Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

Kooperatif Ortaklığından Çıkma Payı Alacağı Davası

Kooperatif Ortaklığından Çıkma Payı Alacağı Davası

YARGITAY Hukuk Genel Kurulu
ESAS NO : 2014/23-814
KARAR NO : 2016/907
Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce davanın ve birleşen davaların reddine dair verilen 12.03.2012 gün ve 2010/22 E- 2012/122 K. sayılı kararın incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 11.12.2012 gün ve 2012/6447 E-2012/7304 K sayılı kararı ile;
“…Davacılar vekili, asıl ve birleşen davalarda, müvekkillerinin 18.02.2008 tarihli noter ihtarnamesi ile kooperatif üyeliğinden ayrıldıklarını, aidat alacaklarının muaccel hale geldiğini, davacıların yerine yeni üye kaydedilmesi, usulüne uygun bir karar alınmamış olması ve kooperatifin mali durumunun iyi olması nedenleriyle erteleme kararının yerinde olmadığını, ayrılan başka üyelere ödeme yapılarak eşitlik ilkesinin ihlal edildiğini ileri sürerek, asıl ve birleşen davalarda, şimdilik 10.000,00 TL alacağın 06.05.2009 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, asıl ve birleşen davada, davacıların üyeliğinin muvazaalı olduğunu, ayrıca kooperatifin eski yöneticileri, yüklenici firma ve diğer bir kısım üye ile birlikte kooperatifi zarara uğrattıklarını, aidat ödemediklerini, bu kapsamda alacaklarının bulunmadığını savunarak, asıl ve birleşen davaların reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davacıların da dahil olduğu 48 üyenin 18.02.2008 tarihinde istifa ettiği, 11.05.2008 tarihli kooperatif genel kurulunda erteleme kararı alındığı, ayrılan üyelere yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği, bilançonun görüşüldüğü genel kurulda da bu karardan dönülmediği, erteleme kararının davacıları da kapsadığı gerekçesiyle, asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacılar vekili temyiz etmiştir.
Asıl ve birleşen davada dava, istifa eden davacılar çıkma payı alacağının tahsili istemine ilişkindir. Kooperatif üyeliğinden ayrılan ortak, 1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 17/1. maddesi ve anasözleşmenin 15. maddesi gereğince, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl sonu bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, ayrıldığı yıl sonu bilançosunun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir. Aynı Kanun’un 17/2. maddesi uyarınca kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın, anılan aynı genel kurulda alınması ve mahkemece, ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikte olduğunun bilirkişi raporu ile yargılama sırasında saptanması halinde, erteleme kararındaki süre geçmeden önce açılan dava, alacağın muaccel olmasından önce (erken) açıldığı gerekçesiyle reddedilmelidir.
Öte yandan, davalı kooperatif anasözleşmesinin 15. maddesinde “Ortaklığı sona erenlerin yerine ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal ödenir.” hükmü yer almaktadır. Ayrılan ortağın doğrudan üyelik payı yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın yapmış olduğu ödemelerin derhal kendisine iade edilmesi gerekmektedir. Bu durumda, erteleme kararı alınmış olsa bile davalı bu karardan yararlanamayacaktır. Gerek davacı yerine üye alınması gerekse alınmaması halinde iade edilecek aidatlar bakımından ifa günü belli olup, kooperatifin temerrüde düşürülmesi için ayrıca ihtar gönderilmesine gerek bulunmamaktadır.
Somut olayda, Mahkemece, davacının istifa ettiği 2008 yılına ilişkin bilançoyu 2009 yılında tasdik eden genel kurulda ertelemeye ilişkin bir karar alınıp alınmadığı, alınmış ise bu genel kurul tarihi itibari ile ayrılan tüm ortaklara yapılacak ödemelerin bu tarih itibariyle kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği bilirkişi raporu alınarak değerlendirilmelidir. Davacının istifasından sonra, kooperatife çok sayıda ortak alındığından, alınan ortakların doğrudan davacının ortaklık payı yerine alınıp alınmadığı üzerinde durulması, davacının ortaklık payının yerine ortak alınmış ise, anasözleşmenin 15/2’nci maddesi uyarınca çıkma payının davacıya derhal ödenmesi gerekir. Bu durumda, erteleme kararından davalı yararlanamayacaktır. Davacının payı yerine yeni ortak alınmamış, yani davacının payı dışında boş olan üyelik paylarının biri yerine yeni üye alınmış olsa bile, yeni ortaklardan alınan aidat ve gelirlerle kooperatifin mali durumunda değişiklik olup olmadığı hususu, kooperatifin mevcudiyetinin tehlikede olup olmadığı kapsamında değerlendirilmelidir.
Bu durumda, mahkemece bu ilkeler ve açıklamalar çerçevesinde davanın ele alınması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, davacının istifa ettiği 2008 yıl sonu bilançosunu tasdik eden 2009 yılı genel kurulunda kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği gerekçesiyle ödemelerin 3 yıla kadar geciktirilmesine ilişkin bir kararın alınıp alınmadığı, böyle bir karar alınsın ya da alınmasın davacının üyelik payı yerine yeni bir ortağın kabul edilip edilmediği hususları tartışılmadan ve değerlendirilmeden, davacının istifa ettiği 2008 yılında toplanan 11.05.2008 tarihli genel kurulda alınan erteleme kararında geçen erteleme süresi dolmadan davanın açıldığı gerekçesiyle davanın reddi, eksik incelemeye dayalı olup, hükmün bu nedenle bozulması gerekmiştir…”
