Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Kaçak petrol ile ilgili ceza hükümleri

Kaçak petrol ile ilgili ceza hükümleri

Ek Madde 5- (Ek: 25/1/2007-5576/3 md.)

Kaçak petrolü satışa arz eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla ka­dar hapis cezası ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kaçak petrolün ve kaçakçılıkta kullanılan suç araç ve gereçlerinin müsa­deresine de hükmolunur.

Ulusal markeri yetkisiz olarak üreten, satışa arz eden, satan, yetkisiz kişilerden satın alan, kabul eden, bu özelliğini bilerek nakleden veya bu­lunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Ulusal markerin kimyasal özelliklerini taşı- masa bile, bu madde yerine kullanılmak amacıyla üretilen kimyasal terkip­ler hakkında da bu fıkra hükmü uygulanır.

Kanunen daha ağır cezayı gerektirmeyen hallerde; Kurum tarafından, ek 3 üncü maddenin birinci fıkrasına aykırı hareket edenlere, tasfiye edilen kaçak petrolün vergiler dahil satış bedelinin üç katı tutarında ayrıca İdarî para cezası verilir.

AÇIKLAMALAR

Akaryakıt kaçakçılığı; gümrük ve kaçakçılık mevzuatına göre, her türlü petrol ve petrol türevlerinin ithalat, ihracat ve transit işlemlerinde vergi ödeme­mek veya noksan vergi ödemek ya da konulan yasaklılık, kısıtlılık, izin, lisans vb. düzenlemelere aykırı olarak işlem yapmak olarak tanımlanmaktadır. Yurt dışından boya, kimya ve tekstil sanayinde kullanılmak amacıyla getirilen ve belirtilen sanayi dallarında kullanılması halinde Özel Tüketim Vergisine tabi olmayan kimyasalların; ithal edildikten sonra akaryakıta karıştırılmasının akar­yakıt kaçakçılığı olarak kabul edilmesine rağmen, bu kimyasalların iç piyasadan temin edilerek veya serbest dolaşım hakkım kazanmasından sonra akaryakıta karıştırılması, ticarete hile karıştırmak suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Ülkemizde akaryakıt kaçakçılığı, genel itibariyle deniz yoluyla, ihraç amaçlı petrolün iç piyasaya sürülmesi, sımr ticaretinin suiistimali, redüktör ve dişli yağı ile solventlerin akaryakıta katılması suretiyle gerçekleşmektedir. Akaryakıt kaçakçılığı; devletin akaryakıt ürünlerinden aldığı verginin kaybı nedeniyle ülke ekonomisine büyük zararlar verdiği gibi, kaçak akaryakıtı kullanan vatandaşla­rın araçlarının motor akşamına, içerdiği yüksek kükürt oranı nedeniyle de çev­reye ve insan sağlığına da büyük zararlar vermektedir.

Ülkemizde önemli miktarda petrol kaçakçılığının yapıldığına ilişkin tespit­ler bulunmaktadır. Türkiye Büyük Millet Meclisinde, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye, insan ve çevre sağlığına verdiği zararların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis Araştırma Komisyonu kurul­muş ve Meclis Araştırma Komisyonu da konuyu ayrıntılı olarak araştırmış ve önerilerde bulunmuştur. Meclis Araştırma Komisyonu Raporunda, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununun petrol kaçakçılığı ile mücadelede yetersiz olduğu, yakalanan kaçak petrolün tahlil giderlerinin karşılanmasında ve muha­fazasında sorunlar ile karşılaşıldığı, sanayide kullanılmak amacıyla ithal edilen solvent ve bazyağlarının ithal amacı dışında kullanıldığı, bunların kaçakçılık suçu sayılması ve hürriyeti bağlayıcı ceza ile cezalandırılması, yakalanan kaçak petrolden standarda uygun olanların ve olmayanların mahkeme kararı ve savcı­lık izni alınmadan derhal ve doğrudan satılmasına yönelik bir yasal düzenleme yapılması gerektiği yer almaktadır. Ayrıca bu raporda, iki yılda tespit edilen 7.814.121.888 kg akaryakıtın kaçak olarak yurda girdiği, Devletin 10.7 milyar YTL vergi kaybına uğradığı yer almıştır. Diğer taraftan; Gümrük Müsteşarlı­ğından alınan bilgiye göre, 2002 yılında 118 olayda 26.890 ton, 2003 yılında 343 olayda 48.100 ton, 2004 yılında 581 olayda 83.111 ton, 2005 yılında 704 olayda 35.217 ton, 30 Nisan 2006 tarihi itibarıyla 2006 yılının ilk üç ayında 173 olayda 8.235 ton kaçak akaryakıt yakalanmıştır.

