Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

İlave tediye ücreti ile ilgili Yargıtay kararları

İlave tediye ücreti ile ilgili Yargıtay kararları

…Davalı Üniversite 6772 Sayılı Yasa kapsamında kaldığından, mahkemece ödenmeyen ilave tediye alacağına karar verilmesi isabetlidir.
9.HD. 2011/53272 E. 2012/1084 K. 23.01.2012

…Somut olayda, davacının 6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı Müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanunun 1 maddesinde sayılan kamu kuramlarından olan Belediye Başkanlığında iş sözleşmesine bağlı olarak çalıştığı sabittir. Davacının ödendiği kanıtlanamayan ilave tediye alacağı isteminin kabulü yerine reddine karar verilmesi de hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/14308 E. 2011/15448 K. 25.05.2011

…Somut olayda davacının dava konusu tarihte çalıştığı SSK ilave tediye yasası kapsamında bir iş yeri olduğundan yerinde olmayan gerekçe ile anılan alacağın reddine karar verilmesi hatalıdır.
Dairemizce aynı durumdaki tüm çalışanlara verilen ilave tediye alacağının kabulüne ilişkin mahkeme kararları da şimdiye kadar onanmıştır.
Mahkemece yapılacak iş bilirkişi raporu ile anılan alacak miktarını belirledikten sonra karar vermekten ibarettir.
9.HD. 2009/24051 E. 2011/41822 K. 31.10.2011

…Somut olayda, davalı şirket özel hukuk tüzel kişiliğine sahip bir sermaye şirketidir. İlave tediyeden yararlanabilmek için işverenin yukarda belirtilen şekilde kamu işvereni olması gerekmektedir. Bu şirketin ortakları arasında Belediyenin bulunması onun özel hukuk tüzel kişiliğini ve kar amaçlı ticari özelliğini ortadan kaldırmaz.
Böyle olunca davacının talep ettiği ilave tediye alacağının reddine karar verilmelidir.
Kıdem ve ihbar tazminatı hesabında ilave tediyenin hesaplamaya dahil edilmesi de hatalıdır.
9.HD. 2007/34591 E. 2009/604 K. 21.01.2009

…Davacı 15.09.1993-14.05.1996 tarihleri arasında davalı belediyede iş sözleşmesi ile çalışmıştır. Daha sonra davalı belediyenin hissedarı olduğu D. Belediyesi Turistik Otel ve Sıcak Su Tesisleri A.Ş.’de çalışmaya devam etmiş ve 28.11.2003 tarihinde emekli olmak suretiyle işten ayrılmıştır. Davacıya tüm dönem için davalı belediyece bir miktar kıdem tazminatı ödenmiştir.
Davacının belediyenin ortağı olduğu şirkette çalıştığı dönem için 6772 Sayılı Yasa uyarınca ödenmesi gereken ilave tediye ödenmesi hukuken mümkün değildir. Bu nedenle ilave tediyeye ilişkin talebin reddi gerekirken mahkemece yazılı şekilde kabulü hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9. HD. 2007/1156 E. 2007/27576 K. 20.09.2007

…Somut olayda davacı, dava dışı E. Belediye Başkanlığı ile S. Belediye Başkanlığını temsilen belediye başkanlarının ortağı oldukları ve E.Belediyesi Hizmet Binasında faaliyet gösteren davalı şirkette çalışmış olup emeklilik nedeniyle ayrıldığı anlaşılmıştır.
6772 sayılı Yasanın 1 .maddesinde belirtilen belediyeler ve bunlara bağlı teşekküller ibaresi kapsamında davalı tüzel kişiliğin özel hukuk tüzel kişiliği sıfatı bulunup bağlı teşekkül olarak değcrlendirilemeyeceği açıktır.
Davalı şirket, belediyeye ait bağlı teşekkül olarak değerlendirilemeyeceği ve özel hukuk tüzel kişiliği bulunduğundan ve muvazaa iddiası ileri sürülmediğinden davacı işçi ilave tediye talep edemez.
İlave tediye alacağının reddine karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir.
7. HD. 2013/13633 E. 2013/10444 K. 05.06.2013

…Dosya kapsamına göre davalı şirket Türk Ticaret Kanununa göre kurulmuş özel hukuk tüzel kişisidir. Limited Şirketin ortakları %49 hisseye sahip özel bütçe kapsamında bir idari kuruluş olan Türk Standartlar Enstitüsü, %3 hisseye sahip kamu kurumu niteliğinde tüzel kişiliğe sahip bir mesleki üst kuruluş olup birlik bütçesinin giderlerinin oda ve borsalar tarafından yatırılan paralarla karşılanan Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği ve %48 hisseye sahip Rus Ortak S/tir. Bu şirkette çalışan kişi 6772 sayılı Kanunla getirilen ilave tediyeden (ikramiyeden) faydalanamaz.
Davacının ilave tediye alacağına dair talebinin reddi yerine kabulüne karar verilmesi isabetsiz olup bozma nedenidir.
7. HD. 2013/3710 E. 2013/9855 K. 27.05.2013

…Somut olayda, davalı şirketin (%95) hissesi K.Belediyesine, (%5) hissesi ise L, Belediyesine aittir. Şu haliyle davalı belediyeye bağlı kuruluş olup 6772 sayılı Yasa kapsamındadır. O halde davacıya ilave tediye ücreti hesaplanıp verilmelidir.
7. HD. 2013/22549 E. 2014/3741 K. 13.02.2014

…Somut olayda, davalı şirketin ana sözleşmesinde 522 hissenin TSE’ye, 478 hissenin ise S.’e ait olduğu, buna göre kuruluşta şirketin %52 hissesine TSE’nin sahip olduğu; 29.04.2010 tarihli hisse devri ile şirketin 7.056 hissesinin TSE’ ye, 6.883 hissesinin R.M.’ya ve 461 hissesinin TOBB’a ait olduğu, bu hisse devri ile TSE’nin 61 hissesini TOBB’a devrettiği ve bu tarihten itibaren şirketin %49 ortağı olduğu anlaşılmaktadır.
Bu durumda, TSE’nin, davalı şirketin kuruluş aşamasından hisse devrinin yapıldığı 29.04.2010 tarihine kadar %52 hisseye sahip olduğu gözönündc bulundurulduğunda, davacının 29.04.2010 tarihine kadar ilave tediye alacağına hak kazanıp kazanmadığı, hak kazanmışsa ödenmeyen ilave tediye alacağı bulunup bulunmadığı hususunda bir değerlendirme yapılmadan, ilave tediye alacağının reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
22.HD. 2013/11534 E. 2014/12608 K. 13.05.2014

…Somut olayda, gelen Ticaret Sicil Kayıtlarına göre davalı şirketin hissesinin tamamının A.Büyükşchir ve ilçe belediyelerine ait olduğu anlaşılmış olmakla ilave tediye isteminin kabulü gerekirken reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2013/5795 E. 2013/15726 K. 23.05.2013

