Ayıplı Otomobil Satışında İspat Yükümlülüğü
ESAS NO : 2017/19-895
KARAR NO : 2018/1319
- İSTİRDAT DAVASI
- AYIPLI OTOMOBİL SATIŞINDA İSPAT YÜKÜNÜN KİMDE OLDUĞU
- SATIŞ TARİHİNDEN 5 YIL SONRA ORTAYA ÇIKAN ARIZA
Taraflar arasındaki “istirdat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Konya 4. Asliye Ticaret Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 04.10.2012 gün ve 2012/135 E., 2012/37 K. sayılı kararın davalılar vekilleri tarafından temyizi üzerine Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 10.09.2013 gün ve 2013/9553 E., 2013/13444 K. sayılı kararı ile:
“…Davacı vekili, müvekkilinin 2006 model bir araç satın aldığını, davalılardan D. Otomotiv AŞ’ nin Türkiye distribütörü olduğunu, diğer davalı G. AŞ.’nin ise Konya ana bayii ve yetkili servis olduğunu, aracın bakımlarının düzenli olarak yetkili serviste yaptırıldığını, ancak araçta 2010 yılından itibaren birtakım arızalar meydana geldiğini, birkaç defa serviste tamirat yapıldığını, en son yapılan kontrolde silindir kapağında çatlak olduğunun belirlendiğini, servisin garanti süresinin dolduğunu ileri sürdüğünü, müvekkilinin davalılardan G… Otomotiv AŞ’ ne 11.234,65-TL ödediğini beyan ederek, hukuka aykırı biçimde alınan 11.234,65-TL’ nin fatura tarihinden itibaren faiziyle davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı G… AŞ vekili, davaya konu aracın 2006 yılında satın alınmış olduğunu, garantisinin 2 yıl olduğunu ve sona erdiğini, bu süre dışında meydana gelen hasarlardan müvekkilinin sorumluluğunun olmadığını, motordaki aşırı ısınmanın kullanım hatasından kaynaklandığını beyanla, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D… Otom. AŞ. vekili, müvekkiline husumet yöneltilemeyeceğini, dava konusu aracın garanti kapsamında olmayıp 5 yıl/150.000 km kullanılmış olduğunu, araçta sürekli ve tekrarlayan bir arıza bulunmadığını beyan ederek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, arızanın gizli bir ayıp olduğu, gerek tespit bilirkişisinin raporunda ve gerekse mahkemece alınan bilirkişi raporunda arızanın kullanımdan kaynaklanmadığının tespit edildiği, her ne kadar bilirkişi tam bir kanaate varmak için laboratuar incelemesi istemiş ise de, davalı tarafça davaya konu parçanın imha edilmiş olması nedeniyle sunulamadığının bildirildiği, davalı 18.08.2011 tarihli imha tutanağı sunmuş ise de, mahkemece yapılan 16.12.2011 tarihli keşif sırasında söz konusu parçanın bizzat davalı şirket tarafından hazır edilmiş olup davalı vekilinin yapılan keşfe bir itirazı bulunmadığına dair beyanı da dikkate alındığında, imha tarihinden sonraki tarihteki keşif sırasında bilirkişi incelmesine sunulan parçanın, yaptırılacak laboratuar incelmesine sunulmamasının çelişkili olduğu, TMK’ nın 2. maddesine aykırı olduğu, davalı tarafın davacıya %70 oranında ıskonto yaparak bir noktada hatasını zımnen de kabul ettiği belirtilerek, davanın kabulü ile, 11.234,65-TL’ nin 01.02.2011′ den itibaren yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalılar vekillerince temyiz edilmiştir.
Dava, satıcının ayıplı mal satışından doğan sorumluluğu hukuksal nedenine dayanmaktadır.
Davacı vekili, müvekkilinin dava konusu aracı 2006 yılında satın aldığını ve 2010 yılından itibaren davaya konu edilen arızaların çıkmaya başladığını, bunun imalat hatasından kaynaklanan ayıp niteliğinde olduğunu iddia etmektedir.
Davalılar, 150.000 km.ye ve 5 yıla yakın bir kullanım nedeniyle ayıptan söz edilemeyeceğini, garanti sürecinin çoktan dolmuş olduğunu, zamanaşımı süresinin de geçtiğini belirterek, davanın reddi gerektiğini savunmuşlardır.
Aracın garanti süresinin 2 yıl olduğu tarafların kabulündedir. Davacı, motor silindir kapağındaki çatlak nedeniyle meydana gelen arızadan dolayı tamir masrafını istemektedir. Garanti süresi geçtiğinden talebin garanti kapsamında değerlendirilemeyeceği açıktır.
