Bir Hukuki İlişkiye Dayanan Alacağını Tahsil Amacıyla Tehdit Veya Cebir Kullanmak
Yeni TCK, eski TCK’dan farklı olarak kendiliğinden hak alma suçuna (765 sayılı TCK 308.md.) yer vermemiştir. Bu nedenle hırsızlık suçunda (144/l-(b)) olduğu gibi, uygulamada ortaya çıkacak olan boşluğun doldurulması bakımından yağma suçunun da bir hukuki ilişkiye dayanan alacağın tahsili amacıyla işlenmesi hali Kanunun 15O.maddesinin 1.fıkrasında ayrıca düzenlenmiş ve bu durumda bileşik bir suç olan yağmanın araç hareketlerinden “tehdit” kullanılması durumunda failin tehdit suçundan, “cebir” kullanılması durumunda failin tehdit suçundan, “cebir” kullanılması durumunda ise failin kasten yaralama suçundan cezalandırılacağı öngörülmüştür. Doktrinde, bu düzenlemenin “bileşik suçun bölünmezliği” ilkesine aykırı olduğu ve fiilin haksızlık içeriğini karşılamadığı belirtilmiştir. Eski TCK.nun 308.maddesi 2. ve 3.fıkraları ile yeni TCK.nun 150.maddesinin 1.fıkrasının ceza bakımından yollama yaptığı 86.(kasten yaralama) ve 106.(tehdit) madde’eri karşılaştırıldığında yeni düzenlemenin aleyhe olduğu görülmektedir.
Suçla Korunan Hukuksal Değer
Birden fazla hukuksal değeri ihlal eden yağma suçunun daha az cezayı gerektiren nitelikli halini oluşturan bu suç tipinde de bir taraftan hırsızlık suçunda olduğu gibi zilyetlik ve mülkiyet; diğer yandan kişi özgürlüğünün korunması amaçlanmıştır. Ancak, burada asıl amaç malın alınması olduğu, tehdit veya cebir, malvarlığına karşı işlenen suçta araç olarak kullanıldığından, bu suç tipine malvarlığına karşı suçlar arasında yer verilmiştir.
Bu suçun “Adliyeye Karşı Suçlar” arasında düzenlenmesinin daha doğru olacağı hususunda bazı düşünceler ortaya atılmıştır. Fakat, “Adliyeye Karşı Suçlar”m hepsinin ortak bir niteliği mevcuttur: Kamu davasının yolunu şaşırtmak. Halbuki yeni TCK.nun 150/1.fıkrasında düzenlenen “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla” tehdit veya cebir kullanarak kendi hakkını kendisi tahsil eden kimsenin hareketinde kamu davasının amacını şaşırtmak vasfı yoktur. Bu suçta bir bireyin resmi makamların yapabileceği bir şeyi kendisinin yapması ve bu suretle sosyal düzeni ihlal niteliği sözkonusudur. Bu itibarla eylemin bağımsız bir suç olarak malvarlığına karşı suçlar arasında düzenlenmiş olmasını isabetli buluyoruz.
Suçun Maddi Konusu
Suçun faili, hukuki bir ilişkiye dayanan yani hukuken korunan alacağını elde etmek amacıyla hareket etmiş olmalıdır, buradaki “alacak” kavramını hukuken korunan herhangi bir alacak şeklinde geniş anlamak gerekir. Uyuşmazlık konusu alacağın zamanaşımına uğraması veya kumar veya bahisten doğması veya ahlaka veya kanuna aykırı olması nedeniyle eksik borç niteliğinde ise, alacağın hukuki bir ilişkiye dayalı olduğundan söz edilemeyeceğinden eyleme uyan başka suçlar oluşabilirse de 150/1.fıkra uygulanmaz.
765 sayılı eski TCK.nun 3O8.maddesinde öngörülen kendiliğinden hak alma suçunun oluşması için failin hak sahibi olduğu düşüncesiyle hareket etmesi yeterli sayılmakta, ayrıca iddianın kanıtlanması gerekmemekteydi. Yeni Kanunun 150/1. fıkrasında ve madde gerekçesinde bu konuda açıklık bulunmamaktadır.
