Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

Tefecilik Suçu Hakkında Önemli Bilgilendirme

Tefecilik Suçu Hakkında Önemli Bilgilendirme

Madde 17 – (Değişik: 18-14.07.1960) (Değişik: 11.9.1981-2520/3. md.) Tefecilik edenlerle Bakanlar Kurulu tarafından tespit edilen nispetler üs­tünden menfaat teminine müncer olabilecek herhangi bir fiil ve harekette bulunanlar veya alınacak faiz nispeti hususunda hükümetçe ittihaz oluna­cak tedbir ve kararlara her ne surette olursa olsun aykırı hareket edenler 6 aydan 2 seneye kadar hapis cezasıyla birlikte 100 bin liradan 1 milyon lira­ya kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar.

Kabul ettikleri mevduata 9.madde gereğince tespit edilen nispetler üzerinden faiz verenlere mezkur madde gereğince tayin olunan esaslar haricinde herhangi bir menfaat sağlayan hükümetçe ittihaz olunan tedbir ve kararlara ne surette olursa olsun aykırı hareket edenler hakkında da yukarıki fıkrada yazılı cezalar tatbik olunur.

Bu suçların tekerrürü halinde cezalar 3 misline çıkarılarak hükmolunur.

Mezkur suçların hükmi şahsiyeti haiz bir teşekkül tarafından işlenme­si halinde para cezalan bu teşekküle, diğer cezalar ise idare Meclisi veya İdare Komitesi Reis ve Azalarından veya imzaları ile o müesseseyi ilzama salahiyetli müdür veya memurlanndan cezayı müstelzim fiili işlemiş veya buna iştirak etmiş veya buna emir vermiş olanlara uygulanır.

Bankalar Kanununun 80. maddesi hükmü mahfuzdur.

AÇIKLAMALAR

Tefecilik 2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Hakkında Kanunda Değişik­lik Yapılmasına İlişkin 2520 Sayılı Kanunun 3. maddesi yollamasıyla 2279 sayılı Kanunda düzenlenmişken,5237 sayılı TCK’nın 241. maddesiyle de hü­küm altına alınmıştır.

2279 sayılı Ödünç Para Verme İşleri Kanunu 14. maddesine göre izin al­maya mecbur olan hakiki veya hükmi şahıslardan bu mecburiyete riayet etme­yenlere veya 9. madde hükümlerine göre bakanlar kurulunca ittihaz edilecek kararlara aykırı hareket eyleyenlere ve beyannamelerindeki şartları ve faiz had­lerini muvazaa ile gizleyenlere tefeci denir. 2279 sayılı kanunu yürürlükten kaldıran 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesine göre “bu Ka­nun Hükmünde Kararname uyarınca ikrazatçılık yapmak üzere izin alınmadan, faiz veya her ne ad altında olursa olsun, bir ivaz karşılığı veya ipotek almak suretiyle, ödünç para verme işlemlerinin yapılması veya bu işlerin meslek itti­haz edilmesi ve Kanun Hükmünde Kararname uyarınca alman ikrazatçılık izni iptal edildiği halde ödünç para verme işlerine devam edilmesi tefecilik sayılır.”

Önceden 2279 sayılı yasayla düzenlenen tefecilik, YTCK’nın 241. madde­siyle düzenlendiğinden sonraki kanunun geçerli olması kuralına göre, YTCK’nın 241. maddesinin 2279 sayılı yasanın 17. maddesi yürürlükten kal­dırdığını düşünmekteyiz.

YTCK’nın 241. maddesine göre de “faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verilmesi tefecilik suçunu oluşturur”

Tefecilik suçuyla korunan hukuki yarar ekonomik kuralların ve bunların başında gelen serbest rekabet mekanizmasının işleyişinin bozulması ve kamu güvenliğinin korunmasıdır.

Bu suçun faili, herkes olabilir. Kanunda suçun faili olmak için herhangi bir özelliğe sahip olmak aranmadığından, anılan suç faili yönünden özgü suçlardan değildir.

Bu suçun mağduru ise, tüm toplumdur. Bu suç, belli kimselere karşı işlen­mediğinden, suçun işlenmesi ile, yalnızca bazı kimseler değil, toplumdaki her­kes zarara uğradığından, anılan suçun mağduru toplumdaki herkestir.

Tefecilik suçunun maddi unsuru faiz veya başka bir namla da olsa kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme işlemidir. Bu suçun oluşması için öncelikle ikrazatçılık yapmak üzere yetkili organlardan izin alınmamış olması veya yetkili organlarca verilen iznin iptal edilmiş olması gerekir. İzin alı­narak faiz karşılığında ödünç para verilmesi işlemi eylemi suç olmayacaktır.

Bu suçun oluşması için para verilmiş olması ve bu paranın da ödünç olarak verilmiş olması gerekir. YTCK’nın 241. madde metninde para vermekten bah­sedilmekte ise de kanaatimizce mağdura üç altın verip belli süre sonra dört altın alacağına ilişkin sözleşmelerde tefecilik kapsamında değerlendirilmelidir. Ta­raflar arasındaki karz, ödünç para verme sözleşmesi dışındaki sözleşmeler ne­deniyle yapılan işlemler bu suçu oluşturmayacaktır. Örneğin, bir ton fındık veri­lip belli bir süre sonra iki ton alınmasına, bir arabayı belli bir süre sonra öden­mek üzere piyasa koşullarının çok üstünde satılması durumunda tefecilik suçu oluşmayacaktır. Ödünç para verilip karşılığında piyasa ekonomisi koşullan gereği değişen değerini aşan ve kazanç olarak nitelendirilebilecek maddi bir değer talep etmek tefecilik sayılacaktır. Yargıtay görüşü de bu yöndedir.