Ayıp hükümlerinin değerlendirilmesine gelince; somut olayda uygulanması gereken 6762 S.TTK’ nın 25/4. maddesi uyarınca ticari satışlarda zamanaşımı süresi teslimden itibaren 6 aydır. Bu sürenin de çoktan geçmiş olduğu dosya içeriği ile sabittir. Her ne kadar 818 S. BK’ nın 207/3. maddesi uyarınca iğfal durumunda satıcı 6 aylık zamanaşımından yararlanamaz ise de, somut olayda davacının iğfal edildiği iddia ve ispat edilemediği gibi mahkemece alınan 2 ayrı bilirkişi raporunda da arızanın imalat hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının, başka bir anlatımla arızaya yolaçan parçanın ayıplı olup olmadığının kesin olarak belirlenebilmesi için parça üzerinde laboratuarda makroskobik inceleme yapılması gerektiği yönünde görüş bildirilmiş, bunun üzerine mahkemece davalıya arızalı parçayı incelemek üzere getirmesi konusunda mehil verildiği halde, davalı tarafından parçanın imha edildiği gerekçesiyle incelemeye sunulamadığı anlaşılmıştır. Bu durumda malın ayıplı olup olmadığı, başka bir anlatımla arızanın imalat hatasından mı yoksa kullanım hatasından mı kaynaklandığı hususu tam olarak tespit edilememiştir. Eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulamaz. Arızanın giderilmesi sırasında müşteri memnuniyeti açısından tamir bedelinde indirim yapılmış olması ayıp iddiasının kabulü şeklinde yorumlanamaz.
Mahkemece bu yönler gözetilmeden, eksik inceleme ve yanılgılı değerlendirmeyle yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir…”
gerekçesi ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: 1- Davalı G. Otomotiv Tic. A.Ş.vekili
2- Davalı D. Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş.vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki belgeler okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, ayıplı olarak satıldığı ileri sürülen aracın tamiratı nedeniyle ödenen bedelin istirdadı istemine ilişkindir.
Davacı vekili, müvekkilinin 2006 model Volkswagen marka bir araç satın aldığını, aracın Türkiye distribütörünün davalı D… Otomotiv Servis ve Ticaret A.Ş., Konya ana bayii ve yetkili servisinin ise diğer davalı G… Otomotiv Tic. A.Ş. olduğunu, aracın bakımlarının düzenli olarak yetkili serviste yaptırıldığını, ancak araçta 2010 yılından itibaren bir takım arızaların meydana geldiğini, bir kaç defa serviste tamirat yapıldığını, bütün tamiratlara rağmen sorunun giderilmediğini, en son yapılan kontrolde silindir kapağında çatlak bulunduğunun beyan edildiğini, yetkili servisin süresi dolduğundan arızanın garanti kapsamında giderilemeyeceğini ileri sürmekle birlikte tamirat ve yedek parça bedellerinden yaklaşık %70 oranında indirim yaparak müvekkilinden sadece 11.234,65 TL tahsil ettiğini, araca yetkili servis dışında hiç kimsenin müdahalesinin olmadığını, araçta imalat hatası (gizli ayıp) bulunduğunu, bu nedenle Konya 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2011/140 D. İş sayılı dosyasında tespit yaptırıldığını, bilirkişinin sunduğu raporda sorunun malzeme hatasından kaynaklandığını belirttiğini, herhangi bir kullanıcı kusurunun saptanmadığını, böyle olunca müvekkili şirketten haksız bir şekilde tamirat ücreti alındığını ileri sürerek, ödenen tutarın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı G… Otomotiv Tic. A.Ş. vekili, aracın davacı şirkete 2006 yılında satıldığını ve trafiğe çıktığını, 2 yıl olan garanti süresinin dolduğunu, süre dışında meydana gelen hasarlardan müvekkili şirketin sorumlu olmadığını, tespit raporunda da gerçek duruma ve servis kayıtlarına aykırı değerlendirmeler yapıldığını, raporda motordaki aşırı ısınma nedeniyle kapağın çatladığının belirtildiğini, malzeme hatasının tespiti için malzemenin çok kapsamlı bir testten geçirilmesi gerektiğini, hiç bir test yapılmadan soyut değerlendirme ile malzeme hatasından bahsedilemeyeceğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı D… Otomotiv A.Ş. vekili de, husumetin müvekkiline yöneltilemeyeceğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, dava konusu aracın yaklaşık beş yılda 148.660 km yol yaptıktan sonra 15.12.2010 tarihli servis girişinde gizli ayıp bulunduğunun ileri sürüldüğünü, tespit raporunun varsayıma dayandığını,bu nedenle delil olarak kabulünün mümkün olmadığını, laboratuar incelemesi yapılmadığını,gizli ayıp bulunmadığını, ayrıca garanti süresinde olmamasına rağmen aracın bakımlarının düzenli olarak yetkili serviste yapılıyor olması ve onarım maliyetinin yüksek çıkması nedeniyle davacı lehine %70 oranında destek sağlanarak mali yükün paylaşıldığını belirterek, davanın öncelikle husumet ve yetki nedeniyle, olmadığı takdirde ise esastan reddine karar verilmesini istemiştir.