Toplam araç sayısı 1990 yılında 3.750.678, 1995 yılında 5.922.859, 2000 yılında 8.320.449, 2005 yılında 11.145.828, 2006 yılı şubat ayı sonu itibarıyla da 11.325.464 adet olmuştur. 1990 yılından 2005 yılına kadar araç sayısı yakla­şık 2 katı artmıştır. Buna karşılık; Türkiye’nin 1990 yılında ham petrol tüketimi toplam 22.981 bin ton, 1995 yılında 27.039 bin ton, 2000 yılında 24.205 bin ton, 2005 yılında 25.489 bin ton olmuştur. 1990-2005 yıllarındaki ham petrol tüketimindeki artış yaklaşık yüzde 11 olmuştur. Yıllık akaryakıt satış miktarı 1990 yılında 12.677 bin ton, 1995 yılında 17.335 bin ton, 2000 yılında 18.235 bin ton, 2005 yılında 16.847 bin ton olmuştur. 1990-2005 yıllarında akaryakıt tüketimindeki artış yaklaşık yüzde 33 olmuştur.2000 yılından itibaren otogazlı araç sayısında önemli artış olmuştur. 2005 yılı sonu itibarıyla 1.501.000 adet otogazlı araç bulunmaktadır. Bu araç sayısı toplam araç sayısından düşüldüğün­de akaryakıt kullanan araç sayısının 9.7 milyon olduğu ve otogazlı araçlar dı­şındaki araçların sayısının 1990-2006 yıllarında yüzde 157 artış göstermesine karşılık, toplam akaryakıt satışlarında bu dönemde artış yüzde 33 artış olmuştur. 1990 yılında otomobil sayısı 1.649.879 iken, benzin satış miktarı 2.673 bin ton olmuştur. 2005 yılında otomobil sayısı 5.772.745 olmasına karşılık benzin satış miktarı 2.648 bin ton gerçekleşmiştir. 1990 yılında toplam araç sayısı 3.750.678 iken (bunun 1.649.879 adedi otomobil), 2005 yılında sadece benzinli araç sayısı toplamı 4.175.709 olmasına rağmen, 2005 yılında 1990 yılı sonundaki benzin satış miktarının altında kalındığı anlaşılmaktadır. Dolayısıyla toplam araç sayı­sına bakıldığında 1990-2005 yıllan arasında araç sayısındaki artış ile toplam petrol satış miktarlan arasındaki uyumsuzluk bulunduğu görülmektedir.

