Sanığın Kendisine Görevi Gereği Verilen Kullanıcı Kodu Ve Şifre İle Sorgulama Yapması Verileri Hukuka Aykırı Olarak Verme Veya Ele Geçirme Suçunu Oluşturmaz

TMK m 166/4 Eylemli Ayrılık Esasına Dayalı Boşanma Davası Hakkında Önemli Bilgiler

TMK m 166/4 Eylemli Ayrılık Esasına Dayalı Boşanma Davası Hakkında Önemli Bilgiler

Bu fıkrada belirtilen boşanma nedeni de mutlak olup, koşulların gerçekleşmesi durumunda eşlerin hangisinin hangi oranda kusurlu ol­duğuna bakılmaksızın boşanmaya karar verilebilecektir. Bu davada eşle­rin kusur oranları sadece boşanmanın eki niteliğindeki tazminatlar (md. 174) ve yoksulluk nafakası (md. 175) yönünden önem taşır.

Eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanmaya (md. 166/son) karar veri­lebilmesi için:

  • Boşanma sebeplerinden herhangi birine dayanılarak daha önce açılan davarım redle sonuçlanması,
  • O kararın kesinleşmesinden itibaren üç yıl geçmiş olması,
  • Eşler arasında her ne sebeple olursa olsun ortak hayatın kurul­mamış bulumjıası gerekir.

Önceki davarım, davadan feragat nedeniyle reddedilmesi duru­munda da, feragat tarihinden başlayarak üç yıl içinde eşler arasında or­tak hayat kurulamadıysa yine boşanmaya karar verilecektir.

Ancak, önceki dava takip edilmediğinden dolayı «açılmamış sa­yılmasına» karar verilmişse, buna dayanılarak eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davası açılamaz. Çünkü yasada açıkça önceki davanın reddedilmesi gerektiği belirtilmiş olup, davarım açılmamış sayılması kararı davarım reddi niteliğinde değildir.

Eşler arasında ortak hayatm, önceki reddedilip kesinleşen davadan sonra yeniden kurulup kurulmadığının belirlenmesinde uygulamada sorunlar yaşandığı gözlenmektedir. Eşlerin on, onbeş yıl gibi uzun süre­ler birbirinden ayn yaşadıkları, ayrı kentlerde hatta ayrı ülkelerde yaşadıkları durumlarda bile boşanmak istemeyen davalı eşin, biraraya gel­diklerini savundukları görülmektedir. Eşlerin çocukların doğum günle­rinde veya başka özel günlerde biraraya gelmeleri ortak hayatın yeniden kurulduğu anlamına gelmez. Önceki reddedilen boşanma davasından sonra nafaka davalarının açılması eşlerin ayrı yerlerde oturmaları duru­munda sadece özel günlerde biraraya gelmiş olmaları ortak hayatm ye­niden kurulduğunu göstermez. Tanık ifadeleri tüm dosya kapsamıyla birlikte değerlendirilip sonuca ulaşılmalıdır. Örneğin davacı kocanın başka bir kadınla yaşadığı ve ondan da çocuğu bulunduğu, ayrı evde yaşadığı tanık beyanı ve davalı kadının da açtığı nafaka davalarıyla sa­bitken, davalı tanıklarının «eşler zaman zaman biraraya geliyorlardı, bayramda davacıyı, davalıyla ve çocuklarıyla gördüm» şeklindeki ifa­delerine üstünlük tanıyarak boşanma davasının reddi doğru olmaz. Eşle­rin zaman zaman biraraya gelmeleri ve görüşmelerinin «ortak hayatm yeniden kurulması» niteliğinde olup olmadığı tüm kanıtlar birlikte de­ğerlendirilerek belirlenmeli ve buna göre karar oluşturulmalıdır.

Bu davada kusur tesbiti, hem önceki reddedilip kesinleşen dava dosyasındaki, hem de son açılan boşanma dava tarihine kadar geçen süredeki olaylara göre yapılır. Önceki davada boşanmayı gerektiren bir olay belirlenemediği ve eşlere yöneltilecek bir kusur bulunmadığından dolayı boşanma isteği reddedilmişse, bundan sonra gerçekleşen olaylara bakılacaktır. Eylemli ayrılık nedenine dayalı boşanma davası açılıncaya dek geçen sürede ayrı yaşayan eşlerin kusurlu bir davranışları belirle­nememiş olabilir. Davalının barışma, ortak hayatm yeniden kurulması isteği ve çabası davacı eş tarafından kabul görmemiş olabilir. Bu durum­da davalı yararına tazminat ve yoksulluk nafakasına hükmolunabilecek midir?

Yargıtayın görüşüne göre eylemli ayrılık nedenine dayalı davayı açarak boşanmaya neden olan davacıdır. Eşlerin başka bir kusurlu dav­ranışları belirlenmemiş olsa dahi, diğer koşulları varsa davalı yararına yoksulluk nafakasına ve boşanmanın eki niteliğindeki maddi tazminata hükmedilmesi gerekir. Ancak, davacının, davalıyı arayıp sormaması, barışma girişimine olumlu yanıt vermemesi hatta eve gelen davalının içeriye alınmaması tek başına «kişilik haklarına saldırı» niteliğinde olmadığından manevi tazminat verilemez.

Önceki reddedilen davada davalının kişilik haklarına saldırı oluştu­ran davacmm kusurlu bir davranışı, örneğin sadakatsizliği, eşine veya eşinin ailesine karşı hakareti gerçekleşmiş bulunabilir. O davadan sonra eşler arasında ortak hayat kurulmamış, yeni bir olay da yaşanmamış ve dört-beş yıl sonra, önceki davanın davacısı olan eş eylemli ayrılık nede­nine dayalı boşanma davası açarsa ne olacaktır?Aradan geçen süre için­de kusursuz eşin boşanma davası açmaması,kusurlu eşin açtığı davaya karşı koyması, önceki davadaki olayları hoşgörüyle karşıladığı ve bu nedenle de artık manevi tazminat isteyemeyeceği şeklinde yorumlanabi­lir mi? Yargıtay uygulamasına göre bu şekilde değerlendirilemez, kusur­suz veya daha az kusurlu eş yararına önceki davada kişilik haklarına saldırı oluşturan söz veya davranış nedeniyle manevi tazminat verilmesi gerekir.