İSTİHKAK DAVASINA KARŞI TASARRUFUN İPTALİ İSTENEBİLİR
YARGITAY
17. Hukuk Dairesi 2009/10583 E.N , 2010/7327 K.N.
İlgili Kavramlar
İSTİHKAK DAVASI
KARŞILIK DAVA
MUVAZAA
TASARRUFUN İPTALİ
Özet
DAVACI 3. KİŞİ İLE DAVALI BORÇLU ARASINDAKİ ÇALIŞMA İLİŞKİSİ VE ARAÇ SATIŞININ HACİZ ŞERHİNİN İŞLENDİĞİ TARİH İLE AYNI OLMASI, BU SATIŞ SÖZLEŞMESİNDEN SONRAKİ BİR TARİHTE DAVACI 3. KİŞİ TARAFINDAN BORÇLU ALEYHİNE İCRA TAKİBİNE GEÇİLMESİ VE BU TAKİBİN DAVALI ALACAKLI TARAFINDAN AYNI BORÇLU HAKKINDA YAPILAN TAKİPLERDEN ÇOK KISA BİR SÜRE SONRA BAŞLATILMASI GİBİ MADDİ VE HUKUKİ OLGULAR KARŞISINDA, DAVACI 3. KİŞİ İLE BORÇLU ARASINDA ALACAKLIDAN MAL KAÇIRMAYA YÖNELİK MUVAZAALI BİR İLİŞKİNİN BULUNDUĞU VE DAVACI 3. KİŞİNİN İYİ NİYET İDDİASINDA BULUNAMAYACAĞI VE SATIŞIN ALACAKLIYA KARŞI İLERİ SÜRÜLEMEYECEĞİ ANLAŞILDIĞINDAN İSTİHKAK DAVASININ REDDİ GEREKİR.
İSTİHKAK DAVASINA KARŞI HACZİ YAPTIRAN ALACAKLI TASARRUFUN İPTALİ DAVASINI AÇABİLİR.
İçtihat Metni
Taraflar arasındaki istihkak davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı (Alacaklı) tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
Davacı (3. kişi) vekili, Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2007/3529 Esas ve 2007/3594 Esas sayılı dosyalarından davalı (borçlu) Cemil aleyhine yapılan takiplerde, haciz şerhinden önce müvekkili tarafından noter satış sözleşmesi ile davalı/borçludan satın alınmış olan 34 … 3696 plakalı araç üzerine haciz konulduğunu, aracın müvekkiline yüklü miktarda borcu olan davalı borçludan borcuna karşılık olarak alındığını, hacze dayanak olan icra takiplerinin muvazaalı olduğunu ileri sürerek, araç üzerindeki haczin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (alacaklı) vekili, davacı 3. kişinin kötü niyetli olduğunu, müvekkilinin harici sözleşme ile davalı/borçludan satın aldığı ve bedelini ödediği aracı davalı borçlunun müşteriye göstereceği şeklinde beyanı ile alarak bilahare noterden davacı 3. kişiye sattığını, satışın muvazaalı olduğunu, aleyhlerine açılmış olan istihkak davasının reddi gerektiğini ve lehlerine tazminata karar verilmesini savunmuş ve karşı dava olarak; muvazaalı ve kötü niyetli olarak yapılan araç satış sözleşmesinin İİK.nun 277 v.d. maddeleri uyarınca iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı (borçlu), duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi sunmamıştır.
Mahkemece, toplanan delillere göre; 1) Noter satış işleminin hacizden önce yapılmış olması, takip borçlusu davalı ile davacı 3. kişi arasındaki para borcundan dolayı hukuki bir ilişkinin bulunması ve bu ilişkiye istinaden aracın satışının yapılmış olması, davacının kötü niyetli hareket ettiğine dair bir delil bulunmadığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2007/3529 Esas sayılı dosyasından (haczedilen) 34 … 3696 plakalı aracın mülkiyetinin davacıya aidiyetine, 2) Birleştirilen (karşı) davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı-karşı davacı (alacaklı) vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Asıl dava yönünden;
Dava, 3. kişinin İİK’nun 96 ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı istihkak davasına ilişkindir.