Arslan/Azizağaoğlu’na göre, alacağı tahsil amacıyla hareket edilip edilmediğini her olayın özelliğine göre hâkim takdir edecektir.
Noyan’a göre, ceza kanununun kasta verdiği önem itibariyle, failin alacağı olduğuna kendince haklı sebeplerle inanması yeterli sayılmalıdır. Bu alacakla ilgili olarak dava açılmış olup olmamasının suçun oluşumuna etkisi olmayacaktır.
Yurtcan’a göre, madde hükmünün uygulanabilmesi için, hukuki bir ilişkiye dayanan bir alacağın varlığının sabit olması, alacağın hukuka uygun bir zeminde o- luşmuş bulunması gerekmektedir.
Kanaatimizce, madde hükmünün uygulanabilmesi için hukuki bir ilişkiye dayalı alacağın gerçekten mevcut olması gerekir. Zira, madde metninde hükmün uygulanabilmesi için, failin “alacağını tahsil amacıyla” fiili işlemesi tek başına yeterli sayılmamış, uyuşmazlık konusu alacağın “hukuki bir ilişki”ye dayanması zorunluluğu aranmıştır. Yeni düzenlemede, eski Kanunun 308/4.fıkrasmda öngörülen biçimde iddianın kanıtlanması durumunda cezanın indirilmesine ilişkin benzer bir hükme yer verilmemiş olması da bu görüşümüzü desteklemektedir. Bu itibarla, uygulamada failin alacaklı olduğu yolundaki soyut savunması 150/1.maddenin uygulanması için yeterli sayılmaması, bu savunmanın somut olayda kanıtlanması gerekir.
Suçun Faili ve Mağduru
Bu suçun faili, herhangi bir gerçek kişi olmayıp, “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla” hareket eden kişidir. Bu itibarla madde hükmü, yalnızca bir hukuki ilişkiye dayalı alacağın sahibi olan kişi hakkında uygulanabilir.madde metninde kullanılan “alacağını tahsil amacı” sözcüklerinin lafzi yorumundan bu anlam çıkmaktadır.
Bu suçun mağduru ise, bir hukuki ilişkinin borçlusu olein gerçek kişidir.
Suçun Maddi Unsuru
Suçun maddi unsuru, kişinin (failin) bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla “tehdit” veya “cebir” kullanmasıdır.
Bu suç açısından “tehdit”; mağdurun veya onun bir yakınının hayatına, beden veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldın gerçekleştirileceği yada malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratacağından bahisle yapılan beyandır. Tehditten söz edilebilmesi için mağdurun hayatı veya beden veya cinsel bütünlüğünün gerçekten bir tehlikeye maruz bırakılmış olması şart değildir. Aynı şekilde, failin bu kötülüğü gerçekleştirmek istememesi veya kötülüğün gerçekleştirilebilir olup olmaması önemli olmayıp mağdurun bunu öyle algılamış olması önemlidir.
“Cebir” kullanmaktan maksat, gerçekleştirilmiş bir direnmeyi kırmak veya daha sonra gerçekleştirilecek direnmeyi engellemek amacıyla suçun mağduruna yönelik her türlü fiziki zorlama’dır.
Suçun maddi unsurunun oluşması bakımından failin bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacıyla tehdit veya cebir kullanması yeterli olup, failin gayesine ulaşması yani alacağını elde etmesi şart değildir. Fail, tehdit ve yaralama (cebir) fiillerini birlikte işlemişse her iki suçtan dolayı cezalandırılır.
Suçun Manevi Unsuru
Suçun manevi unsurunun gerçekleşmesi için, failde genel suç kastının bulunması yeterli olmayıp, failin “tehdit” veya “cebir” kullanma biçimindeki eylemini “bir hukuki ilişkiye dayanan alacağını tahsil amacı” ile işlemiş olduğunun kanıtlanması gerekir.
