Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

İşçilik Alacağı Temyiz Dilekçesi

İşçilik Alacağı Temyiz Dilekçesi

YARGITAY … HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMEK ÜZERE

… İŞ MAHKEMESİ SAYIN HAKİMLİĞİ’NE

TEHİRİ İCRA VE DURUŞMA TALEPLİDİR

DOSYA NO                            : .…/… E., …/… K.

TEMYİZ EDEN DAVALI   : (Ad, Soyad)

VEKİLİ                                   : Av. (Ad, Soyad)

DAVACI                                 : (Ad, Soyad)

VEKİLİ                                   : Av. (Ad, Soyad)

KONU                                     : …. İş Mahkemesinin … tarihli …- … K. sayılı kararı hakkında öncelikle tehiri icra kararı  verilmesi, mürafaa açılması ve nihayetinde yapılacak temyiz incelemesi sonucunda usul ve esasa aykırı olan Yerel Mahkeme kararının BOZULMASI talebidir.

AÇIKLAMALAR

1. Sayın Mahkemenin kısa kararı ile gerekçeli kararı birbiriyle çelişiktir. Öncelikle bu husus; esasa girilmeksizin usuli bakımdan bozma sebebidir. Yerel Mahkeme kısa kararını verdikten sonra işten elini çekmiş olur ve hiçbir şekilde karar Yargıtay’ca bozulup tekrar dava önüne gelmeden davayı yeniden ele alamaz. Oysa huzurdaki davada Sayın Mahkemenin kısa kararda “… kötü niyet tazminat taleplerinin kabulüne ve fazla mesailerden takdiren ½ oranında hakkaniyet indirimi yapılarak kabulüne, fazla mesai hafta tatili ve diğer taleplerin reddine…”  şeklinde hüküm kurmuşken gerekçeli kararda kötü niyet tazminatı hususunda bu kez red kararı vermiş olması usulen hatalı olup öncelikle esasa girilmeden usul yönünden bozmayı gerektirir.

2. Dava dilekçesiyle ve dinlenen tanık beyanlarıyla sabit olduğu üzere; davacı, müvekkil şirkette “mevsimlik işçi” statüsünde çalışmıştır.

Çalışmanın sadece yılın belirli bir döneminde sürdürüldüğü veya tüm yıl boyunca çalışılmakla birlikte çalışmanın yılın belirli dönemlerinde yoğunlaştığı işyerlerinde yapılan işler mevsimlik iş olarak tanımlanabilir. Söz konusu dönemler işin niteliğine göre uzun veya kısa olabilir.Her zaman aynı miktarda işçi çalıştırmaya elverişli olmayan ve işyerinde yürütülen fa­aliyetin niteliğine göre işçilerin her yıl belirli sürelerde yoğun olarak çalıştıkları ve fakat yılın arta kalan döneminde işçilerin iş sözleşmelerinin ertesi yılın faaliyet dönemi başına kadar askıya alındığı bu işlerin özelliğini, yılın belirli bir döneminde periyodik, düzenli olarak tekrarlanması oluşturur (Süzek, S, İş Hukuku, Beta Basım A.ş. İSTANBUL, 2002, s. 231).

3. Davacı iddiasının aksine, davacının müvekkil şirketteki çalışması … – …  tarihleri arasında periyodik ve düzenli olarak tekrarlanmamıştır.

Dosyada mübrez olan işe giriş bildirgelerinden de görüleceği üzere; davacı, … tarihinde ilk kez müvekkil şirkette işe girmiş, sezon döneminde çalışmış ve … tarihinde işten ayrılmıştır.

Akabinde; … tarihinde işe girip … tarihinde işten çıkmıştır.

Davacı, bu tarihten sonra … tarihine kadar yaklaşık … yıl ne sezonda ne de sezon dışında müvekkil şirkette çalışmamıştır.

Davacı, … yıl aradan sonra, yeniden … tarihinde müvekkil şirket yanında işe başlamış ve … tarihlerinde olmak üzere …7 dönem müvekkil şirkette mevsimlik işçi olarak çalışmıştır.