…3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanunu hükümlerine istinaden Kanunun amacına uygun faaliyet ve çalışmalar yapmak ve ihtiyaç sahibi vatandaşlara nakdî ve aynî yardımda bulunmak üzere her il ve ilçede Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kurulmuştur. 3294 sayılı Kanun’un 5263 sayılı Kanun’un 19. maddesi ile değişik 7. maddesinin I. fıkrasında, “…Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kurulacağı,” 3. fıkrasında ise “Vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki amiri tarafından Medeni Kanun hükümlerine göre tescil ettirileceği” belirtilmiştir. 5737 sayılı Vakıflar Kanunu’nun 4. maddesine göre de “Vakıflar özel hukuk tüzel kişiliğine sahiptir.” Anayasa’nın 123. maddesinin 3. fıkrasında “Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur.” hükmü mevcuttur. Görüldüğü üzere, kanun koyucunun Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarına bilinçli olarak “kamu tüzel kişiliği” vermediği, Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmasını ve özel hukuk hükümlerine göre faaliyet göstermesini istediği açıktır.
Öte yandan, 3294 sayılı Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Kanununun 8. maddesinde vakfın gelirleri belirtilmiş olup, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonumdan ayrı bir tüzel kişiliğe sahip olan Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının gelirlerinin, sadece fondan aktarılan paydan oluşmadığı, bunun yanında, her nevi fitre, zekat ve benzeri yardımlardan, işletme ve iştiraklerden elde edilecek gelirlerden ve diğer gelirlerden oluştuğu anlaşılmaktadır.
Bu açıklamalar ve yasal düzenlemeler ışığında, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının özel hukuk tüzel kişisi olduğu, kuruluş amacı ve mali yapısı itibariyle kamu kuramlarından farklı nitelikte olduğu ve bu bağlamda 6772 sayılı Kanun’un 1. maddesi kapsamına girmeyeceği açıktır. Şu halde, mahkemece, davalı vakfın ilave tediye alacağından sorumlu olmaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulü yönünde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
22.HD. 2012/26823 F.. 2013/21090 K. 08.10.2013

…3294 sayılı Kanun’un 7. maddesinin I. fıkrasında, “… Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıfları kurulacağı,” 3. fıkrasında ise “Vakıf senetlerinin mahallin en büyük mülki amiri tarafından Medeni Kanunu hükümlerine göre tescil ettirileceği” belirtilmesi, Anayasa’nın 123. maddesinin 3. fıkrasında “Kamu tüzel kişiliği, ancak kanunla veya kanunun açıkça verdiği yetkiye dayanılarak kurulur” şeklindeki düzenlemesi karşısında Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakıflarının “kamu tüzel kişiliği” bulunmadığı ve Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulup özel hukuk hükümlerine tabi faaliyet gösterdiği anlaşılmakla mahkemece davalı işyerinin kamu tüzel kişiliği olduğu kabul edilerek ilave tediye alacağının kabulü de hatalı olmuştur.
22.HD. 2013/17181 E. 2014/26269 K. 30.09.2014

…Somut olayda ilave tediye alacağının hüküm altına alınması gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile davalı vakfın 6772 Sayılı yasa kapsamında bir kurum ve kuruluş olmadığı, davacının ilave tediye talep koşullarının oluşmadığı gerekçesi ile reddi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2013/15814 E. 2014/1114 K. 22.01.2014

…İlave tediye ve ek ödeme hesabı ile ödeme belgeleri noktasında taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ilave tediye ile ek ödeme alacakları toplamı her yıl için 90 gün üzerinden hesaplanmış ve işverence yapıldığı bildirilen ödemler düşülerek davacının talep edebileceği miktar belirlenmiştir. Rapora her iki taraf da ayrıntılı biçimde itiraz etmiştir. Davalı vekili ilave tediye ve ek ödemelerin her yıl için 112 gün üzerinden ödendiğini ileri sürmüş, davacı ise hesaplamanın davalı vekilinin de kabul ettiği üzere her yıl için 90 gün yerine 112 gün olarak yapılması gerektiğini, ayrıca 2003 yılı için ilave tediye ödemesi yapılmadığını bu yönde mahsubun yerinde olmadığını bildirmiştir. Mahkemece her iki tarafın bu yönde itirazları yeterince değerlendirilmiş değildir. Kararın bu yönden de bozulması gerekmiştir.
9. HD. 2008/32939 E. 2008/25829 K. 07.10.2008

…Davacı davalı işyerinde TİS kapsamı dışında teknisyen ya da tekniker olarak çalıştığını, Kapsam Dışı Personel Yönetmenliğine göre kendisine ödenen ilave tediye ve ikramiyenin kendi ücreti yerine düşük ücretten hesaplanıp ödendiğini belirterek fark ilave tediye ve ikramiye isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren davalı kurumun özelleştirilmesini temin için 2000 yılında kadrolu ve sözleşmeli statüde çalışanlardan isteyenlerin iş mevzuatına geçirildiğini, kimlerin kapsam içi ya da dışı olacaklarına ilişkin yürürlükteki TİS de açıklama olmadığından sendika ile 4.9.2000 de yapılan protokolle kapsam dışı Unvanların belirlendiğini kapsam dışı personelin ücretlerinin işveren tarafından belirleneceğini, TİS de sosyal yardımların ücretten ayrı ödendiğini kapsam dışı personel yönetmenliğindeki sosyal yardımların ise ücretin içinde değerlendirildiğini, aynı ünvan da kapsam içi ve dışı çalışanların toplam ödemelerinde fark olmaması için kapsam dışı personel yönetmenliğine 9.10.2001 de eklenen 15.m ile “kapsam içinde yer alan Unvanlar da bulunanlardan çalışma yer ve şartları nedeniyle kapsam dışı tutulan personelin ücrete bağlı olarak yapılan ödemelerinde kapsam içi aynı ünvan ve aynı kıdem dilimi için belirlenen çıplak ücret esas alımı” şeklinde düzenlendiği davacıya da söz konusu alacakların bu madde hükmüne uygun olarak ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının anılan alacakları hüküm altına alınmıştır.
Davacının teknisyen ya da tekniker ünvanı ile kapsam dışı personel olarak iş mevzuatına geçtiği, anılan alacaklarında kapsam dışı personel yönetmenliğinden kaynaklandığı ihtilafsızdır.
Davacı kamu kurulularına nakil hakkını elinde tutarak bu protokolden sonra kendi rızası ile iş mevzuatına kapsam dışı personel olarak geçmiştir. İmzaladığı hizmet akdinde ücreti belirlenmiştir. Yine hizmet akdinde hakkında statüsü ile ilgili yönetmenliğin uygulanacağı yazılıdır.
Davacının statüsü ile ilgili yönetmenliğin 85 maddesinde dava konusu ilave tediye ve ikramiyenin çıplak ücreti üzerinden ödeneceği yazılı olmakla birlikte bu yönetmenliğin eki niteliğindeki iş mevzuatına tabi kapsam dışı personelin ücret ve fazla çalışma esaslarına ilişkin yönetmenliğin 15. maddesinde kapsam dışı personele ücrete bağlı olarak yapılan ödemelerde kapsam içi aynı unvan ve aynı kıdem dilimi için belirlenen aylık çıplak ücretin esas alınacağı yazılıdır.
Davacının 15 maddeye aykırı ödeme yapıldığına dair bir itirazı yoktur. Beş yıldan fazla anılan ödemelerin bu şekilde ihtirazi kayıtsız almıştır. Yönetmeliğin 85 ve 15. madde birlikte yürürlükte olmakla davacıya yapılan ödeme yönetmeliklere uygundur. Bu durumda tabi olduğu statüsü nedeniyle hakkında uygulanması gereken yönetmelik hükümlerine göre davacıya eksik ödenmiş ilave tediye ve ikramiye alacağı bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
İşyerinde çalışma koşullarını düzenleyen bir yönetmelik mevcut iken mahkemenin bu yönetmeliğe müdahalesi söz konusu olamaz. Kaldı ki dairemizin aynı olay ile ilgili 2007/41533 Esas ve 2007/39849 Karar sayılı bozması ve uygulaması da aynı şekildedir.
9. HD. 2008/29390 E. 2008/27539 K. 20.10.2008