Petrol piyasasının işleyebilmesi için, petrol kaçakçılığından kaynaklanan haksız rekabetin önlenerek, adil bir rekabet ortamının ve ürün güvenliğinin sağ­lanması gerekmektedir. Bu nedenle, petrol kaçakçılığının petrol piyasasını dü­zenleyen Petrol Piyasası Kanununda düzenlenmesi öngörülmüştür. Değişiklik ile; kaçak petrolün tanımı yapılarak, petrol kaçakçılığı ile mücadelede karşılaşı­lan belirsizlik giderilmiş, dağıtıcı lisans sahiplerinin bayilerini Kurumca belirle­nen esaslara göre teknolojik yöntemleri de içeren denetim sistemi kurarak de­netlemeleri öngörülerek, dağıtıcı lisans sahiplerinin bayilerini denetlememele­rinden Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre yapılmasının uygulamada zorluk­lara yol açması, tasfiyesinin güç olması, müeyyidelerinin yetersiz kalması nede­niyle, kaçak petrolün tasfiyesi hızlandırılmış ve kaçak petrol satanlara ağır yap­tırımlar getirilmiştir. Diğer taraftan, kaçak petrol ile mücadelede ödül önemli bir araç olmakla birlikte, Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda ikramiyelerin kesin mahkeme kararı veya müsadere kararından sonra verilmesinin hükme bağlan­ması nedeniyle, etkin olarak uygulanamamaktadır. Bu sebeple, hâlen Kaçakçı­lıkla Mücadele Kanununda uygulanan ikramiye uygulaması kamu mâliyesine yük getirmeyecek şekilde, kaçakçılığın tespitinden hemen sonra yüzde on ihbar edenlere, yüzde on da doğrudan yakalayan kamu görevlilerine ikramiye veril­mesi düzenlenmekte ve kesin mahkeme karan veya müsadere karanndan sonra aynca yüzde onbeşi ihbar edenlere, yüzde onbeşi de yakalayan kamu görevlile­rine ikramiye verilmesi suretiyle petrol kaçakçılığı ile mücadelede ödül sistemi­ne etkinlik kazandınlmaktadır.

Bu nedenle, 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanunu kapsamında yurtiçi ve yurtdışından temin edilen petrolün doğrudan veya işlenerek güvenli ve ekono­mik olarak rekabet ortamı içerisinde kullamcılann sunumuna ilişkin piyasa faa­liyetlerinin eşitlikçi, istikrarlı, sağlıklı ve düzenli biçimde sürdürülebilmesi ba­kımından; petrol kaçakçılığının önlenmesi büyük önem taşımaktadır. Kanunda­ki değişiklik bu amaçla hazırlanmıştır.

5015 sayılı Yasaya 5576 sayılı Yasa ile eklenen Ek 3. maddesiyle kaçak petrol ile ilgili cezai hükümlere yer verilmiştir.Madde ile kaçak petrolün ve teknik düzenlemelerin tanımı yapılmaktadır. Akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünlerinden elde edi­len akaryakıt ile Kurumca belirlenen seviyede ulusal marker içermeyen akarya­kıt da kaçak petrol kapsamına alınmaktadır. Ulusal marker uygulamasının ama­cı; ithal edilen ve ülkemizde üretilen akaryakıtın kaynağını tespit etmek ve ül­keye hangi yollardan ve nasıl girdiğini izlemektir. 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununda piyasanın denetimi ve kaçak petrol ile mücadelede en etkin araç olarak ulusal marker sistemi getirilmesine karşın, ulusal markerin yaptırım aşa­ması ve marker içermeyen akaryakıtın kaçak sayılacağı ile ilgili herhangi bir hüküm getirilmeyerek Kanunda boşluk oluşmuştur. Değişiklikle, Kurumca be­lirlenen seviyede ulusal marker içermeyen akaryakıt, kaçak petrol tanımı içeri­sine alınarak marker sistemine etkinlik kazandırılması ve petrol kaçakçılığı ile mücadele edilmesi amaçlanmıştır.

Bu suçun faili, herkes olabilir. Kanunda suçun faili olmak için herhangi bir özelliğe sahip olmak aranmadığından, anılan suç faili yönünden özgü suçlardan değildir.

Bu suçla korunan hukuki yarar, bir taraftan devletin vergi sisteminin iyi ça­lışmasının önüne geçen faaliyetlerin engellenmesi iken, diğer taraftan, kaçak petrolü kullananların ve ülkede yaşayanların can ve mal kaybına uğramasının önüne geçilmesidir.