Davacı, … tarihinde müvekkil şirket yanındaki çalışması son bulduktan sonra -… tarihine kadar müvekkil şirkette çalışmamış olup farklı bir işyerinde çalışmıştır. Yani yaklaşık … yıl boyunca (… sezonda) farklı işyerinde çalışan davacının dava dilekçesinde iddia olunduğu üzere tarihleri arasında müvekkil şirkette periyodik ve düzenli olarak çalıştığından söz edilmesi mümkün değildir.

Buradan da anlaşılacağı üzere; “mevsimlik iş” tanımlamasında ana unsurlarından biri olan periyodiklik ve düzenlilik unsurları davacının iddia ettiğinin aksine bu süreler için mevcut değildir. Yani yasanın aradığı süreklilik, zincirleme ve periyodik olması gibi unsurlar ertesi yılın iş sezonunun başına kadar sürede iş ilişkisinin askıda kalması durumlarında söz konusu olabilecek, olayımızdaki gibi aksi hallerde süreklilik ve devamlılıktan söz edilemeyecektir. Yerleşik Yargıtay içtihatları da bu yöndedir.

4. İş akdini kendisi sonlandıran davacının zaten kıdem ve ihbar tazminatına hak kazanamayacağı hususu bir yana; hiçbir şekilde kabul anlamına gelmemek üzere kıdem ve ihbar tazminatının hesaplanmasında periyodiklik ve düzenlilik unsurlarından yoksun olan bu dönemin hesaba katılmasının mümkün olmayacağı da sabit iken yerel mahkemece bu hususun göz ardı edilmesi ve tüm bu zamanlar için kıdem tazminatı ve sair işçilik alacaklarını esas alan Bilirkişi Raporunun hükme esas alınması hatalı olmuştur. 

İş Akdinin Davacı İşçi Tarafından Feshi

1. Davacının … yılında işten çıkmış olması ve sezon başlangıç tarihi itibariyle … tarihinde askı süresi sonunda yeniden işe başlamaması sebebiyle iş akdi, … tarihinde davacı işçi tarafından feshedil­miş sayılacaktır.

2. Davacının müvekkil şirket nezdindeki ve ilkinden tamamen bağımsız olan ikinci dönem çalışması, … tarihinde başlamıştır. Davacı, bu tarihte yine mevsimlik işçi statüsünde işe başlamış olup çalışması … tarihine kadar sürmüştür. … tarihinde davacının iş akdi “sezon sonu olması sebebiyle” askıya alınmıştır. Ancak; davacının sezon başlangıcı olan … tarihinde müvekkil şirkette çalışmaya başlamamış olması sebebiyle iş akdi sona ermiştir.

3. Davacı, … tarihinde … işyeri sicil numaralı dava dışı başka bir işyerinde çalışmaya başlamış ve bu şirketteki çalışmasını askı süresi sonunda da sürdürmüştür. Davacının askı süresi sonunda bu diğer işyerinden ayrılmayarak burada çalışmasına devam etmesi, takip eden sezon başında müvekkil şirket nezdinde işe başlama isteğinin bulunmadığını göstermektedir. Davacı, işbu davanın açıldığı tarih itibariyle de halen aynı dava dışı işyerinde mevsimlik değil, sürekli işçi olarak çalışmaya devam etmektedir. Davacının bu işyerinde işe başladığı tarihteki gerçek niyetinin ne olduğu; davacının … tarihinde “sürekli olarak” işe başladığı ve halen çalışmakta olduğu … işyeri sicil numaralı işyerinden istenecek hizmet akdinin incelenmesiyle anlaşılması mümkündür. Çünkü davacı bu dava dışı işyerinde sezonluk değil sürekli çalışma yapmış ve belirsiz süreli hizmet akdi imzalamıştır.

Davacının dava dışı bu işyerindeki sürekli çalışması SSK hizmet dökümünün incelenmesiyle görülecektir. 

