Adi Ortaklıkta Ortaklığın Yönetimi Hakkında Önemli Bilgiler
Yöneticinin Atanması ve Azledilmesi
Ortaklar isterlerse, sözleşmede kimin yönetici olacağını belirleyebilirler. Belirlememiş iseler, sonradan alacakları bir kararla yönetici atayabilirler. Aksi sözleşmede öngörülmedikçe, yönetim, dışarıdan birine de verilebilir; yani yöneticinin ortak olma zorunluluğu yoktur. Ortaklık sözleşmesinde veya daha sonra alınan bir kararla yönetici atanmamışsa şirket yönetimi bütün ortaklara aittir (TBK m.625/1).Tüm ortaklar veya birden çok ortak yönetici ise, kural olarak her biri tek başına yetkilidir; aksi kararlaştırılabilir (TBK m.625/2).
Yönetim yetkisi nasıl verilmiş ise, aynı şekilde geri alınır. Örneğin, bir kararla atanan yönetici yine bir kararla görevden alınabilir. Ortaklık sözleşmesi ile atanan yöneticinin yetkisinin geri alınması için kural olarak sözleşme değişikliği gerekir. Değişiklik kararı da ortakların oybirliğini gerektirir; sözleşmede ortakların çoğunluğu ile karar alınacağı kararlaştırılabilir (TBK m.624/1).
Şirket sözleşmesi ile ortaklardan birisine verilen yönetim yetkisi, haklı bir neden olmadıkça, diğer ortaklar tarafından kaldırılamaz ve sınırlanamaz (TBK m.629/1). Ortaklık sözleşmesinde yetkinin kaldırılamayacağına ilişkin bir hüküm bulunsa bile, haklı nedenin varlığı hâlinde, ortaklardan herbiri mahkeme kararına gerek olmaksızın, ortaklardan birine verilmiş olan yönetim yetkisini kaldırabilecektir. Zira TBK m.629’da “…diğer ortaklardan herbiri yönetim yetkisini kaldırabilir” denilmektedir.
Haklı nedenin takdiri, somut olayın özelliklerine göre hâkime aittir. Özellikle, yönetici ortağın görevini aşırı ölçüde ihmal etmesi veya iyi yönetim için gerekli olan yeteneği kaybetmesi (TBK m.629/3), yolsuzluk, gibi hâller, haklı neden sayılır.
Yöneticinin Yetkileri
Yönetim yetkisi sadece olağan işleri kapsar. Olağandışı işlerde ise ortakların oybirliği gerekir ancak gecikmesinde sakınca bulunan (acil) işlerde yöneticilerden herbiri yetkilidir (TBK m.625/3).
Sonuçları oldukça önemli olmasına rağmen, olağan/olağandışı iş ayrımının ölçütü konusunda kanunda bir açıklık yoktur. Kanunda yalnızca, genel yetkili vekil atanması ile olağandışı işlemlerde oy birliği gerektiği düzenlenmiş fakat olağandışı işlerin neler olduğuna değinilmemiştir.
Ortaklar, şirket anayasası niteliğinde olan sözleşmede, hangi işlerin olağandışı, hangilerinin olağan sayılacağını belirleyebilirler. Olağandışı işlerden birisi de, yukarıda değinilen ortaklık kararlarına tabi olan, dolayısıyla kural olarak oybirliği gerektiren işlerdir. Örneğin, ortaklık sözleşmesinin değiştirilmesi bu kapsamdadır (TBK m.624).
Genel olarak, bir ortaklığın, yapısına, niteliğine ve işletme konusuna göre sürekli olarak yapageldiği ve özellikle gündelik işler olağan, bunun dışındakiler ise olağandışıdır. Fakat bu ölçü çok genel ve soyut olduğundan, somut ölçütün ne olabileceği konusu, öğretide tartışmalara yol açmıştır.
Yöneticilerin Hakları
Yönetim ve İtiraz Hakkı
Yöneticinin temel hakkı, ortaklığı yönetmektir (TBK m.625). Birden fazla yönetici ortak var ise, kural olarak her bir yönetici, diğerlerinin katılımı gerekmeksizin işlem yapabilir. Fakat yönetici ortaklardan birisi, diğer bir yöneticinin yapacağı işleme, tamamlanmasından önce itiraz etmek suretiyle engel olabilir. Bu itiraz üzerine, üçüncü kişilerle yapılacak işlem işlem durur; yani itiraz, dış ilişkide işlemin yapılmasını ve icrasını önler (TBK m.625/2).
