Ceza Davalarında Birleştirme Kararı Nasıl Verilir?
Bağlantılı uyuşmazlıkları birleştirebilmesi için; fayda ve olanak bulunmalı ve ayrıca birleştirme yasağı bulunmamalıdır. Fayda bulunmasından anlaşılması gereken, birleştirmenin zaman, emek ve masraf bakımından usul ekonomisine hizmet etmesidir. Muhakemelerin birleştirilmesiyle aynı oturumda iki konu aynı anda ele alınmalıdır. Örneğin uyuşmazlığın tanıklarının aynı olması durumunda tanıkların tek oturumda dinlenmelerinde durum böyledir. Fayda bulunması koşulu iddia, savunma ve yargılama makamının üçü açısından da aranır. Birleştirmenin muhakemeyi uzatacak olması durumunda ise fayda koşulunun gerçekleşmemiş olduğu kabul edilmelidir.
i) Birleştirme olanağının bulunması gerekir. Dolayısıyla birleştirilecek muhakemeler aynı aşamada olmalıdır. Aksi takdirde birleştirmede yarar bulunmadığı gibi iki muhakemenin işlemlerini birlikte yapma olanağı kalmamıştır. Örneğin biri soruşturma evresinde, diğeri kovuşturma evresinde veya biri duruşma devresinde, diğeri kanun yolu devresinde olan uyuşmazlıklar birleştirilemeyecektir.
iii) Birleştirme kararı verilebilmesi için birleştirmenin yasa koyucu tarafından yasaklanmamış olması da aranır. Bu bağlamda örneğin icra mahkemesinin görevine giren işler, İİK m. 346/2’deki açık hüküm nedeniyle, diğer mahkemelerde görülen ceza davaları ile birleştirilemez. Çocuk Koruma Kanunu’nun 17. maddesine göre de çocukların yetişkinlerle birlikte suç işlemesi hâlinde, soruşturma ve kovuşturma ayrı yürütülür. Bu hâlde de çocuklar hakkında gerekli tedbirler uygulanmakla beraber, mahkeme lüzum gördüğü takdirde çocuk hakkındaki yargılamayı genel mahkemedeki davanın sonucuna kadar bekletebilir. Ancak davaların birlikte yürütülmesinin zorunlu görülmesi hâlinde, genel mahkemelerde, yargılamanın her aşamasında, mahkemelerin uygun bulması şartıyla birleştirme kararı verilebilir. Bu takdirde birleştirilen davalar genel mahkemelerde görülür.
Bekletici mesele veya nispi yargılama yapması, Ceza Muhakemesi Kanunu’na göre (CMK m. 218/1 ), suçun ispatı, ceza mahkemelerinden başka bir mahkemenin görev alanına giren bir sorunun çözümüne bağlı ise ceza mahkemesi iki türlü davranabilir: İlk seçenek mahkemenin uyuşmazlığı kendisinin çözmesidir. Bu hâlde ceza mahkemelerinin ek yetkisi doğar. Bu tür yargılamaya nispi yargılama denir. Nispi yargılamanın özelliği, ceza mahkemesinin ikincil nitelikteki uyuşmazlığı, kendi uyuşmazlığı açısından ve Ceza Muhakemesi Kanunu hükümlerine göre çözmesidir.
İkinci seçenek ise ceza mahkemesinin, kendi uyuşmazlığıyla ilgili olan bu tür sorunları, görevli mahkemede dava açılması veya açılmış davanın sonuçlanması için bekletici mesele yapmaya karar vermesidir.
Mahkeme, bekletici mesele mi nispi yargılama mı yapacağına kendisi karar verir. Mahkemenin bu takdir yetkisi kuşkusuz Yargıtay tarafından denetlenmekte ve bekletici sorun veya nispi yargılama yapma hususundaki koşullar değerlendirilirken takdir hatası yapılması hâlinde hükmü bozmaktadır. Bazı durumlarda ise bizzat yasa koyucu tarafından, mahkemenin takdir hakkı kısıtlanmış olup, bu durumlarda mahkeme bekletici mesele yapma zorunluluğundadır; nispi yargılama yapamaz. Ya da bazı durumlarda da mahkemenin bekletici mesele yapma yasağı söz konusu olup, nispi yargılama yapma mecburiyeti bulunmaktadır.
Hukukumuzda, bekletici mesele yapma zorunluluğunun tipik örneğini Anayasa Mahkemesi kararlarının beklenme zorunluluğu oluşturmaktadır. Nispi yargılama yapma mecburiyeti ise CMK 218/2 hükmüne göre, mağdur veya sanığın yaşının ceza hükümleri bakımından tespitiyle ilgili bir sorunla karşılaşılması halinde; mahkemenin, ilgili kanunda belirlenen usule göre bu sorunu çözerek hükmünü vermek zorunda olması durumunda karşımıza çıkmaktadır. Mahkeme artık yaşa ilişkin uyuşmazlığı bekletici sorun yapamayacaktır.