Overbooking Hakkında Önemli Bilgiler

İYİ NİYETLİ HAKSIZ ZİLYEDİN İADE BORCUNUN KAPSAMI

İYİ NİYETLİ HAKSIZ ZİLYEDİN İADE BORCUNUN KAPSAMI

İyi niyetli haksız zilyedin iade borcu m.993 ve m. 994 ‘te düzenlenmiştir.

MK m. 993 : İyi niyetle zilyedi bulunduğu şeyi , karineyle mevcut hakkına uygun şekilde kullanan veya ondan yararlanan zilyet , o şeyi geri vermekle yükümlü olduğu kimseye karşı bu yüzden herhangi bir tazminat ödemek zorunda değildir.

İyi niyetli zilyet ,şeyin kaybedilmesinden , yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz.

b. Tazminat MK m. 994 : İyi niyetli zilyet , geri vermeyi isteyen kimseden şey için yapmış ödeninceye kadar şeyi geri vermekten kaçınabilir.

İyi niyetli zilyet , diğer giderler için tazminat isteyemez. Ancak ,şeyin geri verilmesinden önce kendisine bu giderler için bir tazminat önerilmezse , kendisi tarafından o şeyle birleştirilen ve zararsızca ayrılması mümkün bulunan eklemeleri o şeyi geri vermeden önce ayırıp alabilir.

Bir kere iyiniyetli haksız zilyet geri verme anında maldan elinde ne kalmışsa onu geri verip borcundan kurtulur. Elinden çıkardığı kısmı ise geri vermek zorunda değildir. Y asa koyucu diyor ki iyiniyetli zilyet malın kaybedilmesinden , yok olmasından veya hasara uğramasından sorumlu olmaz.

Mesela bizim iyi niyetli Ü gitmiş malı B ye bağışlamış. Ü yukarıdaki örnekte malı hırsızdan satın alan kişiydi Ü nün elinde bu maldan geriye bir şey kalmadı. O zaman iyiniyetli Ü nün A ya karşı herhangi bir geri verme borcu da kalmadı. Yani A , Ü yü bulsa ona dava açsa iyi niyetli Ü’de maldan geriye bir şey kalmadığı için eli boş döner.

İyi niyetli Ü malı bağışlamışsa sorun yok çünkü eleman kendini malik zannediyor. Ve gidip malı bağışlıyor. Peki bağışlamasaydı da gidip malı satsaydı yani karşılığında Ü nün malvarlığına bir şey girseydi veya malı trampa etseydi ne olacaktı ?

İyiniyetli eğer malı elinden çıkarmakla birlikte eline ikame bir değer girmişse ( ikame , onun yerini alan şey ) bu değer para da olabilir başka bir şey de olabilir , bu değer sebepsiz zenginleşme teşkil ettiği ölçüde kendisinden istenebilir.

O zaman Ü bu malı satmışsa veya trampa etmişse bu Ü için sebepsiz zenginleşme teşkil eder ve A bunları Ü den geri alabilir.

SORU : Hırsız H , A nın atını çaldı ve iyi niyetli Ü ye sattı. Ü kendisini şuan malik zannediyor. Ü bir gün atla giderken ata sinirleniyor ve silahı çekip bacağından yaralıyor. A , Ü den ata verdiği bu zararın tazminini isteyebilir mi ? M . 993 te yasa koyucu bir ölçüt getiiryor. Ve zilyet malı varlığına inandığı bir hakka uygun kullanmışsa diyor. Şuanda iyi niyetli Ü malı satın almış şu anda mülkiyet hakkının varlığına inanıyor. Mülkiyet hakkı sahibi normalde malı tahrip edebilir. O da kendisini malik zannettiği için A iyi niyetli Ü den mala verdiği zararların tazminini isteyemez.

SORU : İyi niyetli Ü kendisini malik değil de başka bir hak sahibi zannetseydi, örneğin hırsız atı çalmış iyi niyetli Ü ye kiraya vermiş şuanda itibaren iyi niyetli Ü artık malı kiracı gibi kullanmak zorundadır.

Çünkü varlığına inandığı hak kiradır. O zaman Ü atla giderken ata sinirlense ve silahla yaralasa A ya karşı bu zararı tazmin etmelidir. Çünkü kiracı mala zarar veremez.