…Davacı işçi, davalı T.T. Sağlık ve Sosyal Yardım Sandığı Vakfı çalışanı olup, sözü edilen vakıf, 6772 sayılı Yasanın 1. maddesindeki kurum ve kuruluşlardan değildir. Vakfın kuruluş malvarlığı T.T. tarafından oluşturulmuş ise de vakfın çok farklı gelirleri bulunmaktadır. Davalı vakfın T.T. ile bağlantılı olmadığı ayrı bir işveren olduğu Dairemizce verilen bozma kararı ile Hukuk Genel Kurulu kararı içeriğinden anlaşılmaktadır. Bu durumda dava dışı T.T.’un özelleştiği 14.11.2005 tarihine kadar davalı vakıf çalışanı açısından ilave tediye hesabı ile isteğin kabulü hatalıdır. İlave tediye talebinin reddine karar verilmelidir.
9. HD. 2014/24967 E. 2014/28566 K. 30.09.2014

…Somut olayda, dava dilekçesinde davacının temizlik elemanı olarak çalıştığı belirtilmiş ve bu durum bu beyanla davacının da kabulünde olup dinlenen davacı tanıkları da davacının çalışırken temizlik elemanı olarak çalıştığını beyan etmişlerdir.
Davacının temizlik işleri haricinde başka teknik işlerde veya sağlık işlerinde çalıştırıldığı davacı tarafça iddia ve ispat edilmemiştir.
Davalı işverence temizlik işleri için ise alınan davacı yine temizlik işlerinde çalıştırıldığından davacı yönünden muvazaası söz konusu değildir. Davacı tarafça delil olarak sunulan Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Müfettiş raporu davalı işyerinde çalışan tüm işçilerin tek tek çalışma şartları ve görevleri yönünden değildir. Temizlik elemanı adı altında alınan yüzlerce işçiden bir çoğu temizlik hariç teknik ve sağlık işlerinde çalıştırılsalar ve bunlar açısından muvazaanın kabulü söz konusu ise de davacı gibi temizlik için alınıp da temizlik işleri yaptırılanlar için muvazaadan bahsedilemez, zira davacı ihale ve iş akdine uygun çalıştırılmıştır. Bu nedenle dosya kapsamına göre temizlik işçisi olarak çalışan davacının davalı üniversitenin işçisi sayılması mümkün olmadığından ve bu durumda davacının kamu işçisi sayılması mümkün olmadığından 6772 sayılı Kanunla kamu kurumu işyerlerinde çalışan kamu kurumu işçilerine verilen ilave tediye ücreti alacağı talebin reddi yerine yazılı gerekçe ile kabulü hatalıdır.
7. HD. 2014/3751 E. 2014/8096 K. 15/04/2014

…Bilindiği üzere 24.07.2003 tarih ve 25178 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 11. maddesi gereğince 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin III. Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı başlıklı kısmına eklenen fıkra ile “Bu sınıfa dahil personel tarafından yerine getirilmesi gereken hizmetler, lüzumu halinde bedeli döner sermaye gelirlerinden ödenmek kaydıyla bakanlıkça tespit edilecek esas ve usullere göre hizmet satın alınması yoluyla gördürülebilir.” hükmü getirilmiş; sağlık ve yardımcı sağlık personeli tarafından yürütülen sağlık hizmetlerinin 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nda öngörülen istihdam şekillerinden farklı olarak, gerektiğinde hizmet satın alma yolu ile de gördürülebileceği ve anılan hizmetin satın alma işlemlerine ilişkin esas ve usullerin de bakanlıkça tespit edileceği hükme bağlanmıştır. Bu çerçevede gerek Kanun’un tanzim şekli, gerekse salın alınacak olan sağlık hizmetinin diğer hizmet alanlarına nazaran haiz olduğu önem ve hususiyet göz önüne alındığında, bu kabil hizmetlerin satın alınması işlemlerinde 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu ve bu kanuna dayanılarak hazırlanmış bulunan Hizmet Alımı İhaleleri Uygulama Yönetmeliği hükümlerinin bire bir uygulanma imkanının olmaması nedeniyle temel ilkeler ve kurallarda anılan kanun ve yönetmelik hükümlerine bağlı kalmak koşuluyla, salt sağlık hizmetlerinin satın alma yoluyla gördiirülmesine yönelik olarak bu esas ve usullerin hazırlanması zarureti doğmuş ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Maliye Bakanlığı, Kamu İhale Kurumu ve Sayıştay Başkanlığı’nın da uygun görüşü alınmak suretiyle bakanlıkça hazırlanmış bulunan bu esas ve usuller 05.05.2004 tarih ve 25453 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir
Somut olayda, davacının 01.03.2011 tarihinde işe girmiş olup, davalı üniversite bu tarihten önce, kendisine bağlı A.B.Hastanesinde ve bu hastanenin klinik, poliklinik, yoğun bakım, ameliyathanelerinde ve eczanelerinde eczacılık hizmeti, radyoloji-radyoterapi-anestezi teknisyenliği hizmeti, laboratuvar teknisyenliği hizmeti, hastabakıcı hizmeti vc hemşirelik hizmetleri için dava dışı şirketlerden hizmet alımı yapmıştır.
Yukarıda özetlenen 4924 sayılı Eleman Temininde Güçlük Çekilen Yerlerde Sözleşmeli Sağlık Personeli Çalıştırılması ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunu’nun 11. maddesi gereğince 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 36. maddesinin 111. Sağlık Hizmetleri ve Yardımcı Sağlık Hizmetleri Sınıfı başlıklı kısmına eklenen fıkra hükümlerine göre, davalı üniversite ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişkinin 4857 sayılı Kanun’unun 2. maddesine aykırı olmadığı anlaşılmaktadır.
Davalı üniversite ile dava dışı alt işveren arasındaki ilişki muvazaalı olmadığı ve mahkemece muvazaanın kanıtı olarak kabul edilen iş müfettişliği raporunun, davacının işe girmesinden önceki 2008-2010 döneminde yapılan sözleşmeleri kapsaması nedeniyle davacının iş sözleşmesinin başlangıcından itibaren davalı Ç. Üniversitesinin işçisi olduğunun kabul edilmesi hatalıdır.
6772 sayılı Devlet ve Ona Bağlı müesseselerde Çalışan İşçilere İlave Tediye Yapılması Hakkındaki Kanun, devlet tarafından kanun ve kanunun verdiği yetki ile idari işlemle kurulan ve kamusal yetki ve ayrıcalıklardan yararlanan kamu tüzel kişilikleri ve bunlara bağlı kuruşlarda iş sözleşmesi ile çalışanlara uygulanacaktır. Davacı, dava dışı alt işveren işçisi olduğundan ilave tediye ücret alacağı talebinin reddine karar verilmesi gerekirken kabulü yönünde hüküm kurulması hatalı olup, bozma nedenidir.
O halde davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
7.HD. 2014/16712 E. 2014/19108 K. 20/10/2014

