 ’inci maddesi şirketin ve şirketler topluluğunun denetlenmeleri zorunluluğunu kanunî bir yüküm olarak öngörmektedir. Denetlenecek olan, şirketin fınansal tabloları (FT) ile yıllık raporları (YR) ve bunlar bağlamında tüm şirket muhasebesidir. Yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporunun denetlenmesi bazı sınırlar çerçevesinde yapılır. Denetim, noktasal değil bütünseldir; zaman zaman değil süreklidir. Anılan tabloların tâbi olduğu standartlara ve raporlara hakim ilkeler 514 ve devamı madde hükümlerinde, denetimin konusu ve kapsamı da 398’inci maddede öngörülmüştür. Denetime, büyük, küçük ve orta ölçekli (6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 1523’üncü maddesi); halka açık olan veya olmayan, hisse senetleri borsada işlem gören ya da görmeyen özel ve kamu sektörüne dahil tüm anonim şirketler dahildir. Kaynak Alman Ticaret Kanununun 316’ncı paragrafı, küçük anonim şirketleri bu denetimden istisna etmiştir. Tasarı, bu istisnaya yer vermemiş ancak 400’üncü madde başta olmak üzere çeşitli hükümlerinde küçük ve orta ölçekli şirketlere özgü nispeten hafif hükümler getirmiştir.
Hiçbir anonim şirket bu denetimden istisna edilmemiştir. Bazı anonim şirketler için öngörülen özel hükümler, ek ve söz konusu anonim şirketin özelliğinin ve niteliğinin gereği olarak kabul edilirler; hiçbir şekilde 6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 397’nci maddeyi dışladıkları şeklinde yorumlanamazlar. Özel hükümler, o gruba giren anonim şirketlerin daha az, 6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 397 ve devamı madde hükümlerine nazaran yalınkat ve yetersiz hüküm ve ilkelere göre denetlenmelerini haklı göstermez.
6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 697/2’nci maddesinde; “Denetçinin denetiminden geçmemiş fınansal tablolar ile yönetim kurulunun yıllık faaliyet raporu düzenlenmemiş hükmündedir.” hükmü yer almaktadır.
6102 sayılı Yeni Ticaret Kanununun 697/2’nci maddesine göre denetçinin denetiminden geçmemiş FT’ler ile YR’ler düzenlenmemiş hükmündedir; bâtıldır. Bu belgelerin tanımı için 514 üncü maddeye bakılmalıdır. Bu hüküm yıllık ve altı aylık FT’ler için öngörülmüş olup, açılış ve ara bilânçoları ile tasfiye bilânçolarına ve diğer bilânço- lara uygulanmaz. Ancak bunların denetimi ve sonuçları özel hükümlere tabidir.