Dava konusu aracın davalı borçlu tarafından noter satış sözleşmesi ile davacı 3. kişiye satışı yapılmış ise de; takip borçlusu Cemil’in davacı 3. kişiye ait işyerinde Ağustos/2006 tarihine kadar sigortalı çalışan olduğunun dava dilekçesi, yargılama safahatı ve tanık beyanları ile SGK kayıtlarından anlaşıldığı gibi, davacı 3. kişi tarafından davalı (borçlu) Cemil aleyhine Fatih 2. İcra Mü-dürlüğünün 2007/7897 Esas sayılı dosyası ile yapılan icra takibinin dayanağı olan senetlerin de bu kişiler arasındaki borç-alacak ilişkisinden kaynaklandığı anlaşılmaktadır. Öte yandan, davalı (alacaklı) tarafından davalı (borçlu) aleyhine Bakırköy 12. İcra Müdürlüğünün 2007/3529 Esas ve 2007/3594 Esas sayılı dosyalarından yapılan takipler nedeniyle, 2007/3529 Esas sayılı dosyadan mahcuz araç üzerine 31.8.2007 tarihinde haciz şerhi işlenmiş, mahcuz araç aynı tarih (31.8.2007) itibariyle takip borçlusu tarafından davacı 3. kişiye noter satış sözleşmesi ile satılmıştır. Buna göre, davacı 3. kişi ile davalı borçlu arasındaki çalışma/borçalacak ilişkisi ve araç satışının haciz şerhinin işlendiği tarih ile aynı gün olması, bu satış sözleşmesinden sonraki bir tarihte (10.9.2007) davacı 3. kişi tarafından borçlu aleyhine icra takibine geçilmesi ve bu takibin davalı (alacaklı) tarafından aynı borçlu hakkında yapılan takiplerden (05.9.2007) çok kısa bir süre sonra başlatılması gibi maddi ve hukuki olgular karşısında, davacı 3. kişi ile borçlu arasında alacaklıdan mal kaçırmaya yönelik muvazaalı bir ilişkinin bulunduğu ve hayatın olağan akışına göre davanın danışığa dayalı olduğu, İİK’nun 86/3. maddesi uyarınca, davacı 3. kişinin iyi niyet iddiasında bulunamayacağı ve satışın alacaklıya karşı ileri sürülemeyeceği ve bu nedenle, istihkak davasının reddi gerektiği açık iken, mahkemece asıl dava yönünden yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru görülmemiştir.
2-Karşı dava yönünden;
Dava, davalı alacaklının karşı dava olarak, İİK.nun 277. ve devamı maddelerine dayalı olarak açtığı tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İİK.nun 97/17 maddesinde, istihkak davasına karşı haczi yaptıran alacaklının bu kanunun 11. babı hükümlerine dayanarak ve geçici veya kesin aciz belgesi ibrazına gerek olmadan; karşılık iptal davası açabileceği belirtilmiştir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da “iyiniyet kurallarına aykırılık” nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve o malın haciz ve satışını isteyebilir (İİK. md. 283). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
İcra ve İflas Kanunu 282. maddesi gereğince iptal davaları borçlu ve borçlu ile hukuki muamelede bulunan veya borçlu tarafından kendilerine ödeme yapılan kimseler ile bunların mirasçıları aleyhine açılır. Ayrıca, kötü niyetli üçüncü şahıslar hakkında da iptal davası açılabilir.
Kanun, iptale tâbi tasarrufları sınırlı olarak saymamış, bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tâbi olduğu hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK. md. 281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K. 25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olaya dönüldüğünde, davacı 3. kişi ile davalı (borçlu) Cemil arasında yukarıda açıklandığı üzere, işveren/çalışan ilişkisinin bulunduğu ve dava konusu aracın Davacı 3. kişi tarafından takip borçlusunun kendisine olan bor-cuna karşılık olarak satın alındığı da belirlenmiş olup, bu durum da yapılan tasarruf İİK.nun 279/2. maddesi uyarınca, (para veya mutad ödeme vasıtala-rından gayrı bir suretle yapılan ödemeler) batıl sayılmıştır. Diğer yandan İİK.nun 280. maddesi hükmüne göre aralarındaki ilişkiler ve icra takiplerinden 3. kişi Ahmet’in borçlu Cemil’in içinde bulunduğu mali durumu ve alacaklıdan mal kaçırma kastını bilebilecek kişilerden olduğunun kabulü gerekir.
O halde, mahkemece, davacı 3. kişi tarafından açılmış olan istihkak davasının reddi ile davalı-karşı davacı (alacaklı) tarafından karşılık olarak açılmış olan tasarrufun iptali davasının ise kabulüne karar verilmesi gerekirken, aksi düşünce ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması isabetli değildir.
Sonuç: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalı-karşı davacıya (alacaklı) geri verilmesine 27.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.