Yerel Mahkemece, araçtaki silindir kapağının çatlak olduğu hususunda bir uyuşmazlığın bulunmadığı, nitekim davalı şirketin parça değişimi ve onarımı yaparak toplam gider üzerinden %70 oranında bir indirim ile davacıdan 11,234,65 TL tahsil ettiği, arızanın gizli ayıp niteliğinde olduğu hususunda da bir anlaşmazlığın bulunmadığı, tartışmalı hususun silindir kapağındaki çatlağın kullanım hatasından mı yoksa imalat (malzeme) hatasından mı kaynaklandığına ilişkin olduğu, gerek tespit raporu gerekse mahkemece alınan raporda çatlağın kullanımdan kaynaklanmadığının tespit edildiği, bilirkişi tam bir kanaate varmak için laboratuar incelemesi yapmak istemiş ise de davalı şirket vekilinin parçanın imha edildiğini bildirerek 18.08.2011 tarihli imha tutanağı sunduğundan incelemenin yapılamadığı, ancak davaya konu parçanın daha sonraki bir tarihte yapılan keşif sırasında bizzat şirket çalışanları ve davalı vekili tarafından hazır edildiği, davalı vekilinin de yapılan keşfe bir itirazda bulunmadığı, imha tarihinden sonraki bir tarihte bilirkişi incelemesine sunulan parçanın daha önceki tarihte imha edildiğinden bahisle laboratuar incelemesine sunulmamasının büyük bir çelişki oluşturduğu, kaldı ki davalının yargılaması hâlen süren parçayı imha etmekle kusurlu olduğu, bu durumun TMK’nın 2. maddesine uygun olmadığı gibi davalı tarafın %70 oranında indirim yaparak bir noktada hatasını zımnen kabul ettiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar davalılar tarafından temyiz edilmiş, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde yer alan gerekçelerle bozulmuştur.
Mahkemece, silindir kapağının davanın en önemli delili olduğu, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 326. ve Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 219. maddeleri uyarınca tarafların dayandığı ve ellerinde bulunan belge ve delilleri mahkemeye sunmak zorunda oldukları, aksi hâlde mahkemenin diğer tarafın beyanını kabul edeceği, ayrıca bozmada eksik incelemenin nasıl giderileceği, imha edilen parçanın nasıl temin edileceği, nasıl inceleme yapılacağı ve daha önce davaya konu parçanın incelenmesi sonucu alınan iki ayrı raporun ne anlama geleceği, davalının elindeki en önemli delili yargılama bitmeden imha etmesinin sonuçlarının ne olacağı hususlarının gösterilmediği, yine bozma kararında davalının müşteri memnuniyeti için yapmış olduğu indirimin parçanın ayıplı olduğu yönünde değerlendirilemeyeceği belirtilmiş ise de kabul kararının dayanağının dosyadaki iki raporda silindir kapağındaki çatlağın kullanım hatasından kaynaklanmadığı yönündeki tespitler ile laboratuar incelemesi için davalının elindeki silindir kapağını imha etmesi olduğu, tarafların elindeki delilleri imha ederek bundan kendi lehlerine bir sonuç çıkarmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalılar vekili temyize getirmiştir.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 6. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 190. maddesine uyarınca ispat yükünün, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa ait olmasına, dolayısıyla somut olayda ispat yükünün davacı tarafa ait bulunmasına ve yine müşteri memnuniyeti açısından yapılan indirimin gizli ayıp iddiasının kabulü şeklinde yorumlanmayacağına göre Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalılar vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, istek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine, aynı Kanun’un 440/III-1. maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 04.07.2018 gününde oy birliği ile karar verildi.