İtiraz haksız olsa bile sonuç doğurur; itirazın haklı olup olmadığı konusunda doğabilecek bir çekişmenin nasıl çözümleneceği konusunda da kanunda açık bir hüküm yoktur. Öğretide, haksız itiraza muhatap olan yöneticinin, herhalde sorunun çözümü için konuyu tüm ortaklara götürebilmesi gerektiği kabul edilmektedir. Ortak olmayan yöneticinin itiraz hakkı da yoktur; o yalnızca bilgi alma, denetleme ve haklı bir neden varsa, ortaklığın feshini isteme (TBK m.639, b.7) haklarına sahiptir.
Ücret Hakkı
Sözleşmeyle veya kararla ücret ödenmesi kararlaştırılmış ise, yönetici, ücret isteme hakkına sahiptir (TBK m.628/3,630). Yükümlü olmadığı hâlde ortaklık işleri için emek sarfetmiş olan bir ortak da TBK m.627/3 uyarınca hakkaniyetin gerektirdiği bir karşılık ödenmesini isteyebilir.
Yöneticilerin Borç ve Yükümlülükleri
Özen Gösterme Borcu
Kanun, ortaklardan her biri için şirket işlerinde özen gösterme yükümünden söz etmiş ise de aslında bu, yönetici ortaklar için sözkonusudur. Özen göstermeyip zarara yol açarsa tazminat ödeme yükümü doğar (TBK m.628/1).
Yöneticinin özen yükümünün derecesi açısından kanun ikili bir ayrım yaparak, yöneticinin ücret alıp almadığını gözetmiştir. Yönetici ücret almıyor ise, özen ölçütü subjektiftir; yani yöneticinin kendi işlerinde göstereceği özene bakılır. Şayet yönetici ücret alıyor ise sorumluluğu vekilin sorumluluğu hükümlerine tabidir (TBK m.628/3, 506,396,400), bu durumda özen ölçütü objektif (işin gerektirdiği özen) olmaktadır.
Bir ortak, yönetici olsun veya olmasın, kendi kusuru ile diğer ortaklara bir zarar verir ise bu zararı tazminle yükümlüdür (TBK m.628/2). Kanunda, ortaklığın tüzel kişiliği bulunmadığı için, diğer ortaklara verilen zarardan söz edilmiş ise de aslında zarar şirket ilişkisi nedeniyle verildiğinden, özellikle, ortakların dolaylı zarara uğradığı hâllerde tazminatın da şirkete ödenmesi gerektiği düşünülebilir.
Hesap Verme Borcu
Yönetici, en az yılda bir kez diğer ortaklara hesap verme ve kâr paylarını dağıtma yükümü altındadır. Bu süre uzatılamaz, ama kısaltılabilir (TBK m.630/3).
İncelemeye İzin Verme Borcu
Yönetici, şirket işlerinin incelenmesine ve denetim hakkının kullanılmasına izin verme yükümü altındadır. Bu hak sözleşme ile bertaraf edilemez (TBK m.631).
Adi Ortaklıkta Dış İlişkiler
Dış ilişkiler kapsamında, ortaklığın temsili ile ortakların sorumluluğu konularının ele alınması gerekir:
Ortaklığın Temsili
Adi ortaklığın tüzel kişiliği ve ayrı bir yönetim organı bulunmadığı için, temsil önem taşır. TBK m.637/3, yöneticinin aynı zamanda temsile yetkili olduğunu varsaymış ise de bunun aksi kararlaştırılabilir. Temsil yetkisine sahip yönetici ortağın yapacağı önemli tasarruf işlemlerine ilişkin yetkinin, bütün ortakların oybirliğiyle verilmiş olması ve yetki belgesinde bu hususun açıkça belirtilmiş olması şarttır.
TBK m.637, temsile ilişkin genel hükümlere paralel bir hüküm getirerek doğ- rudan/dolaylı temsil ayrımı yapmıştır. Temsilci tarafından yapılan işlemlerin şirket (ortaklar) adına olduğunun karşı tarafa açıklanması gerekir. Karşı taraf temsil ilişkisini zaten biliyor veya bilmesi gerekiyor ya da işlemin kiminle yapıldığı üçüncü kişi bakımından fark yaratmıyor ise yapılan işler şirketi bağlar (doğrudan temsil, TBK m.40). Aksi halde dolaylı temsil ilişkisi ortaya çıkar, yani işlem temsilci ile karşı taraf için bağlayıcı olur; temsilci, alacakları temlik ve borçları nakil yoluyla tüm ortaklara devreder (TBK m.637, 640).
Ortakların Sorumluluğu
Adi ortaklığın tüzel kişiliği olmadığından, ortakların şirket borçlarından dolayı sorumluluğu birinci derecede, sınırsız ve müteselsildir. Bir ortağın işlediği haksız fiilden dolayı sorumluluk ise yalnız o ortağa aittir. Fakat diğer ortaklar kışkırtmak veya yardımcı olmak suretiyle fiile katılmış iseler, birlikte sorumlu olacaklardır (TBK m.61).