Madenden 1. fıkrasında suçun konusu, kaçak petrol iken, 2. fıkrasının ko­nusu ulusal markeridir.

Kaçak Petrol, 5015 sayılı Yasanın 2. maddesinin 21. bendinde tanımlan­mıştır. Bu maddeye göre,

“Kaçak petrol;

  1. Eneıji Piyasası Düzenleme Kurumununca belirlenen seviyede ulusal marker içermeyen akaryakıtı,
  2. Yasal yollarla Türkiye’de serbest dolaşıma girdiği belgelendirilemeyen veya menşei belli olmayan petrolü ve petrol ürünlerini,
  3. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunundan izin alınmadan; akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri pet­rol ürünlerinden elde edilen akaryakıtı ya da akaryakıta dönüştürmek maksadıy­la kullanılan veya bulundurulan akaryakıt haricinde kalan solvent, madenî ve baz yağ, asfalt, solvent nafta ve benzeri petrol ürünlerini,
  4. 10/7/2003 tarihli ve 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununa göre kaçak olan petrolü ve petrol ürünlerini,
  5. Sıvı veya gaz halindeki hidrokarbonlarla, hidrokarbon türevi olan ya­kıtları nakleden boru hatlarından (her türlü üretim, iletim ve dağıtım hatları dahil) veya bunların depolarından veya kuyulardan yasalara aykırı şekilde alı­nan petrolü ve petrol ürünlerini,” ifade eder.

5015 sayılı Yasanın Ek Madde 5. de düzenlenen suçun hareket unsuru ise, kaçak petrolü,

  • satışa arzetmek, (burada satmak önemli değildir, suçun oluşması için satışa sunulması yeterlidir),
  • satmak (kaçak petrolü belli bir bedel karşılığı birisine vermektir, satı­mın tamamlanması için anlaşmanın yapılması yeterlidir, ayrıca kaçak petrolün veya bedelin teslim edilmesine gerek yoktur),
  • bulundurmak (kaçak petrolü,belli bir süre hakimiyeti altında tutmayı anlatmak için kullanılır, failin kaçak petrolü yanında bulundurması ile, uzakta deposunda bulundurması arasında fark yoktur.)
  • satın almak (burada kanunkoyucu iki hususa vurgu yapmıştır, failin al­dığı yakıtın kaçak petrol olduğunu bilmesi zorunluluğu, ki bu suç o halde ancak doğrudan kastla işlenebilir olası kastla işlenemez, bilme hususu ispatlanamıyor- sa mahkumiyet karan verilemez, vurgu yapılan bir diğer husus ise, failin kaçak petrolü ticari amaçla, yani bir başkasına satmak amacıyla almasıdır. O halde fail kaçak olduğunu bildiği yakıtı, ticari amaç olmadan kendisi kullanmak amacıyla alırsa, bu suçu işlemiş olmaz. Ancak, kaçak petrol müsadere edilecektir.

Aldığı aracın ticari araç olması değil, yakıtın ticari amaçla alınması önem­lidir, örneğin fail, ticari olarak yolc taşıdığı otobüse veya minibüse yakıtın ka­çak olduğunu bilerek alsa bile anılan suçu işlemiş olmaz.)

  • taşımak (taşımak, kaçak petrolü bir yerden başka bir yere götürmektir),
  • Saklamak ise, kaçak petrolün muhafaza edilmesi anlamına gelmekte­dir.

Bu suç bağlı hareketli bir suçtur, ancak seçimlik hareketli bir suçtur, mad­dede gösterilen eylemlerden birisinin yapılması ile suç tamamlanır, bu hareket­lerin hepsini birden yapmaya gerek yoktur.

