Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İşe devamsızlık ile ilgili Yargıtay kararları

İşe devamsızlık ile ilgili Yargıtay kararları

“…Somut olayda, davacı vekili, davacının sözleşmesinin haksız olarak feshedildiğini belirterek işçilik alacaklarının davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, davacının 23.05.2005, 24.05.2005 ve 25.05.2005’de izinsiz ve mazeretsiz olarak işe gelmediğini, akdin haklı nedenle feshedildiğini beyanla davanın reddini talep etmiştir.

Mahkemece,26.05.2005-28.05.2005 tarihleri arasında davacıya istirahat verildiği,23 ve 24 Mayıs 2005 tarihlerindeki devamsızlığının nedeninin hastalık olup olmadığının dosya kapsamından belli olmadığı,3 yıl 8 ay 19 günlük kıdemi olan bir işçinin tüm kıdem haklarını bertaraf ederek kendi isteğiyle devamsızlık yapması ve işten ayrılması hayatın olağan akışına aykırı olması, devamsızlığının haklı sebebe dayandığı, iş akdinin ise davalı işverence haksız olarak feshedildiği yolunda görüş ve kanaate varılarak kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.

Dosya kapsamına göre davacının 23.05.2005 vc 24.05.2005 tarihlerindeki devamsızlığının izinsiz ve mazeretsiz olduğu anlaşılmıştır. 4857 S.K. 25/11-g maddesi gereği fesih haklıdır. Davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/12577 E. 2010/1461 K. 28.01.2010)

Somut olayda, davacı işçinin 08.11.2005 tarihinde davalıya ait işyerinde çalışmaya başladığı, davacının işe başladığı günden sözleşmenin feshedildiği güne kadar 2005 yılında 2 gün, 2006 yılında 8 gün,2007 yılında 4 gün işe geç geldiği, ayrıca 19.03.2007 ve 05.07.2007 tarihinde işe gelmediği en son 04.09.2007 günü işe geç gelmesine müteakip tutanak tutularak söz konusu işe gelmeme ve geç gelme hususları gerekçe gösterilerek iş sözleşmesinin 06.09.2007 tarihinde işverence İş Kanunu m.25/II-h uyarınca feshedildiği anlaşılmaktadır.

Davacı işçinin devamsızlık yaptığı günler 19.03.2007 ve 05.07.2007 tarihleri olup, toplam iki gündür.

Ardı ardına olmayan iki gün devamsızlık haklı fesih sebebi oluşturmaz. Ayrıca haklı fesih sebebi oluşturmayan bu iki gün devamsızlık sırasında görevin yapılmaması hali de haklı fesih sebebi değildir. Ayrıca işe geç kalmada haklı fesih değildir.

Bu nedenle davacının devamsızlık, görevi yapmama ve işe geç kalma eylemleri haklı feshi gerektirecek nitelikte doğru olmadığından kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin kabulü gerekirken reddi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD 2009/39005 E. 2012/97! K. 19.01.2012)

“…Davacının çalışma günü olan 15 ve 16 Kasım 2006 tarihlerinde mazeretsiz olarak üst üste 2 gün işyerine gelmediği dosya içerinden sabittir. Buna göre davacının iş sözleşmesinin devamsızlığı nedeni ile işveren tarafından haklı nedenle feshedildiğinden kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin reddi gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2009/7034 E. 2011/6074 K. 04.03.2011)

“…Dosya içeriğinden özellikle tutanak tanığı K.K.’in somut açıklamalarından davacının izin sonucu bir gün işe gelmediği, ertesi gün geldiğinde işverenin bekçiye verdiği talimat gereği davacının işyerine alınmayıp bekçi kulübesinde bekletildiği, işverenin bekçi kulübesinde beklettiği davacıyı çağırıp görüşmediği gibi işbaşı yaptırmadığı bu nedenle davacının işyerini terk etmek zorunda kaldığı, olayların bu gelişimine göre hizmet akdinin bir günlük devamsızlığı takip eden gün işbaşı yaptırılmamak suretiyle işverence feshedildiği bir gün devamsızlığında haklı fesih nedeni olmadığı fesih tarihinden sonra devamsızlık yapıldığı iddiası ile düzenlenen tutanağın sonuca etkili olmadığı bu sebeplerle davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin bilirkişi raporu bir değerlendirmeye tabi tutularak karar verilmesi gerektiği sonucuna varıldığından kararın bozulması gerekmiştir.”(9.HD. 2007/432 E. 2007/29009 K. 04.10.2007)

“…Davacının devamsızlık yaptığı ileri sürülen 09.04.2004 tarihi Cuma gününe, 10/04/2004 tarihi ise Cumartesi gününe denk gelmektedir.

Her ne kadar bilirkişi Cumartesi gününün yarım gün olduğunu ve bu nedenle davacının üst üste 2 değil, 1,5 gün devamsızlık yaptığını belirtmişse de, yarım gün çalışılsa dahi Cumartesi gününün bir iş günü olması ve bugün işe gelinmediğinin de sabit oluşu karşısında, devamsızlıkta ardı ardına iki iş günü olgusu gerçekleşmiş olup, aksi yöndeki bilirkişi raporuna itibar edilmesi hatalıdır.”(9. HD. 2012/23462 E. 2012/37672 K. 14.11.2012)

“…Davacının iş akdi 27.4.2004 – 12.5.2005 ve 22.5.2005 tarihlerinde izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediği gerekçesi ile 4857 Sayılı İş Kanunu 25/11-g. fıkrası gereğince feshedilmiştir.

Mahkemece davacının iş akdinin feshedildiği Mayıs 2004 ayında farklı tarihlerde sadece iki gün devamsızlığı olduğu gerekçesi ile kıdem ve ihbar tazminatının kabulüne karar verilmiştir.