…Somut olayda davacının davalı belediye işçisi olmadığı ve davalıdan ihaleyle iş alan alt işveren işçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece de asıl işveren alt işveren ilişkisine değer verildiği kararda belirtilmiş olmasına rağmen başka işçilerin açtıkları davalarda muvazaa olgusunun kesinleştiğinden söz ederek ilave tediye isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Her dosya kendi içindeki delil durumuna göre değerlendirilir. Davacı işçinin davalı hakkında muvazaa iddialarıyla ilgili açılmış ve kesinleşen bir davası bulunmamaktadır.
Davacının gerçek işvereni dava dışı alt işveren olup, kamu kurumundan iş almış olsa da 6772 sayılı Yasanın 1. maddesindeki koşulları taşımayan alt işverenin ilave tediye ödeme yükümü bulunmamaktadır.
Asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından ilave tediye alacağı isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde isteğin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur. 9.HD. 2010/11863 E. 2012/23067 K. 14.06.2012
4. 6772 sayılı Yasanın 1. maddesindeki koşulları taşımayan alt işverenin ilave tediye ödeme yükümü bulunmamaktadır. Muvazaa yoksa asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından ilave tediye alacağı isteğinin reddi gerekir.
Somut olayda davacının davalı belediye işçisi olmadığı ve davalıdan ihaleyle iş alan alt işveren işçisi olarak çalıştığı anlaşılmaktadır.
Mahkemece de asıl işveren alt işveren ilişkisine değer verildiği kararda belirtilmiş olmasına rağmen başka işçilerin açtıkları davalarda muvazaa olgusunun kesinleştiğinden söz ederek ilave tediye isteğinin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
Her dosya kendi içindeki delil durumuna göre değerlendirilir. Davacı işçinin davalı hakkında muvazaa iddialarıyla ilgili açılmış ve kesinleşen bir davası bulunmamaktadır.
Davacının gerçek işvereni dava dışı alt işveren olup, kamu kurumundan iş almış olsa da 6772 sayılı Yasanın 1. maddesindeki koşulları taşımayan alt işverenin ilave tediye ödeme yükümü bulunmamaktadır.
Asıl işverenin işçilik alacaklarından sorumluluğu alt işverenin sorumluluğunu aşamayacağından ilave tediye alacağı isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde isteğin kabulüne karar verilmesi hatalı olmuştur.
9.HD. 2011/46726 E. 2011/48764 K. 20.12.2011

…Somut olayda, davacının ilave tediye alacağından kesilen sigorta primlerinin iadesine karar verilmiştir.
Yukarıda açıklandığı üzere 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı yasanın 80/c ve 105 inci maddeleri uyarınca ücretin eki niteliğindeki bu ödeme, 01.10.2008 tarihinden itibaren sigorta prim kesintisine tabidir. Yapılan kesinti kanundan kaynaklanmaktadır.
Mahkemece anılan kanun hükmü gözönüne alınmaksızın 6772 sayılı Kanun 4. Maddesi gerekçe gösterilerek davanın kabulüne karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2011/48313 E. 2011/43574 K. 15.11.2011

…Somut uyuşmazlıkta mahkemece 5510 sayılı yasanın yürürlüğe girdiği tarihten sonra ilave tediyelerden sigorta primi kesintisi yapılmasının yasal olduğu kabul edilmesine rağmen anılan yasanın yürürlük tarihi olan 01.10.2008 tarihinden sonra tahakkuk eden ilave tediyelerden yapılan sigorta kesintilerinin davalıdan tahsiline karar verilmesi hatalıdır.
Dava konusu istekler 01.10.2008 dönemi sonrasını kapsadığından davanın reddine karar verilmelidir.
9.HD. 2010/39600 E. 2010/30031 K. 21.10.2010

