Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Can güvenliği nedeniyle işçinin iş akdini feshine ilişkin yargıtay kararları

Can güvenliği nedeniyle işçinin iş akdini feshine ilişkin yargıtay kararları

“Davacı, davalı şirkette rock operatörü olarak çalıştığını, saha mühendisinin ………günü davacıya kullanmış olduğu iş makinesi ile birlikte rampaya çıkması gerektiğini söylediğini, kendisinin operatör olarak makinenin rampaya çıkamayacağını bildirdiğini, bu durumu makine formenine de izah ettiğini, formcniıı kendisine herkesin yanında hakaret ederek senin beyninle çıkmaz ama benim beynimle çıkar dediğini, davacıyı arazi tepesine çıkmaya zorladığını, bir başka rock operatörüne yine aynı tepeye çıkmasının söylendiğini, ilgili operatörün de o rampaya iş makinesinin çıkamayacağını söylemesi üzerine, kendisinin çıkması için zorlandığını, devamında çıkamayınca makinenin vinçle çekildiğini, bu sırada devrilerek ilgili işçinin makinenin altında kaldığını, davacının bunun üzerine kendisinden yine ilgili tepeye çıkması istenince hayati tehlikesinin olduğunu beyan ettiğini, bu nedenle de işten çıkarıldığını ileri sürerek, kıdem ve ihbar tazminatı ile yıllık izin, fazla çalışma, ulusal bayram genel tatil, hafta tatili, ikramiye, ilave tediye, bayram harçlığı ve gece çalışma ücreti alacaklarının tahsilini istemiştir

Somut olayda: davacı, iş akdinin işveren tarafından feshedildiğini ileri sürerken davalı taraf davacının devamsızlık yapması nedeniyle iş akdinin feshedildiğini savunmuştur.

Davacı tanıklarınındavacıdanönce işten ayrıldıklarıbeyanlarındananlaşılmaktadır. Davalı tanıkları ise; davalı işyerinde olay tarihinde davacı ile aynı işi yapan başka bir işçinin iş makinesinin devrilmesi sonucunda kaza geçirdiğini, davacının kaza geçiren makineyi kaldırmayı reddettiğini vc ertesi gün işe gelmediğini beyan etmişlerdir. Davalı tanıklarının beyanları davacının iddiasını doğrulamakta olup davacının yapmayı reddettiği işin yapılması sırasında başka bir işçinin yaralandığı da davalı savunması ve tanık beyanları ile sabittir.

Davacının verilen işi tehlikeli olması nedeniyle reddettiği ve ertesi gün işe gelmediği dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacının işverenin iş güvenliğine aykırı talimatını yerine getirmemesinin haklı olduğu, zira aynı işi yapan diğer işçinin iş kazası geçirdiği anlaşılmakta olup davacının iş akdini haklı nedenle feshetmesi nedeniyle davacının kıdem tazminatı talebinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddi hatalıdır. Ancak fesih haklı dahi olsa iş akdini fesheden tarafın ihbar tazminatı hakkı olmayacağı göz önünde bulundurularak davacının ihbar tazminatı talebinin reddi gerekir. Davacının iş akdinin devamsızlık nedeniyle işverence haklı nedenle feshedildiğinin kabul edilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(7.HD 2013/19126 E. 2014/8594 K. 17/04/2014)

“…Somut olayda davacı içi dava dilekçesinde 6 ay süreyle hafif işlerde çalıştırılması yönünde raporu 05.09.2007 tarihinde davalıya sunmuş ve hafif işlerde iş verilmediği taktirde iş sözleşmesinin tazminallı olarak feshini talep etmiştir.

İşverence belirtilen tarihte iş sözleşmesinin feshedilmediği açık olup davacı dava dilekçesinde 10.09.2007 tarihine kadar çalışmasının devam ettiğini belirtmiştir. Davacı işçi işverence hafif işlerde çalıştırılması isteği kabul edilmediği için iş sözleşmesini 10.09.2007 tarihli dilekçe ile feshetmiş ve işyerinden ayrılmıştır.

Bu durumda davacı işçin iş sözleşmesini haklı nedenle feshettiği kabul edilmelidir. İşçinin haklı feshinde kıdem tazminatı talep hakkı olsa da ihbar tazminatına hak kazanılması mümkün olmaz.

Mahkemece ihbar tazminatı isteğinin reddi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2009/17353 E. 2011/17391 K. 13.06.2011)

“…Somut olayda, davacının 19.01.2006 tarihinde iş kazası geçirdiği vc parmağının bir kısmının koptuğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.

