İSTİHKAK DAVASINDA YETKİLİ YER MAHKEMESİ
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/11416
KARAR NO: 2017/13615
KARAR TARİHİ: 24.10.2017
>İSTİHKAK DAVALARINDA ASIL İCRA TAKİBİNİN YAPILDIĞI YER MAHKEMESİ İLE DAVALININ YERLEŞİM YERİ MAHKEMESİNDE AÇILMASI MÜMKÜNDÜR.
>HUKUK MUHAKEME KANUNU (HMK) 19/4 MADDE HÜKMÜNE GÖRE DE YETKİNİN KESİN OLMADIĞI DAVALARDA, DAVALI SÜRESİ İÇERİSİNDE VE USULÜNE UYGUN OLARAK USULÜNE UYGUN OLARAK YETKİ İTİRAZINDA BULUNMAZSA, DAVANIN AÇILDIĞI MAHKEME YETKİLİ HALE GELİR, HAKİM DOĞRUDAN (RES’EN) YETKİSİZLİK KARARI VEREMEZ.
Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacı üçüncü kişi vekili; mülkiyeti müvekkiline ait mallar üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, takibin başlatıldığı asıl icra dairesinin … icra dairesi olduğu, esas icra dairesince yazılan talimat gereği … 1. İcra Müdürlüğü tarafından talimatta yer alan ve borçlu şirkete ait olduğu belirtilen adreste yapılan hacze istinaden haciz konusu mallar üzerinde istihkak iddiasında bulunulduğu,iş bu davada İİK’nun yetkiye dair 4 ve 50. maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nun 5 ve 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerektiği, buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemelerinde açılmasının mümkün olduğu, davalı alacaklı vekilince, dava dilekçesinin tebliğ edildiği 25/12/2015 tarihinden sonra verilen dilekçeyle bu tarihten sonra yapılan celseye yönelik olarak yetki ilk itirazında bulunulmuş olması nazara alınarak, HMK’nun 19 ve 331. maddeleri uyarınca … İcra Mahkemelerinin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde HMK’nun 20. maddesi gereğince 2 hafta içinde müracaat halinde dosyasının yetkili … icra Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
Hüküm, davacı 3. vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddelerine dayalı istihkak iddiasına ilişkindir.
Dava, 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup, bu Kanun’da 1086 Sayılı HUMK’nun 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda İİK’nun yetkiye dair 4, 50. maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. İstihkak davalarında Yasa’da kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. HMK’nun 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. Hakim doğrudan (re’sen) yetkisizlik kararı veremez.
Somut olayda ise, her ne kadar gerekçeli kararda davalı alacaklı vekilince, kendilerine dava dilekçesinin tebliğ edildiği 25.12.2015 tarihinden sonra verilen dilekçeyle bu tarihten sonra yapılan celseye yönelik olarak yetki ilk itirazında bulunduğu belirtilmişse de, davalı alacaklı vekili tarafından 25.12.2015 tarihinde mahkemeye sunulan cevap dilekçesinde mahkemenin yetkisine dair herhangi bir itirazın yapılmadığı görülmektedir.Bu bilgilere göre, davalı alacaklının süresi içerisinde yetki itirazında bulunduğundan bahsedilemez.
Hal böyle olunca; mahkemece açılan davaya dair kesin yetki kuralı bulunmadığı ve davalı tarafından cevap süresi içerisinde mahkemenin yetkisine dair bir ilk itiraz ileri sürülmediği halde,cevap süresinden sonra ancak ilk celseden önce yetki itirazında bulunduğundan bahisle yetkisizlik kararı verilmesi doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK’nun 366. ve 6100 Sayılı HMK’nun Geçici 3. maddesinin yollamasıyla 1086 Sayılı HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin harcın istenmesi halinde temyiz edene iadesine, 24.10.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
T.C.
YARGITAY
8. HUKUK DAİRESİ
ESAS NO: 2016/19005
KARAR NO: 2017/7948
KARAR TARİHİ: 30.5.2017
Taraflar arasında görülen ve yukarda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın reddine dair verilen hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay’ca incelenmesi davacı üçüncü kişi vekili ve duruşma talebi olmaksızın davalı alacaklı vekili taraflarından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 30.05.2017 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davacı vekili Av. … geldi. Başka gelen olmadı. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek dosya incelendi gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı 3.kişi vekili, … 16. İcra Müdürlüğü’nün 2014/602 Talimat sayılı dosyası üzerinden müvekkiline ait adreste haciz yapıldığını, müvekkili tarafından vergi levhası, kira sözleşmesi ve faturalar sunularak istihkak iddiasında bulunulduğunu, kira sözleşmesinin gerçek bir sözleşme olduğunu, işyerinde bulunan menkullerin müvekkiline ait olduğunu iddia ederek istihkak iddiasının kabulüyle satış işleminin iptaline takibin durdurulmasına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu, 27.06.2014 tarihinde talimata uygun olarak haciz yapıldığı, haciz sırasında herhangi bir istihkak iddası olmadığı gibi esas icra müdürlüğünün bağlı olduğu görevli icra mahkemesine açılmış herhangi bir istihkak davasının olduğuna dair bilgi ve belge sunulmadığı, davacı 3.kişinin icra dosyasının tarafı olmadığından satışının durdurulmasını istemede aktif taraf ehliyetinin bulunmadığı, istihkak davasına bakmakla yetkili mahkemenin esas takibin yapıldığı yerdeki mahkeme olduğu gerekçesiyle satışın durdurulma talebinin kesin olarak reddine, istihkak talebinin reddine karar verilmiş; hüküm davalı alacaklı ve davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-) Davalı alacaklı vekilinin, 24/06/2016 havale tarihli ve kararın düzeltilerek onanması talepli dilekçesi, temyiz dilekçesi niteliğindedir. Ancak gerekli temyiz harcı yatırılmadığından, davalı alacaklı vekilinin usulünce yapılmış bir temyiz istemi bulunmadığı anlaşılmakla, davalı alacaklı vekilinin temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
2-) a)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı üçüncü kişinin aşağıdaki bendin dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE,
2-)b)Dava, 6100 Sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup bu Kanun’da 1086 Sayılı HUMK’nun 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir.Bu durumda İİK’nun yetkiye dair 4, 50. maddeleri ve 6100 Sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın,bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala dair istihkak davalarında Yasa’da kesin yetki kuralı öngörülmediğinden, yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir.
HMK’nun 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. Hakim kendiliğinden (re’sen) yetkisizlik kararı veremez.
Somut olayda, hüküm, dava dilekçesi davalıya tebliğ edilmeden dosya üzerinden verilmiş olup, bu sebeple davalı tarafından yetki ilk itirazında bulunulması da mümkün olamamıştır. Bu durumda Mahkemece, re’sen yetki hususu değerlendirilerek yetkisizlik kararı verilmesi hatalı olmuş, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz isteminin REDDİNE, (2-a) numaralı bentte açıklanan sebeplerle davacı üçüncü kişinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2-b) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün İİK’nun 366. ve HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, Yargıtay duruşmasının yapıldığı tarihte yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca 1.480,00 TL Avukatlık Ücreti’nin davalıdan alınarak Yargıtay duruşmasında avukat marifetiyle temsil olunan davacı 3.kişiye verilmesine, taraflarca İİK’nun 366/3. maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve peşin harcın istenmesi halinde davacıya iadesine, 31,40 TL onama harcının da davalı alacaklıdan alınmasına 30.05.2017 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.