Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası Ne Kadar?

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Cezası Ne Kadar?

MADDE 116- (1) Bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak giren veya rıza ile girdikten sonra buradan çıkmayan kişi, mağdurun şikayeti üze­rine, altı aydan iki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.

  • Birinci fıkra kapsamına giren fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi hâlinde, mağdurun şikâyeti üzerine altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.
  • Evlilik birliğinde aile bireylerinden ya da konutun veya işyerinin birden fazla kişi tarafından ortak kullanılması durumunda bu kişilerden birinin rızası varsa, yukarıdaki fıkralar hükümleri uygulanmaz. Ancak bunun için rıza açıklamasının meşru bir amaca yönelik olması gerekir.
  • Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Koruduğu Hukuki Değer

Anayasanın 21, maddesi hükmüne göre “Kimsenin konutuna dokunulamaz. Millî güvenlik, kamu düzeni, suç işlenmesinin önlenmesi, genel sağlık ve genel ahlâkın korunması veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması sebeplerin­den biri veya birkaçına bağlı olarak usulüne göre verilmiş hâkim karan olmadıkça; yine bu sebeplere bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde de kanunla yetkili kılınmış merciin yazılı emri bulunmadıkça; kimsenin konutuna girilemez, arama yapılamaz ve buradaki eşyaya el konulamaz.”

Madde, Anayasanın 21. maddesinde güvence altına alınan konut dokunul­mazlığını ihlâl fiillerini suç olarak tanımlamaktadır. Konut dokunulmazlığının ihlâ­li, kişinin kendisine Özgü barış ve sükununu ve yuvasındaki yaşamının sulh ve se­lametle cereyanı için varolması gerekli güvenlik duygusunun sarsılmasını ifade etmektedir. Bireylere karşı işlenen ve aynı zamanda onların muhtaç oldukları gü­venlik ve sükunu ihlâl eyleyen bu fiillerin, hürriyete karşı işlenen suçlar arasında bir suç olarak tanımlanması uygun görülmüştür.

Konut dokunulmazlığını bozma suçunun temel özelliği kişisel hürriyete karşı işlenen bir suç olmasıdır. Bu nedenle Yeni Ceza Kanununun “Hürriyete Karşı Suç­lar” başlığını taşıyan ikinci babında yer almıştır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Maddi Öğesi

Suçun faili herkes olabilir. Özgü suç niteliği taşımamaktadır. Bununla birlikte bir kamu görevlisi tarafından, kamu görevinin sağladığı nüfuz (etkinlik) kötüye kullanılmak suretiyle suçun işlemniş olması durumunda ceza, TCK’nın 119/1. maddesi uyarınca bir kat arttırılır.

Suçun mağduru, faili konuttan çıkartma hakkının sahibi, konutu ister malik is­ter kiracı olarak, -hatta malikin rızasına aykın ama yasal biçimde- halen ve fiilen kullanmakta olan kimsedir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Konusu

Bir kimsenin konutu, eklentileri veya açık bir rızaya gerek duyulmaksızın gi­rilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileridir.

Maddenin 1. fıkrasında, konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şekli dü­zenlenmiştir. Buna göre; bir kimsenin konutuna, konutunun eklentilerine rızasına aykırı olarak girilmesi veya rıza ile girildikten sonra buradan çıkılmaması konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun temel şeklini oluşturmaktadır. Bu suç icraî bir dav­ranışla işlenebileceği gibi, ihmali davranışla da işlenebilir. Başkasının konutuna veya konutun eklentilerine rıza ile girdikten sonra çıkmama hâlinde konut doku­nulmazlığı, “ihmali davranış”la ihlâl edilmektedir.

Maddeye göre, girilen veya çıkılmayan yerin bir konut veya bunun eklentisi olması gerekir.

Maddenin 2. fıkrası, suçun konusu bakımından farklı bir hüküm içermektedir. Buna göre, birinci fıkrada tanımlanan fiillerin, açık bir rızaya gerek duyulmaksızın girilmesi mutat olan yerler dışında kalan işyerleri ve eklentileri hakkında işlenmesi, ayrı bir suç olarak tanımlanmıştır.

Konut dokunulmazlığını bozma suçunda korunmak istenen mülkiyet ve sair bir ayni hak olmadığına göre, faili konuttan çıkartma hakkının sahibi, konutu ister ma­lik ister kiracı olarak, -hatta malikin rızasına aykırı ama yasal biçimde- halen ve fiilen kullanmakta olan kimsedir.

