Kıdem tazminatına uygulanacak faize ilişkin bilinmesi gerekenler nelerdir?
4857 sayılı İş Kanununun 120 nci maddesi yollamasıyla, halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Yasanın 14 üncü maddesinin 11. fıkrası hükmüne göre, kıdem tazminatının gününde ödenmemesi durumunda mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmelidir. Faiz başlangıcı fesih tarihi olmalıdır. İş sözleşmesinin ölüm ya da diğer nedenlerle son bulması faiz başlangıcını değiştirmez. Ancak, yaşlılık, malullük aylığı ya da toptan ödeme almak için işyerinden ayrılma halinde, işçinin bağlı bulunduğu kurum ya da sandığa başvurduğunu ve yaşlılık aylığı bağlandığını belgelemesi şarttır. Bu halde faiz başlangıcı da anılan belgenin işverene verildiği tarihtir.
Yaşlılık aylığı bağlandığına ilişkin belge işverene bildirilmemişse, işverence kıdem tazminatı olarak ilk taksitin ödendiği tarih bakiye kıdem tazminatı için faiz başlangıcı sayılmalıdır. Böyle bir taksit ödemesi de olmadığı durumlarda faiz başlangıcı, davanın açıldığı ya da icra takibinin yapıldığı tarihtir.
İşe iade davası sonrasında işçinin süresi içinde başvurusuna rağmen işverence işe başlatılmadığı tarih fesih tarihi olmakla, kıdem tazminatı bakımından faiz başlangıcı da, işçinin işe alınmayacağının açıklandığı tarih ya da bir aylık işe başlatma süresinin sonudur.
Kıdem tazminatı ödenmekle feri hak olan faiz hakkı da son bulur. Ancak kıdem tazminatının kısmen ödenmiş olması durumunda son taksit ödeninceye kadar faiz hakkı saklı tutulabilir. Davanın açılması da ihtirazi kayıt anlamındadır.
Kıdem tazminatına uygulanması gereken faizi düzenleyen ilgili hükümde özel banka ile kamu bankası ayrımı yapılmamıştır. Yasada, “uygulanan en yüksek faiz” sözcüklerine yer verilmiş olmakla sözü edilen faiz oranının uygulanıp uygulanmadığı tespit olunmalıdır. Bankaların belli dönemlerde T. C. Merkez Bankasına uygulayabileceklerini bildirdikleri faiz oranı filen uygulanmış olmadıkça ücret dikkate alınmaz.
Bankaların uyguladıkları faiz oranları bir ya da birkaç aylık veya bir yıllık vadelerle belirlenmektedir. Bunlardan en uzun vade bir yıl olup, en yüksek faiz oranı da bir yıllık mevduata uygulanmaktadır. Bu durumda kıdem tazminatı için uygulanması gereken faiz, ödeme gününün kararlaştırıldığı ya da temerrüdün gerçekleştiği zamanda bankalarca bir yıllık mevduata uygulanan en yüksek faiz oranı olmalıdır. Aynı miktar için ikinci yılın başlangıcındaki en yüksek banka mevduat faizinin belirlenerek uygulanması, gecikme daha da uzunsa takip eden yıllar için de aynı yönteme başvurulması gerekir. Yıl içinde artan ve eksilen faiz oranları dikkate alınmaz. Yıllar itibarıyla faiz oranları değişebileceğinden kararda faiz oranının gösterilmemesi gerekir.
Dava dilekçesinde belli bir faiz oranı ya da başka bir faiz türü gösterilmişse, istekle bağlılık kuralından hareket edilerek bu faiz oranını aşmayacak şekilde faize karar verilmelidir.
Kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini kabul eden işçi, bu konuda iradesinin fesada uğratıldığını ileri sürüp kanıtlamadığı sürece faiz hakkından vazgeçmiş sayılır. Taksitlerin zamanında ödenmesi durumunda ayrıca faize hak kazanılamaz. Bu konuda daha sonraki taksitlerin ödemesi sırasında ihtirazı kayıt ileri sürülmesinin sonuca bir etkisi yoktur. Ancak, taksitlerden bir ya da bazılarının gününde ödenmemesi durumunda hak kazanılan kıdem tazminatının tamamı için faize karar verilmelidir. İşçinin taksitli ödemeyi öngören ödeme planını kabulü, ancak taksitlerin gününde ödenmesi halinde işveren yararına sonuç doğurur. Taksitler gününde ödenmediğinde işçinin taksitli ödeme anlaşmasıyla bağlı olduğunda söz edilemez. İşçi, işverence anlaşmaya uyulacağı varsayımı ile taksitli ödemeyi kabul etmiş sayılmalıdır. İş hukukunda işçi yararına yorum ilkesi de bunu gerektirir. Bu itibarla, kıdem tazminatının taksitler halinde ödenmesini öngören anlaşmanın işverence ihlali halinde işçi, kıdem tazminatının tamamı için fesih tarihinden itibaren faize hak kazanır. Daha önce yapılan ödemeler de Borçlar Kanununun 84 üncü maddesi uyarınca öncelikle faize ve masraflara sayılmalıdır.
Kıdem tazminatı faizi gecikme faizi niteliğinde olduğundan, faize faiz, yürütülmesi mümkün olmaz. Yargıtaykararları bu yönde kökleşmiştir. (Yargıtay 9.HD.2005/19196 E, 2005/22752 K.). Faiz, alacağı başlı başına icra takibi ya da davaya konu olmuş olsa dahi, faiz niteliğini kaybetmediğinden ayrıca faize hak kazanılamaz.
“Somut olayda, icra takibinde talep edilen kıdem tazminatına ilişkin işlemiş faiz alacağının hesaplanmasında esas alınacak faiz oranının mahkemece araştırılmaması hatalıdır. Anılan sebeple, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında söz konusu faiz oranı bankalardan sorularak araştırılmalı ve bir sonuca gidilmelidir. Yapılacak araştırma sonucu tespit edilecek oran, şimdi ki kabul edilen orandan fazla çıkması halinde, davacı taraf kararı temyiz etmediğinden usulü kazanılmış hak ilkesi de nazara alınarak bir karar verilmelidir. Eksik araştırma ve incelemeyle sonuca gidilmesi bozmayı gerektirmiştir. (Yargıtay 22. HD. 04.03.2014 gün, 2013/6086 E, 2014/4784 K)
“Kıdem tazminatına uygulanacak faiz oranı 4857 sayılı Kanun’un 120. maddesi yollamasıyla halen yürürlükte bulunan 1475 sayılı Kanun’un 14. maddesinde düzenlendiğinden, “yasal faiz” ifadesinden anlaşılması gereken mevduata uygulanan en yüksek faiz oranıdır. Bu halde, yukarıda belirtilen ilkeler ışığında öncelikle anılan faiz oranı araştırılmalı ve fark kıdem tazminatına yönelik geçmiş gün faizi alacağı bu oran üzerinden hesaplanmalıdır. (Yargıtay 22. HD. 18.02.2014 tarih, 2014/2290 E, 2014/2906 K)
“Somut olayda, mahkemece kıdem tazminatı için Merkez Bankası’nca tavsiye edilen faiz oranı üzerinden yapılan hesaplamaya göre istemin kısmen kabulüne karar verilmiştir. Kıdem tazminatına yürütülecek en yüksek banka mevduat faiz oranı Merkez Bankası’nca bankalara tavsiye edilen oran değil, bankalarca fiilen uygulanan faiz oranıdır. Davacı vekiline, oranın sorulmasını talep ettiği 3 bankanın adını bildirilmesi için önel verilerek, davacı vekilinin bildireceği 3 ayrı bankadan 14.07.2008 tarihinde uygulanan en yüksek banka mevduat faiz oranı sorulup, fiilen uygulanan en yüksek faiz oranı tespit edildikten sonra, tespit edilen oran üzerinden faiz miktarı hesapiattırılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, Merkez Bankasının tavsiye ettiği oran üzerinden hesaplama yapılması hatalıdır. (Yargıtay 7.HD. 27.01.2014 gün, 2013/20162 E, 2014/1032 K)