Memurlarda Atama İptali Davası Nedir?

Adi Ortaklığın Tasfiyesi Varsa Sözleşme Hükümlerine Göre Yoksa TBK’ya Göredir

Adi Ortaklığın Tasfiyesi Varsa Sözleşme Hükümlerine Göre Yoksa TBK’ya Göredir

T.C.
YARGITAY
13. HUKUK DAİRESİ

E.

 2011/7811
K. 2011/16779
T. 17.11.2011

• ADİ ORTAKLIK ( Sözleşmesinde Hüküm Bulunması Halinde Tasfiyesinin Sözleşme Hükümlerine Göre Yapılması Gereği – Ortaklığın Tasfiyesine İlişkin Sözleşmede Hüküm Bulunmaması Halinde Tasfiyenin Borçlar Kanunu Hükümlerine Göre Yapılması Gereği )

• ADİ ORTAKLIĞI TASFİYESİ ( Sözlesinde Yer Alan Tasfiye Hükümlerine Göre Yapılması – Borçlar Kanunun Adi Ortaklığın Tasfiyesine İlişkin Hükümlerin Uygulanması )

818/m. 520, 538, 539

ÖZET : Adi Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır.

DAVA : Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü:

KARAR : Davacı, davalılarla inşaat yapmak üzere adi ortaklık yaptığı ve 30.000 TL para ödediğini, daha sonra davalılarla anlaşmazlığa düşerek ortaklıktan ayrıldığını ancak ödediği paranın kendisine iade edilmediğini bildirerek ödediği 30.000 TL nin faiziyle tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalılardan M. Ali ortaklık ilişkisini reddetmiş, diğer davalı kabul etmiş ancak ödemelerin şu an inşaatta olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece adi ortaklık ilişkisi ispat edilemediğinden davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.

Davacı, davalılarla inşaat yapmak üzere adi ortaklık yaparak 30.000 TL ödediği, bir süre sonra anlaşmazlığa düşerek ayrıldığını bildirerek ödediği bedelin tahsilini talep etmiştir. Davalı M. Ali davacıdan para almadığını, adi ortaklık olmadığını savunmuş, diğer davalı Zihni ise üçünün adi ortaklık kurduklarını ancak yazılı sözleşme olmadığını, davacının 30.000 TL ödediğini, M. Ali’nin 120.000 TL ödediğini gerisini de kendisinin ödediğini, dava dışı İlyas’ın inşaatını 180.000 TL bedel ödeyerek satın aldıklarını ancak bir süre sonra davacının ayrıldığını, kendisinin de inşaatta parasının kaldığını, ödenen paraların inşaata harcandığını beyan etmiştir. Taraflar arasında yazılı bir sözleşme bulunmayıp, arsa sahipleri tarafından tüm taraflara verilen düzenleme şeklinde vekaletname bulunduğu dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Mahkemece adi ortaklık ilişkisinin ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de taraflar arasında B.K.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu dosyadaki delillerden anlaşıldığı gibi yönetici ortağın davalı M. Ali’nin olduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece verilecek süre sonunda yönetici ortak tarafından ortaklık defterlerinin ve hesap listesinin verilmesi aksi halde, yönetici ortağın hesap vermekten kaçındığına dair hukuki sonuç doğuracağı kabul edilse de adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekir. B.K.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleriyle alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa B.K.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir. Dava konusu olayda sözleşmede tasfiyeyle ilgili özel bir hüküm bulunmadığından tasfiyenin B.K.nun 539. ve devamı maddelerine göre yapılması zorunlu olup, bunun için mahkemece öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesiyle ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazıyla ortaklıkla ilgili hesap listesi istenilmeli, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktalar saptanmalı, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delilleri sorulup toplanmalı, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığı kabul edilmeli, bu durumda mevcut delillere göre hüküm kurulmalı, ortaklığa ait tüm gelir gider hesabı çıkarıldıktan, ortaklığın tüm aktif ve pasifi kesin olarak belirlendikten sonra ortaklığın varsa üçüncü kişilere veya kurumlara olan borçları ortaklığın aktifinden mahsup edilmeli, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yapmış oldukları masraflar ve vermiş oldukları sermaye iade edilmeli, bundan sonra varsa kalan miktar ortaklar arasında paylaştırılmalı, tasfiye bu şekilde tamamlanmalıdır.

Mahkemece, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.

SONUÇ : Yukarıda açıklanan sebeplerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 18,40 TL. temyiz harcının istenmesi halinde iadesine, 17.11.2011 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.