…Taraflar arasındaki “işçilik alacağı” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Amasya İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.12.2008 ve 2008/254 E.-364 K. sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 14.09.2009 gün ve 2009/17407 E.-22574 K. sayılı ilamı ile;
(“…Davacı davalı işyerinde TİS kapsamı dışında teknisyen ya da tekniker olarak çalıştığını, Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğine göre kendisine ödenen ilave tediye ve ikramiyenin kendi ücreti yerine düşük ücretten hesaplanıp ödendiğini belirterek fark ilave tediye ve ikramiye isteğinde bulunmuştur.
Davalı işveren davalı kurumun özelleştirilmesini temin için 2000 yılında kadrolu ve sözleşmeli statüde çalışanlardan isteyenlerin iş mevzuatına geçirildiğini, kimlerin kapsam içi ya da dışı olacaklarına ilişkin yürürlükteki TİS de açıklama olmadığından sendika ile 4.9.2000 de yapılan protokolle kapsam dışı unvanların belirlendiğini kapsam dışı personelin ücretlerinin işveren tarafından belirleneceğini, TİS de sosyal yardımların ücretten ayrı ödendiğini kapsam dışı personel yönetmeliğindeki sosyal yardımların ise ücretin içinde değerlendirildiğini, aynı unvan da kapsam içi ve dışı çalışanların toplam ödemelerinde fark olmaması için kapsam dışı personel yönetmeliğine 9.10.2001 de eklenen 15.m ile “kapsam içinde yer alan unvanlar da bulunanlardan çalışma yer ve şartları nedeniyle kapsam dışı tutulan personelin ücrete bağlı olarak yapılan ödemelerinde kapsam içi aynı unvan vc aynı kıdem dilimi için belirlenen çıplak ücret esas alınır” şeklinde düzenlendiği davacıya da söz konusu alacakların bu madde hükmüne uygun olarak ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece davacının anılan alacakları hüküm altına alınmıştır.
Davacının teknisyen ya da tekniker unvanı ile kapsam dışı personel olarak iş mevzuatına geçtiği, anılan alacaklarında kapsam dışı personel yönetmeliğinden kaynaklandığı ihtilafsızdır.
Davacı kamu kuramlarına nakil hakkını elinde tutarak bu protokolden sonra kendi rızası ile iş mevzuatına kapsam dışı personel olarak geçmiştir. İmzaladığı hizmet akdinde ücreti belirlenmiştir. Yine hizmet akdinde hakkında statüsü ile ilgili yönetmeliğin uygulanacağı yazılıdır.
Davacının statüsü ile ilgili yönetmeliğin 85 maddesinde dava konusu ilave tediye vc ikramiyenin çıplak ücreti üzerinden ödeneceği yazılı olmakla birlikte bu yönetmenliğin eki niteliğindeki iş mevzuatına tabi kapsam dışı personelin ücret ve fazla çalışma esaslarına ilişkin yönetmeliğin 15.maddesinde kapsam dışı personele ücrete bağlı olarak yapılan ödemelerde kapsam içi aynı unvan ve aynı kıdem dilimi için belirlenen aylık çıplak ücretin esas alınacağı yazılıdır.
Davacının 15.maddeye aykırı ödeme yapıldığına dair bir itirazı yoktur. İki yıldan fazla anılan ödemelerin bu şekilde itirazı kayıtsız almıştır. Yönetmeliğin 85 ve 15.madde birlikte yürürlükte olmakla davacıya yapılan ödeme yönetmeliklere uygundur. Bu durumda tabi olduğu statüsü nedeniyle hakkında uygulanması gereken yönetmelik hükümlerine göre davacıya eksik ödenmiş ilave tediye ve ikramiye alacağı bulunmadığından davanın reddi yerine yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalıdır.
Dairemizin kökleşmiş uygulaması ve 27.12.2007 gün ve 2007/41533 Esas 2007/39489 sayılı kararı da aynı doğrultudadır…”)
Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Davalı vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava; ilave tediye, ikramiye, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacağının tahsili istemine ilişkindir.
Davacı, sözleşmeli statüde iken iş mevzuatına tabi statüye geçtiğini, kapsam dışı tabir edilen ve kapsam içi çalışanlara göre daha yüksek ücret öngören hizmet sözleşmesi imzaladığını, ücrete bağlı alacaklarının hesaplanmasında kapsam dışı çalışanlara ait ücretin esas alınması gerekirken hesaplamada
kapsam içi çalışanlara ödenen daha düşük ücretin esas alındığını beyanla fark alacağın ödenmesini talep etmiştir.
Mahkemece davacının hizmet sözleşmesi imzaladığı tarihten, Kapsam Dışı Personelin Ücret Ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin 15.maddesinin değiştirildiği 10.04.2007 tarihine kadar olan dönem için eksik ödeme yapıldığının kabulüyle bilirkişi raporu uyarınca davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Dairece; yukarıda açıklanan gerekçeler ile hüküm bozulmuş, Yerel Mahkemece, davacının eksik ödemeyi öğrendiği anda dava açtığı, Yönetmeliğin 15. maddesinin eksik ödemeye neden olan şeklinin davacının talebi gibi değiştirildiği ve ücretlerin azaltılamayacağı gerekçeleriyle önceki kararda direnilmiştir.
Uyuşmazlık; 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamında sözleşmeli personel iken 4502 sayılı Kanunun Geçici 4.maddesi uyarınca sosyal güvenliği T.C. Emekli Sandığına tabi olarak devam etmek şartıyla imzaladığı hizmet sözleşmesi ile kapsam dışı personel olarak iş mevzuatına geçen davacıya hizmet sözleşmesini imzaladığı tarih ile Kapsam Dışı Personelin Ücret Ve Çalışma Esasları Yönetmeliğinin 15.maddesinin değişikliğe uğradığı
10.04.2007 tarihleri arasında ücret dışı ödemelerin hesaplanmasında kapsam dışı çalışanlara ödenen ücretin esas alınması gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
4502 sayılı Yasa’nın Geçici 4.maddesinde yer verilen “Bu Kanun’un yürürlüğe girdiği tarihte T.T.’da 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnameye tabi olarak kadrolu veya sözleşmeli personel statüsünde çalışmakta olanlardan isteyenler iş mevzuatına tabi personel statüsüne geçirilir. İş mevzuatına tabi personel statüsüne geçmek istemeyenlerin mevcut statü, sosyal ve özlük haklarıyla istihdamlarına devam olunur.” hükmü ile iş mevzuatına geçmek istemeyen 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’ye tabi kadrolu veya sözleşmeli personelin statüleri, sosyal ve özlük haklan korunmak suretiyle ve görevde yükselmelerine de olanak sağlayacak biçimde düzenlenmiştir.
406 sayılı Telgraf ve Telefon Kanunun Değişik 1.maddesinin 7.fıkrasında, “T.T., bu Kanun ve Özel Kanun hükümlerine tabi bir anonim şirkettir. Bu Kanun hükümleri saklı kalmak üzere kamu iktisadi teşebbüsleri de dahil, sermayesinin yarısından fazlası kamuya ait olan kamu kurum, kuruluş ve ortaklıklarına uygulanan mevzuat T.T.’a uygulanmaz” hükmüne yer verilerek T.T.’a özgü farklı bir statü oluşturulmuştur.
Aynı Kanunun Ek 22.maddesinin, Değişik l/a fıkrasında ise, “Personelin statüsü; (Ek ibare: 12/05/2001-4673/6 md.) T.T.’daki kamu payı %50’nin altına düşünceye kadar, T.T.Yönetim Kurulu üyeliklerine atanacaklarda Devlet memurluğuna atanabilme genel şartlarına sahip olma ve en az dört yıllık yüksek öğrenim görme şartları aranır. (Mülga ikinci vc üçüncü cümle: 16/6/2004-5189/12) Bunların dışında kalan personel iş mevzuatı uyarınca istihdam edilir. İş mevzuatına göre istihdam edilenlere ilişkin kayıt ve şartlar Yönetim Kurulu tarafından tayin olunur.” hükmü öngörülmüştür.
T. T. Yönetim Kurulu, anılan Yasa hükmü doğrultusunda yaptığı düzenlemeyle iş mevzuatına göre istihdam edilenleri kapsam içi ve kapsam dışı olarak sınıflandırmıştır. Ancak, bu sınıflandırma sonucu kapsam dışı sayılan personel de yine bütünüyle iş mevzuatına tabi olarak istihdam edilmekte olup, söz konusu personelin T.T.’un statüsü itibariyle kamu personeli sayılmaları mümkün görülmemektedir.