Verilen bu paranın kazanç elde etmek amacıyla verilmiş olması gerekir. Bir kimsenin yalnızca paraya ihtiyacı olanlara yardımcı olmak amacıyla para verip belli süre karşılığında aynı miktarda parayı alması suç teşkil etmediği gibi, bir kimseye döviz cinsinden para verip daha sonra aynı miktarda parayı, döviz aşırı oranda yükselmiş olsa bile, alması tefecilik sayılmayacaktır.

Bir kimsenin kazanç elde etmek amacıyla, faiz karşılığında para verme iş­lemini bir defa gerçekleştirmesi halinde mi yoksa bu eylemi sürekli ve sistemli bir şekilde yapılması durumunda mı bu suçun oluşacağı YTCK’mn 241. madde­sinin düzenlenmesi karşılığında doktrinde tartışmalı hale gelmiştir. Doktrinde bir kısım yazarlar gerek maddenin kenar başlığında suçun “tefecilik” olarak adlandırılması ve gerekse madde gerekçesindeki açıklamaya ve 2279 sayılı kanunda ikrazatçılıkla ilgili düzenlemelere göre, eski uygulamada olduğu gibi tefecilik suçunun oluşması için failin birçok kişiye faiz karşılığı ödünç para vererek çıkar sağlaması ve bu işi meslek haline getirmesi gerektiğini savunur­ken bir kısım yazarlarda kanunun fail tarafından bu işi sürekli olarak yapıl­ması tekrarlanmasını aramadığını bu nedenle bir defaya mahsus olarak bu ey­lem yapılsa dahi bu suçun oluşacağını ileri sürmektedirler. Kanaatimizce YTCK’nm 241. maddesinin başlığı tefecilik olarak konulup bu tefecilik eylemi de 90 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 9. maddesinde belirlenirken sü­reklilikten bahsedilmemesi, bu işin meslek ittihaz edilmesinin alternatif şartlar­dan olması, YTCK’nm 241. maddesinde madde metninde başkasına ödünç para vermekten bahsedilip başkalarına tabirinin kullanılmaması sürekliliğin hem madde metninden hem de gerekçesinden çıkarılmasının mümkün olmaması, hatta madde gerekçesinde “başkasına ödünç para veren kişi” ve “ödünç para alan kişiden” bahsedilmesi nedenleriyle bir defa dahi faiz karşılığı ödünç para verme eyleminin bu suçu oluşturacağını düşünmekteyiz.

Ancak Yargıtay tefecilik suçunun oluşması için sürekliliği aramaktadır.

Tefecilik suçu, iktisadi hayatımızda, “senet kırdırma” denen usulle de işle­nebilir. Örneğin henüz vadesi gelmemiş bir bononun vadesinden önce başkasına verilerek karşılığında bono üzerinde yazılı meblağdan daha az bir paranın alın­ması durumunda tefecilik suçu oluşur. Çünkü, bu durumda bononun el değiş­tirmesi, kişiler arasında doğmuş olan bir alacak borç ilişkisine dayanmaktadır. İfade yerinde ise, bu durumlarda, birer ödeme aracı olan bononun veya çekin kendisi satılmakta ve satın alınmaktadır.

Bu suç kazanç elde etmek amacıyla başkasına ödünç para verme eylemiyle tamamlanır.Suç tarihi, sanığın son olarak faizle borç para verdiği tarihtir. Önemli olan ödünç para vermenin yapıldığı tarihtir. Faizin ödenip ödenmedi­ği, bu paranın iade edilip edilmemesi önemli değildir.

Bu suç kasıtla işlenen bir suçtur. Bir kimsenin kazanç elde etmek amacıyla diğer kimseye ödünç para vermesiyle suç tamamlanacaktır. Saik önemli değildir.

Bu suça teşebbüs mümkün olduğu gibi iştirakin her türlüsü de mümkündür. Bir kimse diğerine faiz karşılığı para verirken yakalanması halinde eylem te­şebbüs aşamasında kalmışken, faiz karşılığı borç para alacak şahısla verecek şahsı bir araya getiren kişide bu suça iştirak etmiş olacaktır.

Bu suçun soruşturması ve kovuşturması şikâyete bağlı değildir, resen takibi gerekir.

Bu suçun cezası 2 yıldan 5 yıla kadar hapis ve 5000 güne kadar adli para cezasıdır. Adli para cezasının alt sınırı YTCK’nm 52. maddesine göre 5 gündür. YTCK’nm 61/9. maddesinin burada uygulanma olanağı yoktur.

Bu suç bir tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde işlenirse YTCK’nm 242. mad­desine göre tüzel kişi hakkında, bunlara özgü güvenlik tedbirlerine hükmolunur.

Bu suçla ilgili görevli mahkeme 5235 sayılı yasanın 10-14.maddeleri uya­rınca asliye ceza mahkemesi, yetkili mahkeme ise ödünç paranın verildiği yer mahkemesidir.