Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İşçiye ödenen prim ödemeleri hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?

İşçiye ödenen prim ödemeleri hakkında bilinmesi gerekenler nelerdir?

4857 sayılı İş Kanununun 32 nci maddesinin ilk fıkrasına göre, genel anlamda ücret, bir kimseye bir iş karşılığında işveren veya üçüncü kişiler taralından sağlanan ve para ile ödenen tutar olarak tanımlanmıştır. Yasada ücretin eklerinin neler olduğu müstakilen düzenlenmemiş olmakla birlikte, değinilen maddenin ikinci fıkrasındaki “…banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istih­kakının..” ibaresi gereğince, ücretin yanı sıra prim, ikramiye ve bu nitelikteki her türlü ödemelerin banka hesabına yatırılması öngörüldüğünden, “prim” ve “ikrami­ye” ücretin eki olarak İş Kanununda ifadesini bulmuştur.

Prim, işçinin mal veya hizmet üretiminde daha istekli hale gelmesi ve başarısı­nın artması için işverence ödül niteliğinde verilen ek ödemeler şeklinde tanımlanabi­lir. Prim ödemesinden amaç, işçinin dava verimli bir şekilde çalışmaya özendirilme- sidir. Pirimin kişiye özgü olması sebebiyle ikramiyeden farklı olarak prim ödemele­rinin genel bir nitelik taşıması gerekmez. Bununla birlikte, işveren tarafından ayrımı haklı kılan geçerli nedenler olmadığı sürece pirim uygulaması yönünden de işvere­nin eşit davranma borcu söz konusudur.İşçinin prime hak kazanması için işyerinde pirim ödemesini gerektiren dönemin sonuna kadar çalışmış olması gerekmez. İşye­rinde çalışılan süreyle sınırlı olmak üzere işçinin prim talep hakkı vardır.

Prim uygulaması, bireysel ya da toplu iş sözleşmeleri ile de kararlaştırılabilir. İş sözleşmesinde kararlaştırılmamış olsa dahi, işverence tek taraflı olarak düzenli şe­kilde yapılan prim ödemesi “işyeri şartı” niteliğindedir. Her durumda uygulamanın tek taraflı olarak işverence ortadan kaldırılması ya da azaltılması doğru değildir. Prim uygulaması yönünden işçi aleyhine çalışma koşullarında değişiklik, 4857 sayılı Yasanın 22 nci maddesi kapsamında gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 2007/34717 E, 2009/638 K.).

Primlerin ödendiğini ispat yükü işverene aittir. 4857 sayılı Kanunun 5754 sayılı Yasayla değişik 32 nci maddesine göre, belli bazı işyerleri bakımından prim ödeme­leri işçi adına açılan banka hesabına yatırarak gerçekleştirilmelidir (Yargıtay 9. HD. 2007/34175 E, 2009/1681 K.). 4857 sayılı Yasanın 32 nci maddesinde, “Çalıştırılan işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının özel olarak açılan banka hesabına yatırılmak suretiyle ödenmesi hususunda; tabi ol­duğu vergi mükellefiyeti türü, işletme büyüklüğü, çalıştırdığı işçi sayısı, işyerinin bulunduğu il ve benzeri gibi unsurları dikkate alarak işverenleri veya üçüncü kişileri zorunlu tutmaya, banka hesabına yatırılacak ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkakının, brüt ya da kanunî kesintiler düşüldükten sonra kalan net mik­tar üzerinden olup olmayacağını belirlemeye Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı ve Hazine Müsteşarlığından sorumlu Devlet Bakanlığı müştereken yetkilidir. Çalıştırdığı işçilerin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istih- kakuıı özel olarak açılan banka hesapları vasıtasıyla ödeme zorunluluğuna tabi tutu­lan işverenler veya üçüncü kişiler, işçilerinin ücret, prim, ikramiye ve bu nitelikteki her çeşit istihkaklarını özel olarak açılan banka hesapları dışında ödeyemezler” şek­linde kurala yer verilmiştir. Anılan hükme göre, belli koşulların varlığı halinde öde­meler işçi adına açılacak banka hesabına yatırılmalıdır.

Kıdem tazminatına esas alınacak olan ücretin tespitinde, Yasanın 32 nci madde­sinde sözü edilen asıl ücrete ek olarak işçiye sağlanan para veya para ile ölçülebilen menfaatler göz önünde tutulur. Buna göre devamlılık gösteren prim ödemeleri kı­dem tazminatı hesabında dikkate alınmalıdır (Yargıtay 9.1 ID. 10.10.2008 gün 2007/27615 E, 2008/26209 K.).

Asıl işveren alt işveren ilişkisinde işçinin ödenmeyen pirim alacaklarından her iki işveren birlikte sorumludur. Yine, geçici iş ilişkisinde işçiye ödenmeyen primler­den ödünç alan ve ödünç veren işverenler birlikte sorumlu tutulmalıdır.

Primlerin gününde ödenmemesi halinde işçinin 4857 sayılı Yasanın 24/II-e maddesi uyarınca iş sözleşmesini haklı olarak feshetmesi mümkündür. Prim ödeme­lerinin yirmi gün ve daha fazla süreyle ödenmemiş olması halinde, işçinin aynı Ya­sanın 34 ncü maddesine göre iş görmekten kaçınma hakkı vardır.

Prim ödeme günü taraflarca açıkça kararlaştırılmamışsa Borçlar Kanunu’nun 101 nci maddesi uyarınca temerrüt için işçinin ihtarına gerek vardır.

Prim alacakları, Borçlar Kanunu’nun 126 nci maddesinin üçüncü fıkrası uyarın­ca beş yıllık zamanaşımına tabidir.