Konut dokunulmazlığını ihlâl suçunun oluşabilmesi için, yetkili kişinin konuta girme konusunda rızasının olmaması gerekir. Konut sahibinin konuta girildiğinden haberdar olmaması, aynı zamanda rızasının da olmaması anlamına gelir. Bu nedenle, konuta gizlice veya hileyle girilmiş olması hâlinde, bu suç oluşur. Sahibinin rızasına dayalı olarak konuta girildikten sonra, bu rızanın geri alınması hâlinde konutun terk edilmesi gerekir. Aksi takdirde söz konusu suç oluşur. Belirtilen nedenlerle, konut sahibinin rızasının olmaması, bu suçun bir öğesini oluşturmaktadır.

Kanunda eylemin hangi hallerde “girme” olarak anlaşılması gerektiği açıklan­mamıştır.

Failin konut veya eklentisine vücuduyla dahil olması ile suçun maddi öğesi gerçekleşir. Vücudun bir kısmının girmesi suçun tamamlanması için yeterli görül­memektedir. Bir kimsenin konutun penceresinden içeriye bakması, kulağını dayayıp dinlemesi bahçe duvarından içeriye bakması, cama taş atması ya da camı tıkırdat­ması konut dokunulmazlığını bozma suçunu oluşturmaz.

Suçun oluşumu için konuta ya da eklentisine girmenin veya girdikten sonra çıkmamanın, faili buradan çıkartmaya yetkili kişinin “rızasına aykırı olarak” gerçekleşmesi şarttır.

Konuta girmek veya girdikten sonra çıkmamak “rızaya aykırı” olmalıdır. “Rı­zaya aykırı olarak” deyimi, konuta izinsiz girmek anlamında değildir. Günlük hayat konuta girmek için her defasında izin istenmesine elverişli değildir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Manevi Öğesi

Suç doğrudan kasıtla işlenebilir. Suçun oluşumu için özel kast aranmaz. Saikın de önemi yoktur. Fail hak sahibinin rızası olmadığını bilerek konuta girecek ve rıza ile konuta girdikten sonra rızaya aykırı olarak veya gizlenerek konutta kalma irade­siyle konuttan çıkmayacaktır. Fail hangi nedenle olursa olsun konuta girmesi ile suç oluşur ve konutta yaşayanların hürriyetlerine yönelik özel kast ile hareket etmesi gerekmez.

TCK’nın 116. maddesinin 4. fıkrası hükmüne göre “Fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi hâlinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.”

suçun silâhla, kişinin kendisini tanınmayacak bir hâle koyması suretiyle, imzasız mektupla veya özel işaretlerle, birden fazla kişi tarafından birlikte, var olan veya var sayılan suç örgütlerinin oluş­turdukları korkutucu güçten yararlanılarak, kamu görevinin sağladığı nüfuz kötüye kullanılmak suretiyle işlenmesi halinde ceza bir kat arttırılacaktır.

Yine 119/2. madde uyarınca bu suçun işlenmesi sırasında kasten yaralama su­çunun neticesi sebebiyle ağırlaşmış hallerinin gerçekleşmesi durumunda, aynca kasten yaralama suçuna ilişkin hükümler uygulanır. Kasten yaralama suçunun neti­cesi sebebiyle ağırlaşmış halleri YTCK’nın 87. maddesinde öngörülen hallerdir.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunun Yaptırımı

Maddenin 1. fıkrasında öngörülen konut dokunulmazlığını bozma suçunu işle­yen faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezası verilir.

Maddede öngörülen suça ilişkin olan hapis cezasının alt sınırının altı ay oldu­ğu, bu sürenin ise YTCK’nın, 49/2. maddesi uyarınca kısa süreli kabul edildiği gözetildiğinde, hakimin cezayı alt sınırdan vermesi durumunda 50/1. madde uyarın­ca adli para cezasına ya da diğer bir tedbire çevirmesi olanaklıdır. Ancak bu halde cezanın ertelenmesi olanağı yoktur. Bunun yanında sonuç ceza, 51. maddede öngö­rülen iki yıl veya daha az süreli hapis cezası ise mahkum edilen kişinin cezası erte­lenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Maddenin 2. fıkrasında Öngörülen suçu işleyen fail hakkında altı aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezasına hükmolunur.

