Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Kusursuz Sorumluluk Nedir?

Kusursuz Sorumluluk Nedir?

İdarenin bazı davranışlarından doğan zararların, idarenin kusurlu olup olmadığına bakılmak­sızın, karşılanması yoluna gidilebilir. Kusursuz sorumluluk özel hukukta olduğu gibi idare hukukunda da yardımcı ve ayrık bir sorumluluktur. İdare hukukundaki kusursuz sorumluluk geniş bir uygulama alanı bulmaktadır.

Kusursuz sorumlulukta idarenin davranışı ile uğranılan zarar arasında nedensellik bağının kanıtlanması yeterlidir. İdarenin davranışının kusurlu olduğunun kanıtlanmasına gerek yoktur. Kusursuz sorumlulukta idarenin sorumlu tutulabilmesi için idarenin tutum ve davranışının hukuka aykırı olması gerekli değildir. İdare Hukukunda kusursuz sorumluluk, hasar (risk) ilkesi, kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesi ve sosyal risk ilkesine dayandırılmaktadır.

  • Hasar (Risk) İlkesi / Tehlikelilik: Hasar ilkesinde söz konusu olan idarenin tehlike taşıyan faaliyeti ve kuruluşu dolayısıyla sorumluluğudur. İdarenin bir takım faaliyetle­ri tehlike taşımaktadır. Örneğin nükleer santral, mayınlı alanlar, silah depoları gibi alanlar tehlikelidir. Bu gibi faaliyet alanlarında ortaya çıkan, ne idarenin önleyebilece­ği ne de kişilerin korunabileceği olumsuz sonuçlardan, faaliyetten yarar sağlayan ka­munun sorumluluğu kabul edilmektedir.
  • Kamu Külfetleri Karşısında Eşitlik: İdarenin kamu yararı veya kamu düzeni düşün­cesiyle yaptığı hizmetler dolayısıyla, idareye yükletilecek bir kusur olamadan ya da bünyesinde tehlike taşımadan kimilerinin özel bir zarara uğramasına neden olabilir. Bu gibi zararların karşılanması kamu külfetleri karşısında eşitlik ilkesine dayandırıl­maktadır.
  • Sosyal Risk: Kamu düzenini bozmaya, hatta anayasal düzeni yıkmaya yönelik anarşi ve terör olaylarından ya da benzeri toplumsal olaylardan kişiler zarar görebilmektedir. Bu tür olaylarda idareye karşı yapılan tek suçlama idarenin bunları önleyememesidir. Bu tür eylemler basit bir zabıta olayı olarak görülmez. Bunları “toplumsal risk” olarak değerlendirmek ve bunlardan doğan zararların yine toplumca karşılanması yoluna gitmek gerekir. Bu ilkenin diğerlerinden farkı, ortaya çıkan zarar ile idarenin eylemi arasında nedensellik bağının bulunmamasıdır.