Hukuk Genel Kurulu: “İşçi de işveren gibi fesih sebepleriyle bağlıdır”
T.C
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu
Esas No: 2013/9-254 E.
Karar No: 2013/1504 K.
Tarih: 30.10.2013
“……….İş sözleşmelerinde feshin hangi tarafça yapıldığı özellikle, fesih sonucu gündeme gelebilecek işçilik hak ve alacakları bakımından önemlidir.
4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi uyarınca “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri hakkını dayandırdığı olguların varlığını kanıtlamakla yükümlüdür.”. Bu nedenle kural olarak, bildirimsiz, haklı nedenle fesih hakkını kullanan taraf, dayandığı nedeni, diğer bir ifade ile akdi haklı nedenle feshettiğini kanıtlamakla yükümlüdür.
Ayrıca, Yargıtay Hukuk Genel Kunilu’nun 28.11.1990 gün 1990/9-464 E. 1990/592 K. sayılı kararında da belirtildiği üzere, iş sözleşmesini fesheden taraf ileri sürdüğü fesih sebepleri ile bağlı olup, bildirdiği fesih nedenini sonradan değiştirmesi mümkün değildir. Belirtilmelidir ki, fesihte dayanılmamış bir sebep çerçevesinde geçerli bir bildirimsiz, haklı fesihten sözcdilcmez.
Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında, iş sözleşmesini ihbar ve kıdem tazminatı gerektirmeyecek biçimde sona erdirdiğini iddia eden işverenin iddiasını kanıtlaması gerektiği kabul edilmelidir.
Somut uyuşmazlıkta davacı, iş akdinin işverenlik tarafından haksız olarak feshedildiğini ileri sürmüş, davalı ise davacının devamsızlık yaptığını belirterek haklı fesih savunmasında bulunmuştur.
Öncelikle belirtilmelidir ki, Mahkemece davacının ücret alacaklarının ödenmemesi nedeniyle iş akdine haklı olarak son verdiği kabul edilmiş ise de, dava dilekçesi ve tüm dosya kapsamından davacının hiçbir aşamada iş akdini ücretinin ödenmemesi nedeniyle feshettiğine dair beyanda bulunmadığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda, iş akdinin taraflarının fesih nedenleri ile bağlı olduğu hususu da gözetildiğinde mahkemenin, iş akdinin işçi tarafından haklı nedenle sona erdirildiğine ilişkin kabulünde isabet bulunmamaktadır.
Öte yandan, davalı işveren tarafından iş akdinin devamsızlık nedeniyle haklı nedenle sona erdirildiği savunulmuş ise de, davacı tanıklarının yeminli beyanlarını destekler yönde davalı tanıklarının dahi davacının devamsızlığına değil işyerindeki görevlendirme nedeniyle çıkan tartışma sonrası davacının işyerinden ayrıldığına ilişkin beyanları ve bu beyanlar karşısında işverence tartışma sonrası tarihler için tek yanlı olarak düzenlenen tutanaklara değer verilmesinin mümkün bulunmamasına göre, davalı işveren tarafından cevap dilekçesinde belirtilen fesih nedeni yöntemince kanıtlanmış değildir.
Davacı tanıklarının yeminli ve aksi kanıtlanamayan beyanları uyarınca, iş akdinin işveren tarafından sona erdirildiği anlaşılmakta olup, davalı işveren feshin haklılığını yöntemince kanıtlayamadığından, 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25/il-g maddesindeki koşullar gerçekleşmediğine göre hizmet akdinin davalı işverence haksız feshedildiğinin kabulü ile ihbar ve kıdem tazminatından sorumlu tutulması gerekmektedir.
O halde mahkemenin kıdem tazminatına ilişkin kararı yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile sonucu itibariyle doğru bulunduğundan, direnme kararının kıdem tazminatına ilişkin kısmının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ile onanması gerekmiştir