Suçun Hukuka Aykırılık Unsuru
Yağma suçunun daha az cezayı gerektiren hali bakımından Kanunda özel bir hukuka uygunluk nedeni öngörülmemiştir. Meşru savunma (25/1.md.), zorunluluk hali (25/2.md.) ve ilgilinin rızası (26/2.md.) koşullarının varlığı halinde eylem hukuka uygun hale gelir. Yeni TCK.nun 25/1.maddesinde, meşru savunma, haklar arasında bir fark gözetilmeksizin mala karşı saldırılar da dahil olmak üzere tüm hakları kapsar biçimde kabul edilmiştir.
Suçun Özel Görünüş Şekilleri
Teşebbüs ve suçların içtimai bakımından genel hükümler uygulanır. Eğer fail, tehdit ve cebir (yaralama) dışında örneğin mağduru hürriyetinden yoksun kılma fiilini de işlemişse ayrıca bu suçtan dolayı da gerçek içtimai kurallarına göre cezalandırılacaktır.
Suçun iştirak halinde işlenmesi durumunda, madde hükmü sadece hukuki ilişkiye dayanan alacak sahibi olan suç ortağı hakkında uygulanır. Suça iştirak eden diğer kişiler, TCK.nun 40.maddesi gereğince kendi kusurlu fiillerine göre cezalandırılırlar.
Kovuşturma, Görevli Mahkeme, Suçun Yaptırımı ve Dava Zamanaşımı
15O.maddenin 1.fıkrasında sadece suçun kanuni tanımı yapılmış, eylemin sübutu halinde tehdit veya kasten yaralama suçuna ilişkin hükümlerin uygulanacağı belirtilmiştir. Bu itibarla yollama yapılan kasten yaralama (86.md.) ve tehdit (106.md.) suçlarının somut olayda gerçekten niteliği gözetilerek bu maddelerde öngörülen yaptırımlar uygulanacak, göreli mahkeme ve dava zamanaşımı bu yaptırımlar esas alınarak belirlenecektir. Kasten yaralama fiilinin kişi üzerindeki etkisinin basit bir tıbbi müdahaleyle giderilebilecek ölçüde hafif olması hali (86/2.f.) ile malvarlığı itibarıyla büyük bir zarara uğratılacağından veya sair kötülük edeceğinden bahisle tehdit (106/1-ikinci cümle) fiillerinin kovuşturulması şikâyete bağlıdır ve uzlaşmaya (73/8.md.) tabidir. Bunların dışındaki kasten yaralama ve tehdit fiilleri re’sen kovuşturulur.
Yağma Suçunun Konusunu Oluşturan Malın Değerinin Azlığı
150.maddenin 2.fıkrasında, 765 sayılı eski TCK.nun kabul etmediği bir cezayı azaltan nedene yer verilmiştir. Buna göre, yağma suçunun konusunu oluşturan malın değerinin azlığı nedeniyle verilecek ceza üçte birden yarıya kadar indirilebilecektir.
“Malın değerinin azlığı” somut olayda hâkim tarafından yasal ve yeterli gerekçesi de gösterilmek suretiyle takdir edilecektir. Bu bakımdan suça konu olan malın suç tarihindeki değeri esas alınacaktır. Madde metninde değerin azlığı bakımından bir ölçüt gösterilmediğinden bu husus uygulama ile somut hale gelecektir. Nitekim Yargıtay’ın yeni kararlarına göre, 150/2.fıkra hükmü, daha çoğunu alabilme olanağı varken, yalnızca gereksinmesi kadar (örneğin, birkaç meyve veya ekmek, yiyecek; bir-iki defter, kalem; sigara, bira ve benzeri), değer olarak da az olan şeyi alma durumunda, olayın özelliği ve sanığın kişiliği de değerlendirilerek, yasal ve yeterli gerekçeleri de açıklanarak uygulanabilir.