îş kazası nedeniyle açtığı Bakırköy 4. İş Mahkemesinin 2007/329 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporunda davalı şirketin %70, davacının %15, birlikte çalıştığı işçinin de %15 oranında kusurlu olduğu belirlenmiştir.

Taraf tanık ifadelerinden istirahat sonrası işyerinde iş güvenliği olmadığı için çalışmak istemediği anlaşıldığından 4857 sayılı İş Kanununun 24/1-a maddesi uyarınca işçinin haklı fesih hakkının doğduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının iş sözleşmesini haklı nedenle feshetmesi nedeniyle kıdem tazminatına hükmedilmesi gerekirken reddi isabetsizdir.”(9. HD. 2012/4042 E. 2012/6554 K. 01.03.2012)

“…Davacının elektrik formeni olarak davalı işvenin Iraktan Erbil şehrinde bulunan şantiyesinde I yıl kadar çalıştığı tartışma dışıdır. Davacı işçi işe girerken Irak’ ta çalışma ortamının yeterince güvenli olmayabileceğini öngörebilecek durumdadır. Ancak yine de ilgili işyerine gitmeden, bölgedeki karışıklıkların kendisi için yakın ve ciddi bir tehlike oluşturup oluşturmadığını bilebilecek durumda değildir. Nitekim davacı işçi kendisinin ve ailesinin geçimini sağlamak için ülke dışında ve bölgesel karışıklıkların olduğu Dohuk Şantiyesinde göreve gitmiş ve bir yıl kadar bu yerde çalışmıştır.

Dosya içinde bulunan Dohuk şantiye şefinin işverene gönderdiği 9.4.2007 tarihli mail yazısında son günlerdeki olumsuz gelişmelerin can güvenliğini tehlikeye düşürdüğünü bildirmiştir. 21.3.2007 tarihinde nevruz kutlamalarının gerginliğe yol açtığı, olayın ardından İrak güvenlik görevlilerinin kendisini sorguladığı, can güvenliğinin sağlanamadığı imajının yaygınlaşması halinde kalifiye istihdamında sorunlar yaşanabileceği bildirilmiştir. Şu hale göre işyerinde 21.3.2007 tarihinden sonra çalışan işçiler arasında ciddi bir gerginlik olmuş ve işçilerin can güvenliğine dair tehlike ciddi şekilde artış göstermiştir.

Davalı şirketin Dohuk şantiyesinde en yetkili kişi de işverenden konuyla ilgili önlem almasını talep etmiştir. İşverenin bölgesel karışıklıklara müdahale etmesi beklenemez ise de, işyerinde can güvenliğinin sağlanması için gereken tedbirlerin alınması, bu yönde gerekli önlemlere rağmen sonuç alınamaması durumunda, gerekirse, işyerinde faaliyetin askıya alınması zorunludur. Zira hiçbir kazanç, can güvenliğinin üzerinde değildir.

Somut olayda davacı işçinin 12.4.2007 tarihinde işyerinden ayrılması iş sözleşmesinin 4857 sayılı İş Kanununun 24/1 ve 77 maddeleri uyarınca kıdem tazminatına hak kazandıran bir durumdur. Mahkemece anılan isteğin kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde isteğin reddi hatalı o lup kararın bu yönden bozulması gerekmiştir.”(9.HD. 2008/34679 E. 2010/26086 K. 28/09/2010)

Somut olayda davacı, işverenin kullanımına verdiği aracın eski ve bakımsız olduğunu, bu haliyle işçi sağlığı ve işgüvenliğini tehdit ettiğini, bu nedenle sözleşmeyi haklı olarak sona erdirdiğini iddia etmektedir.

Dosya içeriğinden işyerinde Ankara ve çevre illere çimento nakliyatı yapıldığı anlaşılmaktadır.

Yargılama sırasında dinlenen her iki taraf tanıkları, davacının aracının eski olduğunu, değiştirilmesini işverenden istediğini, kabul edilmeyince işi bıraktığını söylemiştir.

Bu durumda söz konusu araç ve işyerinde keşif yapılarak, uzman bilirkişiden davacının kullanımına verilen aracın işçi sağlığı ve iş güvenliğini tehlikeye sokacak nitelikte olup olmadığı yönünde rapor alınmalı, diğer delillerle birlikle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmelidir. Yazılı şekilde eksik inceleme ile karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.”(9.HD. 2008/24410 E. 2010/10637 K. 15/04/2010)