Bu suç kasıtla işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenmesi olanağı bulunma­maktadır. Suçun işlenebilmesi için, genel kast yeterlidir, failin belli amaçla ha­reket etmesine gerek yoktur. Ancak her hal ve karda, fail, petrolün kaçak oldu­ğunu bilmesi gerekir.

MÜSADERE

5015 sayılı Yasanın Ek 5.maddesinin 1.fıkrasının 2.cümlesinde müsadere­ye yer verilmektedir. Kaçak petrolün ve kaçakçılıkta kullanılan suç araç ve ge­reçlerinin müsaderesine hükmolunur. 27.05.2007 tarih ve 26534 sayılı Resmi Gazetede yayınlanan Kaçak Petrolün Tespit ve Tasfiyesine Dair Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğinin 21.maddesine göre “kaçak petrolün naklinde kullanı­lan taşıtlar hakkında 5607 sayılı Yasa hükümleri uygulanır” hükmü yer aldığın­dan bu hüküm uyarınca, kaçak petrolün taşınmasında kullanılan araçlar 5607 sayılı Yasanın lO.madde, eşyanın muhafazası ile ilgili 11 ve müsadere ile ilgili 13.madde hükümleri uygulanacaktır.

5607 sayılı Yasanın 13.maddesine göre, bu kanunda tanımlanan suçlar ile igili de 5237 sayılı TCK’nın eşya ve kazanç müsaderesini düzenleyen 54 ve 55.madde hükümleri uygulanır. Buna göre, iyi niyetli üçüncü kişilere ait olma­mak koşuluyla kasıtlı bir suçun işlenmesinde kullanılan veya suçun işlenmesine tahsis edilen ya da suçtan meydana gelen eşya müsadere edilecektir. Kaçak eşya kime ait olursa olsun, nerede yakalamrsa yakalansın, ister sanığı bulunsun, ister bulunmasın eğer eşya kaçak ise mutlaka müsadere edilecektir. Mal sahipsiz bile olsa, yine müsadere edilecektir. Örneğin, suç işlenmesinde kullanılan kaçak eşya var ise, sanık veya sanıkların akıl hastası veya çocuk olmaları nedeniyle ceza verilmeyecek, ancak kaçak eşya müsadere edilecektir.

Birinci fıkrada düzenlenen suçu işleyen kimse 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 20 000 güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Burada hapis cezasıyla para cezası alternatif cezalar değildir, birlikte verilmesi gerekir. Adli para ceza­sının alt sının 50 gün, üst sının ise 20 000 gündür.

Bu suçu yargılamakla görevli mahkeme 5235 sayılı Yasanın 11.maddesi uyannca Asliye ceza mahkemesidir.

Bu suçun takibi şikayete tabi değildir, re’sen takibi gerekir.

  • Satışa arz etme ve bulundurma hareketleri hariç teşebbüs mümkün­dür.
  • 5607 sayılı Yasanın 3.maddesi 18.fıkrası kaçakçılık suçlan teşebbüs aşamasında kalmış olsa bile tamamlanmış ceza gibi cezalandmlmaktadır. 5015 sayılı Yasada böyle bir hüküm yoktur. Fakat 5015 sayılı Yasanın Ek Madde 3/13.maddesi kaçak petrole ilişkin olarak bu kanunda yer almayan hususlarda, 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanun hükümleri uygulanır.” düzenlemesi getirmiştir. 4926 sayılı Yasa 5607 sayılı Yasa ile yürürlükten kalkmıştır. Ancak bu atıf 5607 sayılı Yasanın geçici 1.maddesine göre aynı Kanuna yapılmış sayı­lır. Dolayısıyla 5015 sayılı Yasa teşebbüs aşamasında kalan suç tamamlanmış gibi cezalandınlacaktır.