Dosyadaki bilgi ve belgelerden davacının 27.4.2004 – 12.5.2005 ve 22.5.2005 tarihlerinde devamsızlık yaptığı sabittir.

Mahkemenin bir aylık süreyi takvim ayı olarak değerlendirmesi hatalıdır. Davacının işe gelmediği bildirilen son günden başlayarak geriye doğru geçen 30 günlük süre olarak yorumlayıp kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2006/6367 E. 2006/27625 K. 18.10.2006)

“…Somut olayda; davacı iş akdinin işverence haksız nedenle feshedildiğini bildirmiş, davalı ise davacının 03/08/2012-08/08/2012 tarihlerinde işe gelmediğini iş akdinin haklı nedenle sona erdiğini savunmuştur. Tutanak tanıkları A.A., M.Ç., E.D. yeminli beyanları ile davacının eleman eksiği bulunan Kalite Kontrol bölümünde geçici olarak görevlendirilmesi üzerine bu bölümde çalışmak istemediğini söyleyip işyerinden kendi isteği ile ayrıldığını, işyerine gelmediğini, tutanak tutarak akdin feshedildiğini ifade etmişlerdir. Bu durumda davalı işverenin 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25.maddesinin II. Numaralı bendinin (g) alt bendinde belirtildiği üzere davacının işverenden izin almaksızın veya haklı bir sebebe dayanmaksızın ardı ardına iki iş günü işine devam etmemesi nedeniyle iş akdinin haklı nedenle feshedildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece davanın reddine karar vermek gerekirken kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(7.HD 2013/22883 E. 2014/5983 K. 13.03.2014)

“…Somut olayda; davacı 23.03.2009 tarihinde 1 gün işe gelmemiş ve davalı işveren tarafından aynı tarihte tutanak tanzim edilerek davacının iş akdine son verilmiştir. Bu itibarla 1 gün devamsızlığa dayalı davalı feshinin haklı nedene dayanmadığı ve davacının kıdem ve ihbar tazminatına hak kazandığı açıktır.”(7.HD 2013/12935 E. 2013/18890 K. 11.11.2013)

“…Somut olayda, davacının 08.10.2005-21.10.2005 tarihleri arasında yıllık izne ayrıldığı, davacı hakkında 21.10.2005 tarihi ile 24.10.2005-28.10.2005 tarihleri arasında devamsızlık tutanakları tutulduğu, davacıya 31/10/2005 tarihinde ihtarname gönderilerek mazeretini bildirmesi ve işbaşı yapmasının istendiği, aksi halde iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedileceğinin belirtildiği anlaşılmıştır.

Davalı taraf davacının bir ay içinde ardı ardına iki iş günü işe gelmediğini ispatlamış olup davacı tarafça işverenden izin alındığı ya da devamsızlığın haklı bir nedene dayandığı ispatlanaınadığındaıı davalının iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiğinin kabulü ile davacının kıdem ve ihbar tazminatı taleplerinin reddi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.”(9. HD. 2009/44436 E. 2012/4936 K. 20.02.2012)

Somut olayda, davalı işveren iş sözleşmesini 29-30.10.2011 tarihlerinde davacının izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediği gerekçesiyle feshetmiştir. Davacı fesih bildirimiyle bağlı olup yargılama aşamasında başka bir sebep ileri süremez. 29 Ekim Cumhuriyet Bayramıdır. Yani resmi tatildir. Dosya içeriğindeki belgelerden de davacının hafta tatilini Pazar günü kullandığı anlaşılmaktadır. Böyle olunca işverence davacının iki gün üst üste izinsiz ve mazeretsiz işe gelmediği iddiası ispatlanamamıştır. Davacı tanıklarının davacının özürlü işçi kadrosunda olması nedeniyle dini milli bayramlarda ve hafta tatilinde çalıştırılmadığına yönelik beyanları da gözönünde bulundurularak davacının kıdem ve ihbar tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, bu taleplerin reddi hatalı olmuştur.”(7.HD 2013/13033 E. 2013/19097 K. 13.11.2013)

“….Somut olayda, evli olan davacının 02.06.2009 tarihinde yine evli olan çalışma arkadaşlarından birine mesai saatleri içerisinde kendi el yazısı ile aşk mektubu göndermesi ve mektup gönderilen işçinin amiri tarafından durumun işverene bildirilmesi üzerine, davacının işyerini terk ederek, 03-04-05 Haziran 2009 tarihleri arasında mazeretsiz ve bildirimsiz olarak işe devam etmediği sabit olup, izin aldığını veya haklı bir mazeretinin bulunduğunu ispatlamış değildir. Bu durumda, işveren tarafından yapılan fesih haklı sebebe dayanmaktadır. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulduğunda, kıdem ve ihbar tazminatı isteminin (asıl davanın) reddi gerekirken, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22. HD. 2013/12091 E. 2014/12615 K. 13.05.2014)

“…Somut olayda, davacının iş sözleşmesinin 12.10.2011 ve 13.10.2011 tarihlerinde işe gelmemesi sebebiyle 14.10.2011 tarihinde feshedildiği dosya içeriğinden anlaşılmaktadır. Davalı tanık beyanına göre davacının 12.10.2011 günü akşam saatlerine kadar işyerinde olduğu ve çalıştığı dikkate alındığında, 4857 sayılı Kanun’un 25. maddesinin (11) numaralı bendinin (g) alt bendinde düzenlenen ardı ardına iki işgünü işe gelmeme olgusu olayda gerçekleşmediğinden feshin haksız olduğu kabul edilerek, davacının ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin hüküm altına alınması gerekirken reddi hatalıdır.”(22.HD 2012/16707 E. 2013/5371 K. 14.03.2013)