Maddenin uygulanmasında hapis ve adli para cezası seçimlik olarak öngörül­müştür. YTCK’nın 50/2. maddesi uyarınca suç tanımında hapis cezası ile adli para cezasının seçenek olarak öngörüldüğü hallerde, hapis cezasına hükmedilmişse; bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez. Bu nedenle hakim öncelikle hapis cezasına mı yoksa adli para cezasına mı hükmedeceğine karar verecektir. Hakimin hapsi tercih etmemesi ve adli para cezasına hükmetmeye karar vermesi olanaklıdır. Bu durumda hakim, 116/2. maddede adli para cezasına ilişkin belli bir gün sayısından söz   edilmemiş   olduğundan,   YTCK’nın   52.   maddesi   uyarınca   beş   gün   ile yediyüzotuz gün arasında belirleyeceği gün sayısını 52. maddenin 2. fıkrasında öngörülen değerler arasında bir miktar ile çarparak sonuç adli para cezasını belirle­yecektir. Ancak 5560 sayılı Kanunla 61. maddenin 9. fıkrasına eklenen hüküm ge­reği adlî para cezasının seçimlik ceza olarak öngörüldüğü suçlarda bu cezaya ilişkin gün biriminin alt sınırı, o suç tanımındaki hapis cezasının alt sınırından az; üst sınırı da, hapis cezasının üst sınırından fazla olamaz. Dolayısıyla hakimin 106/2. madde­de Öngörülen adli para cezasını seçmesi durumunda cezanın alt sınırı altı ay adli para cezasından aşağı olamaz. 5560 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden önce ise adli para cezasının alt sınırı 52/1. maddede belirtildiği üzere beş gündür. Bu durum 5560 sayılı Kanunun 19.12.2006 tarihinde yürürlüğe girmesinden önce işlenen suç­lara ilişkin cezalandırmalarda YTCK’nm 7. maddesi uyarınca sanığın lehine değer­lendirmede esas alınmalıdır.

Maddenin 4. fıkrası uyarınca fiilin, cebir veya tehdit kullanılmak suretiyle ya da gece vakti işlenmesi halinde, bir yıldan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

Maddede öngörülen suça ilişkin olan hapis cezasının alt sınırının bir yıl oldu­ğu, bu sürenin ise YTCK’nm, 49/2. maddesi uyarınca kısa süreli kabul edildiği gözetildiğinde, hakimin cezayı alt sınırdan vermesi durumunda 50/1. madde uyarın­ca adli para cezasına ya da diğer bir tedbire çevirmesi olanaklıdır. Ancak bu halde cezanın ertelenmesi olanağı yoktur. Bunun yanında sonuç ceza, 51. maddede öngö­rülen iki yıl veya daha az süreli hapis cezası ise mahkum edilen kişinin cezası erte­lenebilir. Bu sürenin üst sınırı, fiili işlediği sırada onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş olan kişiler bakımından üç yıldır.

Hapis cezasına hükmolunması halinde 53. maddenin 1. fıkrasında öngörülen hakları fail, işlemiş bulunduğu suç dolayısıyla mahkum olduğu hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar kullanamayacaktır.

Konut Dokunulmazlığının İhlali Suçunda Uzlaşma – Kovuşturma – Görevli Mahkeme

Maddenin 1. ve 2. fıkrasındaki suçların kovuşturulması şikayet koşuluna bağlı­dır. 4. fıkrada öngörülen suçun soruşturma ve kovuşturma işlemleri ise doğrudan C.Savcılığı tarafından yapılır. Şikayet koşulu öngörülmemiştir.

Kovuşturma için şikayet koşulunun öngörüldüğü hallerde konut dokunulmazlı­ğı bozulmuş olan her hak sahibi şikayette bulunabilir.

Şikayet süresi YTCK’nın 73. maddesi uyarınca failin ve fiilin öğrenildiği tarih­ten itibaren altı aydır. 73. maddenin 1. ve 2. fıkraları uyarınca soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlı olan suç hakkında yetkili kimse altı ay içinde şikayet­te bulunmadığı takdirde soruşturma ve kovuşturma yapılamaz. Zamanaşımı süresini geçmemek koşuluyla bu süre, şikayet hakkı olan kişinin fiili ve failin kim olduğunu bildiği veya öğrendiği günden başlar.