Öte yandan, T.T.personelinin statüsünü belirleyen 406 sayılı Kanunun Ek 22.maddesinin, 4502 sayılı Kanunla 29.01.2000 tarihinde yürürlüğe konulduğu gözetildiğinde, bu Kanun hükümlerinin yürürlükte olmadığı sırada verilen Uyuşmazlık Mahkemesi Genel Kurulunun 22.1.1996 günlü, E: 1995/1, K: 1996/1 sayılı ilke kararının dava konusu uyuşmazlıkta uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
406 sayılı Yasada, 4502 Sayılı Yasa ile getirilen Ek Madde 22 ve Geçici Madde 4 de iş yerinde uygulanacak personel rejimi düzenlenmiştir.
Davalı T.T.AŞ.de uygulanmakta olan personel rejimi;
Kadrolu personel ve iş mevzuatına geçen ve bu mevzuata tabi olarak çalışan personel olmak üzere ikiye ayrılmaktadır.
Kadrolu personel, 657 sayılı Yasaya tabi çalışan devlet memurları ile 399 sayılı KHK hükümlerine göre çalışan sözleşmeli personeli kapsamaktadır.
İş mevzuatına geçen ve bu mevzuata tabi olarak çalışan personel ise; toplu iş sözleşmesi kapsamına dahil edilen sendikalı olması zorunlu, kapsam içi denilen personel ile toplu iş sözleşmesi kapsamına dahil edilmeyen, kapsam dışı denilen personeli ifade etmektedir.
İş mevzuatına tabi olarak çalışan personelin neye göre TİS kapsamı içinde veya dışında olacağı da TİS hükümlerine göre belirlenmiştir.
Davacının, T.T. AŞ işyerinde 399 sayılı KlIK’ya göre sözleşmeli statüde çalışırken 29.01.2000 tarihinde Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 4502 sayılı Kanunun geçici 4.maddesi hükmü uyarınca, 15.10.2004 tarihinde kendi iradesi ile imzaladığı hizmet akdi ile kapsam dışı olarak iş mevzuatına tabi hale geldiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Davaya konu edilen alacaklar davacının iş mevzuatına geçtiği tarihten sonraki döneme aittir.
Davacı tarafından kendi iradesi ile imzalanan İş Mevzuatına Geçenler İçin (Kapsam Dışı) başlıklı Hizmet Sözleşmesinin hükümlerine göre; teknisyen ünvanı ile yapacağı göreve karşılık, iş gerekleri, işyeri ve çalışma şartlarına göre aylık olarak ücret ödeneceği, iş kolunda geçerli olan TİS ile kapsam içi işçilere verilen ücret zammı oranı ve dönemlerinin kapsam dışı personelin ücretlerine aynen yansıtılacağı, ücretlerindeki değişikliklerin ilgilinin statüsü ile ilgili Kanun, Yönetmelik, Esas Ve Usullerde düzenlendiği şekilde uygulanacağı, bu sözleşmede yer almayan hususlarda iş mevzuatı, ilgilinin statüsü ile ilgili Kanun, Yönetmelik, Esas ve Usuller ile Şirket Ana Sözleşmesi hükümlerinin uygulanacağı, ikramiye, yardım vs. gibi mali ve özlük hakları için İş Mevzuatına Tabi Kapsam Dışı Personel Esaslarında yer alan hükümlerin uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Buna göre davacı kendi iradesi ile imzaladığı hizmet sözleşmesi ile ücret ve diğer parasal alacaklarının belirlenmesinde davalı Kurumun yönetmelik ve esasların uygulanacağını kabul etmiştir.
Yeri gelmişken belirtilmelidir ki, iş akdi genel olarak kabul edildiği üzere; iş görme, ücret ve bağımlılık unsurlarından oluşan bir sözleşmedir. İş akdi diğer sözleşmelerde olduğu gibi işçi ve işverenin karşılıklı ve birbirine uygun irade beyanlarında bulunmaları ile kurulur. İş akitleri kural olarak bir şekle bağlı değillerdir.
Bir sözleşme olan hizmet akdi tarafların anlaşması ile belirli süreli ise bu sürenin dolması veya işçinin ölümü ile sona erebilir. Ayrıca kanunda sayılan fesih sebepleriyle de haklı olarak feshedilebilir.
İş hukukunda sözleşme serbestisi bulunmaktadır. Bununla birlikte; hizmet sözleşmeleri kamu düzeni düşüncesi ile emredici ve yasaklayıcı hükümler yönünden, genel hukukun geleneksel sözleşmelerine oranla, daha geniş ölçüde sınırlandırılmıştır.
Hizmet sözleşmeleri tıpkı diğer özel hukuk sözleşmeleri gibi batıl addolunabilir. Başka bir ifade ile özel hukuk sözleşmelerinin butlan sebepleri hizmet sözleşmeleri için dc geçerlidir. Bunları dört grupta toplayabiliriz. Şöyle ki; tarafların ehliyeti ile ilgili eksiklikler, şekil noksanlıkları, hukuka ve ahlaka aykırılık ve imkansızlık hallerinin bulunması durumunda hizmet sözleşmesinin iptali istenebilir. Bu gibi durumlarda, yani butlanla malul sözleşme başlangıçtan itibaren geçersiz olup, bir davada her zaman ileri sürülebilir ve hakim tarafından da re’sen göz önüne alınır.
Yine hizmet sözleşmesinin yapılması sırasında irade sakatlıklarının bulunması mümkündür. Bunlar ise; hata, hile ve ikrah olarak ortaya çıkabilir. Hizmet sözleşmesinin geçeri i olarak doğmasına rağmen, devam edip etmemesi tarafların iradelerine bırakılmıştır.
Somut olayda; davacı işçi tarafından hizmet sözleşmesinin belirtilen şekilde iptali yönünde bir talebi bulunmadığından, hizmet sözleşmesi uyarınca, davalı Kurumun yönetmelik ve esasları davacının ücret ve ücrete bağlı haklarının hesaplanmasında davacı yönünden bağlayıcı olacaktır.
Somut uyuşmazlık bu kapsamda değerlendirildiğinde; davalı Kurumda, İş Yasasına tabi Kapsam Dışı Personel statüsüne geçirilenlerin, kapsam dışı ücret skalasına göre belirlenen aylık ücretlerine ve İş Yasası hükümlerine göre fazla mesai, 6772 Sayılı Yasadan kaynaklanan ilave tediyeyle Kapsam Dışı Personel Yönetmeliğinden kaynaklanan ikramiye alacakları, 15.10.2001 tarihine kadar fiilen ödenen ücretten tahakkuk ettirilip ödenirken Yönetim Kurulunun 15.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 09.10.2001 gün ve 303 sayılı kararıyla, ilave tediye, ikramiye, ücret, fazla mesai ve bayram alacakları kapsam dışı davacıya fiilen ödenen ücrete göre değil, kapsam İçi personel için öngörülen düşük ücret esas alınarak yapılan hesaplamaya göre ödenmiştir.
Belirtilmelidir ki, T.T.Kapsam Dışı Personelin Ücret Ve Fazla Çalışma Esaslarının 15.maddesi, Kurum Yönetim Kurulunun, 15.10.2001 tarihinde yürürlüğe giren 09.10.2001 gün ve 303 sayılı kararıyla değiştirilmiştir.
Yönetim Kurulu kararıyla değişik 15.maddede “Kapsam içinde yer alan unvanlarda bulunanlardan çalışma yer ve şartları nedeniyle kapsam dışı tutulan personelin ücrete bağlı olarak yapılan ödemelerinde, kapsam içi aynı unvan ve aynı kıdem dilimi için belirlenen aylık çıplak ücret esas alınır” hükmüne yer verilmiştir.
Yönetim kurulu kararıyla yapılan bu değişiklik sonucu, İş Yasasına tabi Kapsam Dışı Personel statüsünde çalışmakta olanların 15.10.2001-10.04.2007 arası aylık ücretleri, Kapsam Dışı Personel ücretinden ödendiği halde ilave tediye, ikramiye, fazla mesai ve bayram alacakları, Kapsam Dışı Personele emsal kapsam içi işçi ücreti yani daha düşük ücret esas alınarak ödenmiştir.
Bu uygulama, Yönetim Kurulunun 10.04.2007 tarihinde yürürlüğe giren
10.04.2007 gün ve 127 sayılı kararıyla kaldırılmış olup 10.04.2007 tarihinden itibaren ücrete bağlı alacaklar, fiilen ödenen ücrete göre tahakkuk ettirilip ödenmiştir.
Yapılan açıklamaların ışığında, davacı kendi iradesi ile imzaladığı hizmet sözleşmesi ile ücret ve diğer parasal alacaklarının belirlenmesinde davalının yönetmelik ve esaslarının uygulanmasını kabul etmiş olmakla, Kapsam Dışı Personelin Ücret Ve Fazla Çalışma Esaslarının 15. maddesinin 15.10.2001 ile 10.04.2007 tarihleri arasında yürürlükte olan şekline göre davacının ücret dışı parasal alacaklarının kapsam içi işçiye ödenen ücrete göre hesaplanarak ödenmesinde, Kurumca yapılan ödemede mevzuata aykırılık bulunmamaktadır.
Öyleyse Hukuk Genel Kurulunca da uygun bulunan Özel Dairenin bozma kararına uyulması gerekirken direnme kararı verilmesi hatalı olmuştur. Direnme kararı bozulmalıdır.
HGK. 2010/9-167 E. 2010/187 K. 31.03.2010