Maddenin 2. fıkrasında düzenlenen suçun konusu, ulusal markerdir. Ulusal markei 5015 sayılıYasamn 2. maddesinin 44. bendinde “Akaryakıta rafi­neri çıkışında veya gümrük girişinde eklenecek katkıyı” ifade eder, biçiminde tanımlanmıştır. Ek 5. maddenin son cümlesine göre, ulusal markerin kimyasal özelliklerini taşımasa bile, bu madde yerine kullanılmak amacıyla üretilen kim­yasal terkipler hakkında da bu madde hükümleri uygulanır.

Fıkrada düzenlenen suçun hareket unsurunu oluşturan eylemleri şu şekilde sayabiliriz:

  • Üretmek, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkipleri, yetkili merciden izin almadan yetkisiz olarak imal etmektir.
  • Satışa arzetmek, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal ter­kipleri satış için sunmak, satma iradesini açığa vuran her hangi bir davranışta bulunmak anlamına gelir. Satışa arzetmek, elinde suça konu bulunan veya bu maddeyi tedarik edebilecek kimsenin bu maddeyi satmaya yönelik tüm hareket­leri içine ahr. Failin, maddeyi satmak için pazarlık etmek, müşteri aramak, an­laşmaya çalışmak, kaparo almak gibi hareketleri satışa arzetmeye yönelik hare­ketler olarak nitelendirilebilir. Satışa arzetme suçu, satma iradesinin açığa vu­rulması ile tamamlanır, başka bir işlem yapılmasına gerek yoktur, bu nedenle suçun bu unsuru teşebbüse elverişli değildir. Burada satışa sunulması ile suç oluşur, ayrıca satışın yapılmasına gerek yoktur.
  • Satmak, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkipleri bir bedel karşılığı birisine vermektir. Satımın tamamlanması için anlaşmamn ya­pılması yeterlidir, ayrıca suça konu eşyanın teslim edilmesine gerek yoktur
  • Satın alma, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkipleri satmaya yetkisi olmadığını bildiği kimselerden, belli bir bedel karşılığı almaktır. Burada almanın hangi amaçla olduğu önemli değildir, kanunkoyucu satın alma­nın ticaret yapmak gayesiyle olmasını aramamıştır.
  • Kabul etmek, bir kimsenin başkasına ait suça konu maddenin zilyetli­ğini, her hangi bir karşılık vermeden üzerine alması anlamına gelir. Suçun ta­mamlanması için, anlaşmanın yapılması yeterli değildir, ayrıca bu maddenin failin, zilyetliğine, fiili hakimiyetine geçmesi gerekir.
  • Nakletmek, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkipleri­nin bir yerden başka bir yere, kendisi veya adamı tarafından götürülmesi olarak anlaşılmalıdır. Nakletmede şevkten farklı olarak, suça konu maddenin gönde­rilmesi, yollanması değil, fail veya adamları tarafından bizzat götürülmesi söz konusudur. Burada nakletme mesafesinin uzaklık ve yakınlık derecesinin bir önemi bulunmamaktadır. Nakleden kimsenin, bu maddeyi son kullanıcıya gön­dermesi ile, aracıya göndermesi arasında da fark yoktur. Ayrıca nakletmenin bedelli veya bedelsiz yapılmasının da bir önemi bulunmamaktadır, yeter ki nak­leden kimsen naklettiği eşyanın ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkiplerinden olduğunu bilsin. Nakletme eylemi, bu maddenin gideceği yere kadar götürülmesi ile tamamlanır. Bu nedenle suçun tamamlanması için, nakle­dilen maddenin alıcıya ulaşması şart değildir. Bu nedenle ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkiplerinin varış yerine götürülmüş olmasına rağmen, karşılaşılan bir engel nedeniyle alıcıya teslim edilememiş olsa bile, tamamlanmış nakilden söz edilir.