4. Davalı tanıkları tarafından iş akdinin davacı tarafından feshedildiği beyan edilmişken davacı taraf aksi yöndeki iddiasını tanık beyanı dahil hiçbir delille ispatlayamamıştır.

Özetle; davacının mevsimlik işin gereği gibi “sezon başlangıcında askı süresi dolduğu halde başka bir işverene bağlı olarak çalışmaya devam etmesi sebebiyle” iş akdini … tarihinde kendisinin feshettiği tartışmasızdır. İş akdini kendi isteğiyle haksız olarak fesheden davacının kıdem, ihbar ya da kötü niyet tazminatına hak kazanamayacağı yerleşik Yargıtay kararlarıyla sabittir.

İbraname Ve Ödeme Belgeleri

1. Davacı … tarihli bizzat el yazısı ile yazmış olduğu ibranamede iş akdini kendi isteğiyle sonlandırdığını beyan etmiştir. İbraname, fesih tarihinden sonra verilmiş, miktar gösterilmemiş, işçilik alacaklarının tamamının alındığı net olarak ifade edilmiştir. Davacı, ayrıca hiçbir hak ve alacağı kalmadığını, davalı müvekkil şirketi gayri kabili rücu İBRA ettiğini beyan etmiştir.

2. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında, imzası davacı tarafından kabul edilen, zor ve hile ile alındığı kanıtlanmayan, herhangi bir alacağın bulunmadığı ihtirazi kayıt öne sürmeden açıklanmış olan

3. Miktar içermeyen ibranamelerin geçerliliği Yargıtay kararlarıyla da sabittir.

4. Ayrıca sair itiraz ve açıklamalarımız baki kalmak kaydıyla tarafımızca Sayın Mahkemeye sunulmuş olan banka dekontunda yapılan ödeme açıkça görülmekte olmasına rağmen bu ödemelerin yapılan hesaplamalarda dikkate alınmamış olması hatalıdır. Sayın Mahkeme gerekirse ilgili bankadan yapılan ödemeyi sormalı ve yapılan bu ödeme oranında davacı lehine hesaplanan miktardan düşülmeliydi. Eksik inceleme nedeniyle yerel mahkeme kararının bozulması gerekmektedir.

Davacının Fazla Mesai, Hafta Tatili Alacağı Bulunmamaktadır

1. Taraflar arasında mün’akid hizmet akdinin 4. Maddesinde; “brüt ücrete yasal sınırlar içinde kalan fazla mesai ücreti de dahil olup çalışana ayrıca fazla mesai ödenmeyecektir” ibaresi mevcuttur.

2. Bu düzenleme ve yerleşik Yargıtay İçtihatları karşısında davacının fazla mesai taleplerinin yersiz olduğu açıktır. Ancak buna rağmen Bilirkişi Raporunda fazla mesai hesaplanmış ve Yerel Mahkemece de bu husus göz ardı edilerek fazla mesai talebinin kabulüne karar verilmiştir. Karar bu yönüyle de hatalı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ VE İSTEM               : Yukarıda detaylı olarak açıklamaya çalıştığımız usul ve esasa ilişkin temyiz sebeplerimiz ışığında yapılacak temyiz incelemesi sonucunda hatalı ve eksik inceleme sonucunda verilen Yerel Mahkeme kararının BOZULMASI gerekmektedir.

Yukarda açıklanan ve Sayın Heyetinizce re’sen görülecek nedenlerle;

Temyiz incelemesi sonuçlanıncaya kadar TEHİRİ İCRA KARARI VERİLMESİNE,

DURUŞMA GÜNÜ tayini ile taraflara tebliğine,

…. İş Mahkemesi’nin … tarihli … E- … K. sayılı kararının BOZULMASINA,

Mürafaa vekalet ücretinin karşı tarafa yüklenmesine karar verilmesini saygı ile arz ve talep ederiz.

Saygılarımla,

 (Tarih)

 DAVACI VEKİLİ

(Ad, Soyad, İmza)