SORU : Hırsız atı çalmış iyi niyetli Ü ye satmış. İyi niyetli Ü şu anda kendini mala malik sanyor. Ü de götürmüş atı K ya kiraya vermiş. At 2 yıl kirada kalmış ve Ü bu kira sözleşmesinden 10.000 tl yide isteyebilir mi ? İsteyemez. Çünkü Ü kendini malik sanıyor. Varlığına inandığı hak mülkiyettir. Mülkiyet hakkı kişiye malı başkasına kiraya verip kira geliri elde etme izni verir. Ü de buna uygun davrandığı için elde ettiği gelirleri A ya iade etmek zorunda değildir. Ancak iyi niyetli Ü nün elde ettiği gelirler A ya iade etmek zorunda değildir. Ancak iyi niyetli Ü nün elde ettiği gelirler mal için yaptığı masraflardan mahsup edilir.

İyi niyetli haksız zilyet mal için yaptığı masraflardan hangilerini isteyebilir buna bakalım.

İyi niyetli zilyet , mal için yaptığı hem zorunlu hem de yararlı giderleri isteyebilir. Bu giderler kendisine verilinceye kadar malı alıkoyma hakkına sahiptir. Zorunlu gider demek mutlaka yapılması gereken gider demektir. Mesela bir malın vergisinin ödenmesi zorunlu giderdir veya otomobilin fren sistemi bozulmuşsa yenilenmesi zorunlu giderdir.

Yararlı gider ise maldan beklenen verimi , randımanı arttırmaya yarayan giderlerdir. Mesela motor bozulmamış ama eskimiş yani araba bu haliyle de işlev görüyorken motorun yenisi ile değiştirilmesi zorunlu değil yararlı giderdir.

Alıkoyma hakkı demek malı geri vermekten kaçınmak demekt.r Alıkoyma hakkı bir hapis hakkı değildir. Hapis hakkını eşya hukuku 2 de göreceğiz. Hapis hakkı bir rehin hakkıdır. Malı parçaya çevirme yetkisi verir. Halbuki alıkoyma hakkı bu yetkiyi vermez. Malik giderleri ödemiyor. Malı satıp paraya çeviremezsiniz.

Yargıtay , malı geri verirken giderleri talep etmeyen zilyet , bu giderler için sonradan sebepsiz zenginleşme davası açarak bu giderleri talep edebildiğini bilmek gerekir. Burada sebepsiz zenginleşmeye ilişkin 1 ve 10 yıllık süre geçerlidir.

Bir giderin zorunlu mu , yararlı mı , lüks gider mi olduğu o yöredeki yerel adetler dikkate alınarak objektif ölçütler dairesinde belirlenir.

Kural olarak iyiniyetli zilyet lüks giderleri talep edemez. Fakat lüks gider asıl eşyaya zarar vermeden sökülüp alınıyorsa , malik de bunların bedellerini ödemeyi talep etmezse iyi niyetli zilyet bunları söküp alabilir. Malik bedelini ödeyeceğim derse söküp alamaz.

Rehin alacaklarında hakkın sınırı konusu da konuşulur. Rehin alacaklısı malı kiraya verme yetkisine sahip değildir. Rehin sadece kişiye alacaklı borcunu vermediği takdirde malı icrada paraya çevirme hakkı verir.

İyi niyetli zilyet yaptığı giderleri malik malın iadesini istediği zaman talep edebilir.Giderlerin talep edilebilmesi için malın iadesinin mümkün olması gerekiyor. Mal iadesi talep olmadan yapılan masraflar da talep edilemiyor. Ayrıca malın iade imkanı kalmamışsa iyi niyetli zilyet yaptığı giderleri talep edemez.İyi niyetli zilyedin maldan elde ettiği gelirler yaptığı giderlerden mahsup olur. Elde ettiği gelir içersiinde iyiniyetlinin malı kullanmasının karşılığı yoktur.

Eğer ki mal kullanılmış ise elde ettiği gelir sayılmaz. Yargıtayın bu konuda 1950 tarihli ictihadı birleştirme kararı vardır. Yargıtay , iyi niyetli zilyedin malı kullanarak faydalanmasının hesaplanacak karşılığı , elde ettiği gelir kavramına girmez. Bu nedenle yapmış olduğu giderden mahsup edilemez.