…Davalı vekili tarafından 2008 yılı ilave tediye alacağının, davacının banka hesabına yatırılmak sureti ile ödendiği ileri sürülmektedir.
Dosya içerisinde mevcut ve 2008 yılına ait olduğu iddia edilen Nisan – Mayıs Haziran ve Temmuz ayları bordrolarında ikramiye adı altında ücret tahakkuku bulunduğu görülmektedir. Bu bordrolarda davacının imzası bulunmamakta ise de davacıya ait banka hesap kayıtları incelenmemiştir.
Mahkemece, bordrolarda gösterilen ikramiyenin niteliği araştırmalı, ikramiye adı altında gösterilen bu tahakkukun ilave tediye alacağı olduğu tespit edildiği takdirde banka kayıtları celp edilerek, bordrolarda gösterilen miktarların davacının banka hesabına yatırılarak ödenip ödenmediği denetlenme!idir. Eksik incelemeye dayalı hiiküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/23456 E. 2011/38326 K. 19.10.2011

…Davacı vekili davacının ilave tediye alacağının ödenmediğini iddia etmiştir.
Davalı vekili davacının alacaklarının ödendiğini savunmuştur.
Mahkemece bilirkişi raporu doğrultusunda dosya arasında bulunan imzasız bordrolardaki ilave tediye alacağının ödenmediği kabul edilerek bu miktar alacak hüküm altına alınmış ise de, davalının ödemelerin banka aracılığıyla yapıldığı yönündeki savunması da dikkate alınarak davacı lehine davalı tarafından bordro ile tahakkuk ettirilen ilave tediye alacaklarının ödenip ödenmediğinin tespiti bakımından davacının ücretini aldığı banka kayıtlarının celbi ve gerekirse bilirkişiden rapor alınarak sonucuna göre ilave tediye alacağına hükmedilmesi gerekirken yazılı şekilde eksik inceleme ile hüküm tesisi hatalıdır.
Kabule göre de bu alacağa fesih tarihinden itibaren faiz işletilmesi doğru değildir. Ayrıca yasal faiz yerine işletme kredisi faizine hükmedilmesi doğru olmamıştır.
9.HD. 2011/42120 E. 2012/25311 K. 02.07.2012

…İlave tediye 6772 Sayılı Yasadan kaynaklanan bir alacak olması nedeni ile uygulanacak faiz türü de yasal faizdir.
Mahkemece, yıllık izin ücreti ve ilave tediye alacakları için yasal faiz uygulanmasına karar verilmesi gerekirken bu alacaklar için en yüksek banka mevduat faizi uygulanmasına karar verilmesi hatalıdır.
9.HD. 2010/6723 E. 2012/14476 K. 26.04.2012

…Mahkemece hüküm altına alınan ilave tediye alacağına 4857 sayılı İş Kanununun 34. Maddesinde sözü edilen bankalarca mevzuata uygulanan en yüksek faizin uygulanmasına karar verilmiştir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre ilave tediye alacağı 6772 sayılı yasadan kaynaklandığından yasal faize karar verilmelidir( Yargıtay 9.HD. 9.2.2009 gün 2008/ 33967 F., 2009/ 1799 K).

…Mahkemece ilave tediye alacağına yasal faiz yerine bankalarca mevduata uygulanan en yüksek faize karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/44137 E. 2010/6396 K. 09,03/2010

…Kabulüne karar verilen ilave tediye alacağının bilirkişi raporunda belirtilen temerrüt tarihlerinden itibaren faiziyle tahsiline karar verilmiştir.
Bilirkişi raporunda ilave tediye alacağı için bir temerrüt tarihi yazılı değildir.
Anılan alacak yasadan kaynaklandığından dava ve ıslah tarihlerinden yürütülecek faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken bilirkişi raporunda olmayan temerrüt tarihlerinden faiz yürütülmesine karar verilmesi hatalıdır.
9.HD. 2010/12009 E. 2012/20021 K. 11.06.2012

…Davacı işçi ikramiye alacağının toplu iş sözleşmesinden kaynakladığını ileri sürerek en yüksek işletme kredisi faizi ile birlikte tahsili isteğinde bulunmuş, mahkemece istek doğrultusunda karar verilmiştir.
Dosya içinde bulunan toplu iş sözleşmesi hükümlerinde akdi ikramiye kararlaştırılmış değildir. Davalı belediye işyerinde çalışmakta olan davacı işçiye 6772 sayılı yasadan doğan ilave tediye ödemelerinin yapılacağı toplu iş sözleşmesinde belirtilmiş olmakla, davaya konu ikramiye yasadan doğmaktadır. Anılan istek için yasal faiz yerine en yüksek işletme kredisi faizine karar verilmesi hatalı olmuştur.
9.HD. 2009/4633 E. 2009/17871 K. 23.06.2009

…Kanunda yer alan hükümleri aynen tekrar eden toplu iş sözleşmesi ya da iş sözleşmesi hükümlerine “nötr hüküm” adı verilmektedir. Nötr hükmün toplu iş sözleşmesinde yer alması durumunda toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan alacaklara uygulanan özel faiz türü uygulanamaz. İlgili kanun hükmünde özel bir faiz türü öngörülmüşse buna göre; yoksa ücret türünden alacaklar için en yüksek banka mevduat faizine, diğer alacaklar için ise kanuni faize göre faiz talebi hakkında karar verilmelidir. Somut olayda ilave tediyeye ilişkin hüküm nötr hüküm niteliğindedir. Bu itibarla kanuni faiz yerine en yüksek işletme kredisi faizine hükmedilmesi de yerinde olmamıştır.
22.HD. 2014/6946 li. 2014/7621 K. 09.04.2014

…Davacı ilk kısmi davada yasal faizin altında kalmamak üzere, ıslahta ise en yüksek mevduat faiziyle alacaklarının tahsili isteminde bulunmuştur.
TİS den kaynaklanan akdi ikramiye alacağının davacı talebinde yer alan en yüksek mevduat faiz oranını geçmemek üzere 28822 sayılı TSGLK nun 61. maddesi gereğince en yüksek işletme kredisi faiziyle tahsiline karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
9.HD. 2011/45873 E. 2012/28038 K. 10.09.2012

…Açılan kısım davada davalı vekili zamanaşımı itirazında bulunmuştur. Bu itiraz bilirkişi raporunda değerlendirilmiştir.
Ancak davalı vekili alacak miktarını ıslah sureti ile arttırdığında, davalı vekili tekrar zamanaşımı itirazında bulunmuştur.
15.06.2011 ıslah tarihine göre 15.06.2006 tarihinden önce kısmi davada istenen 1.000 TL lik miktar dışında kalan ilave tediye alacağı zamanaşımına uğramıştır. Davalının ıslaha karşı yaptığı zamanaşımı itirazının dikkate alınmaması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2011/53272 E. 2012/1084 K. 23.01.2012

…Somut olayda, 6772 sayılı yasadan kaynaklanan ilave tediye alacağı tazminat niteliği taşımadığından 5 yıllık zamanaşımına tabi olup, davacının talebinin dava tarihi olan 23/10/2009 tarihinden 5 yıl geriye doğru gidilerek 23/10/2004-07/02/2005 tarihleri arasına hasren hesaplanması gerekirken, ilave tediye alacağının 10 yıllık zamanaşımına tabi olduğu gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2010/16997 E. 2012/26237 K. 04/07/2012