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davacılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Mahkemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici 3.madde” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı H.U.M.K.nun 2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, kooperatif ortaklığından çıkma payı alacağı istemine ilişkindir.
Mahkemece içlerinde davacıların da bulunduğu 48 üyenin 18.02.2008 tarihinde istifa ettiği, 11.05.2008 tarihli kooperatif genel kurulunda erteleme kararı alındığı, ayrılan üyelere yapılacak ödemenin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşüreceği, bilançonun görüşüldüğü genel kurulda da bu karardan dönülmediği, erteleme kararının davacıları da kapsadığı gerekçesiyle asıl ve birleşen davaların reddine karar verilmiştir.
Davacı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.
Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.
Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; çıkma payı alacağının ertelenmesine ilişkin kararın hangi genel kurul toplantısında alınması gerektiği; ayrıca istifa eden davacıların yerine yeni üye alınıp alınmadığı ve bu kapsamda çıkma payı ödemesinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceği hususlarının yeterince araştırılıp araştırılmadığı noktasında toplanmaktadır.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 10 uncu maddesinde düzenlendiği üzere “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir” .
Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, “ayrılma payı” alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki “yedek akçe” kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887).
Ayrılma payının nasıl belirleneceği, Kooperatifler Kanunu’nun 17 nci maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15 inci maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.
Kooperatifler Kanununun 17 nci maddesi hükmü aynen “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır.
Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar.
Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür” şeklindedir.
Bu yasa hükmü uyarınca ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı (istifa) veya çıkartıldığı (ihraç) yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir. Hakların geri ödenmesi ise bu bilançonun kesinleşmesinden, başka bir anlatımla bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay içinde yapılabilir. Dolayısıyla alacak, bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay sonra muaccel hale gelir.
Aynı yasa hükmünün ikinci fıkrası gereğince, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile, genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir.
Erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri üç yıla kadar erteleme hakkı verir. Bu sürenin sonunda ortak, yine aynı yasa maddesi ile tip anasözleşmenin 15/1.maddesi uyarınca, yaptığı ödemelerin iadesini, ayrıldığı yılın bilanço tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonraki tarihten itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerliyse ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir.
Bu aşamada hemen belirtilmelidir ki, böyle bir erteleme kararı alınsa dahi, dava edilmesi durumunda, mahkemelerce öncelikle, ortağın istediği iade alacağının, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin kooperatif kayıtları incelenerek tespit ettirilmesi gereklidir.
Ayrıca, tip anasözleşmenin 15/2 nci maddesi aynen; “Ancak ortaklığı sona erenlerin yerine yeni ortak alınması halinde eski ortağın 21. madde uyarınca ödediği gider taksitleri derhal geri verilir” şeklinde düzenleme öngörmekte olup, somut olayda davalı kooperatifin anasözleşmesinde de bu düzenleme aynen yer almıştır.
Bu hüküm uyarınca, ‘daha önceden de boş olan ortaklık payları dışında’, ortaklıktan çıkan ortaklar ‘yerine’ yeni üye alınması halinde, çıkma payının derhal ödenmesi gerekecektir.
Hukuk Genel Kurulunun 07.05.2014 gün ve 2013 / 23 – 1051 E., 2014 / 627 K. sayılı kararında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
Somut olayda davacıların da içinde bulunduğu 48 kişi 18.02.2008 günlü aynı ihbarname ile kooperatiften istifa ettiklerini bildirmiş, bu bildirimi alan kooperatif yönetimi sırf bu durumu görüşmek üzere 11.05.2008 günü olağan üstü genel kurul toplantısı yapmış ve bu toplantıda ayrılma (çıkma) paylarının ödenmesinin üç yıl süreyle ertelenmesine karar verilmiştir. Yukarıda açıklanan ilkelerden farklı olarak, somut olaya özgü olarak, bu genel kurulunda alınan kararın davacıları da bağlayacağı tabiidir; bu haliyle Özel Daire bozmasının somut olayla uyumlu olmadığı kabul edilmelidir. Nitekim istifanın gerçekleştiği 2008 yılına ilişkin 05.04.2009 günlü genel kurul toplantısında da buna aykırı bir karar alınmamış ya da erteleme kararından dönülmemiştir.
Ancak istifa eden ortakların, erteleme kararından sonra yerlerine yeni ortaklar alındığına ilişkin iddialarının araştırılması ve sundukları belgelerle tapu kayıtlarının incelenmesi suretiyle varılacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiğinden, kararının bu değişik gerekçeyle bozulması gerekmiştir.
Direnme kararı açıklanan bu değişik nedenlerle bozulmalıdır.
S O N U Ç: Davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda açıklanan değişik nedenlerden dolayı BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 29.06.2016 gününde oybirliği ile karar verildi.