Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

İŞÇİNİN İŞTEN İSTİFA DİLEKÇESİNİ KENDİSİNİN YAZMADIĞINI İSPATLAMASI

İŞÇİNİN İŞTEN İSTİFA DİLEKÇESİNİ KENDİSİNİN YAZMADIĞINI İSPATLAMASI

YARGITAY 22. Hukuk Dairesi
2016/18211 E.
2018/23665 K.

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK

Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi … tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:

Y A R G I T A Y K A R A R I

Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, davacının 10.01.2007 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde temizlik işçisi olarak çalıştığını, 2013 yılı Ocak ayında sebep gösterilmeksizin iş akdinin feshedildiğini, her sene sigorta girişi yapılmak suretiyle iş akdinin yenilendiğini, son olayda da aynı şekilde olacağını düşündüğünü, şefi tarafından kendisine15 gün dinlenir gelirsin denilerek çıkış belgesi imzalatıldığını, davacının %50 özürlü olup engelli kadrosunda çalıştığını, feshin öncesinde başka bir işçi ile tartışma yaşadığı ve bu işçi tarafından darp edildiği halde o işçinin babasının …’ta memur olması nedeniyle işverenin diğer işçiden yana tavır alması nedeniyle işten çıkartılmış olabileceğini beyanla kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin ücreti alacağının davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili husumet ve zamanaşımı itirazında bulunarak davanın şirketlere ihbarını talep etmiş ve davacının alt işveren Eksen Grup firması bünyesinde çalışırken 31.12.2011 tarihinde istifa ederek işten ayrıldığını yıllık izinlerini kullandığını savunarak davanın reddini istemiştir.

Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak, yazılı gerekçeyle davacının iş akdini kendisinin istifa ederek feshettiğinin kabulü ile kıdem ve ihbar tazminatının reddine yıllık izin talebinin kabulüne karar verilmiştir.

Temyiz Başvurusu:
Kararı, taraflar vekilleri temyiz etmiştir.

Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalının tüm, davacının aşağıdaki bendlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.

2-Taraflar arasında, iş ilişkisinin işçinin istifası ile sona erip ermediği konusunda uyuşmazlık bulunmaktadır.

Genel olarak iş sözleşmesini fesih hakkı, karşı tarafa yöneltilmesi gereken tek taraflı bir irade beyanı ile iş sözleşmesini derhal veya belirli bir sürenin geçmesiyle ortadan kaldırabilme yetkisi veren, bozucu yenilik doğuran bir haktır. İşçinin haklı nedenle iş sözleşmesini derhal feshi 4857 sayılı İş Kanunu’nun 24’üncü maddesinde düzenlenmiştir. İşçinin önelli fesih bildiriminin normatif düzenlemesi ise aynı yasanın 17nci maddesinde ele alınmıştır. Bunun dışında Yasada işçinin istifası özel olarak düzenlenmiş değildir.
İşçinin haklı bir nedene dayanmadan ve bildirim öneli tanımaksızın iş sözleşmesini feshi, istifa olarak değerlendirilmelidir. İstifa iradesinin karşı tarafa ulaşmasıyla birlikte iş ilişkisi sona erer. İstifanın işverence kabulü zorunlu değilse de, işverence dilekçenin işleme konulmamış olması ve işçinin de işyerinde çalışmaya devam etmesi halinde gerçek bir istifadan söz edilemez. Bununla birlikte istifaya rağmen tarafların belirli bir süre daha çalışma yönünde iradelerinin birleşmesi halinde, kararlaştırılan sürenin sonunda iş sözleşmesinin ikale yoluyla sona erdiği kabul edilmelidir.

Şarta bağlı istifa ise kural olarak geçerli değildir. Uygulamada en çok karşılaşılan şekliyle, işçinin ihbar ve kıdem tazminatı haklarının ödenmesi şartıyla ayrılma talebi istifa olarak değil, ikale (bozma sözleşmesi) yapma yönünde bir icap olarak değerlendirilmelidir.
İşçinin istifa dilekçesindeki iradesinin fesada uğratılması da sıkça karşılaşılan bir durumdur. İşverenin tazminatların derhal ödeneceği sözünü vermek ve benzeri baskılarla işçiden yazılı istifa dilekçesi vermesini talep etmesi ve işçinin buna uyması halinde, gerçek bir istifa iradesinden söz edilemez. Bu halde feshin işverence gerçekleştirildiği kabul edilmelidir.

