Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması istemi dilekçesi

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması istemi dilekçesi

Hükmün Açıklanmasının Geri
Bırakılması istemine ilişkin
dilekçe örneği,
….. AĞIR CEZA MAHKEMESİ BAŞKANLIĞINA
………………
DOSYA NO :
DURUŞMA GÜNÜ :
SANIK :
VEKİLİ : .
KONU : Yargıtay 5. Ceza Dairesinin ……….. tarih ve …………. E- ………… sayılı ilamıyla Rüşvet suçu nedeniyle bozma gerekçesi doğrultusunda müvekkilim hakkında verilen cezanın
mahkemenizce tayin ve takdir kılınarak CMK’nun 231. maddesi gereğince müvekkilim hakkında
“hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesi istemine ilişkindir.
AÇIKLAMA
1- Mahkemenizin …………. Tarih ………… esas ………….. karar sayılı kararıyla müvekkilim ………….. hakkında verilen karar temyiz edilmiş olmakla Yargıtay 5. Ceza Dairesinin
………… tarih ve ………… E- ………… sayılı ilamıyla Rüşvet suçu yönünden bozulmuştur.
2- Mahkemenizce bilindiği üzere, 23.01.2008 tarihinde kabul edilen 5728 sayılı kanun
(RGT., 08.02.2008- 26781) hükümleri gereği “bu tür suçlardan yargılananlar için 2 yılı aşkın bir
ceza talep edilmediği takdirde hükmün açıklanmasının ertelenmesi” kabul edildiğinden ve aynı
kanunun geçici 1. maddesi 2. fıkrasında; “Bu kanun yürürlüğe girdiği tarihten önce kesinleşmiş
ve infaz edilmekte olan mahkûmiyet kararları hakkında, lehe kanun hükümleri, hükmü veren
Mahkemece 13.12.2004 tarihli ve 5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin infazı hakkında
kanunun 98 ilâ 101. maddeleri dikkate alınmak ve dosya üzerinden inceleme suretiyle belirlenir. Ancak, hükmün konusunun herhangi bir inceleme, araştırma, delil tartışması ve takdir
hakkının kullanılmasını gerektirmesi halinde inceleme, duruşma açılmak suretiyle yapılabilir” açık hükmü karşısında; müvekkilim hakkındaki verilen cezanın “hükmün açıklanmasının ertelenmesi” kararı verilmesini dilemekteyiz.
Bunun yanında; Mahkemenizce bilindiği üzere;
Modern Ceza Hukuku ve hümanist açıdan düşünüldüğünde; yeni Türk Ceza Yasası,
içinde yaşadığımız toplumun korunması yanında, suçlunun da ıslahına yönelen yaptırımların varlığının kabulüne yönelmiş, alışılmış şekliyle klasik ve geleneksel olarak, giderek Dünya insanlığının
kabul ettiği “ceza kavramı” yanında, “suçlunun kişiliğine uygun önlemlerin uygulanması” görüşüne de, yeni yasada yer vermiştir.
2
Bu bağlamda da Yargıtay 1. Ceza Dairesi’nin 2006 yılına ait 2005/1589- 609 sayılı içtihadı
yol göstericidir. “…Türk Ceza Yasasının lehe hükümlerinin uygulanması bağlamında, ‘ lehe olan
yasanın ‘ kişinin özgürlüğünün daha az kısıtlanması gerektiren yasa olduğundan kuşku yoktur.
Yargıç somut olaya ceza hukukunun genel ilkelerini uygulayarak ve yasalarda öngörülen
cezalara bakarak lehteki yasayı belirlerken, yalnız cezaları dikkate almasının yeterli olmadığı
durumlarda yardımcı ölçülere başvurarak, örneğin, suçun unsurlarına, erteleme koşullarına, içtima ve tekerrür hükümlerini dikkate alması gerekebilir.”
Söz konusu, müvekkilim …………..ye verilen hapis cezasının, bireyselleştirilmesi gerekir. Verilecek cezanın, insani ceza hukuku açısından bireyselleştirilmesi, yeni ceza hukukunun da beklentisidir. Yasanın genel gerekçe kısmında da ifade edildiği üzere “…Güvenlik tedbirlerine ilişkin olarak 6 madde yer almakta ve hakimin bu tedbirlere ne gibi hallerde hükmedeceği ve cezaların güvenlik tedbirlerine çevrileceği gösterilmektedir. Ayrıca kısa süreli
hürriyeti bağlayıcı cezalar yerine, hükmedilecek tedbirler arasına ‘kamuya yararlı bir işte çalıştırma’ da eklenmiş, bu suretle cezaların bireyselleştirilmesi hususundaki olanaklar çoğaltılmıştır.” demek suretiyle, erteleme konularında yepyeni bir düzenleme ve farklı hükümler getirdiği de açıktır. Bu düşüncenin ışığı altında, müvekkil hakkındaki yaptırımın bireyselleştirilmesi
gerektiği inancındayız.
Bu itibarla; “Cezaların kişiselleştirilmesi” (bireyselleştirilmesi) kurumu olan erteleme de,
kısa süreli hürriyeti bağlayıcı cezaların sakıncalarının giderilmesi amaçlanmış, suç yerine suçlu ilk
plana alınarak, cezaların fiile değil, onu işlemiş olan faile uydurulması ön görülmüştür. Kaldı ki;
Suçu alışkanlık (ihtiyat) haline getirmiş olanlar ile tesadüfü olarak suç işleyenleri ayırmak
gerekir. (Ali Parlar / Muzaffer Hatipoğlu, Gerekçeli, Açıklamalı, İçtihatlı 5237 sayılı TCK Kanununa
göre Suçlarda Teşebbüs – İştirak, İçtima ve Yaptırımlar, sayfa 359, Kazancı Yayınları – İstanbul
2005)
SONUÇ VE İSTEM :
Yukarıda açıklandığı üzere 5728 sayılı yasanın öngördüğü fiiller için getirilen yeni düzenleme bağlamında, müvekkilimin ilgili dosyası incelenerek koşulları oluşmuş olduğunu düşündüğümüzden hakkında CMK’nun 231/6-a maddesine göre müvekkilimin belirtilen suçu hakkında “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına” karar verilmesini dilerim.
Arz ederim.
Saygılarımla,

Sanık Vekili