…Davacının hesaplanan ve hüküm altına alınan 2005,2006 ve 2007 yılı ilave tediye alacakları Bakanlar Kurulu kararında belirtilen ödeme tarihlerindeki ücret üzerinden hesaplanmamıştır. Bakanlar Kurulu 2005 yılı ilave tediye alacağının tamamının 26.10.2005,2006 yılı ilave tediye alacağının tamamının 18.10.2006, 2007 yılı ilave tediye alacağının ise birinci yarısının 31/1/2007, diğer yarısının 29/6/2007 tarihinde ödenmesi kararlaştırıldığından ilave tediye alacağının belirtilen tarihlerdeki ücret üzerinden hesaplanması gerekir. Hükme esas bilirkişi raporu bu yönü ile hatalı olduğundan usulü kazanılmış hak ilkesi de dikkate alınarak alacağın yeniden hesaplanıp, hüküm altına alınması için kararın bozulması gerekmiştir.
9.HD. 2011/36536 E. 2011/29309 K. 12.09.2011

…Davacının hesaplanan ve hüküm altına alınan ilave tediye alacağı dava tarihine göre zamanaşımı itirazına uğramayan süre içinde aylık ücretin ödendiği tarihte yıllık ödenen ilave tediye alacağının aylık süreye düşen oranına göre hesaplanıp hüküm altına alınmıştır.
Oysa ilave tediye alacağının ödeme tarihleri Bakanlar Kurulu kararı belirtilmektedir. İlave tediye alacağının ödeme tarihi kararlaştırılan tarihteki ücret üzerinden hesaplanması gerekir.
Bu nedenle davacının dava konusu ettiği yıllara ait ilave tediye ödeme tarihleri araştırılarak bu tarihlerdeki ücret üzerinden ödenmesine karar verilen ilave tediye alacakları hesaplanmalı ve sonucuna göre karar verilmelidir.
9.HD. 2011/53272 E. 2012/1084 K. 23.01.2012

…Davacı işçi davalı işyerine 2006 yılı Mayıs ayında işe girmiştir.
2006 yılındaki çalışması 365 günden az olup 227 gündür.
Ancak hükme esas bilirkişi raporunda 2006 yılı için 9 aylık dönem için ödenen 39 gün üzerinden ilave tediye alacağı hesaplanmıştır.
Davacının 2006 yılı son 9 aylık dönemde çalışması lam olmadığından bu hesap şekli hatalıdır.
Yılın tamamı için 52 gün üzerinden ödeme yapıldığından giriş tarihi esas alınarak kıstelyevm esasına göre 2006 yılında çalıştığı 227 günlük süre 365’e oranlanarak 2006 yılı ilave tediye alacağı hesaplanmalı ve hüküm altına alınmalıdır.
9.HD. 2011/46192 E. 2011/39080 K. 10.10.2011

…Davalı temyiz dilekçesinde ilave tediye (52 yevmiye) ve ek ödemelerin (60 ycvmiye)(çalıştıkları gün xl 12/365 ) formülü uygulanarak ödenmekte olduğunu, bilirkişi raporunda ise ilave tediye alacağının (yevmiye x30) hesap yöntemiyle hatalı hesaplandığını ileri sürmektedir.
Mahkemece, davalı vekiline ek bilirkişi raporunun tebliğ edildiği ve duruşma gününe kadar rapor hakkında beyanda bulunmadığı gerekçesiyle davalının rapor hakkında talep ettiği sürenin verilmesine gerek olmadığına karar verilmiştir. Davalı tarafı daha önce usulüne uygun olarak verilmiş olan kesin bir süre söz konusu olmadığından davalının itirazı değerlendirilmelidir.
Davacının 6772 Sayılı Yasa uyarınca her yıl için 52 günlük ilave tediye hakkı bulunmakla birlikte daimi işçi olup olmadığı ve TİS ne göre ek ödemeden yararlanıp yararlanmayacağı açıklığa kavuşturulmalıdır. İstek konusu dönemde geçerli TİS ne göre davacının ek ödeme alıp almayacağı belirlenmeli sonucuna göre karar verilmelidir. Hesaplamanın buna göre yapılması gerekir. Daha sonra davalı tarafın ödeme itirazı üzerinde ayrıntılı biçimde durulmalı, ödemelerin banka hesabına yapılmış olması durumunda bu husus ilgili bankadan araştırılmalı ve gerekirse bilirkişiden ek rapor alınmak suretiyle bir karar verilmelidir.
9.HD. 2008/4861 E. 2008/21671 K. 22.07.2008

…Bilirkişi raporunda her yıl için 4 kez ve 13’er gün karşılığı her defasında 97,5 saat üzerinden ilave tediye hesabı yapıldığı anlaşılmaktadır. 2010 yılı öncesi için yılda 52 gün olarak hesaplanması gereken ilave tediyenin yıl içinde 4 taksitte ödenmesi sebebiyle 13’er gün olarak hesabı yerindedir. Ancak 2010 yılı için sadece bir ay çalışan davacı işçi yönünden yılın tamamı için ödenmesi gereken ilave tediyenin % ünün hesaplanması ve hüküm altına alınması hatalıdır. 2010 yılı için hesaplama 1/12 oranıyla kıstelyevm usulü yapılmalıdır.
9.HD. 2013/5680 E. 2013/10120 K. 26.03.2013

…Bilirkişi raporunda ilave tediye hesabı sırasında aylık fark ücret 52 ile çarpılmış ve daha sonra bir günlük tutarın belirlenmesi için 30’a bölünmemiştir.
Bu şekilde yılda 52 gün yerine 52 ay olarak ilave tediye ücreti belirlenmiş ve aynı dönem için ücret farkı 24.859,81 TL olduğu halde ilave tediye farkı 107.654,80 TL olarak hesaplanmıştır.
İlave tediye hesabı hatalı olup bu yönde davalı vekilinin itirazları dikkate alınmaksızın ek rapor alınmadan karar verilmesi de hatalıdır.
9.HD. 2009/22742 E. 2011/45143 K. 22.11.2011

…Somut olayda davacının daha önce açtığı işe iade davasında, davalı belediyenin gerçek işçisi olduğu belirlenmiş vc karar kesinleşmiştir. Bu itibarla ilave tediye alacağının kabulü yerindedir. Ancak bilirkişi hesap raporunda yevmiye 17.70 TL x 52 gün x 5 yıl esasına göre hesaplama yapıldığı görülmektedir. İlave tediye alacağı ait olduğu dönem ücretinden hesaplanmalıdır. Bilirkişinin denetime elverişsiz hesap yöntemi hükme esas alınarak ilave tediye alacağının kabulü hatalıdır. Gerekirse bu yönden ek rapor alınarak bir karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
9.HD. 2012/21819 L. 2013/7221 K. 28.02.2013

…Somut olayda davacı lehine mahkeme tarafından hüküm altına alınan geçmiş yıllara ait ilave tediye alacağının tümü davacının son ücreti üzerinden hesaplanmıştır. Geçmiş yıllara ait ilave tediye alacaklarının ait olduğu dönem ücretleri üzerinden hesaplanması gerekirken tamamının son ücret üzerinden hesaplanması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2009/3186 E. 2010/28573 K. 11.10.2010

…Hükme esas alınan bilirkişi hesap raporunda geçmiş üç yıla ait ilave tediye alacaklarının tamamı son ücret üzerinden hesaplanmıştır. Geçmiş yıllara ait ilave tediye alacaklarının ait olduğu dönem ücretleri üzerinden hesaplanması gerekirken tamamının son ücret üzerinden hesaplanması da hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
9.HD. 2008/156 E. 2009/13475 K. 14.05.2009