İşverenin baskı uygulaması sonucu düzenlenen istifa dilekçesine değer verilemez. Dairemizce bu gibi hallerde feshin işverence gerçekleştirildiği, bununla birlikte işveren feshinin haklı olup olmadığının değerlendirilmesi gerektiği kabul edilmektedir (Yargıtay 9.HD. 3.7.2007 gün 2007/14407 E, 2007/21552 K.).

İşçinin haklı nedenle derhal fesih nedenleri mevcut olduğu ve buna uygun biçimde bir fesih yoluna gideceği sırada, iradesi fesada uğratılarak işverence istifa dilekçesi alınması durumunda da istifaya geçerlilik tanınması doğru olmaz. Bu durumda işçinin haklı olarak sözleşmeyi feshettiği sonucuna varılmalıdır.

İstifa belgesine dayanılmakla birlikte, işçiye ihbar ve kıdem tazminatlarının ödenmiş olması, Türkiye İş Kurumuna yapılan bildirimde işveren feshinden söz edilmesi gibi çelişkili durumlarda, her bir somut olay yönünden bu çelişkinin istifanın geçerliliğine etkisinin değerlendirilmesi gerekir.

İstifa belgesindeki ifadenin genel bir içerik taşıması durumunda, işçinin dava dilekçesinde somut sebepleri belirtmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır. Bu halde de istifanın ardındaki gerçek durum araştırılmalıdır.

İş sözleşmesinin istifa ile sona ermesi halinde, işçinin iş güvencesi hükümlerinden yararlanması mümkün olmadığı gibi, ihbar ve kıdem tazminatlarına da hak kazanamaz. İstifa durumunda işçinin işverene ihbar tazminatı ödemesi yükümü ortaya çıkabileceğinden, istifa türündeki belgelerin titizlikle ele alınması gerekir. İmzaya itiraz ya da metin kısmına ilaveler yapıldığı itirazı mutlak olarak teknik yönden incelenmelidir.

İstifa halinde dahi işçiye kıdem tazminatı ödeneceğini öngören sözleşme hükümleri ile işyeri uygulamaları, 4857 sayılı Yasa’ya göre geçerli olup, bu halde kıdem tazminatı 1475 sayılı Yasa’nın 14’üncü maddesine göre hesaplanmalı ve anılan maddedeki kıdem tazminatı tavanı gözetilmelidir. Belirtmek gerekir ki, sözü edilen Yasada düzenlenen kıdem tazminatı tavanı mutlak emredici niteliktedir.

Dosya içeriğine göre, davacı zeka geriliği nedeniyle özürlü kadrosunda çalışmaktadır. Davacının 09.12.2002 tarihli … Hastanesi sağlık kurulu raporunda “hafif derecede mental retardasyon (IQ:54) + psikoz” tanısıyla “hayatını çalışarak kazanamayacak derecede malüldür”, raporu olduğu düşünce ve konuşma içeriğinin fakir olduğunun açıklama kısmına not edildiği, … Numune Hastanesinden aldığı 09.08.2004 tarihli sağlık kurulu raporunda ise “hafif derecede mental retardasyon (IQ:55-60) tanısının yer aldığı, davacının kendisine çıkış belgesi imzalatıldığını iddia ettiği, el yazısı ile yazılmış dilekçede; “Eksen Grup Eğitim Danışmanlık Ltd. Şti. İdari ve Muhasebe İşleri Müdürlüğüne Başakşehir-…, 03.01.2011 tarihinden bu yana çalıştığım firmanızdan başka bir firmada işe başlayacağımdan firmanızdan herhangi bir alacağımın kalmadığını taahüt eder istifamın kabulünü rica ederim 31.12.2011 … T.C. No: imza “ şeklinde yazılı olduğu, istifa dilekçesinin düzgün cümlelerle şirket tam adıyla ve adresiyle yazıldığı, ayrıca başka bir firmada işe başlayacağımdan ibaresinin yazıldığı, zihinsel engelli olduğu sağlık raporu ile sabit olan davacının bu dilekçeyi kendisinin yazmadığı davacıya çıkış belgesi adı altında imzalatıldığı, davacının iradesinin sakatlandığı anlaşılmıştır. Davacı başka bir firmada işe başlamamıştır. Bu nedenle istifa dilekçesine itibar edilerek davacının kıdem ve ihbar tazminatı talebinin reddi hatalı olmuştur.

Sonuç: Temyiz olunan hükmün yukarıda açıklanan sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 06.11.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.