Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

İş hukukunda hayatın olağan akışına aykırılığa ilişkin Yargıtay kararları

İş hukukunda hayatın olağan akışına aykırılığa ilişkin Yargıtay kararları

“…Davalı işverence iş akdinin haksız fesih edildiğinden bahisle kıdem tazminatı ve fazla çalışma alacakları ile ilgili davada davalının savunması dikkate alınarak davacının davranışı nedeniyle işverence iş sözleşmesinin haklı nedenle feshedildiği gerekçesi ile kıdeıu tazminatının reddine karar verilmiştir.

Taraflar ikişer tanık dinletmişler davacı tanıkları yeminli ifadelerinde davacının izin dönüşü işverence işyerine alınmadığını, davalı tanıkları ise savunmayı doğrulayarak davacının kendi isteği ile işyerini terk ettiğini beyan etmişlerdir. Dosyada davacının işyerini terk ettiğine dair davalı tanıklarının beyanlarından başka delil bulunmamaktadır. Davalı işveren savunmasını ispatlayamadığı gibi dokuz yıldan fazla kıdemi bulunan bir işçinin işçilik haklarından vazgeçerek işyerini terk etmesi de olağan olmadığı kabul edilerek davacının kıdem tazminatı isteğinin kabulüne karar vermek gerekirken reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2007/23999 E. 2008/18751 K. 03.07.2008)

“….Somut olayda, 10.01.2008 tarihinde davacı işçi iş sözleşmesinin 08.01.2008 tarihinde işveren tarafından haksız olarak feshedildiğini, fazla çalışma ücreti, hafta tatili ve genel tatil ücreti alacaklarının ödenmediğini belirterek, bunların ödenmesine yönelik ihtarname göndermiştir.

İşçi işçilik alacaklarının ödenmediğini ihtarnamede ileri sürmüş, dava dilekçesi de bu olguyu doğrulamıştır. Davacının 09.01.2008 gününden itibaren işe gelmediği tutanaklar ve bunun içeriğini doğrulayan tanık beyanlarıyla anlaşılmıştır.

İş yerinde müdür yardımcısı olarak çalışan davacının herhangi bir neden yokken işi bırakması hayatın olağan akışına uygun değildir.

Tüm bu olgular ve davacı işçinin ihtarnamesi değerlendirildiğinde davacının işçilik alacaklarının ödenmemesi gerekçesiyle işi bıraktığı ve bunun haklı nedene dayandığı kabul edilmelidir. Bu nedenle kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2009/37839 E. 2012/968 K. 19.01.2012)

“…Somut olayda, dosyadaki bilgi ve belgeler ile dinlenen tanık beyanlarına göre davacının ambar sorumlusu olarak çalıştığı işyerinde davalı işverene ait bir kolinin kaybolduğu, sözü edilen kolinin kaybolması üzerine davacı işçi ve dava dışı bir işçinin sorumlu tutulup kendilerinin borçlu olduklarına dair bir kaydın evraklara geçirildiği ve işyerinden ayrıldıktan sonra da silindiği, davacı tarafından da kendisine hırsızlık isnadında bulunulduğundan söz edilerek iş sözleşmesini feshettiği ve eldeki davanın açıldığı ancak mahkemece deliller yeterli görülmeyerek davanın reddolunduğu anlaşılmıştır.

Somut olayda kolinin kaybolması durumunda işverenin açıkça soruşturma yapması ve bulunacak sonuca göre iş sözleşmesini feshetmesi ya da eylemi affettiğinin ve işe devamının gerektiğinin belirtilmesi, şüpheli bir durumda kalınması halinde ise şüphe feshinde bulunması gerekirdi.

İşveren tüm bu hukuki yollara başvurmadan eylem nedeniyle doğrudan işçileri borçlu kılmıştır. Bu bir anlamda davacı işçinin hırsızlık eyleminde bulunduğunun karşı tarafa örtülü olarak bildirilmesi anlamını taşır. Uygun illiyet sağlanmadan işçilere yüz kızartıcı bir eylem isnadında bulunulması işçiye haklı fesih nedeni verir. Ayrıca 6 yıllık bir işçinin de sebepsiz olarak ve alınganlık göstererek bir iş sözleşmesini feshetmesi yaşamın olağan akışına aykırıdır

Bu tespitler karşısında iş sözleşmesinin, davacı işçi tarafından yüz kızartıcı bir eylem isnadında bulunulması sonucunda haklı nedenle sonlandınldığı anlaşıldığından kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken reddine karar verilmesi isabetsizdir.”(9.HD. 2009/22225 E. 2011/35259 K. 05.10.2011)

“…Davacı, 05.09.2011 günü sebep gösterilmeden işine son verildiğini iddia etmiştir. Davalı ise devamsızlık tutanakları ile 4857 sayılı Kanun’un 25/11-g maddesi gereği haklı feshe tutunmuştur. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarında Eylül ayında en son dört gün prim ödenmiş görünmektedir. Aynı kayda göre davacı 12.10.2010 tarihinde yeni işe girmiştir. İşverence işçinin çıkışı Sosyal Güvenlik Kurumuna 5 Eylül günü bildirilmiştir. Devamsızlık tutanakları 5 Eylül ve sonrasına aittir.

İşyerinde on yılın üzerinde kıdemi bulunan davacının tazminatlarını bırakıp sebepsiz olarak işyerini terk etmesinin hayatın olağan akışına aykırı olduğu da dikkate alındığında, iş sözleşmesinin işverence haklı sebebe dayanmaksızın feshinin kabulü dosya içeriğine uygun düşecektir. Mahkemece ihbar ve kıdem tazminatı isteklerinin kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde reddedilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(22.HD. 2012/11109 E. 2013/1468 KL. 31.01.2013)