İtirazın İptali Davası
Genel Olarak
İİtirazın iptali davalarında davalı olma sıfatı, takip talebinde borçlu olarak goüsterilen ve oüdeme emrine itiraz eden gerçek veya tuüzel kişiye aittir. Takip borçlusu dışında uüçuüncuü bir kişiye veya borçlu sıfatı bulunmayan temsilciye karşı dava açılması durumunda davanın sıfat yoklugğu, bir başka deyişle husumet yoünuünden reddine karar verilmesi gerekir. Husumet def’i olmayıp bir itirazdır. Bu niteligği dikkate alındıgğında husumet itirazı yargılamanın her aşamasında oüne suüruülebilecegği gibi, taraflarca oüne suüruülmese dahi mahkemece de kendiligğinden dikkate alınması, husumet sorunu çoüzuümlendikten sonra işin esasının incelenmesi gerekir. Ayrıca davada taraf ehliyetine sahip olmadıklarından tuüzel kişiligği bulunmayan firma veya topluluklar aleyhine dava açılamayacagğı goüzden uzak tutulmamalıdır.
İİtirazın iptali davalarında davanın tamamen veya kısmen kabuluüne karar verilmesi halinde, hangi icra muüduürluügğuünuün, hangi sayılı dosyasındaki itirazın iptaline karar verildigği açıkça belirtilmelidir. İİtirazın iptaline karar verilen asıl alacak ve varsa işlemiş faiz miktarlarının hesaplanarak itirazı iptal edilen asıl alacak ve işlemiş faiz alacagğının ve digğer kalem alacakların huükuüm yerinde goüsterilmesi gerekir. Yine yerinde goüruülen toplam alacagğa yoünelik itirazın iptali ile takibin ne şekilde devam edecegğine huükuümde yer verilmesi, karar oluşturulurken temerruüt faizine takip tarihinden sonraki doünemde yeniden faiz işletilmesinin yasak oldugğu olgusunun goüzden kaçırılmayarak, sadece asıl alacak ve faiz yuüruütuülmesi muümkuün olan digğer alacaklara takip tarihinden itibaren faiz yuüruütuülerek tahsiline imkaân verecek şekilde huükuüm oluşturulması, işleyen faize takip tarihinden sonraki doünem için faiz yuüruütuülmemesi gerekir.
Gecikme Zammı(faizi)
İİtirazın iptali davalarında, takipte gecikme zammı istenmişse, bunun gecikme (temerruüt) faizi olarak kabuluü gerekir. Çuünkuü, alacak haksız fiilden kaynaklanmaktadır ve 6183 sayılı Kanun’un 51. maddesi huükmuünde belirtilen gecike zammı ancak bu kanuna tabi olan Devlet, il oüzel idareleri ve belediyelerin soüzleşmeden, haksız fiil ve sebepsiz zenginleşmeden kaynaklananlar dışında kalan kamu alacakları yoünuünden uygulanabilir.
Ayrıca Tuürk Ticaret Kanunu’nun 16/1. maddesi huükmuünde de, kendi kuruluş kanunları geregğince hususi hukuk huükuümleri dairesinde idare edilmek veya ticari şekilde işletilmek uüzere Devlet, il oüzel idaresi, belediye ve koüy ile digğer kamu tuüzel kişileri tarafından kurulan teşekkuül ve muüesseselerin dahi tacir sayılacakları belirtilmiştir. Buütuün bu huükuümler dikkate alındıgğında, tacir sayılan ve faaliyetlerini oüzel hukuk huükuümlerine goüre yuüruüten idare, kurum ya da tuüzelkişi şirketlerin 6183 sayılı kanuna tabi oldugğundan soüz edilemez.
Ne var ki maddi olayları açıklamak taraflara, maddi olayların hukuki nitelendirmesini yapmak ve uygulanacak kanun huükmuünuü bulmak hakime aittir.
3095 sayılı Kanun’un 2. maddesinin birinci fıkrası huükmuüne goüre bir miktar paranın oüdenmesinde temerruüde duüşen borçlu, soüzleşme ile aksi kararlaştırılmadıkça, istek halinde geçmiş guünler için 1. maddede belirlenen orana goüre temerruüt faizi oüdemeye mecburdur. Aynı maddenin ikinci fırkasında ise, Tuürkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın oünceki yılın 31 Aralık guünuü kısa vadeli avanslar için uyguladıgğı faiz oranının, yukarıda açıklanan miktardan fazla olması halinde, arada soüzleşme olmasa bile ticari işlerde temerruüt faizinin bu oran uüzerinden istenilebilecegği, soüz konusu avans faiz oranının, 30 Haziran guünuü oünceki yılın 31 Aralık guünuü uygulanan avans faiz oranından beş puan veya daha çok farklı ise yılın ikinci yarısında bu oranın geçerli olacagğı açıklanmıştır.
Bu olgular ve tarafların tacir oldugğu goüz oünuüne alındıgğında davacının takip talebindeki gecikme zammı isteminin avans faizi istemi olarak nitelendirilmesi ve buna goüre hesaplanacak veya hesaplattırılacak işlemiş temerruüt faizine huükmedilmesi gerekir.
Faizin Başlangıcı ve Islah
Haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacakları yoünuünden faiz istenebilmesi için ayrıca temerruüde duüşuürme gerekmez. Zarar veren olay tarihinde kendiligğinden temerruüde duüşmuüş sayılır ve zarar goürenin istemesi halinde zararın olay tarihinden itibaren faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesi gerekir. Alacagğın tamamının dava edilmesinin veya bir kısmı dava edildikten sonra davanın ıslah edilerek kalanı için muüddeabihin artırılması da bu olguyu degğiştirmez. İslahla artırılan alacak boüluümuü yoünuünden de davacı tarafın istemi dogğrultusunda olay tarihinden itibaren faiz yuüruütuülmesi gerekir.
Faize KDV
İİşlemiş ve takipten sonra işleyecek faize KDV ilave edilerek alacak hesabı yapılamaz. 3065 sayılı KDV kanunda, bu verginin matrahına dahil kalemler arasında haksız fiilden kaynaklanan tazminat alacaklarının da bulundugğuna ilişkin bir huükuüm olmadıgğı gibi, verginin konusunu belirleyen birinci ve onu izleyen maddeleri huükmuünde de bu tuür tazminatların KDV’nin konusunu oluşturacagğı açıklanmamıştır.
İcra İnkar Tazminatı
İİcra İİflas Kanunu’nun 67. maddesi huükmuünde yazılı icra inkar tazminatına karar verilebilmesi için, borçlunun takibe itirazında haksız çıkmasının yeterli olmadıgğı, aynı zamanda alacagğın da likit ve muayyen olmasının zorunlu oldugğu, gerçek miktarının belirlenebilmesi için yargılama yapılması gereken alacaklarla haksız fiilden kaynaklanan alacaklar likit ve muayyen olmadıgğından bu tuür alacaklar yoünuünden icra inkar tazminatına huükmedilemez.