Bulundurmak, bir kimsenin kendisine veya başkasına ait suça konu mad­deyi, ruhsatsız ve ruhsata aykırı olarak fiili veya hukuki egemenliği altında, o uyuşturucu madde üzerinde tasarruf imkanı bulunacak şekilde tutmasıdır. Bu maddenin failin yanında bulundurulması ile başka bir yerde bulundurulması arasında fark yoktur. Bu başka yerin mülkiyetinin faile ait olması gerekmez ise de, bu yere girmek ve bu yerde bulunan madde üzerinde her türlü tasarrufta bulunmak, hakkının faile ait olması gerekir. Önemli olan failin bu maddenin ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkiplerden olduğunu bilmesi­dir. Bulundurulan eşyanın mülkiyetinin faile ait olması ile, bir başkasına ait olması arasında da fark yoktur, önemli olan failin bu eşyayı fiili hakimiyeti altında tutmuş olmasıdır. Ayrıca bu madde bir başkasına ait ise, failin bu eşyayı ücret karşılığı tutması ile, ücretsiz tutması arasında da suçun oluşması bakımından fark yoktur, ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkiplerin bulundu­rulması suçu, mütemadi bir suçtur. Bu maddenin fail tarafından ne kadar süre bulundurulduğunun bir önemi bulunmamaktadır. Failde maddenin yakalandığı anda suç tamamlanır. Fail önce bu maddeyi yanında bulundursa, daha sonra da aynı maddeyi başka bir yerde bulundursa, eylem tek suç olmaya devam eder.

Bu suç kasıtla işlenebilen bir suçtur, taksirle işlenmesi olanağı bulunmamak­tadır. Suçun işlenebilmesi için, genel kast yeterlidir, failin belli amaçla hareket etmesine gerek yoktur. Ancak failin yaptığı işlemde bu maddenin ulusal marker veya yerine kullanılabilecek yasal terkiplerinden olduğunu bilmesi zorunludur.

İkinci fıkrada düzenlenen suçu işleyen kimse 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 20 000 güne kadar adli para cezasıyla cezalandırılır. Burada hapis cezasıyla para cezası alternatif cezalar değildir, birlikte verilmesi gerekir. Adli para cezasının alt sının 50 gün, üst sının ise 20 000 gündür.

Bu suçu yargılamakla görevli mahkeme 5235 sayılı Yasanın 11.maddesi uyannca Asliye ceza mahkemesidir.

Bu suçun takibi şikayete tabi değildir, re’sen takibi gerekir.

MÜSADERE

5015 sayılı Yasanın Ek 5/2.maddesinde suç konusu eşya ve bu suçun iş­lenmesinde kullanılan araç ve gereçlerin müsaderesi ile ilgili bir hüküm bulun­mamaktadır. Burada 5015 sayılı yasanın ek 3.maddesinin 13.fıkrasında yer alan, kaçak petrole ilişkin olarak bu kanunda yer almayan hususlarda, 5607 sayılı Kaçakçılık ve Mücadele Kanunu hükümleri uygulanması gerekir. Yani müsade­re 5607 sayılı Yasanın 13.maddesine göre yapılacaktır.

GÖREVLİ MAHKEME

5015 sayılı Yasada davaların hangi mahkemelerde görüleceğine dair her­hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Ancak, 5011 sayılı Yasanın Ek 3/13.maddesine göre bu kanunda hüküm bulunmayan durumlarda 4926 sayılı (5607 sayılı) Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu hükümleri uygulancaktır. Burada madde başlığı “kaçak petrol ile ilgili ceza hükümleri”dir. Dolayısıyla hem Ek 5/1, hem de Ek 5/2.maddesini kapsadığından her iki halde de 5607 sayılı Yasanın 17/2.maddesi uyarınca belirlenecek yetkili mahkemelerde davalar görülecektir.

5607 sayılı Yasanın 17/2.maddesi uyarınca bu kanun kapsamına giren suç­ların yargılamasının yapılacağı yerdeki mahkemelerin 1 ’den çok dairelere ay­rılmış olması halinde yargılama görevi, 1 numaralı Asliye Ceza Mahkemesine aittir.